Geçen cumartesi günü ABD-İsrail ilişkilerinde sıradan bir gün değil, aksine Tel Aviv'in en yakın dostu ve müttefiki Washington'ın aynı anda iki yüzünü birden gösterdiği çok ilginç bir gündü.
ABD, hem İsrail'e yeni bir yardım paketini onayladı, hem de İsrailli fanatik bir askeri birlik olan Netzah Yehuda Taburu'nu hedef tahtasına oturttu.
Bir yandan devasa askeri yardımlar yapılırken, diğer yandan sembolik olarak yaptırımlar uygulanmasının yakın gelecekte neye yol açacağı bilinmezken, ABD'nin tatlı-sert olan hem ceza hem ödül içeren iki taraflı tutumu nasıl anlaşılmalı?
Bu sorunun cevabı gayet basit.
Bu, her zaman ikili davranan ve zıtları aynı bedende bir araya getiren Washington'a özgü bir tutum.
Kimse bu tutumun laik mi yoksa dini mi, idealist mi yoksa pragmatik mi, Wilsoncu mu yoksa Jeffersoncu mu olduğunu bilmiyor.
Garip olansa Tel Aviv'in ilk defa bu ikilemle ve bu ikilemin getirdiği sorumluluklarla yüzleşiyor olması.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
ABD'nin İsrail'e askeri yardım paketine değinilmesi geleneksel olarak önemli olsa da yaptırımlar istisnai bir durum teşkil ediyor.
Dolayısıyla "İsrail hükümetini ve muhalefetini aynı anda canını sıkan bu mesele ne olacak?" sorusu ortaya çıkıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan özel bir komite, ilk kez İsrail ordusunun "Netzah Yehuda" adlı taburunun özellikle 7 Ekim olaylarından önce işgal altındaki Batı Şeria'da insan hakları ihlalleri yaptığına dair kanıt topladı.
Netzah Yehuda gibi isimlerin sadece bilgi sahibi olanların anlayabileceği çağrışımları vardır.
Yehuda, 12 Yahudi kabilesinin dördüncüsü ve Yakup Peygamber'in dördüncü oğlunun adı olduğundan bu isim, taburun dini kimliğini ortaya koyan tarihi bir temele dayanıyor.
Yehuda kabilesi, Yahudilerin manevi yolculuklarında özellikle Davut ve Süleyman gibi İsrailoğullarından gelen büyük kralların bu kabileye mensup olması ve İsrail Devleti'nin ilk Başbakanı Ben Gurion'a "Yehuda Aslanı" denmesi nedeniyle alışılagelmişin dışında bir yere sahip.
İsrail ordusundaki Kefir Birliği'ne bağlı olan ve "Nahal Haredi" adıyla da bilinen tabur, köktendinci Haredi Yahudi erkeklerinin dini ritüelleri yerine getirmelerine ve günlük yaşamlarını Yahudilik öğretilerinin en küçük ayrıntılarına göre yaşamalarına izin veriyor.
Fanatik görüşleri olan Netzah Yehuda Taburu'nun bazı üyeleri, Filistinlilerin insan haklarını ihlal etmek, Filistinli mahkumlara işkence yapmak, onları öldürmek ve onlara kötü muamelede bulunmaktan hüküm giydi.
Bu yüzden insanlığa karşı suç işlediği kesin olan yabancı güvenlik, askeri ve polis birimlerine ABD'nin dış yardımlarından ve eğitim programlarından yararlanmasını yasaklayan 1997 tarihli Leahy Yasası'nın bu tabura karşı yürürlüğe girmesi gayet doğaldı.
İnsan burada kendisini "Eğer bu yaptırımlar İsrail ordusunun çalışmalarını etkilemiyorsa ve 'bardaktaki fırtınadan' öteye geçmiyorsa, İsrailliler neden bu kadar endişeleniyor?" sorusunu sormaktan alamıyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazar günü ABD'ye bir mektup yazarak askerlerinin, özellikle de kendi ifadesiyle "terörist canavarlarla" karşı karşıya oldukları bir dönemde bu tür yaptırımlarla karşılaşmaları gerektiği fikrine karşı olduğunu belirtti.
Netanyahu'nun ezeli rakibi olan muhalefet lideri Yair Lapid ise Batı Şeria'da polisin uygulamalarıyla ilgilenmediğini söylediği Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Yahudi terörizmine ve aşırılık yanlısı yerleşimcilerin ayaklanmaların karşı çıkmadığını söylediği Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'i Netanyahu hükümetinin siyasi başarısızlığından sorumlu tuttu.
İster hükümet ister muhalefet tarafında olsun bütün İsrailliler, bugün küçük gibi görünen bu adımın yakın gelecekte, özellikle de son 7 aydır Gazze Şeridi'nde işlenen suçların ortaya çıkması halinde felakete yol açabileceğinin farkındalar.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile Netanyahu arasında yaşanan son atışmalar da Tel Aviv'in korkularının bir gün gerçeğe dönüşebileceğine işaret ediyor.
İsrail'in bugün en büyük korkusu, ABD kamuoyunun eğilimlerinin değişmesi.
Aslında bu değişim başladı bile.
Amerikan solu, özellikle Demokrat Parti ve belki de diğer ilerici güçler iktidara gelirse ABD'nin karar alma mekanizmasına ne olacağını, ülkenin demografik yapısının değişmesi halinde ABD'nin yönelimlerinin nasıl olacağını şimdiden merak edenler var.
Ancak halihazırda bu demografik değişimin birkaç on yıl içinde gerçekleşmesi, beyaz adamın sayısal üstünlüğü kaybetmesi ve yerine 17'nci ve 18'inci yüzyıllarda Avrupa'dan göç eden Püritenlerin başına gelen gibi ideolojik olarak İsrail'e bağlı olmayan diğer etnik grupların alması bekleniyor.
Öte yandan ABD Temsilciler Meclisi, İsrail'e 4 milyar dolarlık askeri yardım paketini 58'e karşı 366 oyla onayladı.
ABD'nin yeni yardım paketi, İsrail'in geleceği için korkutucu stratejik caydırıcılık değişkenlerinin ortasında Netanyahu'ya Tahran'a gerçek bir yanıt vermekten kaçındığı için verilen bir ödül mü yoksa Refah'a olası kara saldırısına hazırlık olarak İsrail'e verilen bir güvence mi?
Herkes yardım paketinin ABD Senatosu'ndan geçmesini bekliyor. İsrailli ünlü solcu Uri Avnery'nin "Eğer İsrail On Emir'in kaldırılmasını öngören bir yasa çıkarmak isteseydi, 95 senatör aynı gün anlaşır ve yeni yasayı desteklerlerdi" şeklindeki meşhur sözüne göre ABD Senatosu'nun yardım paketini onaylamasına kesin gözüyle bakılıyor.
Özetle bugün Washington'ın elinde ABD'nin stratejik ihtiyaçlarını karşılayacak bol miktarda altın var, ancak Netzah Yehuda Taburu'na yaptırımlar uygulanmasa bile ABD'nin İsrail'e verdiği askeri desteğin sonsuza kadar süreceğini kim garanti edebilir?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.