Askeri bilimde "durum değerlendirmesi" diye bilinen bir ifade vardır.
Bu, savaşa başlamadan önce savaşın gerçekleşeceği sahanın keşfedilmesi, böylece savaş başlatıldığında adımlarının hesaplanmış olması anlamına geliyor.
Durum değerlendirmesi yanlışsa, savaş uzamakla kalmaz, diğer taraftan önce onu başlatan tarafı yorar.
Savaştan nasıl çıkılacağı, durum değerlendirmesinin değişmeyen ilkelerinden biri olmasına rağmen, başlatan taraf artık savaştan çıkamaz.
Savaşa gitmek kolay ve bunun için başlatma kararını almak dışında hiçbir şeye gerek yok, zor olan silahları susturmaktır.
Zira savaş başlatmak, savaş kararının sahibinin kapsamı dışına çıktığı ve artık savaşın iplerinin onun elinde olmayıp, birden fazla ele geçtiği anlamına geliyor.
Kişisel iradeye dayalı bireysel bir karar olmaktan çıktı demek oluyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Etrafınızda yaşanan üç savaşta bu anlamı yakalamakta zorlanmayacaksınızdır.
Bunlar, yeryüzündeki konumunuz nerede olursa olsun, sonuçları sizi etkileyen savaşlardır, çünkü küresel etkiye sahiptirler ve bölgesel etkilerini gözden kaçırsanız da küresel ve uluslararası boyutunu kaçıramazsınız.
İşte Gazze Şeridi'nde savaş bu ayın 7'sinde yedinci ayına girdi.
Tel Aviv'de bu savaşı başlatanlar arasındaki değerlendirmeler, savaşın yalnızca birkaç saat süreceği, sonuçlandırılmasının uzun zaman almayacağı, turlar değil sadece bir tur olacağı yönündeydi.
Savaş yedinci ayına girdiğinde buradaki durum değerlendirmesinin yanlış bir değerlendirmeye dayandığı ortaya çıktı.
Tel Aviv'deki konumlarından savaşa girişmeye karar verenlerin bir hata yaptıkları ve bu yüzden bir çözüm yolu bulamamaları halinde savaştan kurtulmayı temenni ettikleri aşikar hale geldi.
Her ne kadar tüm Filistin topraklarında değil de Gazze Şeridi sınırları içerisinde yaşanan bir savaş olsa da gelgit dalgaları dünyanın her yerine ulaştı.
Sanki doğrudan sebebi olan Aksa Tufanı onu tam anlamı ile tanımlayan bir isim.
İster öfkeli sokaklar, isterse savaşın gidişatı Gazze Şeridi'nin sınırlarının çok ötesine uzanması halinde, kendisine de ulaşmasından endişelenen hükümetler düzeyinde olsun bu savaşın tufanının etkilemediği başkent yok.
Tel Aviv'deki aşırılık yanlısı hükümetin durum değerlendirmesi, savaşı sanki yakında sona erecek bir piknikmiş gibi tasvir ediyordu.
Ancak gerçeklik bu ön değerlendirme ile uyuşmadı ve ön değerlendirme de hükümetin önündeki gerçeği olduğu gibi göremedi.
İkisi de aynı bölgede olduğundan Sudan'daki savaş Gazze'deki savaştan çok da uzak değildi, ancak durum değerlendirmesindeki hata aralarında ortak bir bağdı ve öyle olmaya da devam ediyor.
Çünkü orduyla çatışan Hızlı Destek Kuvvetleri, orduya karşı savaşını çabucak kazanabileceğini sanıyordu.
Onun peşine düşen ordu da, onu olduğu yerde kuşatabileceğini düşünüyordu.
Ancak hatalı değerlendirmenin karşılıklı olduğu görülüyor, çünkü ne ordu şu ana kadar bir zafer elde edemedi ne de Hızlı Destek Kuvvetleri yenilgiye uğradı.
Ordu son zamanlarda atılımlar gerçekleştirmiş olsa da ve Hızlı Destek Kuvvetleri ilerleme ve geri çekilme arasında gidip gelse de aralarındaki durum belirsizliğini koruyor.
Bir elin parmaklarını geçmeyen birkaç gün sonra, bu savaşın başladığı tarih olan15 Nisan 2023'ten bu yana tam bir yıl geçmiş olacak.
Her iki tarafta da durumu değerlendirenler, savaşın gökyüzünün görünmediği açık bir ufuk boyunca devam edeceğini hayal etmemişlerdi.
Ukrayna'daki savaşı ise 24 Şubat 2024'te üçüncü yılına girmesi nedeniyle ana savaş olarak tanımlayabiliriz.
Ancak kendisini böyle tanımlamamızın tek nedeni bu değil, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinin, kendisini ilk duyurduğunda savaş diye adlandırmak istemeyip, "askeri operasyon adlandırmasının onun için daha uygun olduğunu düşünmesidir.
Başlangıcından bu yana, Putin, duruma ilişkin değerlendirmesini gözden geçirmiş ve bunun kendi deyimiyle "askeri bir operasyon" olmadığını, başlangıçta hayal ettiği şeyin sahada gerçekleşme şansının olmadığını kendisine dürüstçe söylemiş olmalı.
Belki de bu nedenle tanımı ve niteliği itibarıyla kısa süreli bir askeri operasyondan, sahadaki tüm anlamları ile kapsamlı bir savaşa geçiş yapıldığını duyurmak için, Moskova'daki Crocus Alışveriş Merkezi saldırısının yapıldığı günü seçti.
Bu, 21 Mart'ta gerçekleşti ve Kremlin Sözcüsü bu hamleyi duyururken ne en başta neden operasyon diye adlandırıldığından, hatta neden bizzat operasyon adının seçildiğinden bahsetmedi.
Zira dünya, zaferin ya da yenilginin olmadığı savaşların pençesinde yaşamaya mahkummuş gibi, burada da ne Rusya kazandı, ne de Ukrayna kaybetti.
Bunlar ne zaferin ne de yenilginin olmadığı savaşlar, çünkü üç savaşın her birinde savaşan iki taraf aslında sadece birbiri ile savaşmıyor.
Aksine her birinin arkasında savaşı körükleyen, uzatmaya çalışan bir üçüncü taraf var.
Savaşın Gazze Şeridi'nde dar çapta olması, Sudan'da daha geniş çapta olması ya da orada Ukraynalılar ile Ruslar arasında çok daha geniş bir alanda olması arasında hiçbir fark yok.
Üç savaş arasında hiçbir fark yok; çünkü sanki bir yarıştaymış gibi ya da onları körükleyen taraflar henüz uzun süren çatışmalardan doymamışlar gibi devam ediyorlar.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.