Gazze'nin dramı devam ediyor. Birazcık vicdanı olanların, televizyonlardaki görüntüler içlerini parçalıyor.
Vicdansızlar ise bütün vahşetleriyle zulümlerine devam ediyorlar.
Bu hafta ekranlara, yere dökülen un torbalarından, toprağın tozun içerisinden, avuçlarıyla un toplayarak ceplerine koyan Gazzeli çocukların görüntüleri geldi.
Gazze halkı o kadar perişan bir duruma geldi ki, küçük çocuklar, yerde toz toprak içindeki unları bile ceplerine koyarak evlerine götürüp bir lokma azık yapma peşindeler.
BM'nin gıda yardımı dağıtımını durdurma kararı aldığı Gazze'de, çocuklar yere dökülen unları toplayıp cebine koyarak evine götürmeye çalıştı! pic.twitter.com/tjFeNaWee4
— Times of Türkiye (@TimesofTurkiye) February 20, 2024
Elbette bunun hesabı herkesten sorulacak.
Bu, sadece İsrail'in boynuna yüklenen bir suç değil.
Katile, caniye, vahşiye "dur" diyemeyen, mazluma el uzatamayan, en azından mazluma yanmayan herkesten hesap sorulacak.
Malumunuz, cahiliye döneminde Araplar, kız çocuklarından utanıyor, bir yük olarak görüyor ve diri diri toprağa gömüyorlardı.
Kur'an-ı Kerim'de ise buna bir hitapla şu müthiş ibare buyuruldu:
Diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna hangi günahtan dolayı gömüldüğü sorulduğu zaman…
Onların hiçbir günahı yok; cinsiyet olarak kız olmaktan başka hiçbir şeyi yok.
Bugün de tıpkı o diri diri toprağa gömülen kız çocuğunun "hangi günahtan dolayı gömüldüğü sorulacağı" gibi, insaf ve vicdan sahibi olan bütün insanlığa da bunun hesabı sorulacak.
Vicdansızlar, zalimler zaten en ağır bir şekilde cezalarını çekecekler. Tabii ahirete ve hesap gününe inanıyorsanız…
Kuru kuruya ah ve feryat etmek de yetmiyor.
Gazze'ye gaz verenler; "büyük direniş", "büyük cihat", "Gazeliler, Filistinliler, Müslümanlar, Araplar kazandılar" diye nara atanlara şimdi dönüp sormak lazım
4 buçuk aylık zulümden sonra hala İsrail bir adım geri gitti mi?
Bir adım geri püskürtülebildi mi?
Bundan sonrası için, hepimizin dillendirdiği "iki devletli çözüm" ile ilgili en ufak bir belirti ortada var mı?
Nitekim 100 yıldır Siyonistler, Yahudilerin ırkçı, katil kesimleri, adım adım santim, santim, milim milim hedeflerine doğru ilerliyorlar.
Her olay, her büyük operasyondan sonra "bitti, geriledi, durdu, duracak…" denilen noktadan tekrar bir adım da olsa daha ileriye gidiyor.
Şu an Gazze'de de olan biten bu.
İsrail bir şekilde oraya yerleşti, 20 binin üzerinde insanı vahşice katletti.
Kendi ne kayıp böldüyse, ne olduysa bu "umurunda değil..." Çünkü bir bedel ödeyeceğini biliyor.
Ödeyeceği bedeli 150 yıl öncesinden, daha 1897'de Basel'de toplanan Dünya Siyonist Kongresi'nden bu yana biliyor.
Kendince İsrail, bazı bedeller ödüyor ama bunun olmuşsun 10 mislini, 20 mislini, 50 mislini ödeterek ilerlemesine devam ediyor.
Denilebilir ki;
"Peki ne demek istiyorsun?"
"Gazzeliler direnmese miydi?"
"İsrail'e teslim mi olmalıydılar?"
Sorumsuz, sürekli olarak hamaset edebiyatı yapan kitle hemen dönüp bizi suçluyor;
"Siz işbirliği mi öneriyoruz?"
"Siz Filistinlilerin direncini kırmak mı istiyorsunuz?"
"Siz şehadeti küçümsüyor musunuz?"
Arkadaşlar, bari bu alçaklıkları yapmayın.
Dediğimiz açık ve net;
Tüm Müslümanlar, hatta din de önemli değil; bütün insan olanlar bu zulme karşı bir olmalı.
Filistinliler de tabii ki direnmeliler; bir bedel ödeyerek…
Ama bunun sonucunda;
- "İş nereye varıyor"; buna bakılması lazım.
- "Biz ne yapıyoruz" diye de bakılması lazım.
Biz hala Türkiye limanlarından İsrail'e yüzlerce gemi her türlü mal taşıyor. Yiyecek-içecek, gıdadan tutun, askeri malzemeye kadar…
"İslam ülkeleri" dediğimiz ülkeler de "demokrat" dediğimiz Müslüman olmayan ülkeler de İsrail ile ilişkilerini devam ettiriyorlar.
Kaç kez dile getirdim; hatırlayın, Suudi Kralı Faysal 1973 Savaşı'ndan sonra İsrail'e destek veren bütün Avrupa ülkelerine petrol satışını durdurdu.
OPEC petrol teşkilatını kurdu ve Avrupa'da İsrail'e destek veren ülkelerinin ekonomileri allak bullak oldu.
Özetle; yapılacak çok şey var.
İran için de böyle… Sürekli gaz veriyor.
Peki kendisi bir şey yapıyor mu?
Hayır.
Dolayısıyla yapılacak olanlar çok net:
(Siyonist kesim ile Yahudileri ayırıyorum. Çünkü biz herhangi bir dine herhangi bir ideolojiye düşman değiliz, benimsemeyebiliriz, kabul etmeyebiliriz, hoşlanmayabiliriz ama size düşmanlık yapmayana düşmanlık yapamazsınız, sizle savaşmayanlar da savaşmazsınız… Kural bu.)
Öncelikle Siyonist Yahudilere, Siyonist İsrail devletine bir ambargo uygulanabiliyor mu?
Etrafı kuşatılabiliyor mu?
Bazı yaptırımlar yapılıyor mu?
Hatta gerekirse askeri yaptırımlar yapılabiliyor mu?
Hayır.
O zaman oturup bu mevzuyu tekrar tekrar düşünmek lazım.
Önce üzerimize düşeni yapmamız lazım.
Ondan sonra birilerine "Git, öl" dememiz lazım.
Tabii bu mevzu gerçekten dünyanın belki de en büyük sorunu.
Dünyada birçok sorun çözülüyor, çözüldü, çözülecek… ama bu mevzu gerçekten çok derin bir mesele.
Allah Gazzeli kardeşlerimize yardım etsin, bizlere de akıl ve izan versin.
Allah bizlere, en azından Suudi Kralı Faysal kadar direnç versin.
"Kral Faysal'a ne oldu" diye soracak olursanız, -bilenler biliyor ama bilmeyenler için, gafiller için söyleyelim- bu ambargodan, İsrail'e destek veren devletleri sarstıktan sonra, kendi sarayının içinde Amerika'da okuyan kardeşinin oğlu tarafından öldürüldü.
Siz millete "öl" derken, eğer kendiniz bir bedel ödemeye hazır değilseniz, bunun adını siz koyun.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish