Değişen ve tehlikeli bir dünyada tehlikeli bir savaş bölgesi

ABD'nin müttefiklerinin politikalarını etkileme gücü, yok denecek kadar zayıfladı

Bu kadar değişken ve kaygılı durumlarda “belirsizlik” hâkim oluyor / Fotoğraf: AFP

Refik Huri

Gazze savaşının kendisinden daha tehlikeli olan, onun doğrudan iki tarafı olan Netanyahu hükümeti ve Hamas hareketi için barıştan kaçış savaşı olmasıdır. Resim pek değişmiyor çünkü Arap ve uluslararası sermaye, savaşın, Filistin meselesinin “iki devletli çözüm” temelinde çözülmesiyle bitmesini istiyor. Daha tehlikeli olan ise savaşın gerçekleştirdiği jeopolitik ve stratejik hedefi hesaba katmadan kapsamlı bir savaşa dönüşmesi, böylece yıkıma karşı bir yıkım savaşı ve ardından sıfır noktasına dönüş olarak görünmesidir. Önce Gazze'de, sonra Lübnan'da, sonra da bölgede savaş ve barış kararının kime ait olduğu tartışmasında, denklemdeki önemli bir faktör göz ardı ediliyor, o da savaş kararının sahibinin, barış kararının da sahibi olduğu anlamına gelmediği.

Lübnan'da savaşa girme kararı hem Hizbullah'ın hem de İsrail'in elinde ama barış kararı ikisinin de elinde değil. Aynı şey hem İsrail'in hem de Hamas'ın elinde olan Gazze'deki savaş kararı için de geçerli. Çünkü burada da barış kararı ikisinin elinde değil. Gazze, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'de topyekûn savaş kararı hem İsrail'in hem de İran'ın elinde, ancak ABD’nin pozisyonunun hesapları her iki tarafı da kontrol ediyor. Barış kararı ise ne yerel, ne bölgesel ne de uluslararası güçlerden hiçbirinin elinde değil.

Gerçekler, "Ortadoğu'daki durum, Mısır, Suriye ve İsrail arasındaki Ekim Savaşı'nın yaşandığı 1973'ten bu yana en tehlikelisi" diyen ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'dan daha fazlasını anlatıyor. 1973’deki savaş, Sina ve Golan'da “bağlantının kesilmesi” anlaşmaları, ardından da İsrail ile Mısır ve Ürdün arasında barış ile sonuçlanmıştı. Dolaylı olarak Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasındaki Oslo Anlaşmaları’na da zemin hazırlamıştı.

Ama dünya bölgesel ve küresel olarak çok değişti. 1973 yılında ABD ve Sovyetler Birliği, iki kutuplu küresel sistem içerisinde bölgedeki oyunu “kontrol” edebilmişti. Arapların, Kahire ve Şam ile geniş çaplı dayanışma tutumu güçlüydü. Bugün ise 1991 yılında dağılan Sovyetler Birliği'nin varisi Rusya, dahil olduğu Suriye savaşının ardından Ukrayna savaşıyla meşgul. ABD öyle bir zayıflık ve itibar kaybı içinde ki, Merkezi İstihbarat Başkanlığı'nı, ardından da Savunma Bakanlığı'nı üstlenen Robert Gates şöyle diyor: “Hayır, İsrail'in artık sadece ABD'den gelen silahlara değil, doğrudan Amerikan korumasına da ihtiyacı var.” İran, direniş eksenine liderlik ediyor ve “arenalar birliği” stratejisini uyguluyor. Dolayısıyla, Lübnan'daki Hizbullah, Irak'taki Haşdi Şabi Güçleri, Suriye'deki Afgan ve Pakistanlı milisler, Gazze ve Batı Şeria'daki Hamas, İslami Cihat ve Yemen'deki Husiler gibi kurduğu silahlı gruplar ve silahlandırdığı ve finanse ettiği örgütler aracılığıyla bölgesel rolü genişledi. Öne çıkan faktör, askeri, güvenlik ve siyasi sahnede önemli roller oynayan uluslararası olmayan güçlerin yükselişidir.

Üstelik Çin'in ekonomik ve askeri gücünün Başkan Şi Cinping liderliğinde gelişmesinin ardından Çin'in geniş çaplı rolü, dünyadaki en önemli hadise haline geldi. Çin, 1970'li yıllarda Sovyetler Birliği'ne karşı ABD ile anlaşma içinde iken, bugün Pekin ve Moskova "sınırları olmayan bir stratejik ortaklık" içerisinde. Richard Fontaine ve Andrea Kendall Taylor, İran, Kuzey Kore ve diğerleriyle genişleyen bu ortaklığı Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore'yi içeren “kargaşa ekseni” olarak tanımlıyor. İki akademik yazarın görüşüne göre eksenin kurulmasında Rusya kışkırtıcı bir rol oynadı. Dört güç arasındaki ortak payda ise "kendi statülerini dikkate almayan, Rusya’ya yakın çevresinde, Çin’e Tayvan ve Güney Çin Denizi’nde, İran’a bölgesel nüfuz ve İsrail’e karşı direniş ekseninde, Kuzey Kore’ye Kore Yarımadası’nı birleştirmede hareket özgürlüğü vermeyen” uluslararası sisteme itirazdır.

Buna ilave olarak Hindistan, Güney Afrika, Endonezya, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi önemli bölgesel ülkeleri kapsayan ve artık “Küresel Güney” olarak adlandırılan bir güç de beliriyor. Bunlar, iki devin birbiri ile mücadele ettiği, ülkelerin kendisinden kopamadığı veya ayrılamadığı tek bir kutba bağlı kaldığı dönemin aksine, tüm taraflara açılma politikası uygulayan ülkeler. Şarku'l Avsat'ın Indepenedent Arabia'dan aktardığı analize göre.bugün sabit bloklar yok. ABD, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde de görev yapan Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü'nden Michael Singh'in kendisinden istediği şu şeyi de yapamaz; "Amerika Birleşik Devletleri'nin çıkarlarını garanti eden ve Uzak Doğu'ya yönelmesine olanak tanıyan, Ortadoğu'daki müttefik ülkelerden oluşan bir blok kurmak." Tam aksine, ABD'nin, Yemen ve Libya olaylarında ve İran ile ilişkilerinde müttefiklerinin politikasını etkileme gücü yok denecek kadar zayıfladı.

Bu kadar değişken ve kaygılı durumlarda “belirsizlik” hâkim oluyor. İlke ve inanç çatışması aşamasından sonra çıkar çatışması daha tehlikeli, çünkü ilkeler söz konusu olduğunda esnekliğe başvurmak mümkün iken, çıkarlardan vazgeçmek zordur.

Şu anda herkes, özellikle Ortadoğu'da ima edilen geniş çaplı bir savaş konusunda, savaşa gitme kararının çok karmaşık olduğunu kabul ediyor. Ancak sorun şu ki, ne savaşsızlık ne de barışsızlık aşaması ülkeler içinde büyümeye, refaha ve iyi yönetime yol açmadı. En büyük sorun, barış kararının savaş kararından daha karmaşık olması. Her güç, diğer güçlerin zararına bile olsa, barış içinde nüfuzunu ve çıkarlarını genişletmek istiyor. Savaşta rolü olan herkes, kendisi için “zafer” kisvesi altında bir çözüm istiyor.

Bir dizi yenilgi ve kaybın, bir dizi zafer ve kazanç olması isteniyor. Arenaların birliği üzerinden yapılan bir savaş, Gazze savaşı hariç, askerlerin hareket etmediği, çatışmasız bir savaş. Sadece füzeler ve toplarla karşılıklı bombardımanlar yapılıyor ve İHA’lar ile savaşılıyor. Bu, en tehlikeli ve savaş stratejilerinin en çok değiştiği savaş türlerinden biridir.

 

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Indepenedent Arabia'dan çevrilmiştir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU