Adnan Selçuk Mızraklı hakkında, "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapmak, suçu ve suçluyu övmek" suçlarından bir dava ve 8 soruşturma açılmıştı.
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya Mızraklı'nın avukatları katıldı. Duruşma 25 Aralık 2019 tarihine ertelendi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması çerçevesinde açılan dava kapsamında daha önce iki ay tutuklu kalan ve görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Independent Türkçe’ye konuştu.
“Dava ihtarnameye dönüşmüş bir kovuşturma gibi”
Davanın 35 aylık hukuksuz dinlemelerden oluştuğunu ve dinlemelerden hiçbir şeyin elde edilemediğini ifade eden Mızraklı, “Günlük olağan demokratik faaliyetler içinde yaptıklarımız oraya sanki illegal faaliyetler gibi resmedilmiş. DTK’ya girişiniz çıkışınızdan tutun da, sarmaşıktaki çalışmalarımıza kadar hepsi içine doldurulmuş. Hani torbaya sarıyorlar ya bu da torba kovuşturma gibi” dedi.
Anadil, yoksulluk, eğitim ve barış meseleleri için gösterdikleri çabalarının iddianamenin içine doldurulduğunu dile getiren Mızraklı, davayı suçlama olarak görmediğini, davanın adeta ihtarnameye dönüşmüş bir kovuşturma olduğunu söyledi.
“Yaptığım işler meşru ve sonuna kadar savunuyorum”
Yargının adalet dağıtmayı bırakıp siyasi erkin maşasına dönüştürülmesi durumunda herkese ceza verebileceğini belirten Mızraklı, devamında şunları söyledi:
Yani vicdanı, evrensel hukuk normlarını, böyle bir şeyin maddi temellere yaslanan gerçek bir takım bilgi belge bulguya dayanarak karar tesis edildiği zaman… Ama niyete dönüşürse, eğer ki bagajı varsa yargının orada iş değişir. Orada adalet dağıtmak teferruat haline gelir. Bu noktadan bakarak bekliyorum dersem kendimi haksız hissederim. Kendime karşı şey etmiş durumuna gireceğim. Çünkü yaptığım işlerin sonuna kadar, hem meşruiyeti olan yasal işler, hem sosyal hukuk diyebileceğimiz ortalama yaşayan bir bireyin fikir ve vicdan özgürlüğü ifade özgürlüğü çevçevesindeki etkiler olduğunu bilerek, böyle bir şeyden ceza beklenmez demek durumundayım.
“Barış bir iyi niyet cümlesiyle de başlayabilir”
Herkesin, her geçen gün, her geçen saat, her geçen dakika bir kere daha düşünmesi gerektiğini ifade eden Mızraklı, Türkiye’nin mevcut yakıcı durumdan çıkabilmesinin yegane yolunun, demokrasi değerleri ve hukuk normlarıyla olduğunu aktardı.
Ülkenin en temel meselelerin barışa yaslanan bir anlayışla çözülmesi gerektiğini söyleyen Mızraklı, çözümün başlangıcı için iyi niyetle başlayan bir cümlenin bile yeterli olabileceğini sözlerine ekledi.
© The Independentturkish
