2013'te kapatılan Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi'nin hayvanlarına ne oldu?

Ankara’da yıllarca çocukların hayallerini süsleyen AOÇ Hayvanat Bahçesi, 2013’te kapatıldı. Bir dönem sayıları 2 bine yaklaşan hayvanlar, çoğunlukla Kayseri ve Gaziantep’e transfer edildi. Independent Türkçe bu hayvanların izini sürdü

1940'ta açılan Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi, 2013'te kapatıldığında 1800'den fazla hayvanı vardı/ Fotoğraf: Foursquare

Yıl belki 1993 belki 95… Yaşım belki 8 belki 10. 

Daha haziranın başında gelip çalmış kapıyı bozkırın kuru sıcağı. 

Okulların kapanmasını iple çekiyoruz ama sıcak bastırdıkça gevşeyen dikkatimizi tek bir motivasyon topluyor. 

Babamın sözü var: Kardeşlerimle beni alıp, okulun kapandığı hafta sonu hayvanat bahçesine götürecek. 

Ama "hayvanat bahçesi" deyip geçmeyin ya da bugünün yetişkinlerinin "hayvanat bahçeleri kapatılsın mı kapatılmasın mı?" kavgasının gözlüğünden de bakmayın. 

1990'larda Ankara'da büyümüş bir çocuğun gözlüğünden bakmayı deneyin biraz. 
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Henüz AVM'lerin "şaşalı sosyalleşme alanları" diye satılmadığı, Ankara'nın dört katlı, demir balkonlu memur apartmanlarının aralarında sınırsız çocuk oyunun üretildiği ve kedi-köpek dışındaki hayvanları gösterecek internetin olmadığı, dolayısıyla hayvanat bahçelerinin bir çocuğun aklını başından aldığı dönemlerden bahsediyorum. 

Ve her pazartesi babadan beklenen o sihirli sözcük: Hafta sonu hayvanat bahçesine gidiyoruz!

Bütün hafta hayalini kurduğumuz yalnızca bir hayvanat bahçesi değildi. Önce kuzenlerle buluşulacak, çocuk birliği kurulacak, hayvanat bahçesine gidilecek, küçücük bedenlerimizin yanında filler, zürafalar "Gulliver" olacak, hayal meyal hatırladığım kavak ağaçları altında Ankara döneri yenecek ve altın final: Arabada babamın beşli karton kasayla getirdiği Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) dondurmaları yenecek. 


Filler gitti dinozorlar geldi

Bugünden baktığımda değişmeyen tek şey Atatürk Orman Çiftliği dondurmasının tadı. 

Değişen ise çok şey var. Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi yok artık mesela. Yerinde "tarihin en büyük müsrifliği" ödülüne aday Ankapark duruyor. Bugünün Gulliver'leri de paramparça olmuş plastik dinozorlar. 

Her ne kadar o küçük çocuğun hayal alemi olsa da hayvanat bahçesi, bugünün yetişkini gözüyle baktığımda, hayvanların betonlar üzerinde, dar kafeslerde tutulduğu bir alan olduğunu fark ediyorum AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin pek çok kısmının. 
 

Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi 1935
Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi'nde 1935 yılı/ Fotoğraf: Salt Araştırma, Said Bey Arşivi



Hayvanların kapatılması antik Mısır'a kadar uzanıyor

Yine bugünden baktığımda "hayvanat bahçesi" kavramı da sonu gelmeyen bir tartışma. 

Bir yanda hayvanların, hayvanat bahçelerinde fiziksel ve ruhsal acı çektiğini, nevrotik davranışlar sergilediklerini, bir kutup ayısının doğal alanından bir milyon kez daha küçük yere kapatıldığını ve hayvanat bahçelerine bir son verilmesi gerektiğini savunan hayvan hakları savunucuları var. 

Diğer yanda ise tarihi antik Mısır'a kadar uzanan, "modern" anlamdaki ilk örneği ise 1752'de Viyana'da kurulan hayvanat bahçelerini bugün devam ettirenler… Onlara göre de bir dönem hayvanlar yakalanıp hayvanat bahçelerine konulmuş olsa da bugünün hayvanat bahçelerinde bulunan hayvanların tamamına yakını doğada yakalanıp gelmiyor. Tarihi antik Mısır'a dayanan bu sistem, bugün hayvanat bahçelerinde doğan, orada büyüyen, dolayısıyla avlanma yetenekleri körelmiş hayvan kolonileri yaratmış durumda. Bugünün hayvanat bahçesi yetkililerinin de korkusu, bu hayvanların doğaya salınması durumunda diğer canlılara yem olabilme ya da başka sebeplerden çok kısa sürede ölebilme ihtimali. 

Hayli önem verdiğim ve çok saygı duyduğum bu tartışma, başlı başına ayrı bir haberin konusu. Bu haberin odağı ise bir şehrin hafızası olacak. 

 

Ankara Hayvanat Bahçesi 6
Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi giriş kapısı, 1954 yılı / Fotoğraf: Facebook



Cumhuriyet henüz 18 aylıkken başlayan proje: Atatürk Orman Çiftliği

Atatürk'ün ölümünden sonra devlet hazinesine tarım alanı olarak kullanılmak üzere miras bıraktığı, bugün büyük bölümü yok olan Atatürk Orman Çiftliği'nin önemli bir parçasıydı hayvanat bahçesi. 

Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Türkiye ekonomisi çok büyük oranda tarıma, nüfusun yüzde 80'i ise kırsala bağlıydı. 

"Kılıç kullanan el yorulur, lakin saban kullanan kol gittikçe kuvvetlenir ve daha çok toprağa sahip olur" diyen Mustafa Kemal için köklü bir toprak reformu, tarımın modernleşmesi, kooperatiflerin kurulması ve köylünün milletin efendisi olması elzemdi. 

Dolayısıyla yeni kurulan Cumhuriyetin 18'inci ayı yeni dolmuşken kuruldu Atatürk Orman Çiftliği. 

Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nda yer alan bilgiye göre Orman, Balgat, Yağmurbaba, Macun, Güğercinlik (Güvercinlik) ve Ahimesgut (Etimesgut) adlı çiftlikler sahiplerinden satın alındı ve 52 bin dekarlık arazi üzerine, 5 Mayıs 1925'te Atatürk Orman Çiftliği'nin temeli atıldı. 
 

1929_07_14-Gazi Orman Çiftliğinde Marmara Köşkü'nün balkonunda_(14_07_1929)_ 1a (2)(1).png
Mustafa Kemal Atatürk Gazi Orman Çiftliği'nde Marmara Köşkü'nün balkonunda. (14 Temmuz 1929)



Çiftlik, kuruluşunda Atatürk'ün kendi kişisel mülküydü ve bu arazi üzerine meyve sebze yetiştiriciliğinden mandıralara, bira fabrikalarından soda ve deri fabrikalarına, yoğurt imalathanesinden lokanta, gazino, park ve plaj gibi sosyal alanlara kadar pek çok ürerim ve değerlendirme birimi yerleştirildi. 


Önce kımıl zararlısı sergilendi

Makineli tarıma geçiş, hububat cinslerinin ıslahı, bilimsel yöntemlerle ağaçlandırma, Ankara halkının temiz ve ucuz gıdaya erişimi gibi pek çok amacının yanında bir kuruluş amacı daha vardı çiftliğin: Hayvancılığın geliştirilmesi, yeni hayvan cins ve ırklarının araştırılması. Hayvanat bahçesinin temelini de işte bu amaç oluşturdu.  

Çiftliğin o dönemki ismi Orman Çiftliği'ydi. 
 

Ankara Hayvanat Bahçesi 4
Nevzad Tüzdil (der.), Orman Çifliği Hayvanat Bahçesi, Ankara: Ankara Basımevi, 1940 [ön kapak]/ Kaynak: Saltonline

 

Tarihler 1933'ü gösterdiğinde Çiftlik Müdürlüğü'nün arkasına ilk bahçe yapıldı ve burada "tarıma ve halka zararlı" kurt, tilki, çakal, ayı, domuz, süne, kımıl gibi hayvanlar teşhir edildi. 

Bu bahçe küçük olsa da halkın ilgisi büyüktü. Bahçe, bir süre sonra bu ilgiye yetişemeyince alanın genişletilmesi ihtiyacı hasıl oldu. Bu ihtiyaçtan doğan ilk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi, 29 Ekim 1940'te açıldı. 


Anadolu'dan vaşak, pars, boz ayı yakalandı

Hayvanat bahçesinin projesini çizen Gazi Terbiye Enstitüsü hocalarından Necdet Pençe, bir süre sonra bu kurumun müdürlüğünü de yaptı. Pençe, görevini 1951'de Haki Şemsettinoğlu'na devretti. 
 

Ankara Hayvanat Bahçesi 5
Fotoğraf: Nevzad Tüzdil (der.)/ Saltonline

 

Türkiye'nin kuzeyinde ve batısında araştırmalar yapan kuş bilimci Hans Kumerloeve'nin 1950'lerde yazdığı makalesine göre o dönemde mevcut hayvanların bir kısmı Anadolu'da yakalanmış (Salihli'den pars, Hakkâri'den vaşak, Kastamonu'dan boz ayı, Tarsus'tan yaban kedisi gibi) bir kısmı da Mısır, Hindistan ve Avrupa hayvanat bahçelerinden getirtilmişti. 

Hatta bazı kaynaklarda Şemsettinoğlu döneminde getirilen hayvanların önce gemi daha sonra karayolu ile Ankara'ya ulaştırıldığı, Ankara'da bazı alt üst geçitlerde hayvanların kamyonlardan indirilip yürütülmek zorunda bırakıldığı iddiası yer alıyor. 


Afrikalı fil Şirin, AOÇ'de 34 yıl yaşadı

Serbestiyet Yazarı Yaşar Sökmensüer, Ocak 2022'de kaleme aldığı yazısında Ankara sevdalısı diş hekimi Yalçın Ergir'in kitabından bir bölüme yer veriyor
 

Bir grup çocuk 9 Şubat 1950'de Hindistan Başbakanı Pandit (Cevahirlal) Nehru'ya 100 imzalı bir mektup gönderiyor. Doğan Kardeş'te de yayınlanıyor mektup: "Sevgili Pandit Nehru amca. Biz Türk çocukları ömrümüzde hiç canlı bir fil görmedik. Senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz?


Yavru fil Mohini, 1950'de önce İstanbul'a geliyor ve o dönem Türkiye'nin tek Hayvanat Bahçesi'ne, Ankara'ya gönderiliyor. Mohini'den yıllar sonra gelen fillerin isimleri ise Azadi ve Şirin. Azadi, 1994'te 60 yaşında, yaşlılığa bağlı ölüyor. Tek kalan Afrika fili Şirin ise 34 yıl kaldığı AOÇ Hayvanat Bahçesi'nde, Azadi ile aynı sebeple, 52 yaşında hayata gözlerini yumuyor.  

 



Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi büyütülecekti, Ankapark oldu

Türkiye'deki hayvanat bahçeleri üzerine "Kafesin İki Tarafı: Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi'nin Hafızası" başlıklı bir araştırma yayımlayan, kültürel miras uzmanı Derya Acuner'in makalesine göre eğitim ve üretim amacıyla kurulan hayvanat bahçesi, zamanla giderek ticarileşti. 

"AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin turizme sağlayacağı iddia edilen katkı, kapanışına kadar -hatta ironik şekilde, kapanmasının ardından dahi- buranın temel hedefi olarak dillendirilmeye devam ediyor" diyen Acuner, 1990'lardan itibaren hayvanat bahçesinin her seferinde "büyütme ve genişletme çalışmaları" ile gündeme geldiğini hatırlatıyor. 

Dönemin Hayvanat Bahçesi Müdürü Nadir Şahin'in 1997 Haziran tarihli bir röportajına yer veren Derya Acuner, şu satırları kaleme alıyor: 
 

Şahin, beş yılda hayvanat bahçesinin iki misli büyütüldüğünü, hayvanların barınaklarının genişletildiğini ve ileride yeni hayvanların getirilmesinin düşünüldüğünü, zebra ve gergedanların ilgi çeken hayvanlar arasında olduğunu vurgulayarak ifade ediyor ve "önümüzdeki 10 yıl içinde güzel bir hayvanat bahçesine sahip olacağız" diyor.


Ancak 10 yıl sonra Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi için pek çok şey temelden değişiyor. 


Atatürk Orman Çiftliği arazisi sit alanı ilan edilmişti

24 Mart 1950 tarihli 5659 sayılı AOÇ Müdürlüğü Kuruluş Kanunu'nda yapılan 21 Haziran 2006 tarihli değişiklikle AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin intifa hakkı, 10 yıla kadar Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne (ABB) devrediliyor. Aynı zamanda alanın kullanım hakkının ABB tarafından üçüncü şahıslara tahsis edilebilmesinin önü açılıyor.

Tarihler 25 Mayıs 2011'i gösterdiğinde Ankara Büyükşehir Belediyesi ile AOÇ Müdürlüğü arasında bir protokol imzalanıyor. 19 Ekim 2011'de de hayvanat bahçesi, Melih Gökçek yönetimindeki ABB'ye devrediliyor. Halbuki Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi, 1998'de birinci derece sit alanı ilan edilmişti. 
 

Ankapark
Eski hayvanat bahçesi, bugünkü Ankapark arazisi/ Fotoğraf: Facebook-Ankapark

 

9 Eylül 2012'de Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Atatürk Orman Çiftliği arazisi içerisinde yer alan çok büyük bir kısım "Hayvanat Bahçesi Genişleme Alanı" adıyla "Kentsel Yenileme" alanı ilan edildi.

Böylelikle, Mustafa Kemal Atatürk'ün 90 yıl önce bir üretim, paylaşım ve çağdaşlaşma alanı olması amacıyla kurduğu, ölümünden sonra devlet hazinesine tarım alanı olarak kullanılmak üzere miras bıraktığı AOÇ'nin 1 milyon 100 bin metrekarelik (Yaklaşık 154 futbol sahası) kısmına bir temapark ve hayvanat bahçesi inşa edilmesi, bölgenin Büyükşehir Belediyesi'nce üçüncü şahıslara 10 yıllığına kiraya verilebilmesi için izin çıkmış oldu. 


Ankapark'a harcanan para: 801 milyon dolar

2013'te yapımına başlanan Ankapark, o dönem "Avrupa'nın en büyük tema parkı", "Guiness Rekorlar Kitabı'na girecek" sloganlarıyla tanıtılıyordu. 2018'in mayıs ayında 10 yıllık kira süresi 29 yıla uzatıldı ve yapılan ihale bir özel şirkete kiralandı. 
 

abb-nin-web-sitesine-ankapark-sayfasi-eklendi-1045072-5.jpg
Ankapark'ın sadece dinozorlarına 7,9 milyon dolar harcanmıştı/ Fotoğraf: ABB


Ancak ciddi zarara giren proje, 2019'da göreve gelen ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın birincil gündemleri arasında yer aldı. 

3,5 yıllık hukuk mücadelesinden sonra 18 Temmuz 2022 tarihinde Ankapark, ABB tarafından devralındı. 

Ankapark'ın 801 milyon dolardan fazla maliyete sahip olduğunu kalem kalem açıklayan ABB, bu alanın nasıl kullanılması gerektiğini bir anketle halka sordu. 


Ankapark yeşil alan olacak

Anketten çıkan karar doğrultusunda Ankapark alanına yapılacak yürüyüş yolları, mesire alanları, bisiklet yolları, kütüphaneler ve yeşil alanlar, ücretsiz olarak 2024 baharında Ankara halkının hizmetine sunulacak. 


CHP'li vekilin sorusu: Hayvanlara ne oldu?

Ankapark'ın yapımına başlandığı 2013 yılı AOÇ Hayvanat Bahçesi'ndeki hayvanların da diğer hayvanat bahçelerine transfer edildiği yıldı. 

Hayvanların büyük bir kısmı aynı dönemde kurulma aşamasında olan Kayseri Hayvanat Bahçesi'ne, bir kısmı da Gaziantep Hayvanat Bahçesi, İzmir, Bursa ve Ankara'nın ilçelerine taşındı. 

Hayvanların taşınma süreci o yıllarda basının gündeminde çok geniş yer almadı. 

Ancak CHP'nin eski Ankara Milletvekili Levent Gök, konuyu 2016'da Meclis gündemine taşıdı. 

Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na yönelik verdiği soru önergesinde Gök, kapatılan hayvanat bahçesindeki hayvanların akıbetini öğrenmek istedi. 
 


Gök ayrıca "Hayvanat bahçesindeki hayvanların Ankara'dan başka illere nakli sırasında gerekli koşullar sağlanmadığı için önemli bir bölümünün telef olduğu ileri sürülmektedir. Nakil sırasında ölen hayvan sayısı ve türlerini açıklar mısınız?" sorusuna da önergesinde yer verdi. 

"Hayvan nakli esnasında herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır" dedi Eroğlu yanıtında. 

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin AOÇ Hayvanat bahçesi yerine daha modern ve çağın gereklerine uygun, hayvan refahını öngören bir bahçe kurulması kararı aldığını hatırlattı. 

Eski Bakan ayrıca, hayvan nakillerinin İzmir Doğal Yaşam Parkı, Bursa Hayvanat Bahçesi, Kayseri Anadolu Harikalar Diyarı, Sincan Evcil Hayvan Parkı ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi'ne gerçekleştiğini söyledi. 


AOÇ'de 1853 hayvan vardı

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin eski Sağlık İşleri Daire Başkanı Seyfettin Aslan, 29 Kasım 2021'de Kızılcagün TV'ye yaptığı açıklamada 2013'te hayvanat bahçesi dağıtılmadan önce 160 tür ve 1853 hayvan olduğunu söyledi. Aslan'ın açıklamasına göre bunların yaklaşık çoğu Kayseri Hayvanat Bahçesi'ne verildi.  Ankara'da bulunan daha küçük ebattaki Sincan ve Keçiören hayvanat bahçelerindeki hayvanların ise "AOÇ'den kalanlar" olarak açıkladı Seyfettin Aslan. 

 

Sincan Hayvanat Bahçesi
Sincan Hayvanat Bahçesi'nin geyikleri/ Fotoğraf: ABB

 

Hayvanların teslim tutanaklarından: Balıklar AOÇ yıkılırken öldü 

Independent Türkçe, Ankara'dan Sincan, Keçiören, Kayseri, İzmir ve Gaziantep hayvanat bahçelerine nakledilen hayvanların teslim tutanaklarına ulaştı. 

Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek imzalı karar tutanağında yer alan bilgiye göre AOÇ hayvanat bahçesinin eskisinin üç katı büyüklükte bir alanda, hayvan refahına öncelik veren, onların doğasına uygun barınak ve peyzaj düzenlemelerinin yapıldığı, yeni türlerin koleksiyon planlarına dahil edildiği Yeni Ankara Hayvanat Bahçesi Projesi'nin Tema Park Projesi ile birleştirilmesi hedefleniyordu. 

Bu amaçla AOÇ Hayvanat Bahçesi 26 Ağustos 2018 tarihinde kapatıldı. 
 


Kararda yeni yapılacak alanda barınağı tamamlanan hayvanların geri alınmak üzere verildiği, barınağı yapılmayacak hayvanların ise hibe edileceği belirtiliyor. 

Tutanakta teslim edilen hayvanların listelerine baktığımızda hepsinin sağ ve sağlıklı bir şekilde ilgili hayvanat bahçelerine ulaştırıldığı ifade ediliyor. Ancak bir tür hariç: Balıklar 

Balıkların ölmesinin sorumlusu ise nakliye değil, elektrik kesintisi. 

Tutanakta yer alan bilgilere göre AOÇ Yenileme alanı kapsamında yapılan inşaat ve kazı çalışmaları nedeniyle sürekli kesilen elektrik, su ve doğalgaz nedeniyle akvaryum bölümünde olan ve diğer hayvanat bahçeleri tarafından talep ve kabul edilmeyen balıklar öldü. 
 


Ölen balıklar arasında vatoz, kedi balığı, paku balığı, çöpçü balığı ve japon balıkları da var. 

Hangi hayvan nereye gitti?

Independent Türkçe'nin ulaştığı tutanaklara göre "geri alınmak üzere" sağ ve sağlıklı şekilde teslim edilen hayvanlar ve gittiği yerler şu şekilde:

- 1998'de kurulan Sincan Hayvanat Bahçesi'ne 264 kanatlı, 

-Keçiören Hayvanat Bahçesi'ne 23 hayvan (10'u Ankara kedisi olmak üzere), 

-Meliha Yılmaz Gölbaşı Köpek Barınağı'na 27 köpek, 

-İzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı'na su aygırı Memiş dahil 36 hayvan, 

-Kayseri Hayvanat Bahçesi'ne aralarında cüce keşiler, develer, maymunlar, kuğular, geyikler, lama ve zebraların da olduğu yaklaşık 1600 hayvan

-Gaziantep Hayvanat Bahçesi'ne aralarında puma, porsuk, deve kuşu, aslan, kaplan ve akbaba gibi türlerin yer aldığı 49 hayvan, 

-Karacabey Yaban Hayvanları Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi'ne 4 boz ayı. 
 


"Yeni hayvanat bahçesinde yırtıcılar hologram olacak"

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin mevcut Sağlık İşleri Daire Başkanı Mustafa Ünsal ise Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada AOÇ arazisi üzerinde de bir evcil hayvan parkı yapacaklarını duyurdu. 

Ünsal'ın açıklamasına göre burası Ankapark arazisinde olmayacak. Çünkü Mansur Yavaş'ın da daha önce duyurduğu üzere burada geniş bir yeşil alan planlanıyor. 

Planlanan yeni park, ihale aşamasında. Evcil hayvanlar canlı olarak, vahşi hayvanların ise hologramı bu parkta yer alacak. 


"Gökçek döneminde hayvanların taşınmasına bir gece içerisinde karar verildi"

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Sağlık İşleri Daire Başkanlığı altında çalışan ve 2013'teki taşınma sürecine de şahitlik etmiş bir isim var: Hayvanat Bahçesi Şube Müdürü Aydın Kayalı. 
 

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi
2013'te kapanan Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi'nin havuzlu bahçesi/ Fotoğraf: Mustafa Taşkın


"Aslında biz hayvanların taşınmasını planlamamıştık. Melih Gökçek'in bir gece içerisinde verdiği bir karardı bu" diyerek açıklıyor her şeyin başlangıcını Kayalı. 

Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi'nin yenilenmesi ve daha geniş bir alana taşınması projesinin o dönemde masada olduğunu söyleyen Aydın Kayalı, "Ancak bir gece içerisinde o alana kafeslerin yapılması ve hayvanların taşınması istendi" diye konuştu. 

Ancak 30 Mart 2014 yerel seçimleri kapıdaydı. Ne bürokratik işlemler bitebilirdi ne de hayvanlar taşınabilirdi. 


"Abdullah Gül'ün devreye girmesiyle Kayseri'ye taşındı"

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün devreye girmesiyle hayvanların Kayseri'ye taşınma fikrinin ortaya çıktığını aktaran Kayalı "Bu, süreç açısından onlara daha mantıklı geldi" dedi ve ekledi: 
 

Biz o zaman Kayseri Hayvanat Bahçesi'nin çok yeni kurulan bir yer olduğunu, tecrübelerinin az olduğunu söyledik. Su aygırı, aslan gibi hayvanların, İzmir, Gaziantep gibi daha profesyonel yerlere gönderilmesini teklif ettik ve bu türde hayvanların yerini ben ayarladım o dönem. Kayseri'den birtek zürafa için özel bir istek geldi. O nedenle zürafa, Kayseri'ye gitti diğer hayvanlarla beraber. 


Hâlihazırda o dönem de masada olan "hayvanat bahçesi yenileme projesi" için iki danışmanla çalışılıyordu. 

Bunlardan ilki Uludağ Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ diğeri ise Avrupa Hayvanat Bahçeleri Birliği'nin (European Association of Zoos and Aquaria/ EAZA) eski başkanı Koen Brouwer.

Taşınma bu ekiple birlikte gerçekleştirildi. Kafeslerin hazırlanmasından yırtıcıların uyuşturulmasına kadar her aşama bu danışmanların gözetiminde gerçekleşti. 


Hayvanların taşınması sorunsuz oldu

"Süreç çok kısaydı. Bu kadar geniş bir hayvanat bahçesinde bu kadar çok türde hayvanın nakliyesini onlara zarar vermeden gerçekleştirmek için çok uğraş verildi" açıklamasını yapan Aydın Kayalı, "Hayvanlar yolda taşınırken öldü" iddialarını yalanlayarak, "art niyetli haberler" tanımlamasını yaptı: Yanımızda iki danışman vardı ve onların belediyeyle hiçbir şekilde anlaşmaları yoktu. Hayvanlara bir şey olsaydı bunu yüksek sesle söylerlerdi. 


Bir dönem AOÇ'nin maskotuydu önce Antep'e sonra Berlin'e gitti

Aydın Kayalı'nın açıklamasına göre büyük hayvanlardan kaplanlar, Gaziantep'e gitti. 

Gaziantep Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi Daire Başkanı Celal Özsöyler'in çok hassas bir veteriner hekim olduğunu ve kaplanların güvenli ellere gittiğini anlatan Kayalı, basında çokça yer alan Koko Cango'yu hatırlattı. 
 

Kaplan Koko Cango
AOÇ Ankara Hayvanat Bahçesi'nde doğan Koko Cango'nun 40 günlük fotoğrafı/ Fotoğraf: AA


Koko Cango, Ocak 2013'te AOÇ Hayvanat Bahçesi'nde dünyaya geldi. Ancak annesinin reddetmesi üzerine biberonlar ve altına bağlanan bezlerle hayvanat bahçesi bakıcıları tarafından büyütüldü. 

Koko Cango da taşınma sırasında Gaziantep'e gönderildi ve bir süre orada yaşadı. Ancak hayvan değişimi ihtiyacı hasıl olunca Berlin Hayvanat Bahçesi'ne nakledildi. 


Rekor yaşa ulaşan su aygırı Memiş, İzmir'de hayata gözlerini yumdu

Yine büyük hayvanlardan su aygırı Memiş, İzmir'e taşındı. Ortalama bir su aygırının ömrü 45 iken Memiş, 47 yaşındaydı taşınmadan önce. Ancak İzmir'e taşınmasından birkaç sene sonra yaşlılık sebebiyle yaşamını yitirdi. 

Flamingo gibi bazı narin hayvanlar ise uzun yol çekmemeleri için Ankara Sincan Hayvanat Bahçesi'nde nakledildi. 
 

Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi Memiş

AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin emektarı su aygırı Memiş/  Fotoğraf: Mustafa Taşkın



"AOÇ Hayvanat Bahçesi zaten oldukça yaşlıydı"

"Bizim amacımız hiçbir şekilde hayvanların gitmemesi ve Ankara'da kalmasıydı" diyen Aydın Kayalı, "Ancak şöyle bir gerçek de var; AOÇ, belediyeye devredildiğinde zaten oldukça yaşlı bir hayvanat bahçesiydi. Perspektifimizde de belli bir ömrü vardı" ifadelerini kullandı. 

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bugün üzerinde çalıştığı evcil hayvan parkı projesinin detaylarını da paylaşan Kayalı şunları söyledi: 
 

Bugün projeyi hayata geçirmek istediğimiz alan, 2013'te de planlanan alandı. Türkiye Patent Enstitüsü ile eski AOÇ arasındaki alan arasında düşünüyoruz projeyi. Yani Ankara Çayı'nın yan tarafında bulunan alan. Projenin üç ayağı var: 

Birincisi 940 bin metrekarelik alana kurulan 'Doğal Yaşam ve Atatürk Çocukları Parkı'ydı. Bu açıldı. İçerisinde yürüyüş ve bisiklet yolları, şenlik alanları, çocuk oyun alanları bulunuyor. 
 

d69393965a0bcd1544a78a465f280d93.jpg
Doğal Yaşam ve Atatürk Çocukları Parkı/ Fotoğraf: ABB


İkincisi evcil hayvan olarak tabir ettiğimiz koyun, keçi, geyik gibi hayvanların yerleştirileceği alan. Bu da İstanbul yolunun yan tarafına planlanıyor. 

Üçüncüsü ise yırtıcı hayvanların hologram şeklinde gösterildiği bir alan olacak. Başkan Mansur Yavaş, hayvanların kapatılmasına yönelik tepkilere cevaben böyle bir karar aldı diye biliyorum. Ancak detayını Çevre Koruma yürütüyor. 



"Avrupa örneklerini Gökçek'e sunduk, 'zamanımız yok' dendi"

"Avrupa'ya baktığımızda hayvanat bahçelerini bir kültür piramidinin en tepe noktası olarak görüyoruz" diyen Kayalı planlamanın önemine vurgu yapıyor: 
 

Hayvanlara eziyet etmeyecek, en modern koşullarda yaşamalarını sağlayacak alanlar geliştirilmeli. 

Biz o dönem üç ay kadar yurt dışına da gittik. Çok güzel planlamalar var. İnsanların hayvanlar arasından tünel içinde gezdiği, hayvanın belli bir telle sınırlandırılmadığı çok güzel planlar, projeler var. Hepsi belli bir zaman ve maliyet gerektiriyor. Biz o dönem Melih Gökçek'e bunları sunduk. "Zamanımız yok ne yapabiliriz?" derdi olduğu için sonuç, Ankapark'a döndü.

 

AOÇ Hayvanat Bahçesi
AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin 2013 yılından bir fotoğrafı/ ABB



Ankara'dan en fazla hayvanın gittiği yer: Kayseri Hayvanat Bahçesi

Independent Türkçe, 2013'te Ankara'dan çıkan hayvanların bugünkü son adreslerine ziyaretlerde bulundu. 

İlk durak, hayvanların yaklaşık yüzde 90'ını teslim alan ve aynı yıl kurulan Kayseri Hayvanat Bahçesi. 

Hayvanat Bahçesi'nin Sorumlu Yöneticisi Kaan Erkekoğlu, karşılıyor bizi. 

Erkekoğlu da bir veteriner hekim. Kendisi taşınmanın olduğu tarihlerde Kayseri Hayvanat Bahçesi'nde değildi ancak o döneme tanıklık edenlerle konuşarak katılıyor röportajımıza. 

"O dönem AOÇ'de çalışan emekli personeller hâlâ gelip gidiyor buraya. Daha önce baktıkları hayvanları özleyip görmek istiyorlar" diyor Erkekoğlu. 

Erkekoğlu'nun açıklamasına göre Kayseri Hayvanat Bahçesi'nin açılma nedeni, AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin kapanması değil. Hâlihazırda böyle bir plan varmış ve iki olay, denk bir zamanda gerçekleşmiş. 
 

Kaan Erkekoğlu.jpeg
Kayseri Hayvanat Bahçesi Sorumlu Yöneticisi Veteriner Hekim Kaan Erkekoğlu/ Fotoğraf: Kayseri Büyükşehir Belediyesi


Hatta Kayseri'ye hayvanat bahçesinin kurulduğu dönemle, bahçenin yakınından geçen tramvay yolunun döşenmesi de aynı zamanda olmuş. Tramvay yolu üzerindeki ağaçlar da kökünden sökülerek hayvanat bahçesine yeniden dikilmiş. 

2013'te kurulduğunda Spor A.Ş. bünyesinde olan Kayseri Hayvanat Bahçesi'nin işletimi, 2017 yılından itibaren belediyenin Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı'na geçti.


Hayvanat bahçeleri dönem dönem hayvan takas edebiliyor

180 bin metrekare arazi üzerine kurulu bahçe, şu an 153 türde 1600'e yakın hayvana ev sahipliği yapıyor.  
 

Kayseri Hayvanat Bahçesi Zebra
Kayseri Hayvanat Bahçesi'nin zebrası/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer


"Yakın zamanda Malatya'ya hayvanat bahçesi açıldı, hayvanların yüzde 70'e yakın kısmını biz verdik" diyen Erkekoğlu, "Hayvanat bahçeleri arasında takas da olabiliyor. Mesela biz Malatya'ya beş tane hayvan verdiysek, bir başka hayvanat bahçesi, 'O hayvanların birini bize ver, biz sana başka bir şey verelim' diyebiliyor. Bu değiş tokuş lazım. Aksi takdirde hayvanlar bir yerde birikir ve denge bozulabilir" açıklamasına yapıyor. 

Ve tabii ki tüm bu süreç, resmi yazışmalar ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün onayları ile ilerliyor. Bunun haricinde doğum ve ölüm gibi yaşamsal süreçler de elbette ki sayıyı etkiliyor. 

"Kan değişimi" meselesinden bahsediyor Kaan Erkekoğlu. Sürekli aynı hayvanların birbiriyle çiftleşmesinin DNA'sal açıdan doğru olmayabileceğini söyleyen Erkekoğlu, dönem dönem anne değişimine yani "kan değişimine" ihtiyaç olduğunu aktarıyor. 


Bir hayvanı taşımanın resmi süreci nasıl oluyor?

Kaan Erkekoğlu, 2013'te hayvan transferinin ne şekilde olduğunu bugünden örneklerle açıklıyor. 

Erkekoğlu'nun açıklamasına göre, takas ya da yeni bahçeye yeni hayvan taşınması fark etmez tüm süreç, resmi yazışmalarla başlıyor. 

Mesela Gaziantep'le bir aslan takası yapılacaksa hayvanat bahçesi önce kendi işleyişine bakıyor ve ona göre onay veriyor. 

Daha sonra takas talebi, hayvanat bahçelerini denetleyen kurum, Tarım Bakanlığı'na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'ne bildiriliyor.
 

Kayseri Hayvanat Bahçesi Tavuk
Kayseri Hayvanat Bahçesi, 2023'te 450 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer

 

Doğa Koruma ve Milli Parklar, her ay tüm hayvanat bahçelerindeki hayvan sayısının da kaydını tutuyor. Her ay kaç hayvanın doğup kaçının öldüğü, kendilerine rapor halinde sunuluyor. Her türün nüfusu ayrı ayrı raporlanıyor. 

Şayet, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü takas talebini onaylarsa her hayvan için özel üretilen kafeslerle değişim yapılıyor. 

"Mesela burada 153 türümüz olduğunu söyledim. Burada olmayan bir hayvanı getireceğiz diyelim ve 154'üncü tür olarak gelecek. Bu tür için de Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden önceden izin almamız gerekiyor" diyor Erkekoğlu ve ekliyor: 
 

Genel Müdürlük, "bu hayvanı nerede barındıracaksınız?" diye soruyor. Her hayvanın ortamı farklı. Gelip nerede barındıracağımıza da bakıyorlar. 

Mesela burada tropikal kuş evimiz var. Tropikal kuş evinin de özellikleri var. Isıtması nasıl, nemi nasıl, barınak yapısı nasıl, yazlık var mı, kışlık var mı bunların hepsine bakılıyor. Hepsinin belli bir metrajı, ölçüsü var. "Uygun" derlerse ona göre bize "bulundurma" belgesi veriyorlar. 



"Veteriner odalarının durumuna kadar denetleniyor"

Hayvan taşınması sürecinin 2013'te de muhakkak böyle gerçekleştiğini söyleyen Erkekoğlu'na göre bu süreç, hayvanat bahçesi ruhsatı almak isteyen için zaruri. 

Zira, 5199 Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında hayvanat bahçesinin gereklilikleri, hayvanat bahçesinde kimin ne iş yaptığı, kimlerin çalışması gerektiği, sorumlu yöneticilerin kim olması gerektiği, kaç veteriner, sağlık teknikeri, biyolog, güvenliğin, şoförün çalışacağı belli kurallar çerçevesinde oluyor. 
 

Kayseri Hayvanat Bahçesi havuz
Kayseri Hayvanat Bahçesi'nde su kuşları için geniş bir havuz alanı var/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer

 

Erkekoğlu, aylık raporların yanı sıra her yıl sinek ilaçlamasının ne sıklıkta yapıldığından veteriner odalarının durumuna kadar geniş kapsamlı yıllık denetimlerin de olduğunu ifade ediyor. 

Independent Türkçe'nin konuştuğu Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri de 2013'te teslim ettikleri hayvanların ne durumda olduğunu öğrenmek için farklı dönemlerde yazışmalar yapıldığını belirtiyor. 


"2013'te taşınan hayvanların yolda ölmesi gibi bir durum yok"

Kaan Erkekoğlu'nun açıklamasına göre iddia edildiği gibi hayvanların yolda telef olduğu gibi iddialar doğru değil. Ancak taşınma ve yerleşme sonrası hava değişimi kaynaklı sıkıntıların yaşanmış olmasının da ihtimaller arasında olduğunu söylüyor. 

"Çünkü bir canlı sistem taşınıyor ve hava değişiminden etkileniyor" diyen Erkekoğlu, kanatlı hayvanlardan örnek veriyor: 

Özellikle kanatlılar çok hassaslar. Çok çabuk üreyebildikleri gibi çok çabuk ölebiliyorlar. Viral hastalıklardan çok çabuk etkileniyorlar. Ancak bizim şöyle bir avantajımız vardı: Ankara ve Kayseri'nin iklimleri çok yakın. Mesafe olarak da çok yakın. Hayvanlar, bütün gün seyahat etmedi. Sabah yüklenen hayvan, öğlen Kayseri'deydi. 

Ancak yolda, taşınma sırasında ölen olmadı. O dönem burada çalışanlarla da görüştüm. Çok dikkat edilerek taşınmış tüm hayvanlar. 
 

Kayseri Hayvanat Bahçesi devekuşu
Kayseri Hayvanat Bahçesi'nin çok sayıda devekuşu var/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer



Hayvanat bahçelerinin hayvanları nasıl taşınıyor?

Kamuoyunda yanlış bilinen bir konu da tüm hayvanların bir kerede bir araca yüklenip getirilmiş olduğu kanısı. 

2013 yılındaki taşınma ağustos ve eylül ayları boyunca sürdü. Çünkü her tür farklı zamanlarda taşındı, her hayvan için ayrı kafes ayrı araç hazırlandı. 

"O dönem barınak barınak taşınmış" diyen Erkekoğlu şöyle devam ediyor sözlerine: 

Taşınmadan önce gruplama olmuş. Mesela yırtıcılar gelecek. Yırtıcılar arasında bile gruplama olmuş. Sayı bazında da gruplandırma olmuş. 

Mesela bir hayvan grubundan beş tane varsa, o dönem bakılmış: Araç kaç tanesini alabiliyor? 2+2+1 şeklinde, üç parti halinde gelmiş. Hepsi yüklenip gelmemiş. Örneğin kurtlar getirilecek… Önce muhakkak "kurtların barınağı hazır mı?" diye sorulmuş. 


"2013'teki süreç çok başarılı geçti"

Erkekoğlu'nun anlattıklarına göre aynı gruptan ilk parti hayvan getirildiğinde bile hemen ikinci partiye devam edilmemiş. Bir süre ilk gelenlerin yeni ortama ne kadar adapte olduğu izlenmiş. 

"Konuştuğum arkadaşlarım sürecin çok başarılı geçtiğini söylüyor" diyen Erkekoğlu, şöyle devam etti:

Bugün olsa hemen her hayvanda bir tecrübemiz var. Mesela yeni bir kurt gelse, alışma sürecinin nasıl olacağını biliriz. Ancak o dönemde Kayseri Hayvanat Bahçesi yeni açılıyordu. Hayvan için bütün şartlar sağlanmış olsa bile ilk defa hayvan gelecekti. O nedenle geçişler yavaş ve kademeli olmuş. Hepsi bir anda getirip konmamış buraya. Adaptasyonları izlenmiş. İlk geldiklerinde yol nedeniyle stres illa ki olur. O nedenle peyderpey olarak gelmiş. 
 

zurafa_nakil-1.jpg
Fotoğraf: ABB

 

Ankara'dan gelen deve istek üzerine yeniden Sincan'a gönderilmiş

Kanatlılar, zürafa, aslan, kaplanlar, maymunlar, develer, lamalar, Ankara'dan Kayseri Hayvanat Bahçesi'nde getirilenler arasında. Hemen hepsi de hayatta ve bazılarının yavruları belli bir yaşa getirildikten sonra diğer hayvanat bahçelerine transfer edilmiş. Çünkü her hayvanat bahçesinin belli bir kapasitesi var. Şayet üç aslanlık kapasite varsa, dördüncü geldiğinde transfer senaryosu düşünülmeye başlanıyor. 

Kayseri sadaece Ankara'dan değil, Gaziantep'ten, Samsun'dan da hayvan gelmiş 2013'te. Ankara'nın Sincan, Keçiören hayvanat bahçeleriyle bile bazen takas yaptıklarını söylüyor Erkekoğlu. 

Hatta öyle ki AOÇ'den Kayseri'ye gelen develerden bazıları bir süre sonra Sincan'a yeniden gönderilmiş.


Taşınma için özel kafesler gerekli

Hayvanat Bahçesi'nin Sorumlu Yöneticisi Kaan Erkekoğlu, taşınma kafeslerinin genellikle belediye bünyesinde inşa edildiğini ifade ediyor. Ya da kafesler de ihtiyaca göre hayvanat bahçeleri arasında transfer edilebiliyor. 
 

Kayseri Hayvanat Bahçesi Tibet Öküzü
Kayseri Hayvanat Bahçesi'nin Tibet Öküzü/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer

 

Ankara-Kayseri transferinde de taşınma için özel kafesler baştan yapıldı. 

Erkekoğlu'nun açıklamasına göre Ankara'dan Kayseri'ye giden zürafanın yavrusu, yine burada doğdu. Ancak kapasite sıkıntısı nedeniyle Gaziantep'e taşındı. 

Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nde ziyaret ettiğimiz yavru zürafa artık yavru değil. Sağlıklı bir yetişkin. 1990'lardaki AOÇ Hayvanat Bahçesi'nde annesinin yaşadığı alandan çok daha geniş bir alanı var. 


Bir zürafanın taşınması iki hafta sürüyor

2015-2016 gibi taşınan yavru zürafanın Antep'e gidişinin iki hafta sürdüğünü söylüyor Erkekoğlu. 

Ömrü 25 ile 28 yıl arasında olan bu hayvanlar, oldukça hassas ve narin canlılar. Bakıcısı dışında hemen herkesten ürküyor ve bir tek bakıcısının verdiği yemeği yiyor. 

Böyle narin bir hayvanı transfer etmeden önce taşıyacak kafese alışması bekleniyor önce. Bunun için taşıyıcı kafes, zürafanın hayvanat bahçesinde yaşadığı alana kapısı açık şekilde yerleştiriliyor. 
 

zurafa_nakil-3.jpg
AOÇ'nin zürafaları Şakir ve Merve, Kayseri'ye taşınma hazırlığında/ Fotoğraf: ABB Arşiv



Zürafa iki hafta boyunca bu kafesi tanımaya çalışıyor, bazen içine girip çıkıyor. Hatta alıştıktan sonra içine girip yatmaya başlıyor. Bu kafesin içinde besi yapılmaya başlanıyor. 

Kafesi tanıma aşamasından sonra zürafa her gün bir saat kadar içinde kapalı duruyor. "Hayvan ne yapacak?" diye izleniyor. Bir saat sonra kapısı açılıyor. Sonraki günlerde bu süre önce iki, daha sonra üç saate, en son 24 saate kadar uzatılıyor. 

Tüm bu sürece alışıp da taşıma kafesinden korkmamaya başlayınca zürafanın kafese girdiği bir günde transfer başlatılıyor ve nakli sağlanıyor. 


"Yırtıcı hayvanlarda geçici uyuşturma şart"

Kafes işinin de tecrübeyle geliştiğini özellikle vurgulayan Erkekoğlu, "'Bir metre uzunluğundaki bir hayvana bir metrelik kafes alalım' demek yeterli olmuyor" diyor ve ekliyor: 

Mesela at nakillerinde atı taşıdığınız kafesin çok geniş olması istenmez. Atın hareketinin taşınana kadar kısıtlanması gerekli. Atlar ayakta uyuyabilen hayvanlar. Taşındığı kafese çarpmasın diye yanlarına muhakkak sünger çekilmeli. 


Yırtıcı hayvanların taşınması ise kanatlılar ve otoburlardan farklı. 

Yırtıcılar her ne kadar bakıcısını tanısa da insan hayatı riske atılmak istenmiyor. 

Bu nedenle her hayvanat bahçesi yırtıcı taşırken sedasyona başvurmak zorunda kalıyor. Ancak uyuşturucunun etkisinin geçtiği süreç de dikkatle izleniyor. 


Bir hayvanat bahçesi bakıcısı nasıl yetişir?

Hayvanat bahçelerinde veterinerler gibi bel kemiği olan meslek gruplarından biri de hayvan bakıcıları. 

Türkiye'de bir konservatuar ya da mühendislik bölümü gibi hayvanat bahçeleri için bakıcı yetiştiren özel bir okul yok. Zaten olsa da zürafa, aslan, kanguru gibi hayvanlar her gün yolda karşılaşılabilecek hayvanlar da değil. 
 

buyuksehir-hayvanat-bahcesi-sakinlerine-kisa-ozel-bakim-47.jpeg
Fotoğraf: Kayseri Büyükşehir Belediyesi 


Bakıcıların yetişmesinin, hatta emekli olmadığı sürece değişmemesinin çok önemli olduğunun altını çiziyor tecrübeli veteriner. 

Erkekoğlu "Yazı ayrı kışı ayrı, hayvanın üreme döneminde ne yaptığını, yavrusuna bakıp bakmadığını bilsin diye bir kişi ne kadar uzun süre bakarsa o kadar başarılı oluyor. Bakıcılar uzun yıllar orada tutmaya çalışılır" değerlendirmesini yapıyor. 

Hayvan bakıcısı olmak isteyenler için Kayseri Hayvanat Bahçesi ve Erciyes Üniversitesi iş birliğinde bir eğitim programı açılıyor bazı dönemlerde. Buradan alınacak sertifika şart. 

İşe başlayan yeni bakıcı, kanatlılar gibi daha az tehlikeli hayvanlarla, kümeslerle göreve başlıyor. Yer değiştirme yavaş yavaş oluyor. 


"Bir bakıcı hemen yırtıcılarla çalışmaya başlayamaz"

"Bugün başlayan birinin yırtıcı hayvan bakıcısı olması için en az üç yıl tecrübesi olması lazım" diyor Erkekoğlu ve ekliyor: 

Bir yırtıcının dört bakıcısı varsa ve bu bakıcılardan biri izne ayrıldıysa, daha tecrübesiz olan bakıcı yedek olarak gidiyor yanlarına. Bir süre onların yanında çalışıyor. Kendini yetiştirirse oranın tam bakıcısı olabiliyor. Yırtıcılar tehlikeli hayvan ve hata kabul etmiyorlar. 


Malatya Hayvanat Bahçesi açılmadan önce orada görev yapacak hekimler, bakıcılar, teknikerlerin bir ay Kayseri Hayvanat Bahçesi'nde görev yaptığını hatırlatan Erkekoğlu, benzer durumun Ankara'da da yaşandığını aktarıyor. 
 

zurafa_nakil-2 (1).jpg
Hayvanat bahçelerinde bakıcıların emeklilik durumu dışında işten ayrılmalı tercih edilen bir durum değil/ Fotoğraf: ABB Arşiv


2013 yılında Kayseri'de görev yapacak bakıcılar, veteriner hekimler, elektrik, su, ısıtma gibi altyapıyla ilgilenecek teknikerler, önce AOÇ'de bir eğitime tâbi tutulmuş: 

Gerek Ankara gerek Gaziantep gerek İzmir olsun her belediye ile istişare halindeyiz. "Böyle bir durum oluştu, siz böyle bir durum karşılığında ne yapıyorsunuz?" diye konuşuyoruz, fikir alışverişi yapıyoruz, zaman zaman biz gidiyoruz, zaman zaman onlar geliyor. 

Bizdeki meslek hastalığı da bu. Bir şehre gittiğimizde hayvanat bahçesi varsa mutlaka uğruyoruz, "Onlar ne yapmış?" diye bakıyoruz. Mesela biz kış sezonunda hayvanat bahçesinde bakım yapıyoruz. Başka bir hayvanat bahçesi de yapıyorsa biz de bakıyoruz barınaklara ne yapmış, ne çalışması var, ne yenilik getirilmiş diye. Sürekli kendimiz yenilememiz gerekiyor. Ayak uydurmamız gerekiyor.


Hayvanat bahçelerinin hayvan gıdası ihtiyacı nasıl karşılanıyor?

Kayseri, bu sorunun cevabı konusunda diğer illere göre biraz daha avantajlı. Zira, pastırma ve sucuğun diyarında hayvancılık da kesimhaneler de yaygın. 

Sucukçuların ve pastırmacıların yoğunlaştığı Karpuzatan Mevkiisi'nden bahsediyor Kaan Erkekoğlu. 

Kurban Bayramı ya da başka zamanlarda çevre il ve ilçelerden besiciler, hayvanlarını kesim için Karpuzatan'a naklediyor. 

Ancak yolda kaza olması, otlağa yayılan hayvana yıldırım çarpması gibi durumlar nedeniyle ölümler de yaşanıyor. 

Kanı akmadan ölen hayvanın eti İslam dininde kabul görmediği için bu hayvanın eti insan gıdası olarak tüketilmiyor. 
 

kayseri-hayvanat-bahcesi-aa-2068109.jpg
Fotoğraf: AA


Böyle bir ölüm durumunda hayvan sahipleri TARSİM'i (Tarım Sigortaları Havuzu) bilgilendiriyor. 

TARSİM de söz konusu hayvanların etini, hâlihazırda iletişim halinde olduğu hayvanat bahçelerine ulaştırıyor. 

Burada önemli olan "insan tüketimine uygun değildir ama hayvan tüketimine uygundur" onayının TARSİM tarafından verilmiş olması. 

Hayvanat bahçelerinin tek et kaynağı bu da değil. 

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın rutin kontrolleri sonrası raflardan çekilen, nereden geldiği belli olmadığı için "etiketsiz" olarak değerlendirilen etler de hayvan tüketimine uygunsa hayvanat bahçelerine veriliyor. 

Yine Kayseri, Kurban Bayramı döneminde doğudan batıya giden kurbanlıkların geçiş rotasında. İstanbul'un Ankara'nın tüm kurbanlıkları Kayseri'den geçiyor. O dönemlerde eceliyle ölen hayvan vakalarıyla daha sık karşılaşılıyor. 

Bunun dışında tavuk eti, yonca, saman gibi gıdalar ise dışarıdan alınıyor. 

 

buyuksehir-hayvanat-bahcesi-sakinlerine-kisa-ozel-bakim-57.jpeg
Fotoğraf: Kayseri Büyükşehir Belediyesi 

 

Kışın barınmaları, yazın buz kokteylleri var

Hayvanat bahçelerinin kapatılması gerektiğini savunanların fikrine saygı duyduklarını söylüyor Kaan Erkekoğlu. 

Ancak mevcut hayvanların, zaten doğada yakalanıp gelen hayvanlar olmadığını da hatırlatıyor ve ekliyor: 
 

Bebekliklerinden itibaren kapalı alanda büyüdüğü için doğaya salıncak durumda da değiller.

Sağlık ortamları, toprak alanları var, kışlık barınakları, yazlık alanları var. Burada yazın hayvanlar sıcakladığı zaman buz kokteylleri, dondurmalar veriyoruz. Hayvanlar serinliyor. 

Kışın enerji yönünden protein yönünden besinler veriyoruz. Hayvanlar üşümesin diye ona göre kışın barınmalarını sağlıyoruz, ısıtmaları var. Kalorifer sistemleriyle ısıtmalar sağlıyoruz. Elimizden gelen en iyi şekilde bakıyoruz.


Avrupa'nın üçüncü büyük doğal yaşam parkı

Atatürk Orman Çiftliği hayvanlarının taşındığı bir diğer yer ise Gaziantep. 

Celal Özsöyler, kuruluşundan bu yana Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nin yönetimini üstlenen isim.

Bugün Gaziantep Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi Daire Başkanı, aynı zamanda tecrübeli bir veteriner. Hayvanat bahçesindeki hayvanların operasyonları ve tedavilerine de giriyor. 
 

Celal Özsöyler
Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi Daire Başkanı/ Fotoğraf: Independent Türkçe

 

2001'de Gaziantep'in Burç Ormanı içerisinde hizmete açılıyor Gaziantep Hayvanat Bahçesi. Bahçe kapısına gelene kadar hayli uzun bir orman yolundan devam etmeniz gerek. 

1,5 milyon metrekarelik alana kurulu Doğal Yaşam Parkı'nın oldukça geniş bir parçası hayvanat bahçesi. 350 türden 4 bin hayvana ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın ise üçüncü en büyük yaşam parkı. 


"Yurt dışındaki hayvanat bahçeleri 'Bu hayvana bakabilecek misiniz?' diye denetime geliyor"

"Şu anda bakıyorum 23-24 yıl geçmiş. Ben hâlâ her gün 2-3 saat hayvanlar ile ilgili yabancı kitap okuyorum. Her seferinde yeni bir şey öğreniyorsun. Okyanusta bir damlayım. Bu konu ise derya deniz" diyerek anlatıyor çok sevdiği mesleğini Celal Özsöyler. 
 

Gaziantep Hayvanat Bahçesi flamingo
Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nin oldukça kalabalık bir flamingo nüfusu var/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer


Özsöyler'in anlattığına göre bu yaşam parkı bir kerede olmadı, 25 yılda bu genişliğe ulaştı. "İğne ile kuyu kazmak" gibi diyor tecrübeli veteriner hekim ve şöyle devam ediyor: 

Her bir prosedürün gerçekleşmesi birkaç sene alıyor. Yurt dışından hayvanat bahçeleri ile görüşüyoruz. Bu hayvanat bahçeleri önce bütçemizi, planımızı, projemizi görmek istiyor. 

Sonra buraya gelip hazırlıklarımızı inceliyorlar. "Burası olmamış, şurayı şöyle yapın, güneş buradan geliyorsa duvarı ona göre ayarlayın" gibi müdahalelerle hayvan için olması gereken alanı anlatıyorlar.  

Bu hayvan nasıl gelecek, kara yoluyla mı, hava yoluyla mı, deniz yoluyla mı, bunlara da bakıyorlar. Bir hayvanın hem dişisi hem erkeği verilmiyor. Ya birini ya ötekisini gönderiyorlar. Çünkü önce seni gözlemliyor, "Ben bir hayvan gönderdim sana ama bir bakalım bakmayı öğrendin mi?" deyip ona göre eşini veriyor. 


"Bir hayvan getirmek kız gelin etmekten zordur"

"İnsanlar sanıyor ki Afrika'ya gidiyorsun, hayvanı yakalayıp geliyorsun. Öyle değil. Bir hayvan getirmek kız gelin etmekten zordur" diyen Celal Özsöyler, hayvanat bahçeleri ile doğal yaşam alanları arasındaki farka da vurgu yapıyor. 
 

Gaziantep Hayvanat Bahçesi yılan
Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nde bulunan kraliyet pitonu/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer

 

"Küçük küçük alanlar yapılıyor ve buralara 'hayvanat bahçesi' deniyor. Ben buna da alışveriş merkezlerine konulan akvaryumlara da karşıyım" ifadelerini kullanan Özsöyler şöyle devam ediyor: 

Avrupa Hayvanat Bahçeleri Birliği'nin standartları var. Dünyada 2500-3000 tane hayvanat bahçesi var ama bu kıstaslara uyanların sayısı çok az.

Bütçene bakarlar, 'Bu hayvanı sana vermem için bu hayvanın yazlık alanı şu kadar metrekare, kışlık alanı bu kadar metrekare olacak' derler, yazın soğutması, kışın ısıtması için koşulları vardır. Sonra hayvan, insan stresinden belli bir uzaklıkta olması gerek, hayvanın gölgelik yerinin olması gerek, betona değil toprağa basması gerek. 

Doğal yaşam parkı böyle bir şeydir. Bunları düşünmüyorlar. Bir alanın çevresini kapıyorlar. Al sana hayvanat bahçesi. 


AOÇ Hayvanat Bahçesi, Gaziantep'e ilham oldu

Türkiye'de veteriner hekimlerin genellikle at, eşek, koyun, keçi gibi hayvanlarla çalıştığını aktaran Özsöyler'in kişisel merakı hep egzotik hayvanlar olmuş. 

Bu nedenle doğal yaşam parkından önce İsrail'de, Almanya'da, Rusya'da pek çok veteriner ile bir araya gelerek, hayvanların ameliyatlarına bulunmuş, ne içip ne yiyeceklerinden hayvanların psikolojine, barınaklarına nasıl girilmesi gerektiğine kadar çalışmalar yürütmüş. Tüm bu eğitimlerden sonra Gaziantep Hayvanat Bahçesi projesine başlanılmış. 
 

Gaziantep Hayvanat Bahçesi alpaca
Gaziantep Hayvanat Bahçesi'ndeki alpaca çifti/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer

 

Esasında Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nin kurulmasına ilham olan da Atatürk Orman Çiftliği'ydi.

Özsöyler'in açıklamasına göre Türkiye'nin Ankara'daki ilk hayvanat bahçesi önemli bir çekim noktasıydı. "Gaziantep'e insanları daha çok çekecek nasıl bir proje yapalım?" sorusunun yanıtı, "AOÇ Hayvanat Bahçesi'nin bir benzeri neden Antep'te de olmasın" oldu ve 25 yıla yayılan süreç başladı.


"Hayvanları dinlene dinlene 10-18 saatte taşıdık"

2013'te AOÇ'nin taşınması sürecinde Gaziantep'te görevdeydi Celal Özsöyler. 

Ankara'daki hayvanların yaklaşık yüzde 15'i Gaziantep'e getirildi. Kaplan, lama, yılanlar, papağan türleri gelen hayvanlar arasında. Çoğu hâlâ yaşıyor. Papağanlardan yıllar içerisinde eceliyle ölenler olmuş. Ankara'dan gelen yırtıcıların doğum yapmasıyla aslan sayısı 8'e, kaplan sayısı da 8'e ulaşmış durumda. 
 

Celal Özsöyler AA
Veteriner hekim Celal Özsöyler, kuruluşundan bu yana Gaziantep Hayvanat Bahçesi'ni yönetiyor/ Fotoğraf: AA


Taşınma sırasında bir sorun çıkmadığını anlatıyor Özsöyler ve "taşınma çok önemli bir konu" diyerek şöyle anlatıyor o dönemi: 

Hayvana uygun kafeste, uygun araçla gelmesi lazım. Yolda belli aralıklar ile durması lazım, hayvanın belli aralıklar ile yolda yemlenmesi lazım. 

Biz ekip olarak Ankara'ya gittik. Ekip olarak 10-18 saatte döndük. Dinlene dinlene. Belli yerlerde hayvana yem veriyoruz, su veriyoruz. Hayvan bazen huzursuz oluyor. Ancak çok şükür bir sıkıntımız olmadı. 

Kaplanlar belli bir uyum sürecinden sonra yavruladı bile. Atatürk Orman Çiftliği'ndeki hayvanat bahçesinin alanı çok küçüktü. Aslan kafesinin içerisinde sağdan sola, soldan sağa dönemiyordu. Kurt bir ileri bir geri gidebiliyordu. Burada şimdi aslanların yeri 15 dönüm ve toprağa basıyorlar. 

Geyiklerin alanı 35 bin metrekare. Hayvanı görebilmen mümkün değil. Hayvan doğasından daha mutlu. Hiçbir yabani hayvana yem olmuyor. "Şu kadar protein, şu kadar mineral alacaksın" diyen doktorla diyetisyenle yaşıyor. 


"Hayvanları para ile alıp satmak yasak"

Hayvanların para ile alınıp satılmasının yasak olduğunu özellikle vurgulayan Celal Özsöyler, İsrail, Almanya, Rusya gibi ülkelerle iletişimde olduklarını belirtiyor. 

Yılda 1 milyon turist çeken Gaziantep'te Doğal Yaşam Parkı'nı ziyaret edenlerin sayısı 4 ila 5 milyon. Yalnızca hayvanat bahçesinin olmadığı bölgede insanların otobüs içerisinde, hayvanların serbest olduğu 300 dönümlük bir safari park da mevcut. 
 

Gaziantep Hayvanat Bahçesi kaplan
Ankara'dan Gaziantep Hayvanat Bahçesi'ne gelen kaplan öğlen yemeğinde/ Fotoğraf: Gökçen Tuncer

 

"Çocuk, koyunu bile Kurban'da kesilirken görüyor. Böyle bir şey olabilir mi?"

Tropik kelebek bahçesi ile uğur böceği bahçesini de tamamlayan Gaziantep Hayvanat Bahçesi'nin seçimler sonrasına kalan yeni projesi ise 60 metre boyunda, 20 metre eninde, içerisinde köpek balıkları, vatozlar gibi pek çok deniz canlısının olacağı, tünel akvaryum. 

Ziyaretçi fazlalığından dolayı giriş ücretleriyle hayvanat bahçesinin kendi kendini döndürebildiğini aktaran Celal Özsöyler, hayvanat bahçelerinin kapatılmasının bilhassa çocuklar için olumsuz olacağı görüşünde. 

AVM akvaryumlarına, küçük hayvanat bahçelerine karşı olduğunu yineleyen Gaziantep Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi Daire Başkanı, "Çocuk 'kitapta gördüm' dediği zürafayı, aslanı, canlı olarak görüyor. Hevesle şehir dışından gelen akrabasına da gösteriyor" diyor ve şöyle devam ediyor: 

Buraya gelen bazı çocuk, hayatında bir eşek bile görmemiş oluyor. Çocuk koyunu Kurban Bayramı'nda kesilirken görüyor. Böyle bir şey olabilir mi?

 

 


* Bu haber, Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Haberin içeriği tamamıyla Fatma Gökçen Tuncer'in ve Gazeteciler Cemiyeti'nin sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU