Kamuoyu yoklamaları ve var olmayan gerçek

"Kamuoyu yoklamalarının, kendisini düzenleyen kurumlara, siyasi bağlantılarına, finansörlerine, sorumlularına ve seçtikleri örneklem türlerine bakıldığında onları çürütebilecek başka bilimsel analizlerle de desteklenmesi gerekiyor"

Görsel: Pixabay

Siyaset bilimi metodolojisi bakımından temel bilimlere yakın olmayı amaçlar.

Doktor önlüğü giymedikleri, kronik hastalıkları tedavi etmedikleri, uydu göndermedikleri için bu alanda siyaset bilimcilere açık fikri alanların sınırlı olduğunu söyleyenler de var.

Ancak yine de onlar kendi teorileri, kuralları ve ekolleri olan bir bilim alanına aittirler.

Siyaset bilimi uzmanları, bilimsel metodolojinin ABC'si ve sayılar veren, sorunları ve hipotezleri belirleyen, bunları geleneksel araştırma araçlarıyla tartışan kesin kurallar dışında şu meseleleri profesyonel, bilimsel ve akademik olarak ele alamazlar; siyasi otorite, yani kamusal siyasi alan içinde seçmenlerin hükümeti veya toplumsal alanın birliğini ve sürekliliğini netleştiren bir dizi mekanizma, siyasi hayat meselesi, siyasi eylem meselesi yani kamusal veya feodal nitelikte bir dizi somut karar ve süreç yaratan siyasi otoritenin varlığını gösteren yol haritası.

Siyaset bilimi alanındaki araştırmacıların güvendiği araçlar arasında kamuoyu yoklamaları da bulunur.

Arap ve Batı üniversitelerindeki öğrencilerimizin savunduğu doktora tezlerinin birçoğunun metodolojisi, belirli bir uzmanlık alanındaki kamuoyu yoklamalarının sonuçlarına dayanır.

Ama ABD'de olduğu gibi özellikle seçim alanındaki kamuoyu yoklamalarının sonuçlarını hatırladığımızda bu kamuoyu yoklamalarının sınırlılığını sıklıkla sorguluyoruz.

Örneğin Trump ile Harris arasındaki tartışmanın ardından, Amerikalıların karşı karşıya olduğu sorunları hangi adayın daha iyi anladığıyla ilgili CNN'in yaptığı kamuoyu yoklaması, Harris'in Trump'tan 4 puan önde olduğunu ortaya koydu.

Bu, tartışma öncesindeki sonuçlara göre Harris'in lehine bir değişikliği temsil ediyordu. Burada tüm bunların kısmi ve göreceli olduğunu, mutlak bir gerçek ve nihai bir sonuç olmadığını söylemeliyiz.

2016 Amerikan seçimlerinde de pek çok kamuoyu araştırma merkezi ile başta CNN, MCNBC, Washington Post ve New York Times gibi büyük Amerikan medya kuruluşu, Clinton'un kazanacağına daha fazla ihtimal veriyordu.

Bu medya platformları Clinton'un kazanacağını büyük ölçüde tekit ediyorlardı. Hatta eski first ladynin başkanlığının nasıl olacağı, Barack Obama'dan nasıl bir miras devralacağı, yeni politikalarının nasıl olacağının tartışıldığı programlar hazırladılar.

Ama bu kamuoyu yoklamaları yanlış çıktı. Bu sadece ABD'ye özgü değil, çünkü sonuçları tahmin etmede başarısızlık İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin kamuoyu yoklamalarında da görülmüştü.

Yoklamalar İngiltere'nin ayrılmayacağına daha fazla ihtimal vermişlerdi ama yine aksi oldu.
 


Yaşayabileceğiniz kafa karışıklığı ve şaşkınlığı, tüm bilimleri karakterize eden üç özelliği hatırlarsak azaltabiliriz.

Birinci özellik bilimin karmaşık bir bilim, yani gerçekliğin nedensel ve nesnel bir temsili olduğudur.

Sebepleri nedenlere bağlamak, her ne olursa olsun, bilim alanında çok önemli bir konudur.

Sonuçların genellenebilir ve uygulanabilir sonuçlar olması için objektiflik ve tarafsızlığa bağlılık kaçınılmazdır.

Bu alanda çalışan bilim adamı veya araştırmacı, anlama, açıklama ve teorileştirme (burada sonuçların genelleştirilmesi anlamına geliyor) üçlüsünü temel alır.

Siyaset bilimi alanı bir basın ya da doğaçlama alanı değildir. Fizik ve doğa bilimlerine benzer küresel kurallara ve matematiksel ilkelere sahiptir.

İkinci özellik ise, bilimin vardığı sonuçların ne olursa olsun çürütülebilir olduklarıdır. Bilim, Machiavel'in dediği gibi, doğrulanmaya yönelen olgunun asıl gerçeğidir.

Ancak bilimsel bir sonucun sahibi kendisinin mutlak gerçek olduğunu iddia edemez veya Edgar Morin'in dediği gibi bu gerçek tekelleştirilemez.

Mutlak gerçek, yalnızca her şeyi bilen ve gören Yüce Allah'tır. İnsani bilime gelince, her ne olursa olsun, insanla ve doğasıyla yakından ilgilidir, yani kısmi ve sınırlı kalmaktadır.

Üçüncü özellik, bilimin yapıcı bir bilim olmasıdır, yani herhangi bir bilimin ilk ve son hedefi toplumu ilerletmek, onu geliştirmek ve ilerletmek için gayretle çalışmaktır.

Dolayısıyla kamuoyu yoklamaları mutlak olmayıp kısmi bir gerçektir.

Yukarıda verdiğimiz örneğimize göre, seçmenlerin tamamını temsil etmeyip, sadece münazarayı takip edenlerin görüşlerini temsil edebilir.

Kamuoyu yoklamalarının, kendisini düzenleyen kurumlara, siyasi bağlantılarına, finansörlerine, sorumlularına ve seçtikleri örneklem türlerine bakıldığında onları çürütebilecek başka bilimsel analizlerle de desteklenmesi gerekiyor.

Hele ki lobilerin, yalan ve yanıltıcı haberlerin, yankı uyandıran ve popülist konuşmaların, yüksek sesli söylemlerin damgasını vurduğu bir siyasi çatışma arenasında yaşadığımız göz önünde bulundurulursa.

Bu nedenle araştırmacılara, öğrencilere ve üniversite mezunlarına, siyasi bir olguyu incelemek için bilimsel araştırma yaparken tarafsızlık ve objektifliğe bağlı kalmak adına kamuoyu araştırmalarını kendilerinin yapmalarını ve örnekleri akıllı, bilimsel ve doğru bir şekilde seçmelerini her zaman tavsiye ederim.

Bütün bunlara rağmen sonuçlar yine mutlak değil kısmi olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU