Bakan Tekin, TBMM'de bütçe görüşmeleri sırasındaki konuşması üzerine çıkan tartışmalarla ilgili soruyu şu sözlerle yanıtladı:
Bir kere hukuk devletinde yaşıyoruz. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak kiminle protokol yapabiliriz? Benim protokol yapmam için karşımda ya bir gerçek kişi olacak ya da bir hukuki tüzel kişilik olacak. Gerçek kişiden kastım, mesela Çorum'un Alaca ilçesinde bir hayırseverimiz cuma günü geldi, '18 yaşında kızımı kaybettim, onun adına bir okul yapmak istiyorum.' dedi. Bu bir gerçek kişidir ve protokol yaparım. İkincisi, hukuki bir tüzel kişilik. Bu bir kamu kurumu veya bir sivil toplum örgütü olabilir. Bunların dışında bir kişiyle herhangi bir cemaatle ya da tarikatla protokol imzalamamız hukuken mümkün mü? Değil. Öyle bir hukuki tüzel kişilik yok.
Hukukta, dernek ve vakıf olmak üzere iki yapının sivil toplum kuruluşu (STK) olarak kabul edildiğine dikkati çeken Tekin, "Dolayısıyla ben diyorum ki; siz bunlara 'cemaat ya da tarikat' diyorsunuz, kodluyorsunuz, biz öyle bir şey yapmıyoruz, biz STK'lerle protokol yapıyoruz." dedi. STK'lerle ilgili her yıl rutin denetimlerin yapıldığını, hukuka aykırı durumlarda gerekli yaptırımların uygulandığını belirten Tekin, hukuken geçerli tüzel kişiliği olan bir yapının bir siyasi parti tarafından "iyi" ya da "kötü", "devlete zararlı" ya da "faydalı" kategorisine konulmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Bakanlığın protokol yaptığı STK'lerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Tekin, bu protokolleri yapmaktan bir rahatsızlığının bulunmadığını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Tekin, şöyle devam etti:
Pozitif hukuka göre dernek ya da vakıf olarak tanımlanmış bir yapıyı cemaat ya da tarikat olarak tanımlama yetkisini nereden buluyorsunuz? Böyle bir hakkınız yok. Bunlar pozitif hukuka göre kurulmuş STK'ler. Bu STK'lerle yaptığımız protokoller, biz burada dominant olan, egemen olan taraf Bakanlık olarak biziz. STK'lerle yaptığımız protokollerin tamamı gönüllülük esasına dayanır. Yani hiç kimseyi zorlayarak bir STK ile protokol yapmayız. STK'lerin faaliyetlerini duyururuz, gönüllü olan öğrencimiz ya da öğretmenimiz katılır. Gönüllü olmayanları zorlayacak bir şey protokolde asla olmaz. Bu mutlaka yazılıdır.
Bu protokollerde Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu'ndan bütün mevzuata kadar hepsine uygun davranma zorunluluğunun "standart hüküm" olduğunu ifade eden Tekin, ayrıca eğitimin içeriğinin de ilgili genel müdürlüklerin denetiminde olduğunu, onaylardan sonra yapılabildiğini anlattı.
Eğitimi verecek kişilerin Bakanlıkça onaylandığını belirten Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
Üstüne basa basa söylüyorum, yalan söylüyorlar, iftira atıyorlar. Bütün protokollerimizin tamamı, Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinden bir tek kuruş para ödenerek yapılmış protokol değildir. Yani biz bir STK'nin faaliyetini parasal olarak bütçemizden desteklemeyiz. Şimdi diyor ya '4 milyar kaynak aktarmışsınız.' Yalan söylüyor. Ben Meclis'te de söyledim, 'Bunun belgesini gösterin.' diye. Dolayısıyla para ya da bütçe ayırmadan STK'lerin kendi imkanlarıyla yaptıkları protokollerdir, bizden herhangi bir kaynak aktarımı olmaz genel bütçeden.
Bakan Tekin, yeni öğretmen atamalarına ilişkin soru üzerine, daha önceki konuşmalarında şubat döneminde yapacakları atamalardaki öğretmenlerin göreve başlamasını arzu ettiğini söylediğini hatırlattı.
AA, Independent Türkçe