Ayrıca Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’in talimatıyla izlenen yeni politikaya ek olarak kendilerine yönelik doğrudan tahrik sonucunda artan bu şiddetin sorumlusu olarak Netanyahu'yu işaret edildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Rehineler ve Kayıp Aileler Forumu Başkanı Ronen Tzur dün yapılan basın açıklamasında, ailelerin, hükümeti görevini yerine getirmeye ve onları Hamas esaretinden canlı olarak geri döndürme sorumluluğundan kaçmamaya teşvik etmeye yönelik meşru mücadelesine karşı korkunç bir düşmanlık atmosferi olduğunu söyledi. Tzur, kendisinin de kışkırtmaların ana hedefi haline geldiğini söyleyerek istifa etmeye ve İsraillilerin çoğunluğunun yaptığı gibi onların meşru mücadelesine uzaktan destek vermeye karar verdiğini kaydetti.
Hükümet karşıtı gösteriler cumartesi ve pazar gecesi katılımcı sayısında ve içerikte bir sıçramaya tanık oldu. Netanyahu açıkça konumunu siyasi kazanç için istismar ve mahkumlar meselesini ihmal etmekle suçlandı. Göstericiler Başbakan Netanyahu’dan Hamas'la müzakereleri hiçbir şekilde boykot etmemesini istedi. Netanyahu’nun daha önceki açıklamalarını tekrarladığı, basın toplantısı yapılmasını gerektirecek hiçbir şeyi yenilemediği görülüyor. Yeni olan tek şey, gazetecileri mesleki görevlerini yapmadıkları ve kendisine yönelik gösterilerin ve medya kampanyalarının finansman kaynaklarına ilişkin soruşturma yürütmedikleri gerekçesiyle eleştirmesi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Netanyahu açıklamasında, Hamas'ın rehine anlaşması müzakerelerindeki taleplerinin ‘saçmalık sınırında’ olduğunu ve İsrail'in bunları kabul etmesi halinde yenileceğini yineledi. Ayrıca, Hamas'ın bu taleplerden vazgeçmesi durumunda İsrail tarafının müzakerelere devam edebileceğini söyledi. Netanyahu, Refah'ta gerçekleştirilecek operasyona yönelik eleştirileri reddederek, İsrail’in Refah da dahil olmak üzere tam bir zafer elde edilene kadar savaşmaya devam edeceğini vurguladı. Bunun yanı sıra Hamas ile Gazze Şeridi'nde bulunan rehinelerin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılsa dahi Refah operasyonunun uygulanacağını aktardı.
Büyükbabası Hamas tarafından hapsedilen Daniel Lifshitz, Savaş İdare Konseyi'nin bulunduğu Savunma Bakanlığı karargahı önündeki protesto çadırında, göstericiler adına yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Başbakanımız bizi duyamadığı için eylemimizle aynı anda basın toplantısı düzenlemesine izin verdi. Bizi duymak istemiyor. Sekiz önce onunla görüşmek istedik ama o reddetti. Onun hesabında yokuz. Bizi ve acılarımızı düşünmüyor. O, onlarsız bir zaferden bahsederken ve göstericilerin finansman kaynaklarıyla meşgulken, kaçırılan oğullarımız yüzünden kalbimiz kırılıyor.”
Gösteriler genişliyor
Protesto liderliğinin gösterileri mahkum ailelerinin protestolarından ayrı olarak sürdürme ve perşembe günleri yapma kararına rağmen, göstericiler cumartesi gecesi ülke çapında 51 noktada sokağa çıktı. Bunlardan en dikkat çekeni Tel Aviv'de yağmura rağmen katılımın 20 bine ulaştığı gösteri oldu. Ayrıca Netanyahu'nun evinin karşısındaki Sezariye ve bir diğeri de Kudüs'ün yanı sıra Hayfa ve Beerşeba'da da gösteri yapıldı.
Hükümete karşı gösterilerin başlamasından bu yana ilk kez Tel Aviv'deki gösteriye Histadrut (sendikalar) katıldı. İsrail'de etkili Histadrut İşçi Sendikasının Başkanı Arnon Bar-David açıklamasında “İktidarın başarısızlıklarının ardından ülkenin içinde bulunduğu tehlikeli koşullar ve bunların devam etmesi, hiçbir gerçek vatanseveri evinde tutmuyor. Halkın çığlığını haykırmalıyız” dedi.
Protesto çadırının yakınında İsrail polisi, Kaplan Caddesi'nde eylemcilerin öncülük ettiği gösteriyi, izin belgesi vermesine rağmen bastırdı. Daha sonra Bakan Ben Gvir'in baskısıyla geri çekildiler, ancak göstericiler boyun eğmedi. İlk başta 300 dolar para cezasıyla sokağı kapatmak suçlamasıyla trafik ihlalleri kaydedildi. Daha sonra dört aktivist gözaltına alınırken yüzlerce gösterici Elon Caddesi'ne akın ederek burayı kapattı. Polis grupları zorla dağıttı ancak göstericiler geri dönerek tekrar toplandılar.
Hamas’ın elinde rehin tutulan Elad Katzir'in kız kardeşi Kermit Katzir ise Netanyahu'yu tutukluların hayatları pahasına partizan ve kişisel bir mücadele yürütmekle suçlayarak şunları söyledi:
“Netanyahu kaçırılanların serbest bırakılması için müzakereler yürüttüğünü iddia ediyor ancak bir yandan da müzakereleri yarıda bırakıyor. Savaş Komuta Konseyi üyeleri felçlidir. Hiçbir etkisi yok.”
Açıklamasında Benny Gantz ve Gadi Eisenkot’a seslenen Kermit sözlerini şöyle sürdürdü:
“Netanyahu'nun mahrem yerlerini kaplayan incir yaprağı olmayı kabul etmeyin. Sesiniz duyulmuyor. İnsanlar size hükümete müdahale etmeniz, nüfuz sahibi olmanız ve kaçırılanlar konusunu ön plana çıkarmanız için koruma sağladı. İkinizi de parti işlerini halkın yüksek çıkarlarına tercih eden (küçük politikacılar) olarak görmemize izin vermeyin.”
Netanyahu'nun evinin bulunduğu Kayserya'daki gösteriye polis saldırdı ve polis gelmeden önce yaklaşık bin kişi kasabanın girişini kapattı. Polis göstericileri dağıttı ve birçoğunu gözaltına aldı. En küçüğü 70 yaşında olan gazilerden oluşan 30 kişilik yaşlı bir grup, Netanyahu'nun yaşadığı villanın bitişiğindeki villaya gelerek, Netanyahu'nun yatak odasına bakan bir noktadan ona karşı slogan atmaya başladı. Sloganlar arasında, “İsrail’i yok ediyorsun, savaşçıları esaret altında tutmanın değerlerini anlamıyorsun onları veya ailelerini umursamıyorsun” vardı. Daha sonra ışıkları yakıp söndürdüler.
Diğer yandan yaklaşık 50 aile temsilcisi birbiri ardına kürsüye çıkarak, tutuklu yakınları adına slogan attı.
Rehineler ve Kayıp Aileler sözcüsü Haim Rubinstein şu açıklamada bulundu:
“Bağırdığımız için hükümet bize savaş açıyor. Bizden ne bekliyorlar? Kaçırılanlar adına, pijamalarıyla yataklarından kaçırıldıkları için özür dilemek mi? Başbakan neden bizi bu kadar kaba bir şekilde görmezden geliyor? Müzakerelere heyet göndermeyi neden reddediyor? Hükümetin ne pahasına olursa olsun bir anlaşma imzalamama kararını anlıyoruz.”
Esir alınan gençlerden birinin babası Nimrod Cohen’in açıklaması ise şöyle oldu:
“İsrail ordusunun mevcut liderleri, liderleri Netanyahu'dan etkileniyor ve esir aldıkları askerlerini de terk ediyor. Askeri operasyonlarla özgürleştireceklerini söylerken onun gibi yalan söylüyorlar.”
Rehineler ve Kayıp Aileler’den de şu açıklama yapıldı:
“Öyle görünüyor ki bazı kabine üyeleri, kaçıranların hayatlarını feda etmeye karar verdi ve bu skandal karar, idam cezası ve Hamas tünellerinde çürüyen 134 kaçıranın kurban edilmesi anlamına geliyor. Kaçırılanların geri gönderilmesi konusunda hala kararlı olup olmadıklarını anlamak için Başbakan ve savaş kabinesi üyeleriyle derhal bir toplantı yapılmasını talep ettik. Talebimize neden yanıt verilmediğini, Başbakan ve kabine üyelerinin neden gözümüzün içine bakmaktan çekindiğini bugün anlıyoruz. Kaçırılanların hayatlarını feda etmeye karar verdiklerini kabul etmek istemiyorlar.”
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.