Bir futbol maçı ile milyonlarca insan arasında nasıl da koca yarıklar açılabiliyor.
Haftalardır, aylardır, hatta yıllardır futbol üzerinden yaşanan kavga, artık Türkiye'nin rutini hale geldi.
İlginç olan ise, kimsenin buna bir çözüm aramaması.
Hafta sonu oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan olaylar ve görüntüler, dehşet vericiydi.
O akşam orada yaşanacak büyük bir acı, yıllarca unutulmayacak ve kapanmayacak yaralar ile izler bırakabilirdi.
Bir şehir ve Türk futbolu, bu leke ile on yıllarca yaşayabilirdi.
Acı bir olayla Türkiye, tüm dünya tarihine geçebilirdi, hem de sadece bir futbol maçı ile.
Sadece bir maçtı bu.
Peki bu yaşananlar, sürpriz miydi ya da kimse şaşırdı mı?
Geçmişe bakıldığında pek sürpriz sayılmaz.
Muhtemelen, kimse de şaşırmamıştır.
Çünkü bu olayların benzerleri, hatta ön gösterimleri, defalarca yaşandı.
Hatta birçok kez de Trabzon'da oldu ve çoğunda da görmezden gelindi.
Tekrarı oluyorsa en az cezayı almak gerçekten başarı mı?
Mesela 2014 yılında Trabzon-Fenerbahçe maçı çıkan olaylar sebebi ile tamamlanamamış ve hatta maçı Fenerbahçe, hükmen kazanmıştı.
Hatırlanacağı üzere 2015 yılında Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, oynadıkları maçın ardından, maçın hakemlerini 4 saat soyunma odasında rehin almıştı.
2016 yılında Trabzonspor-Fenerbahçe maçının son dakikalarında sahaya inen taraftar, maçın hakemi Volkan Bayarslan'a hayati tehlike yaratacak derecede saldırmıştı.
2022 yılında Trabzonspor-Antalyaspor şampiyonluk maçında, bazı Antalyasporlu oyuncular, sahaya giren taraftarlar tarafından şiddete maruz kaldı.
Hatta yine 2020 yılında oynanan Trabzonspor-Alanyaspor maçında Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, saha içinde adam kovalamıştı.
Buradaki sorun yaşanan olaylardan çok bu yaşananların normalleştirilmesi. Çünkü yaşanan olayların sistemli bir şekilde eritilmesi ve ceza sistemin caydırıcı yaptırım içermemesi, olayların normalleşmesini ve yenilerinde ise sürpriz olmamasını sağlıyor.
Ankaragücü-Beşiktaş maçında Josef De Souza'ya saldıran taraftarların, adeta kendi kulübü tarafından onure edilmesi sonrasında, aynı kulübün başkanının hakeme saldırmasına kadar gidebiliyor o taraftarın onanması.
Trabzonspor-Fenerbahçe arasındaki açık yaraya tuz basılıyor sürekli
Hakemler yanlış karar verdi, oyuncular sahada sevindi, bazı oyuncular terbiyesizlik yaptı gibi sebep aramak istersek, yeni olayların da ön mutabakatını yapmış oluruz belki. Çünkü bu nedenler hep olacak.
Ayrıca taraftarların sahaya girmesini eleştirip, sonrasında AMA ile başlayanlar, daha önce yaşanan olayların rutinleşmesini ve bunun bir hak görülme halini almasına sebep oluyor.
Konunun bir başka acı tarafı ise Trabzonspor-Fenerbahçe arasındaki gerginlikten ve çıkan olaylardan mevzi kapmaya çalışanların olması. Hatta bazen aradaki ateş söndüğünde de kibrit desteğinin verilmesi
Zaten ortaya çıkan ikiyüzlü yorumlar, bu olayların kimin başına geldiğine göre değişkenlik gösteriyor.
Sonuç olarak, bir sorun var. Ve bu sorun yıllardır taze tutuluyor.
Bu sorun Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında değil esasen, ya da Trabzonsporlu taraftarların geneline mal edilen bir sorun da değil.
Sadece burada açık bir yara var ve bu yaraya düzenli olarak tuz basılıyor.
Ve verilmeyen cezalar, görmezden gelinen olaylar, normalleştirilmiş sinir gösterileri, bugünü getiriyor. Muhtemelen yarını da getirecek.
Pazar günü futbol topu yerine futboldaki kaos, Trabzonspor'un sahasına bırakıldı. Ve bu kaosun bırakılacağı en uygun yer de Trabzonspor'un sahasıydı.
Bu yüzden çok da zarar görüyor Trabzonspor. Sonrasında sahaya dönmek, futbola dönmek kolay olmuyor. Uzun süre hem yönetimsel hem de saha içi istikrar sorunları çıkıyor.
Bugün en düşük cezayı almaya çalışmak ya da hasarı en aza indirmeye çalışmak, başarı olamaz.
Asıl başarı, böyle olayların bir daha olmamasını sağlamak ve kaos topunu, kendi sahandan uzak tutmaktır esasen.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
