Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde domino etkisi: "Asrımız rica ederken ittifak-ü ittihat"

Doç. Dr. Nelli Minasyan ile Styopa Safaryan, Ermenistan-Türkiye ilişkilerindeki gelişmeleri Independent Türkçe'ye değerlendirdi

Fotoğraf: AA

2021 sonbaharında Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde atılan ilk adım 6 Ekim 2022'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Prag'da Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ı kabulüyle yeni bir aşamaya girdi.

6 Şubat 2023'te yaşanan Kahramanmaraş depreminden sonra Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan'ın, ardından haziranda Başbakan Paşinyan'ın cumhurbaşkanı yemin törenine katılmak için Türkiye'ye ziyarette bulunmaları bu temkinli sürecin ilerleyişine kuşkusuz ki katkılar sunmuştu.

Ve nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Haziran’da Başbakan Paşinyan'la telefon görüşmesinin domino taşı etkisi yaratacağını tahmin etmek asla zor olmayacaktır.

Peki, gelişmeler Ermenistan tarafında nasıl değerlendiriliyor?

Mevcut durumla ilgili Independent Türkçe'ye görüşlerini açıklayan tarih uzmanı Doç. Dr. Nelli Minasyan dikkati şu hususlara dikkat çekti:

44 günlük savaştan sonra yaşanan gelişmeler savaş öncesinde mevcut olmuş güvenlik ortamının değiştiğini ortaya koydu. Böyle ki savaştan önce Rusya tarafından yönetilen Ermenistan güvenlik sisteminin savaştan sonra Azerbaycan'ın, Ermenistan sınırları içindeki topraklar üzerinde yeni iddialar ortaya atması sonucunda çıkan çatışmalara Rusya'nın seyirci kalması sistemin işlevsiz olduğunu gözler önüne serdi. Böyle bir ortamda Ermenistan'ın kendi güvenliğini garantiye almak için Batılı ülkelerle işbirliği kapılarını çalmasında olağandışı bir şeyler aranmaması gerekir. Bu, gayet normal ve mantıklı bir süreçtir.
 

Doç. Dr. Nelli Minasyan.jpg
Doç. Dr. Nelli Minasyan

 

"Savaş ve barış olasılığı yüzde 50-50"

Batılı ülkelerin bölgede faaliyet sergileme girişimlerini hakkında Nelli Minasyan, "SSCB'nin dağılmasından sonra Güney Kafkasya'ya yaranan ilgi bölgeyi Batı-Rusya çatışmasının bir parçası haline getirdi. Bu süreç içinde Türkiye de dahil olmak üzere bölge ülkeleri belirli etki alanı oluşturdu. Fakat 1990'larda Güney Kafkasya'daki çatışmalara Rusya'nın müdahalesi güvenlik konularından Kremlin'in bölgedeki etkisinin pekişmesine neden oldu. İşte bu durum güvenlik sorunlarının ortaya çıkmasına neden oldu ve çatışmaların kökeninde bu faktörün araştırılması gerekir. İşte uluslararası güçlerin bölgeye ilgisinin arttığını gördük. Başta Fransa olmak üzere Batılı ülkeler ortaya çıkmış güvenlik boşluğunu doldurma girişimlerini aktifleştirdiler. Türkiye'nin daha aktif bir rol üstlendiğini görmemizin yanı sıra İran da yakasını gelişmelerden kenara çekmiyor. İşte böyle bir ortamda savaşın yeniden başlama ihtimali var mıdır? Gelişmeler devam ederken durumun aşırı hassas olduğunu ifade etmemiz gerekir. İşte bu noktada Azerbaycan ile Ermenistan arasında savaş veya barış olasılığını yüzde 50-50 olarak değerlendiriyorum" yorumunda bulundu.
 

Styopa Safaryan.jpg
Uluslararası Güvenlik Sorunları Ermeni Enstitüsü Kurucu Müdürü Styopa Safaryan

 

Ermenistan içindeki protesto gösterilerine rağmen kendinden emin şekilde yoluna devam eden Nikol Paşinyan hükümeti güvenlik alanında belirlediği politikaları uygulamakta da kararlı görünüyor.

Örneğin BDT Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nü terk etme kararı bunlardan bir tanesi olup Moskova'nın tüm bunlara karşı sadece ses bombalarıyla cevap verdiğini herkes görüyor.

Gelişmelerin barış mı yoksa yeniden savaş mı yönüne evrileceğini herkes merak ediyor.

Merkezi Erivan'da bulunan Uluslararası Güvenlik Sorunları Ermeni Enstitüsü kurucu müdürü, siyaset bilimci Styopa Safaryan Independent Türkçe'ye şu değerlendirmede bulundu:

Ermenistan, bölgedeki güvenlik boşluğunu gidermek ve tüm komşularıyla iyi ilişkiler kurmak isteyen ülkeler arasında bulunuyor. İşte Azerbaycan ile barış anlaşması imzalanması ve sınır çizgilerinin belirlenmesi konularında Ermenistan'ın daha çok istekli olmasına da bu çerçevede bakılması gerekir. Yeni bir savaşın önlenmesi gerekir çünkü 9 Kasım 2020'de Putin, Aliyev ve Paşinyan arasında imzalanmış ateşkes belgesinin tüm maddeleri ihlal edilmiş durumda. İlgili ülkelerin duruma müdahale ederek bölgenin istikrara kavuşturulmaması durumunda herkesi kötü şekilde etkileyecek patlamaların yaşanma tehlikesi var.


44 günlük savaştan sonra barış için tarihi bir fırsatın ortaya çıkmasına rağmen Azerbaycan'ın, Ermenistan'a karşı olan tüm taleplerini tatmin etmeye çalışmasına dikkat çeken Styopa Safaryan, sözlerine şunları ekledi:

Ermenistan'ın ateşkesi ihlal etmesine veya Ermenistan'da sözüm ona teröristlerin barınmasına ilişkin Bakü'nün ortaya attığı iddialar temelden yoksun. Azerbaycan bu bahaneleri kullanarak Ermenistan'a saldırma retoriğini hep geliştiriyor ve sınırın Ermenistan tarafında yapmayı düşüneceği bir operasyona bu şekilde meşruiyet kazandırmaya çalışacaktır.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU