RTÜK yine "Durdi durdi duz kavurdi!"

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Türkiye'nin bunca yoğun ve önemli gündemi içerisinde RTÜK de hiç borç durmuyor. 

Yatıyor, yatıyor, yatıyor, yatıyor… Sonra bir kalkıyor, kükrüyor. 

Bizim Diyarbakırlıların, abuk subuk anlamsız iş yapanlar için söylenen çok güzel sözleri var; 

Duri duri tuz kavuri. 

Duruyor, duruyor, tuz kavuruyor.
 


RTÜK'ün görevi ne? 

Türkiye'deki diziler, filmler, belgesellerle… ilgili bir incelemede bulunmak ve en önemli maddesi Türk aile yapısının ahlak yapısına aykırı toplumu işte kamplaştırıcı, bölücü, çözücü, ayrıştırıcı yayınları engellemek veya uyarmak. 

Peki böyle mi yapıyor?

Ne yazık ki işte biraz evvel söylediğim gibi kıyamet koparken RTÜK'ten bir ses çıkmıyor.

Korkunç diziler, filmler oynuyor; korkunç derken öyle diziler var ki dizinin tek bir bölümünde 50-60 kişi öldürülüyor ve üstelik polis yok, asker yok, mahkeme yok; öldürüp gidiyorlar... 

Mesela "Ben Bu Cana Sığmazam" dizisi, mesela ondan evvel yayımlanan "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" dizisi…

Bunlar gibi birçok dizi var.

İnan edin, o kadar şiddet uygulanıyor ve o kadar çok insanlar şiddete teşvik ediliyor ki anlatılamaz.

Bu dizilerde çok fazla insan öldürüldüğü için, şu an piyasada bir espri var. 

Diyorlar ki, dizide sadece çatışmada öldürülen rolünü oynaması için, diziden diziye figüran transfer ediyorlar, birbirlerinden borç figüran alıyorlar.

Aynı şekilde işin ahlak yönüne gelirsek öyle diziler var ki, kimin kimle yattığı, kimin kimle ilişkiye girdiği birbirine karışıyor.

Mesela bir "Yalı Çapkını" dizisi var, bir de ayrıca bir "Yasak Elma" dizisi var ki bu dizide neredeyse bütün kadınlar aynı adamla ilişkiye giriyor. 

Peki arkadaşlar bu kadar şiddet, bu kadar uyuşturucu teşviki, bu kadar çarpık ilişkilerin olduğu dizilere, filmlere müdahale etmiyorsunuz da neden 40 yılda bir, biraz eli yüzü düzgün, elle tutulur bir dizi ortaya çıktığı vakit kıyamet koparıyorsunuz?

Burada 2 diziyi kastediyorum: "Kızılcık Şerbeti" ve "Kızıl Goncalar".

Burada "senaryo dört dörtlük", "hiç hata yok", "her şey mükemmel, çok iyi işlenmiş" gibi iddialarda bulunmuyorum. 

Üstelik çok iyi bir dizi ve film izleyicisi olmama rağmen, yine bu iddiada değilim. 

Çünkü bu da biraz daha profesyonellik ister. 

Diyarbakır'a televizyon yayınları 1974'te geldi, şimdi 2024'e giriyoruz, 50 yıldır dizi izliyorum; film izleme ise daha eski.

Peki, "Kızılcık Şerbeti" ve "Kızıl Goncalar" dizilerinde ne var?

"Kızılcık Şerbeti"nde, laik ve seküler bir ailenin kızı, görece dindar, muhafazakâr bir ailenin oğluyla evleniyor. 

Önce bir arkadaşlıkları oluyor, kız hamile kalıyor derken evleniyorlar ve süreç başlıyor. 

"Kızıl Goncalar"da ise bir tarikata mensup ailenin yolları bir şekilde işte laik seküler, Kemalist ulusalcı… ne derseniz deyin, bir başka aileyle kesişiyor.

Tekrar söylüyorum; bu dizilerin senaryosuyla, kurgusuyla, detaylarıyla mükemmel birer diziler olduğunu ifade etmiyorum. 

Ama özellikle "Kızıl Goncalar"ın ikinci bölümü laik, Kemalist, ulusalcı kesime de büyük dersler verecek repliklerle doluydu. 

Tarikat mensubu ailenin okula gönderilmeyen gencecik kızının, anlı şanlı emekli fizik profesörüne verdiği ders, inan eden hepimize de ders oldu. 

RTÜK, sana ne oluyor da yatıyorsun, yatıyorsun, ondan sonra bir kalkıyorsun...

Evet, tarikatlar da bu toplumun bir gerçeği. 

Bazı laikçi, ulusalcı çevreler gibi "tu kaka", "bütün tarikatlar yerle bir olsun" demiyoruz, diyemeyiz.

Ama bu tarikat yapılarının da içinde tıpkı diğer kurumlar, diğer yapılarda olduğu gibi, ciddi bir yozlaşma, ciddi bir çürüme, ciddi problemler var.

Bunların da üzerine gitmekten çekinmeyelim. 

Tıpkı diğer bütün kurumlarda olduğu gibi. 

Toplumun içinde birçok kurum var; keza aileler de böyle…

Ailelerde de bazı olumsuzluklar; çarpık ilişkiler var diye, aile yapısını toptan yok edemeyiz. 

Tarikatlar da böyle, toplumun birer gerçekleri, kültürel dokuları, bin küsur yıllık geçmişleri var.

Ama bugünkü yapılarının da hem ekonomik hem ahlaki olarak hem de inanç çarpıklıkları olarak bir elden geçirilmeleri gerekir.

Onun için RTÜK, sen işine bak da bu her gece 50-60 kişinin öldürüldüğü dizilerle en ahlaksız ilişkilerin işlendiği, gösterildiği; toplumun gözüne sokulduğu; uyuşturucunun teşvik edildiği, çarpık hayatın, haksız kazançların, mafyanın adeta teşvik edildiği dizilerle ilgilen.

RTÜK, 40 yılda bir çıkan, kısmen eli yüzü düzgün dizilerle uğraşma, aklını başına al.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU