Haniye suikastı sonrası Tahran-Moskova ilişkileri: Savaşın eşiğinde

Memmed İsmayılov Independent Türkçe için yazdı

İran Cumhurbaşkanı ile Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Tahran'da. Fotoğraf: AA

İran’ın başkenti Tahran’da, Hamas’ın siyasi büro lideri İsmail Haniye’ye yönelik suikast, İran-İsrail gerginliğini İran açısından içinden çıkılması zor bir duruma getirmiştir. Uluslararası sistemin etkin aktörlerinden biri olduğunu iddia eden İran’ın misilleme yapmaması, hem iç kamuoyunda hem de uluslararası alanda nüfuzunun azalmasına yol açacaktır.

ABD başkanlık seçimleri nedeniyle, Biden yönetimi bölgesel bir savaş istememektedir. Bu sebeple Washington, hem Tahran’a hem de Tel Aviv’e savaştan kaçınmaları yönünde telkinde bulunmaktadır. İran’da yeni iktidara gelen Pezişkiyan ise Batı’yla iyi ilişkiler geliştirme arzusundayken, olası bir İran-İsrail savaşı, İran’ın daha da fazla yalnızlaşmasına neden olabilir. Bu da İran’ın tam ölçekli bir savaştan kaçınması için önemli bir faktördür. İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın Fransa lideri Macron’la yaptığı telefon görüşmesinde, "Eğer Batılı ülkeler bölgede güvenlik sorununun önüne geçmek istiyorlarsa, İsrail'e desteği derhal sonlandırmalı" ifadeleri de bu bağlamda değerlendirilebilir.

Bununla birlikte, Haniye gibi önemli bir figürün İran topraklarında suikasta uğraması, Tahran'ın hem ülke içinde hem de daha geniş Müslüman dünyasında itibar kaybetmeyi göze alamayacağı bir tırmanışa işaret etmektedir.

İran-İsrail gerginliğinde hesaba katılması gereken bir diğer önemli aktör Rusya’dır. Hamas liderinin suikasta uğramasının ardından, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu’nun Tahran’a üst düzey görüşmelerde bulunmak üzere yaptığı ziyaret, küresel güçlerin dikkatini çekmiştir. Ziyaretin zamanlaması, Rusya’nın stratejik amaçları olduğuna işaret etmektedir. Bu ziyaret, bazı analistlere göre savaşın yaklaştığı anlamına gelirken, diğerlerine göre Moskova’nın gerginliği azaltma çabası olarak değerlendirilmiştir.

Şoygu’nun ziyaretini Rusya’nın stratejik amaçları bağlamında değerlendirebilmek için, İran ve Rusya’nın küresel sistemde kendilerini nerede konumlandırdıklarına bakmak gerekir. Rusya ve İran, Orta Doğu'da Batı etkisini dengelemeye çalışan stratejik ortaklardır. Şoygu 'nun ziyareti, bu kapsamda İran'a bir destek gösterisi olarak görülebilir, ancak Moskova'nın arabuluculuk yapma ve durumu tam ölçekli bir savaşa dönüştürmeme girişimi de olasıdır. Nitekim, bölgedeki hassas güç dengesi, herhangi bir yanlış adımın potansiyel olarak felakete yol açabileceği bir durumdadır.

Bununla birlikte Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken, ABD’nin aksine tam ölçekli bir İran-İsrail savaşı Rusya açısından avantajlı olabilir. Olası bir İran-İsrail savaşı, Rusya’nın dikkatleri Ukrayna’dan uzaklaştırmasına neden olabilir. 7 Ekim 2023’te başlayan Hamas-İsrail savaşı, ABD ve Batılı ülkelerin Ukrayna’dan ziyade İsrail-Hamas çatışmasına odaklanmasına yol açmıştır. İkinci bir cephenin açılması, Ukrayna konusunda Rusya üzerindeki baskıyı azaltabilir. Ayrıca, muhtemel bir İran-İsrail savaşı, Rusya’nın İran üzerinden Batı’yı cezalandırmasına da imkan sağlayabilir. Bu bağlamda, Rusya, İran'ı destekleyerek ABD'nin yakın müttefiki İsrail'i zayıflatabilir ve böylece bölgedeki Amerikan hegemonyasına meydan okuyabilir. Böylece Rusya, ABD’ye durumun tırmanması halinde Moskova'nın müdahale etmeye hazır olduğu mesajını vermiş olacaktır.

Sergei Şoygu'nun Tahran ziyareti, Rusya'nın niyetleri ve hedefleri konusunda soru işaretleri yaratan kritik bir dönemde gerçekleşmiştir. Resmi açıklamalar, ikili işbirliğinin güçlendirilmesi ve bölgesel güvenlik konularına odaklanmış olsa da, ziyaretin zamanlaması daha derin stratejik değerlendirmelere işaret etmektedir.

Bu stratejik değerlendirmelerden biri, Rusya’nın Orta Doğu’da daha kilit bir oyuncu olma isteği olabilir. Şoygu’nun ziyareti, Rusya’nın Tahran ve Tel Aviv arasında tırmanan çatışmada kendisini bir arabulucu olarak konumlandırma arzusu olarak değerlendirilebilir. Bu tür bir rol, sadece Rusya’nın bölgedeki etkisini artırmakla kalmaz, aynı zamanda Suriye’deki çıkarlarının korunmasına da olanak sağlar.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU