Arzular ve kısıtlı rol arasında Pezeşkiyan

Fotoğraf: AA

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile rejim arasındaki ilişki, reformist ve ılımlı seleflerine kıyasla daha uyumlu. Hatta özellikle dış politikada birçok baskıya maruz kalan eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve ekibine kıyasla daha iyi görünüyor. Ruhani, nükleer anlaşmayı sağlamada başarılı olsa da planladığı bölgesel açılım politikalarının çoğunu kısıtlayan dış nüfuz sahipleriyle arasındaki derin görüş ayrılıkları devam etti. Bu önceki kısıtlamalar veya koşullar, Pezeşkiyan'ın bazı hedeflerine ulaşmasına imkân tanımak için söz konusu hedeflerle ilgilenen bazı kişiler tarafından esnek bir şekilde ele alınmış gibi görünüyor.

Pezeşkiyan seçildiğinden bu yana, dış yorumları olan mesajlarını çeşitli iç yönlere iletmeye çalışıyor. Seçilmesinin, devleti ve rejimi yöneten iktidar kurumunun yönelimlerinde bir dönüm noktası olduğunu göstermeye çalışan Pezeşkiyan, içerideki acil mesajlarına hızlı bir yanıt alma olasılığı üzerine bahse giriyor. Bunun nedeni, ekonomik ve sosyal düzeylerde kötüleşen durumu ele alma ihtiyacıdır. Bununla birlikte, dış anahtarların Pezeşkiyan’ın elinde olmadığı açık. İlk etapta onlara sahip olmasına, hatta onları taşımasına bile izin verilmiyor. Özellikle de bu anahtarları şu an elinde tutan kişi, nüfuz alanlarını geçmişte görülmemiş bir şekilde savunuyor ve onları korumak için elinden geleni yapıyor. Şu noktada herhangi bir uzlaşmaya hazır görünmüyor. Anahtarları şu an elinde tutan kişi ağır darbelere maruz kalsa da anahtarları bırakmıyor. Hem İran'ın sınırları dahilinde hem de dışında anahtarları tutmak maliyetli hale gelmiş olsa da bu kişi elindeki anahtarları olduğu gibi korumaya devam ediyor.

Dolayısıyla Pezeşkiyan ve diplomatik ekibine göre, yakın çevrenin olumsuz olarak değerlendirdiği bu etkiyi yatırıma dönüştürmek için bir fırsat doğmuş olabilir. Aynı şekilde komşularla daha esnek bir ilişki kurularak olumsuz değerlendirilen bu etki olumlu bir role dönüşebilir. Eğer ilgililer Pezeşkiyan'ın iyi niyetlerini somut gerçeklere dönüştürmesine yardımcı olacak yapıcı adımlar atılabileceğine ikna olurlarsa, bu durum kaçınılmaz olarak içeride devlete ve rejime büyük fayda sağlayacaktır.

Ancak Pezeşkiyan'ın bölgesel ve uluslararası dış politikalarda talep ettiği ve bu politikalarla, özellikle de bölgesel politikalarla ilgili tarafın sınırlı bir esneklikle karşıladığı hoşgörü, bölgesel durumun içinden geçmekte olduğu olumsuz gerçeklerle tutarlı değil. Bu hoşgörü, İsrail'in Filistin halkına yönelik savaşını Gazze Şeridi'nin dışına yayma olasılığıyla olan temel bağlantısının bir sonucu olarak istikrar üzerindeki ciddi yansımalarıyla da uyumsuz. Söz konusu hoşgörü özellikle Lübnan cephesinde bir süredir devam eden ve her geçen gün genişleyen yoğun gerilimin ardından İran ve vekil güçleriyle bölgesel bir çatışma ya da savaşa dönüşme ihtimaliyle de tutarlı değil. Son olarak bu hoşgörü, Yemen cephesindeki gerilime ek olarak Hizbullah'a karşı açık bir savaşa ya da Lübnan'a karşı kapsamlı bir savaşa dönüşme riskleriyle de uyumlu değil. Tel Aviv'i vuran Husi insansız hava aracı (İHA), İsrail'in tepkisi ve beklenen diğer tepkinin ardından tüm bölge jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik olarak Lübnan'la yaşanan çatışmadan farklı bir uluslararası çatışmaya doğru gidebilir. Lübnan'daki çatışmanın yansımaları büyük ölçüde Lübnan coğrafyasıyla sınırlı kalırken, kısmi bir ihtimalle Suriye'ye ve çok küçük bir ihtimalle de Irak'a sıçrayabilir. Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki çatışma ise bölgesel ve uluslararası istikrar üzerindeki yansımalarıyla sınırlandırılamaz.

Yıkıcı savaşları ve uluslararası ilişkilerde jeopolitik değişimleri tehdit eden bu kasvetli bölgesel manzara, Pezeşkiyan ve ekibinin görevini zorlaştırıyor. İktidardaki müesses nizamdan samimi niyet, irade ve gerçek destek gelse bile bu dosya Dini Lider'in evi ve onu uygulamakla görevli aygıtla sınırlıdır. Yani, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) da dahil olmak üzere tüm devlet kurumları ve rejim kurumlarından bağımsız bir politika uygulayan Kudüs Gücü şu an hassas bir durumdadır. Pezeşkiyan’ın tek istediği kaçmak ve zaman kazanmak. Böylece bölgesel ve uluslararası alanda beyaz ipliği siyah iplikten ayırt edebilecek.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU