İmamoğlu "İstanbul'a hizmette tam yol ileri" sloganıyla seçim maratonuna başladı

2024 Yerel Seçimleri’nde yeniden aday olacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçim çalışmalarına başlıyor

Fotoğraf: Ekrem İmamoğlu Telegram Kanalı

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı lansman toplantısı düzenliyor. İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen lansmanda yerel seçimlerde yeniden aday olacak olan İmamoğlu, "Tam yol ileri" sloganıyla seçim çalışmalarını başlatacak.

"Cezalandırdığınız İstanbullulardır"

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı tanıtım toplantısında; “Güzel ülkemizin, güzel yürekli insanları bu tabloyu hak etmiyor. Bu nedenle tarihi bir seçim. Bu tabloyu değiştirmek için hep birlikte yerel seçimlerde İstanbul’da ve Türkiye’de yeniden tarihi bir zafer elde edeceğiz. 2028’e giderken halkımıza yeniden umut olacağız” dedi.

Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:

Buradan İstanbulluların hizmet almasını engellemeye çalışanlara sesleniyorum. Cezalandırmaya çalıştığınız Cumhuriyet Halk Partisi değil, cezalandırmaya çalıştığınız Ekrem İmamoğlu değil, hizmetleri engelleyerek İstanbul halkını cezalandırmaya çalışıyorsunuz ve İstanbul halkı bunu görüyor. İstanbullular bu gerçeği biliyor. Tüm engelleme çabalarına rağmen, tüm uyduruk davalara rağmen İstanbul 4,5 yılda çok önemli işler başardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu yönetiminde İstanbul daha adil, daha yeşil ve daha yaratıcı bir kent hâline geldi. Büyükşehir Belediye Başkanımız, metro yatırımlarıyla, ulaşım yatırımlarıyla, altyapı-üstyapı yatırımlarıyla, çocuk kreşleriyle, yurtlarla, burslarla, kent lokantalarıyla, anne kartlarla ve daha niceleriyle İstanbul halkına hizmet etmeye devam ediyor.  16 milyon İstanbullunun güven ve huzur içerisinde yaşayacağı bir İstanbul’u inşa etmeye devam edeceğiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de her görüşten, her inançtan ve her kimlikten vatandaşımızın birlikte ve özgür yaşamasının teminatıdır. Cumhuriyet Halk Partisi düzen kurmuş, devlet kurmuş, Türkiye’nin ana omurgasını oluşturan yegane siyasal geleneğin adıdır. Cumhuriyet Halk Partisi ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü içerisinde kardeşçe yaşamayı savunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisidir. İstanbul’da muhalefet olan partinin tüm kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, bölücü söylemlerine ve eylemlerine rağmen 100 yıl önce olduğu gibi birlik içerisinde hareket edeceğiz.

Özel; Gezi tutuklularına selam gönderdi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yeniden adaylığının duyurulduğu tanıtım toplantısında; “Geldiğimizde; israf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz ve küçük bir sınıfa hizmet yerine; hizmeti 16 milyona yayacağız demiştik. Bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul’un kanını emmesine mâni olduk” dedi. Özel sözlerine şöyle devam etti:

İstanbul’da; beş yıldır İstanbul için çalışan, İstanbul için emek veren Ekrem İmamoğlu ve onun değerli ekibinin ikinci beş yılı için tam yol ileri dedikleri bugün hep beraberiz. 100 yıllık bir Cumhuriyet’iz, 570 yıldır İstanbul’a hükmediyoruz, 953 yıldır Anadolu’dayız, 2200 yıllık bir devlet geleneğinin sahibiyiz. Devlet, egemenlik, birlik beraberlik ne demek en iyi bilenleriz. Bir milletin devlet olması için; bir ordusunun, sınırlarının, parasının olması lazım. Elbette bu toplumun bir ortak sözleşmesi, bir anayasasının olması lazım. Bir anayasamız var. Hepimizin çok memnun olduğu, üzerinde tam mutabık olduğu bir anayasamız yok. Bir tam ve sivil bir anayasamız yok. Ama değiştirilemez ilk dört maddesiyle, bayrağıyla, vatanın tanımıyla, yurttaşlığın tanımıyla hepimizin üzerinde mutabık olduğu maddeleriyle bir anayasamız var. O anayasa, hepimize yetkiler, görevler, sorumluluklar veriyor. Ve değiştirilene kadar hepimizi bağlıyor; tüm kurumları, tüm kişileri, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı bağlıyor. Ve eğer siz, anayasanın bir maddesini yok sayar, ‘benim için yok derseniz’; bir başkasının bir başka maddesini tartışmaya açmasını kabullenirsiniz. Maalesef öyle bir dönemde üretilmiş, öyle yapay bir krizle karşı karşıyayız ki birileri çıkıyor ve anayasamızın bir maddesini, ‘bu madde benim için yoktur’ diyor. Sebebi; kendi kini, kendi güttüğü kin davası, kendi güttüğü kan davası… Anayasanın 153. maddesi, hepimize; Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu söylerken, birisinin talimatı ile beş kişi anayasanın o sayfasını yırttı attı. Diyorlar ki, ‘Anayasa Mahkemesi kararı, birinin aklına yatmazsa biz onu uygulamayız.’ Bu durum, bu sefer, bir başkasının, Anayasanın 75. maddesini yok saymasına olanak tanır, o buradaki milletvekillerinin, o Devlet Bahçeli’nin, o Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yok hükmünde olması demektir. Bir başkası bir gün gelir, Anayasanın 101. maddesini yırtıp atar; o Cumhurbaşkanının olmaması demektir. Bir başkası gelir, Anayasanın bu sefer 154. maddesini yırtıp atar; o bugün kendini her şeyin üzerinde gören Yargıtay hakimlerinin aslında hiçbir yetkileri olmadığı anlamına gelir. Yani birileri devletin çivisini almış çıkarmaya, devletin temeli olan anayasayı yok saymaya kalkmaktadırlar.

Bu, o her şeyi bilen, her şeye karar veren, ‘Bütün yetki bende’ diyen birisinin kişisel kini yüzünden olmaktadır. Onun derdi, Gezi davasıdır; Gezi İstanbul’un, hepimizin, Türkiye’nin onurudur; ama o birisinin kinidir, kan davasıdır. Ama burada 16 milyon İstanbullunun temsilcileri var, iki büyük ailenin temsilcileri var. Bunlardan bir tanesi, Türkiye’nin en büyük, en köklü ailesi; CHP’dir. Bir tanesi de İstanbul’a hizmet eden, her yaştan, her inançtan, her memleketten koca yürekli, açık alınlı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ailesidir. Bu iki ailenin ortak bir evladı var, Tayfun Kahraman. Buradan, Tayfun Kahraman’ı yürekten selamlayarak; Tayfun Kahraman’ın şahsında Osman Kavala’yı, Can Atalay’ı, Bakırköy Cezaevi’ndeki Mine Özerden’i ve Çiğdem Mater’i selamlayarak; bütün Türkiye’ye bir şeyi hatırlatmak isterim: Öyle her şeyi bilen, her iyiliği yapan, her kötülükten mağduriyet çıkaran birisi, bu insanların kendisine darbe girişiminde bulunduğunu iddia ediyor. Bu insanların her birisi kendi meslek örgütlerinin, kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri olarak; Taksim Dayanışması’nda yer aldılar. Gezi Dayanışması’nda, Taksim Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar Gezi yaşanırken, dönemin Başbakanı ile görüşmek istediler. Yurt dışındaydı, dönünce görüştüler. Başbakan Yardımcıları ile AK Parti yöneticileri ile görüştüler. Gezi’de bir kişinin daha burnu kanamasın diye gayret sarfettiler. Ve herkesin sağlıkla evine dönmesi için beş, altı madde istediler. O beş, altı maddeden hiçbirisi; Başbakan istifa etsin değildi, bakanlar istifa etsin değildi, hükümet düşsün değildi. ‘Verin devletin biz yöneteceğiz’ demiyorlardı. Ne diyorlardı? 16 milyon İstanbullunun gözünün içine bakarak söylüyorum ki, ‘ağaçları kesmeyin’ diyorlardı. 2019’dan bugüne kadar, İstanbul’da, bu güzel kentte; neler olmuş, hissederek, hislenerek ve gururlanarak izledik… Bir şeyi unutmamak lazım: Biz geldiğimizde; israf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz ve bir sınıfa, küçük bir sınıfa hizmet yerine; hizmeti 16 milyona yayacağız demiştik. Birileri yüzde 89 garibandan vergi alıp; kodamandan yüzde 11 vergi alırken; hala vergiyi tabana yaymaktan bahsededursun; biz hizmeti tabana, hizmeti İstanbul’a, hizmeti 16 milyon kişiye yayıp, bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul’un kanını emmesine mani olduk. Çok basit bir hesapla, İstanbul’a yapılan hizmet bir önceki döneme göre dolar bazında yarı fiyatına, yapılan hizmet olarak tam iki katına çıkmış. Yani bu dört katlık farkı, hani Rabia yapıyor ya; bir tanesi ile dört katına hizmet yapılmış. Yani israf, kayırmacılık, birilerine peşkeş çekilenler; 16 milyon İstanbulluya, sizlere hizmet olarak dönmüş.

Ekrem İmamoğlu geldi, CHP geldi; eskiden olan ne var da şimdi yok derseniz; bir her bulduğu arsaya villa yapan, ranta açan zihniyet yok. Bir de İstanbullular dinlendi biraz. Öyle pata pata pata bir helikopter geziyor ya… Oradan bakıp da Katarlılara, Suudi Araplara, Birleşik Arap Emirlikleri’ne kupon arsalar pazarlıyor ya… Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un üzerinde uçup, kopan arsa pazarlayamıyor… Artık bu rant yok.

Erdoğan, bir kez daha ertelemezse bir iki güne kadar adayını açıklayacak. Biz açıklayacağı isimle meşgul değiliz. Biz, isimlere karşı da değiliz. Bizim karşı olduğumuz şey, bir şehrin iradesini aşıp; o şehrin bir kişinin iradesi ile, o şehre hizmet etmek varken, dışarıda söz verdiği yabancı devlet adamlarına şeyhlere emirlere o şehrin varlıklarının peşkeş çekilmesidir. Bizim karşı olduğumuz şey; Fatih Sultan Mehmet’ten emanet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet bugüne kadar hangi siyasi partiden olursa olsun; CHP’li, Demokrat Partili, Adalet Partili, Saadet Partili, ANAP’lı, Doğru Yollu… Hangi partiden olursa olsun, İstanbul’a hizmet eden belediye başkanlarımızdan emanet güzel bir şehrin; İstanbullunun iradesi ile değil bir tek adamın iradesiyle, 16 milyon için değil belli bir zümre için yönetilmesine itiraz ediyoruz.

İmamoğlu kürsüde

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, lansman toplantısında tezahüratlar eşliğinde kürsüye çıktı.

İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle:

Mustafa Kemal Atatürk, 10’uncu yıl nutkunda şöyle der: Az zamanda büyük ve önemli işler yaptık. Ve ardından şöyle devam eder: Fakat asla yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz. Çünkü çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Hazır mıyız İstanbul? Aziz Atatürk’ten aldığımız ilhamla az zamanda büyük ve önemli işler başardık. Bunca engele rağmen başardıklarımız bize güven ve cesaret veriyor.

Sizlerin iradesiyle 2019 yılında köklü bir değişim başardık. Sizlerin desteğiyle biz başardıkça onlar 25 yılda yaptıklarını her gün ama acemice her gün hararetle bizim dört buçuk yılımızla kıyaslamak zorunda kaldılar. İnanın bu başarı hepimizin başarısıdır. Tüm inancımla söylüyorum, İstanbul olarak başarmaya devam edeceğiz.

"İstanbul'u yeniden kazanacağız"

1 Mart 2024'te sizlerin iradesiyle İstanbulu yeniden kazanacağız. Engellemelere karşı bağışıklık kazandık. Hizmet ürettik tecrübe kazandık. O engelleme refleksleri küçüldü, toz oldu görmüyoruz artık. Önümüze çıkan engelleri aşa aşa ustalaştık. Başarıya nasıl ulaşacağımızı çok daha iyi biliyoruz. Her yerde bunu söyleyin; "İstanbul başardı."

 Hafızaları taze tutmak lazım. Sayın Genel Başkanım, Gezi'yi o kadar güzel anlattınız ki teşekkür ederim size. Bu büyük millet o gün sadece demokrasiye sahip çıkmadı. İstanbul'da çok büyük bir değişim istediğini bütün dünyaya ilan etti. Artık İstanbul senin. O, ‘İstanbul benim’ diyen tek kişiden kurtuldu. İstanbul 16 milyonun, İstanbul herkesin.

 İçi boş gerekçelerle dava açıp özel görevlendirilmiş hakimlere özellikle kararlar vermek için kumpas kurdular, çaba gösterdiler. Her gün yeni bir yalana sarıldılar. Her gün bize karşı algı operasyonu yapmaya devam ettiler. Her sabah yeni bir krizle, iftirayla uyandık. Biz tüm engellemelere inat işimize baktık. Ve kazanan İstanbul, İstanbullu Türkiye oldu. İlk başkanlık dönemimiz kolay olmadı. Görevi devraldığımızda neredeyse İstanbul durmuştu.

"Kasada 6 milyon bırakıp gittiler"

Bizim devraldığımız belediyede metro projeleri tamamen stop etmişti. Bazıları bir buçuk yıldır duruyordu. Bazıları 2016, 2017’de ihale edilmesine rağmen hiç başlanmamış haldeydi. İştirak şirketleri vergi borcuna batırılmış ve ihale yasaklısıydı. Bugün o parlak isimleriyle tekrar Türkiye’nin markası haline gelen iştiraklerimiz ne yazık ki İBB’nin bile ihalesine giremiyordu. Kasasında sadece altı milyon lira bırakılmış bir belediyeydi. Altı milyon lira ne demek biliyor musunuz 2019’da? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir saatlik bile gideri değildi.

Tabii enflasyon, döviz kurları ve işsizlik aldı başını gitti. Milletçe fakirleştik. Biz de İBB olarak gerçekten fakirleştik. Yürüttüğümüz her projenin bedeli dört kat beş kat bu dönemlerde artıyor oldu. İhaleler iptal edildi. Artan krizden dolayı hükumetin çıkardığı bir genelgeyle yüzde 15’in altında olan müteahhitler tek tek işleri iptal ediyorlardı. Her yürüttüğümüz projenin maliyeti artarken israfı bitirdiğimiz için biz bu zor dönemde bile onların ürettiği işlerin iki katını onların harcadıkları bütçenin yarısına bitirmeyi başardık.

"O ceketi hiç giymedik"

(Ekrem İmamoğlu ceketini çıkarıp kollarını sıvadıktan sonra) Sayın Genel Başkanım, biz 6 Mayıs’ta çıkarttığımız o ceketi hiç giymedik. Türkiye’de iktidar olana kadar da giymeyeceğiz!

İmamoğlu yaptıkları 5 atılımı anlattı

İsrafı bitirince bereketimiz arttı. Onlar İstanbul için ne yaptınız diye algı operasyonları yaparken biz her gün yeni çalışmalar yaptık. Beş yılda yaptığımız atılım hamlelerimizin tamamını paylaşamaya burada zamanımız yetmez. Bu yüzden beş başlıkta paylaşacağım sizinle bu atılımları yaptık.

1. Tüm zamanların en büyük ulaşım atılımını yaptık.

2. Kangrenleşmiş altyapı sorunlarını çözüm ürettik. En basitinden kurban bayramlarında boğaz kana bulandı haberlerini göremedik.

3. İstanbul artık daha adil bir şehir. İstanbul’un çocuklarına süt dağıttık. 388 bin dar gelirli aileye nakit desteği sağladık. Annelere ücretsiz ulaşım hakkı verdik. Kimin parasını kime veriyorsun dedi, biz de onlara ‘Milletin parasını millete verdik’ cevabını verdik. İstanbul’a öğrenci gelemiyor. Mecidiyeköy meydanda yurt yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.

4. İstanbul’un yeşiline dev yatırımlar yaptık. Atıktan enerji üretimini tam üç katına çıkardık.

5. Kriz ve afetlere karşı İstanbul’un direncini arttırdık. 36 ilçemizde vatandaşların imar hakkını koruyan bir plan hazırladık. 7849 konutun yapım aşaması sürüyor.

İstanbul Modelini anlattı

İstanbul’da kamucu, halkçı, sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla bir “İstanbul Modeli” geliştirdiklerini vurgulayan İmamoğlu “İstanbul Modeli sadece hizmet değil adil hizmet belediyeciliğidir. İstanbul Modeli sadaka dağıtan değil, her vatandaşa haysiyetli yaşam sürme imkanları üreten belediyeciliktir. İstanbul Modeli günübirlik değil, kalıcı çözüm üreten belediyeciliktir” dedi.

İmamoğlu 5 yılı “İstanbul’da israfı bitirdik, hizmeti getirdik” diyerek özetledi.  İmamoğlu şunları söyledi:

31 Mart 2024’te oylarınızla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik engellemelerin yol açtığı israfı da bitireceksiniz. İnanıyorum ki, büyük bir çoğunlukla bize yeniden ve çok güçlü bir onay vereceksiniz. İBB meclisinde iş yapmamızı kolaylaştıracak bir çoğunluğu bize verdiğinizde, Daha fazla ilçeyi bizim yönetmemizi sağladığınızda, İBB ile ilçenizin belediyesi ortaklaşa ve çok daha hızlı çözüm üretecek, proje tamamlayacak.İstanbul’da hizmet ziyafeti başlayacak.  Sizlerin kararlı iradesi görüldükten sonra iktidar, vatandaşla daha fazla inatlaşamayacak. Biz de hiçbir komplekse kapılmadan, hiçbir siyasi hesabı düşünmeden, zaten ilk günden beri talep ettiğimiz şeyi yapacağız: Hükümetimizle birlikte, daha yakın ve daha çok çalışacağız.  Bu işin başka bir yolu yok. Hiçbir iktidar, ülkenin en büyük şehrinin açık ve net iradesini yok sayamaz. Biz siyasetçiler bu milletin hizmetkârlarıyız.

İktidar bugün yetişmiş insan kaynağımız ve milletin ortak değerleriyle kavga içinde. Milletin yetişmiş evlatlarını elitlikle suçlayıp milli olmamakla ötekileştirirken ülkemiz yetersiz insan kaynağı ile yönetilmeye mahkûm ediiyor. Türkiye bunu hak etmiyor. Çağımızda bir şehri aklınıza estiği gibi tek başınıza aldığınız kararlarla yönetemezsiniz. Hele İstanbul’u hiç yönetemezsiniz. Önce şehrinizi nereye taşıyacağınıza karar vermelisiniz. Biz şehrimizi stratejik bir plan dahilinde yönetiyoruz. Dünya krizde, bölgemiz krizde, ülkemiz siyasal, ekonomik ve toplumsal olarak krizde. Bizim iddiamız yalnızca İstanbul için değil dünyaya, bölgeye ve ülkeye örnek ve öncü bir İstanbul vizyonu hayata geçirmektir. Çünkü İstanbul hem bu ülkenin hem de dünyanın gözdesi. Biz çocuklarımıza bırakacağımız bir şehri planlıyoruz.  31 Mart 2024, İstanbul’da 5 yıl önce başlattığımız büyük yolculuğun hızlanacağı yepyeni bir dönemin başlangıcı olacak. İstanbul, gelecek güzel günlere doğru daha sağlam, daha kararlı, daha hızlı adımlarla yürüyecek.

"İstanbul Kürtlerin de şehri, Caferilerin deşehri, Boşnakların da şehri, Romanların da şehri"

İstanbul’da hizmet ziyafeti başlayacak. Sizlerin kararlı iradesi görüldükten sonra iktidar artık daha fazla vatandaşla inatlaşamayacak. Biz de hiçbir siyasi hesaba kapılmadan evet hükumetle birlikte daha çok ve daha yakın çalışacağız. Bunun başka bir yolu yok. Hiçbir iktidar ülkenin en büyük şehrinin açık ve net iradesini yok sayamaz, sayamayacak. Yok sayarsa millet de onları yok sayacak, gönderecek. O yüzden bizimle birlikte çalışacaklar. Bu şehir yaşayan herkesin şehri olacak. Gayrimüslimlerin de şehri. Bu şehir, Kürtlerin de şehri. Bu şehir bu şehirde yaşayan Caferilerin de şehri. Boşnakların da şehri. Aynen 86 milyon vatandaşımızın şehri olduğu gibi. Bu şehir Romanların şehri. Bu şehirde yaşayan herkes bu şehrin sahibi olacak. Sefaköy-TÜYAP-Beylikdüzü metro hattı. Kredisi hazır, projesi hazır. Bir imza bekliyor. Seçim boyunca o imzayı atana kadar ben sayın Cumhurbaşkanı’nı ve bütün yetkilileri, dört milyon insanın yaşadığı Bakırköy’den Beylikdüzü’ne, Büyükçekmece’den Avcılar’a, Küçükçekmece’den Başakşehir’e herkese şikayet edeceğim. Bir mürekkep bir kalem. Ne kefaret istiyoruz ne bir şey! Sadece onay.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU