Libya’daki geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nde Adalet Bakanı Halime Abdurrahman, sessizliğini bozarak, ülkedeki insan hakları durumu hakkında konuştu. Abdurrahman, bakanlığına bağlı olmayan ve başka tarafların kontrolünde olan cezaevlerinin varlığını doğruladı.
Libya, 2011 yılında merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesi ve güvenlik kaosunun yayılmasından sonra, resmi çerçevenin dışında, ülke geneline yayılmış silahlı oluşumlar tarafından yönetilen ‘gizli hapishaneler’ ile tanıştı. Ancak güvenlik ve adli makamlar, yerel ve uluslararası raporlar dışında bu cezaevlerinin ve içindekilerin akıbetini her zaman açıklamaktan kaçındı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Adalet Bakanı, geçen pazartesi akşamı yaptığı basın açıklamasında, ulusal uzlaşmayı ve devletin inşasını desteklemek için birçok tutuklunun serbest bırakılması amacıyla çalıştığını belirterek, “Ancak ulusal uzlaşmanın başarıya ulaşmasını istemeyenler de var” dedi.
Bakan bu diğer tarafların adını vermezken, Libya’da insan hakları meselesiyle ilgilenenler ise ‘silahlı milislerin önceki rejimin devrilmesinden bu yana vatandaşları, gurbetçileri ve düzensiz göçmenleri tutuklayıp gizli hapishanelere yerleştirmeye dahil olduğuna’ dikkat çekti.
Libya Ulusal İnsan Hakları Kurumu Başkanı Ahmed Abdulhekim Hamza, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yakın zamanda serbest bırakılan zorla kaçırılmış mağdurların belirttiğine göre Adalet Bakanlığı’na bağlı olmayan en az 8 hapishanenin var olduğunu dile getirdi.
Eski bir açıklamada ise Libya’daki uluslararası bilgi toplama misyonu, “Gizli gözaltı merkezlerinde işlenen ihlaller, işkence, cinayet ve tecavüz de dahil olmak üzere insanlığa karşı suç anlamına gelebilir” dedi. Misyon, kapalı olduğu ilan edilen ancak gizlice faaliyet göstermeye devam eden ve silahlı milislerin kontrolü altında olan bazı hapishanelerdeki ihlallere ilişkin raporları araştırdıklarını açıkladı.
Hamza, Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki hükümette Adalet Bakanı’nın şu an bakanlık kapsamında olmayan cezaevleri hakkındaki konuşmasıyla ilgili olarak ise ‘bakanlığa bağlı cezaevlerinin yaşadığı felaket gerçeğinin gerçek boyutunu gizlemeye, bakanlığın mahkumların ve Bakanlığa bağlı ıslah ve rehabilitasyon kurumlarının koşullarını iyileştirme ve ele alma konusundaki başarısızlığının boyutunu örtbas etmeye yönelik bir girişim’ olduğunu belirtti.
Adalet Bakanı, sağlık komitelerinin Adalet Bakanlığı’na bağlı olmadıkları için bazı gözaltı noktalarına giremediklerini açıkladı. “Mahkemelerde bazı hakimler tehdit ve şantaja maruz kaldı. Bu da onları davalardan çekilmeye zorladı” diyen Bakan, “Bazı tutuklular, duruşmalarının üzerinden yıllar geçmesine rağmen davalarının karara bağlanması için mahkemelere getirilmedi” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda Kaddafi’nin damadı ve Askeri İstihbarat Teşkilatı’nın eski başkanı Abdullah es-Senussi’ye (73 yaşında) atıf yapıldı.
Senussi’nin geçtiğimiz aylarda birden fazla kez Trablus Temyiz Mahkemesi huzuruna çıkarılması gerekiyordu. Ancak Abdurrauf Kara liderliğindeki silahlı milislerden oluşan Caydırı Güç, onu Kaddafi’yi korumakla görevli güvenlik şefi Mansur Daou ile birlikte mahkemeye çıkarmadı. Ayrıca üst üste yedinci kez davayı erteleme kararı aldı.
Adalet Bakanı, hükümeti savunurken, önceliklerinin insan haklarına saygı ve Libya vatandaşının onuru olduğunu belirtti. Ayrıca, “Kutsaldır ve kendi ülkesinde yargılar. Dünyadaki hiçbir ülkenin hiçbir Libya vatandaşına saldırma hakkı yoktur” dedi. Dış Güvenlik Servisi’nde (istihbarat) eski bir memur olan Ebu Acile el-Merimi, hükümet tarafından 1988’de İskoçya’nın Lockerbie kenti üzerinde bir Amerikan uçağını bombalama suçlamasıyla ilgili olarak soruşturulması için 2022’nin sonunda ABD’ye teslim edildi.
Bakanın sunduğu bu gerekçelere rağmen Hamza, Bakanın sözlerinin ‘sadece diğer konulara dikkat çekme çabası’ olduğunu söyledi. Ayrıca üzerindeki baskıyı azaltmak için bunu ileriye kaçış politikası olarak tanımladı.
Adalet Bakanı ise bakanlığının başarıları olacak nitelendirdiği başarıları sıralarken, kanunla kendisine verilen yetkiler uyarınca, Başkanlık Konseyi’nin himayesi altında bazı taraflarca siyasallaştırılmış olarak sınıflandırılan ‘ulusal uzlaşmayı ve bazı tarafların insan haklarına saygıyı desteklemek için bir başkanlık af taslağına’ dikkati çekti.
Ulusal İnsan Hakları Kurumu, son raporunda Adalet Bakanlığı’na sert eleştiriler yöneltti. Kurum, ister Adalet Bakanlığı’na bağlı cezaevlerinde, ister silahlı grupların kontrolündeki diğer cezaevleri ve gözaltı merkezlerinde olsun tutuklu ve hükümlülere karşı çok sayıda ciddi ihlal yaşandığına dikkati çekti.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, ‘Parmaklıklar Arkasındaki Suiistimaller’ başlıklı eski bir raporda birçok hukuki ve insani ihlale değindi. Raporda, “Libya’da tutukluların ve gözaltı merkezlerinin sayısı konusunda kesin rakamlar mevcut değil. Ayrıca, İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına bağlı olan veya doğrudan silahlı gruplar tarafından yönetilen gözaltı merkezlerine ilişkin de istatistik bulunmuyor” ifadelerine yer verildi.
Adalet Bakanı ise ‘seçici adaleti’ reddettiğini söylerken, “Tüm Libyalıların arzularını karşılayan bir ulusal uzlaşmanın parçası olmadığı sürece suçlar ve ihlaller, adalet gerçekleşmeden sonuçlanmayacaktır” dedi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.