Kılıçdaroğlu sosyal demokrasiyle çelişiyor

Ahmet Sunal, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Son dönemlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in siyasette normalleşme adına yaptığı girişimler kimileri tarafından eleştirilmiştir. Ancak Sn. Özel'in bu tutumu sosyal demokrasinin uzlaşmacı yönüyle uyumluluk göstermektedir. Demokratik sol görüş kutuplaştırıcı politikalara mesafeli olmakla birlikte var olan ve kabullenilmiş sistemi toplum yararına düzeltmeye yönelik yaklaşımlar kapsamaktadır.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise şu zamana kadar uyguladığı ve başarı getirmeyen Erdoğan karşıtı sert tutumunun artık CHP tarafından müzakereci yöne doğru evrilmesinin gerektiği, Sn. Özel tarafından farkına varılmış olup "müzakere ve mücadele" yöntemi geliştirilmiştir. Bu politikalarla beraber AK Parti kanadında da daha doğrusu seçmeninde yumuşama ve CHP'ye karşı algının iyileştiği, muhafazakâr illerde hissedilmeye başlanmıştır. Çünkü genel amaç toplumsal refahı düzeltmeye veya günümüz koşullarında vatandaşın ekonomik sorunlarını iyileştirmeye yönelik realist yapıcı girişimlerde bulunmaktır. Bunun da CHP belediyeleri tarafından uygulanmaya çalışıldığı gözlemlenmektedir.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 yıldır Türkiye siyasetini şekillendirip çok güçlü bir politik figür inşa ederek muhafazakâr seçmenin kolay kolay vazgeçemeyeceği bir kimliği temsil etmektedir. Böyle bir Türkiye gerçeği varken Sn. Kılıçdaroğlu parti başkanlığı döneminde genelde Sn. Erdoğan'a karşı bloklaştırıcı sert söylem stratejisini kabullenerek genel anlamda başarı elde etmekten uzak kalmıştır. Sn. Kılıçdaroğlu aynı yöntemi hala sürdürerek şu anki CHP'nin yenilikçi yöntemini de etkilemeye çalışmaktadır. Bu ise sosyal demokrasiyle değil sol popülizmle bağdaşmaktadır.

Eğer ki amaç muhafazakâr seçmenin oy tercihini anlamaya yönelik strateji geliştirmekse, en başta bu profilin duygusal yakınlık kurduğu liderle müzakere kabiliyetini geliştirmek gerekiyor. Çünkü bizim gibi toplumsal modellerde karizmatik liderlerle toplum arasında duygusal bağ çok güçlüdür. Yok eğer amaç konforlu alanda muhalefeti sürdürmek ise küresel alanda yaygın olan kutuplaştırıcı politikaların enstrümanı olan ötekileştirici söylemlerle devam edilebilir. Ancak bu durum halkın menfaatlerini ve sosyal demokrasiyi temsil etmemektedir. Sosyal demokratik düşünce akımı, sağ popülizmin beslendiği kutuplaştırıcı politikalara karşı her şeye rağmen dayanışmacı yöntemleri tercih etmektedir. Müzakereci veya uzlaşmacı anlayış kolay değildir, zordur. Ancak demokrasiyi güçlendirmek de emek gerektiriyor.

Örneğin sosyal demokrasinin çıkış ülkesi olan Almanya'nın şu anki koalisyon önderi SPD'nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) tarihsel süreci değerlendirildiğinde, Hıristiyan parti CDU'yla kaç kez koalisyon kurduğu görülmektedir. Büyük koalisyon olarak isimlendirilen ve Almanya'nın iki büyük partisini kapsayan bu yönetim biçiminin, demokratik açıdan farklı görüşlere aynı anda iktidar deneyimi yaşatarak demokratik olgunluk göstermektedir (Almanya ve Türkiye'deki dinamikler veya siyasi yapı farklı diyenler ise sosyal demokrasinin esnek ve ülkeye göre şekillenme özelliğini araştırabilir). Mevcut küresel düzen gözlemlendiğinde ise aşırılıkçı siyasi oluşumların önüne geçmek için merkez politikaların tekrar ağırlık kazanması gerekiyor. Bu da farklı görüşlerin demokratik zeminde politika üretmesi anlamına geliyor.

Böyle bir küresel gidişatta Kılıçdaroğlu'nun şu ana kadar gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeye devam ettiği Erdoğan karşıtı söylem stratejisi, sosyal demokrasinin uzlaşmacı yönünden uzak, daha çok popülist kutuplaştırıcı politikaları kabullenen bir seçenektir. Bu seçenek mevcut neoliberal sistemin derinleştirdiği toplumsal kutuplaşmaya katkı sunmaktadır. Neticede zorlu ekonomik şartlara karşı bu yöntemin herhangi bir somut etki oluşturduğunu düşünmüyorum. Sonuç olarak ülkenin özgü koşulları ve halkın talepleri göz önünde bulundurularak "normalleşme" politikalarının önemli olduğu ifade edilebilir. Böylece Sn. Özgür Özel'in mücadele ve müzakereci metodunun sosyal demokratik düşünce akımıyla uyumlu olduğu belirtilebilir.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU