İsrail, günümüzün dinozoru olarak görülebilir mi?

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

Dino Park Experience,  Tel Aviv / Fotoğraf: Tomer Appelbaum

İsrail, yine Gazze'de binlerce kişinin insani yardım almak için toplandığı alana saldırdı. Yine yüzlerce ölü, binlerce yaralı var.

Bu nasıl izah edilebilir, bilmiyorum. Bir Filistinlinin dediği gibi;

Sen suyumu al, zeytin ağacımı yak, evimi yok et, işimi elimden al, toprağımı çal, babamı hapset, annemi öldür, ülkemi bombala, bizi aşağıla.. Ancak ben 'yeter' diye bir taş atınca, 'suçlu benim, 'mağdur sen'…


Şair değilim fakat evvelsi gün Filistin'deki bu zulmü düşünürken insani olarak birden aklıma şu dizeler geldi:

Firavunlar geldi, geçti unutuldu zamanla,
Bir dinozorun yankısı, Gazze'de halen ayakta...


Zira ancak dinozorların zulmüne akıl erdirilmez, ancak onlar terbiye edilemez ve suçlanamazlardı.

Ve lakin dünyada İsrail nüfusunun en az 10 katı milyonlarca insan İsrailli boykot ederken, bu son Apartheid dinozoru halen ağzından ölüm saçmaya devam ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Evrimin babası olarak kabul edilen Charles Darwin, tüm türlerin milyonlarca yıl boyunca ortak bir atadan evrimleştiğini teorileştirdi.

Darwin'e göre, evrim yoluyla yüzyıllar içinde adaptasyon ve uzmanlaşma mekanizmaları sayesinde yeni türler oluştu.

İnsan evrimi boyunca, yaklaşık 12,5 milyon yıl önce meydana gelen Dryopithecus'tan, ilk Homo Sapiens'in ortaya çıktığı yaklaşık 650 bin yıl öncesine kadar 7 ayrı aşama gözlenir.

Peki, insanların sosyal olarak da evrimleştiği iddia edilebilir mi?

Bunun kanıtı çağlar boyunca geliştirdiğimiz ve ince davranışlar sergilediğimiz sosyal beceriler mi?

Bu toplumsal evrim, erkeğin herhangi bir kadını kontrol altına alarak, kendi cinsel arzularını tatmin edebilmesi uygulamasına son mu verdi, onu ehilleştirebildi mi?

Kurallar bu tür medeniyetsiz ve görünüşte barbarca davranışları yasaklamak için mi hazırlanmıştı?

Şüphesiz bu meseleler çeşitli mahfillerde halen tartışılıyor.
 


İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni bir soykırımın önlenmesi için karmaşık uluslararası yasalar geliştirildi.

Bu yasalar, bir ülkenin diğeri tarafından sömürülmesini önlemek için tasarlanmıştı.

Esasında böylece tüm ülkelere saygı duyulması ve her ülkeye aynı şekilde davranılması gerekiyordu.

Uluslararası yasaların amacı, hiçbir ülkenin diğerine hâkim olmamasını sağlamak için uygar toplumlar veya ülkeler arasındaki ilişkileri düzenlemek ve herhangi bir ülkenin bu uluslararası yasalardan herhangi birini ihlal etmesi durumunda düzeltici önlemlerin alınmasını sağlamaktı.

Bu uluslararası yasaların özü, Birleşmiş Milletler (BM) kaidelerinde belirtilmiş ve aynı zamanda Cenevre Sözleşmesi'nin kurallarında da ifade edilmişti.

BM'nin 193 üye ülkesi bulunuyor ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) çıkardığı kararlar üye devletler üzerinde uygulanabilir kabul ediliyor.

Ancak BM üyesi İsrail, BMGK'nın kendisine verdiği 32 kararı görmezden geldi ve bu tür ihlallerden yıllar sonra bile kimse ondan hesap sormadı. 

İsrail'in uluslararası hukukun üstünlüğünü hiçe sayma eğilimi son 56 yıldır yaşanıyor. Bu yarım asırdan fazla eder. 

İsrail'in uluslararası hukuku hiçe saymasının halkının hukuk konusunda gelişmemiş olmasından, evrimini tamamlayamamış olmasından, medenileşememiş olmasından kaynaklandığı sonucuna varılabilir mi?
 


Geçen hafta herkesin konuştuğu iki büyük ölüm dünya basınında haber oldu.

Birisi "İsrail'i biz kurduk" diyen Yahudi Rothschild aile reisi Baron Jacob Rothschild.

Rothschild, özellikle "beyaz dünyanın" alkışlarıyla uğurlandı.


Diğeri ise "Filistin'e özgürlük" diyerek Washington İsrail Büyükelçiliği önünde kendini yakan ABD askeri Aaron Bushnell.

Aaron'ın ölümü yüzbinlerce insanı düşündüren, üzen bir ölüm oldu.

Tabii, Siyonist İsrail taraftarları hariç!..

İsrail hükümeti sözcüleri başta olmak üzere, Siyonistler onun ölümünü alay ederek, sosyal medyada küçülterek, aşağılayarak, itibarsızlaştırarak karşıladılar. 

Büyük bir şımarıklık ve pervasızlık; artık kelimelerle izah edilemeyecek durumda.

Halbuki susabilmek bile biraz insan olabilmeye işaret sayılabilirdi fakat ne mümkün!

İsrail tüm çirkefliğiyle meydanlarda…

Bir tarafta onca teknolojiye hükmedip, diğer tarafta böylesi bir barbarlık nasıl mümkün olabilir?

Tüm bunlardan sonra sorulacak tek bir sual kalıyor;

İsrail'in Filistinlilere yönelik alçakça tutumu ve son 70 yıldır uluslararası hukukun eğilimlerine aykırı tavrı, çağ dışı bir dinozora mı işaret ediyor?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU