Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın dördüncü celsesi tamamlandı.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, kardeşleri ve yakınları katıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Meryem Gül Çiftci Binici de duruşmayı takip etti.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki kısmında Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş'in dinlenmesine devam edildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den oğlunun katilini bulmasını isteyen Ateş, "Oğlum kaç sefer çelik yelekle geldi bilemezsiniz. Benim 38 yaşındaki gelinim neden çelik yelekle geziyor? Ben bu mahkemenin sonucunu görür müyüm, görmez miyim bilmiyorum ama kimin zerre dahli varsa Allah bin beterini yaşatsın. Kısasa kısas istiyorum, kanıma kan istiyorum." ifadelerini kullandı.
Sanık Çep'e uyarı
Mahkeme başkanı, dünkü duruşmada sanıklardan Doğukan Çep'in tuvalet ihtiyacı için salondan çıkarıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturan izleyicilere dönerek tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığının üye hakim tarafından görüldüğünü ve kendisine durumun aktarıldığını bildirerek, Çep'i uyardı.
Mahkeme başkanının, "Doğukan anladın mı?" diye sorduğu Çep, konuşmak için söz istedi ancak buna izin verilmedi. Duruşma, avukat beyanıyla devam ediyor.
Ateş'in annesi beyanı sırasında fenalaştı
Duruşmada sanıklar Alper Atay, Erdem Karadeniz ve Mustafa Ensar Aykal'ın beyanları dinlendi.
Sonrasında ise müştekilere söz verildi. İlk olarak Ateş'in annesi Saniye Ateş dinlendi. 18 aydır "ölüp ölüp dirildiğini" söyleyen Ateş, "Ben, yaşayan bir ölüyüm ama şurada 4 gündür 22 kez daha öldüm. O kadar öldüm ki sanki herkes masum, benim oğlum kendini vurmuş." dedi.
Oğlunun yanına gelerek "Anne, benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler" dediğini belirten Ateş, şöyle devam etti:
Bir gün, sırtında çelik yelekle bana ziyarete geldi. 'Oğlum neden çelik yeleği giydin' dediğimde, 'Ana benim ipimi çektiler ama belki buna müsaade etmezler.' dedi. Çağrı Ünel olayından sonra bir telefon geldi. Ölen çocuğun abisi arayıp benim oğlumu tehdit etti. O da 'senin kanın benim elimde değil. Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, Semih Yalçın, İzzet Ulvi Yönter'e soracaksın' dedi. Sonra döndü, 'ana ben napayım şimdi, bunlara ne diyeyim' dedi. 'Oğlum git Devlet Bahçeli'ye söyle bunu' dedim. Defalarca ona ulaşmaya çalıştı, aracı koydu ama oğlumu oraya ulaştırmadılar. Benim oğlumu öldürmek için mi Ülkü Ocakları Başkanı yaptılar?
Saniye Ateş, oğlunun, cinayet öncesinde de tehdit edildiğini ve defalarca öldürülmeye kalkışıldığını ifade etti.
Oğlunun katillerinin mahkemeye çıkması için 18 ay beklediğini anlatan Ateş, "Daha kaç Sinan ölecek? Benim Sinan'ımı neden öldürdüler biliyorlar mı? Birisi diyor ki 'para'. Oğlum, kendine gelen lokumu bile dağıtıp öyle gelirdi eve. Ben Türk'üm, ülkücüyüm ama bunların inandığı ülkücü değilim ben. Neydi benim oğlumu öldürme sebepleri? Makam sevdası mıydı? Ben, oğlumu öldürenlerden hesap istiyorum. Oğlumu öldürmeye sevk edenler ortaya çıkacak. Bunlar maşa." dedi.
Beyanı sırasında fenalaşan Saniye Ateş, kalbini tutmaya başladı. Duruşmaya ara veren mahkeme başkanı, sağlık görevlilerini çağırdı. Sağlık görevlileri, duruşma salonu dışındaki bir odada Ateş'e müdahale etti.
Bu sırada Ayşe Ateş, "Bu kadın burada ölürse bunun hesabını hepinizden sorarım" diye bağırdı.
"3 gündür burada tiyatro oynuyorsunuz"
Ayşe Ateş, "Sinan bana 'İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için' dedi. Sinan bu tehditler başladığında bana ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlarmış" dedi.
Mahkemede beyanda bulunan Ayşe Ateş’in savunmasının tamamı şu şekilde :
Bugüne kadar anlattığınız kumpası senaryoyu dinledik. Şimdi de mahkeme biraz gerçekleri dinlesin. 3 gündür karşımızda bilirkişi raporunu alıp işlerine gelen kısımları alıp işlerine gelmeyeni eleştirip savunmalar yaptılar. Kamera kaydı açık olmasına rağmen Sinan’ı Selman vurdu dediler. Kimin vurdurduğu çok net emri verenlerin kim olduğu çok net olmasına rağmen onun kardeşine akrabasına suç attılar. Kamera kaydında kiralık katil Eray Özyağcı geliyor silahı Sinan’ın üst kısmına doğrultuyor ve Sinan yere düşüyor. Hareket etmiyor. Sinan bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor. Hiçbir tepki veremiyor. İnsanların aklıyla alay etmeyin. Selman arabasına giderken silahını çekiyor. O esnada zaten Eray Özyağcı, Sinan’ı vurmuş gitmiş. Yeter be yeter! 3 gündür burada tiyatro oynuyorsunuz. Devletin namusuna leke sürüyorsunuz. Kimsiniz siz kimsiniz
Rahmetli eşim bana sağlığında Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürtmek için kapı kapı geziyorlarmış ifadelerini defalarca bana söylemişti. Bu süreçte Sinan görevi bıraktıktan sonra Orhun Haber ve bot hesaplarda tehditler başladı. Orhun Haber’de ihanet ateşi yazısıyla tehdit ettiler. Bu sitenin sahibi de MHP yöneticisi Kerim Ender Ejder. Bir Ülkü Ocakları başkanının emri olmadan kimse bir şey yapmaz benim eşim de başkanlık yaptı. İftira kampanyası başlatıldı ve eşimin katliyle sonuçlandı Sinan’a tehditler artmışken arkadaşları da tehditlere maruz kaldı. Bu olayın fitilini ateşleyen Mersin olayıdır. Mersin olayından sonra tehditler iyice arttı.
"Ben sadece Ülkü Ocakları’na sızan suç çetesini hedef alıyorum"
Akşam bir telefon görüşmesi oldu Çağrı Ünel ile. Çağrı Ünel biz senin yanındayız diyerek telefonunu kapattı. Ertesi gün arkasından haince 11 kişi Çağrı Ünel’e mersinde saldırdılar Ahmet Yıldırım’ın talimatıyla. Ünel de kendini korumaya çalışırken refleksle bir ateş etti ve Emrullah Kaplan isimli bir şahsı vurdu. O çocuğun katili de Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet yiğit Yıldırım ve olayda payı olanlardır. Ben sadece Ülkü Ocakları’na sızan suç çetesini hedef alıyorum. Ünel bir ceza aldı ve şu an cezaevinde. Bu dosya ile bizim dosyamızın birleştirilmesi gerekiyor.
Sinan’a dedim ki bunların gözü dönmüş bu işleri bırak gidelim. Sinan ‘ben yanlış bir şey yapmadım, devletim beni korur’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanına da bunu ilettim. Beni öldürürlerse bundan en çok devletimiz zarar görür dedim. Sayın cumhurbaşkanımız 'kızım kocanın katilleri yakalanacak, gereği neyse yapılacak' dedi. Ben sayın cumhurbaşkanının sözüne güveniyorum. Bu 3 günde şunu gördüm sayın cumhurbaşkanının iradesine karşı bile meydan okuyan bir suç örgütü var. Ben FETÖ'cüysem, Sinan FETÖ'cüyse elinizde bir belge varsa lütfen savcılığa şikayet edin. Sinan para çalmış, saatler varmış. (saatleri göstererek) Bu saatlerle ev araba alınırmış. Bu saatleri kim istiyorsa gelsin alsın ben kendisine hediye ediyorum alınıyorsa ev araba alsın bunlarla.
Sinan’a Ülkü Ocakları mensupları tarafından Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla tehditler devam etti. Benim eşim de genel başkanlık yaptı süreç nasıl işler çok iyi biliyorum.
Sinan Ateş birilerini, gazetecileri dövdürdü dediniz. Evet Sinan Ateş birilerini dövdürdü. O zaman Sinan’ı karşıma aldım dedim ki bunlar sana yakışmıyor yapma bu işleri yapacaksan ocak başkanı olma. ‘Ayşe ben MHP genel merkezinden gelen talimatları yapıyorum. Yapmazsam bana da ceza keserler' dedi.
"Devlet Bahçeli’ye 18 aydır soruyorum yanıt alamıyorum"
Eşim bir anda Bahçeli tarafından görevden alındı. Neden olduğunu bilmiyoruz. Devlet Bahçeli’ye 18 aydır soruyorum yanıt alamıyorum bildiği ne varsa anlatsın. Biz bekledik bekledik ama umudumuzu kaybettik. Bugün buradaki tablodan ben görüyorum ki bazıları tahliye olacak ve biz elimiz böğrümüzde kalacağız
Ben ne kadar korksam da korkmasam da şunu gördüm bana yapacaklarını yapacaklar. Ölürsem benle mezara gitmesin herkes bilsin. Sinan bu tehditler başladığında bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın Sinan’ı öldürtmek için Ahmet yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’a görev vermişler. Bu işin azmettirici rahmetli eşimin bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’dır. Çantacılar torbacılar burada oturmuş asil failler dışarıda. Devlet bana neden koruma verdi. Demek ki asıl failler dışarıda ki devlet bana koruma veriyor.
Bu devlet kimsenin babasının malı değil. Burası muz cumhuriyeti değil devletin adil yüzüyle hepiniz yüzleşeceksiniz.
Cinayet anını anlattı
Daha sonra saldırı sırasında Ateş'in yanında olan ve olayda yaralanan müşteki Selman Bozkurt dinlendi. Ateş'in öğrencisi Ahmet Keçik'le birlikte camiye gitmek için Çukurambar'daki ofisten ayrıldıklarını anlatan Bozkurt, "Abim, 'Sosyal medyada yine başladılar. Bana saldırabilirler, sağa sola iyi bakın' diye telkinde bulundu. Camiye gittiğimizde başıyla işaret ederek yanına çağırdı ve 'Şu silahın birini al, namaz kılarken rahatsız edecek' dedi. Ben de aldım belime taktım" diye konuştu.
Bozkurt, olay anını şu sözlerle anlattı:
Arabaların arasından şahıs çömelir vaziyette abimin karşısına çıktı ve art arda ateş etmeye başladı. Şahıs sürekli atış halindeydi. Silahı zar zor çıkardım ve arabanın diğer tarafından dolanıp havaya bir iki el ateş ettim. Abimi yerde o vaziyette görünce dizlerimin üzerine yığıldım. Olayın şokundaydık. Sonrasında Ahmet, 'Silah kurulu, yaralısın ver, bir şey olur' deyip silahı aldı. Sonra ayrı ambulanslarla hastaneye götürdüler. Bir haftaya yakın yoğun bakımda kaldım. Kendisi yoğun tehdit ve hakaretlere maruz kalıyordu. Kendisi bu durumdan çok mustaripti.
Avukatların sorularını yanıtladı
Daha sonra sanıklar ve avukatları, müşteki Bozkurt'a soru sorma talebinde bulundu. Bozkurt'un avukatı bu talebin reddine karar verilmesini istedi ancak mahkeme heyeti, Bozkurt'un aynı zamanda olayın görgü tanığı olması nedeniyle soru sorulmasına izin verdi.
Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun'un, "Eray Özyağci bel altı mı, bel üstü mü ateş etti?" sorusuna Bozkurt, "Olay çok hızlı gerçekleşti. Şahsın hedef gözettiğini sanmıyorum. Peş peşe ateş açtı. Abimin neresinden vurulduğunu görmedim." cevabını verdi.
Bozkurt, Ahmet Keçik'in silahları ofise götürmesi talimatını kendisinin verip vermediği yönündeki soruyu ise "Hayır, ben öyle bir talimat vermedim." diye yanıtladı.
"Sinan Ateş'e isabet eden atış sizin tarafınızdan yapılmış olabilir mi?" sorusu üzerine Bozkurt, böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi.
Müşteki avukatları ise beyanlarında, sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal'ın kilitli telefonlarının incelenebilmesi için Apple'a yazı yazılarak telefonlarının şifrelerinin istenmesini talep etti.
Müşteki Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel, dönemin Ankara Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Öner'in savcılığa suç duyurusu dilekçesi sunduğunun öğrenildiğini, bu dilekçede sanık Tolgahan Demirbaş sokakta değil, Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına alındığının yer aldığını anlattı. Yücel, söz konusu suç duyurusu dilekçesinin istenmesini ve Öner'in tanık olarak dinlenmesini talep etti.
CHP'li milletvekili Tanal salondan çıkarıldı
Mahkeme başkanı, davanın bugünkü celsesinin tamamlandığını ifade ettiği sırada, müşteki taraflarından kendisine yönelik "söylemde bulunulduğunu" bildirdi.
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın, bu kişinin kendisi olduğunu belirtmesi üzerine başkan, Tanal'ın salondan çıkartılmasını istedi.
Görevlilerin salondan çıkartmaya çalıştığı Tanal, "Siz yargılamayı kapattıktan sonra tekrar açamazsınız. 'Çık dışarı' deme, efendi ol." karşılığını verdi.
Mahkeme başkanı ise "Burada herkes kanun önünde eşit. Dışarıdaki sıfatlarını, dışarıda bırakacak." dedi.
Mahkeme heyeti, duruşma salonunda ses ve görüntü kaydı yaptığı belirlenen kişiler ile müştekilere yönelik "kafa salladığı" tespit edilen sanık Doğukan Çep hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
AA