Dünyanın neden daha fazla petrole ihtiyacı var?

Petrolün 2045 yılına kadar dünya enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 29'unu karşılaması bekleniyor, bu da o zamana kadar 12,1 trilyon dolar, yani yıllık 500 milyar dolardan fazla yatırım gerektiriyor

Fotoğraf: Reuters

Diş macununun, fotoğraf makinesinin, sabunun, bilgisayarın, jet yakıtının, araba tekerleklerinin, göz lenslerinin ve protezlerin ortak noktalarının ne olduğunu biliyor musunuz?

Petrol.

Eğer bugün petrol ortadan kaybolursa, üretimi petrole veya ondan türetilen maddelerden birine bağlı olan birçok önemli mal ve hizmeti kaybederiz.

Örneğin, petrolün ortadan kaybolması ulaşımın durmasına, evlerin donmasına, tedarik zincirlerinin bozulmasına ve enerji yoksulluğunun artmasına neden olabilir.

Birleşik Krallık Enerji Enstitüsü ile danışmanlık firmaları KPMG ve Kearney tarafından yayımlanan Dünya Enerji Raporu 2022, her türlü fosil yakıtın 2022 yılında dünyadaki enerjinin yüzde 82'sini temsil edeceğini vurguladı.

Bu tahmin, sektörün orta ve uzun vadede geleceğini inceleyen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) yıllık raporunun son baskısı olan Dünya Petrol Görünümü 2022 raporunun tahminlerine benziyor.

Fosil yakıtların söz konusu payının son 30 yılda tahmin edilen oranlarla benzer olduğunu belirtmekte fayda var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öyleyse, yaşam standartlarının iyileştirilmesinde, istikrarın, ekonomik büyümenin ve enerji güvenliğinin desteklenmesindeki önemli rollerinin yanı sıra, sektörün teknolojileri geliştirme ve emisyonları azaltmanın en iyi yollarını bulma çabalarına rağmen, enerji dönüşümü tartışmalarında petrol ve doğal gaz gibi bazı hayati emtialar neden göz ardı ediliyor?

İklim değişikliği konusu çok önemli ama bu konunun önemi, enerji alanında artan küresel büyümenin karşılanması gibi diğer konuların önemiyle çelişmemeli.

Tam tersine, dünya, emisyonları azaltmak ve rahat yaşamak için gereken tüm ürün ve hizmetlerin teminini güvence altına almak için birlikte çalışmalı.

Bu hedeflere ulaşmak için OPEC üyesi ülkeler, arama ve çıkarma sektörü ile rafinaj ve imalat sektörünün kapasitesinin geliştirilmesine yatırım yaptılar.

Aynı zamanda temiz teknolojileri seferber ettiler ve petrol sektöründe operasyonlardan kaynaklanan emisyonları azaltma konusunda kapsamlı deneyimlerden yararlandılar.

Ayrıca yenilenebilir enerji, hidrojen, karbon yakalama, depolama ve kullanma teknolojisinin yanı sıra döngüsel karbon ekonomisinin kullanımına da yatırım yaptılar.

Sonuç olarak, yenilenebilir enerjiye yoğun yatırım yapmak ve aynı anda yakın gelecekte ve önümüzdeki on yıllarda herkesin ihtiyaç duyacağı petrolü üretmeye devam etmek mümkün.

Söz konusu yaklaşım, özellikle çalkantılı zamanlarda dünyada istikrarın artırılmasına katkıda bulunacaktır.

Bu çok önemli, çünkü tarih bize enerji geçişlerinin onlarca yılda gerçekleştiğini ve birçok yol izlediğini gösteriyor.

Mesela elektrikli otomobilleri ele alalım; Toyota Prius, 1990'ların sonlarında dünyanın en çok üretilen hibrit elektrikli otomobili olmasına rağmen, Amerikan Ulusal Otomobil Satıcıları Birliği tarafından yapılan araştırmalar, 2022 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde satılan toplam otomobil sayısının yüzde 12,3'ünü hibritlerin, şarjlı hibritlerin ve batarya ile çalışan otomobillerin oluşturduğuna işaret ediyor.

Elektrikli otomobillerin artan popülaritesi tartışılmazken, batarya ile çalışan otomobillerin toplam satışının geçen yıl Çin'deki toplam yeni otomobil satışlarının yüzde 19'unu oluşturduğunu da belirtmek gerekiyor.

Avrupa Birliği'nde ise benzinli ve dizel otomobil satışları, 2022 yılı otomobil satışlarının yarısını oluşturdu.

Dolayısıyla, ulaştırma sektörü (ve aslında diğer sektörlerin çoğu) söz konusu olduğunda, dünya çapında milyonlarca insanın şimdi ve gelecekte petrole olan bağımlılığını göz ardı etmek adil değil.

Bu konu, artan enerji talebinin karşılanmasının yanı sıra, enerji güvenliğinin sağlanması, makul fiyatlarda enerji kaynakları sunulması, Paris İklim Anlaşması doğrultusunda emisyonların azaltılması için gereken yatırımlar konusuyla birleştiğinde daha da önem kazanıyor.

Dünya nüfusu sürekli artıyor. Nitekim OPEC'in Dünya Petrol Görünümü raporunda, araştırmanın sona ereceği 2045 yılına kadarki dönemde dünya nüfusunun 1,6 milyar kişi artmasının beklendiği belirtildi.

BM de dünya nüfusunun 2100 yılında 10,4 milyar kişiye ulaşmasının beklendiğini ifade ediyor.

Örgütün Dünya Petrol Görünümü raporu aynı zamanda, küresel enerji talebinin 2045 yılına kadar yaklaşık yüzde 23 oranında artmasının, petrol talebinin de artarak günde 110 milyon varil seviyesine ulaşmasının beklendiğine işaret ediyor.

Dolayısıyla petrolün önümüzdeki on yıllar boyunca küresel enerji altyapısının önemli bir parçasını oluşturmaya devam edeceği bizim için açık ve net.

Bu geçtiğimiz on yıllarda petrol çağının sona erdiğine dair yapılan birçok açıklamayla tam bir tezat oluşturuyor.

Aslında petrol talebi tüm zamanların en yüksek seviyesine yakın ve 2023 ve 2024'te günde yaklaşık 5 milyon varil artacak.

Şu anki seviyesinde hiçbir enerji türünün geleceğin enerji ihtiyacını karşılayamayacağı kesin. Bu nedenle tüm halklara uygun, her türlü enerjinin kullanımına odaklanan, her türlü teknolojinin gelişimini teşvik eden kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor.

Bu çerçevede OPEC üyesi ülkeler gelecekteki enerji ihtiyaçlarının karşılanması için gereken enerjiyi temin etme konusundaki istekliliklerini, hazırlıklarını ve kabiliyetlerini gösteriyorlar.

Emisyonların azaltılmasına ve enerji fakirliğinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaya odaklanıyorlar.

BM istatistikleri, dünyada 700 milyondan fazla insanın elektriksiz yaşadığına ve dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin etkisiz ve çevreyi kirleten pişirme araçları kullandığına işaret ediyor.

Çeşitli koşulları altında yaşam, araçlar, klimalar ve bilgisayarlar gibi lüks sayılan araçlar etrafında dönmez, daha ziyade elektrik ve ısınma gibi yaşamın gerekli temellerini sağlamanın etrafında döner.

Bu bağlamda petrol, uygun fiyatlı ve yeterli enerji arzı sağlayabilir ve enerji fakirliğinin ortadan kaldırılmasına katkıda bulunabilir. Hatta bu konuda çok önemli bir rol oynayacaktır.

Gelişmekte olan ülkelerin hâlâ bu konunun önemini açıkça vurguladıklarını belirtmekte fayda var, peki ya gelişmiş ülkelerin tutumu nedir?
 


Dünya, -coğrafi ayrımları bir yana- bir başka ikilemle daha karşı karşıya, o da enerji sektörüne ve türlerine yatırım için yeterli fon ayrılamamasıdır.

Tek başına petrol talebinde öngörülen büyüme sürdürülebilir arzı korumak için büyük yatırımlar gerektiriyor.

Petrolün 2045 yılına kadar dünya enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 29'unu karşılaması bekleniyor, bu da o zamana kadar 12,1 trilyon dolar, yani yıllık 500 milyar dolardan fazla yatırım gerektiriyor.

Burada son dönemde kaydedilen yıllık yatırım oranlarının gereken seviyelerin altında kaldığını da belirtmeliyiz.

OPEC, petrol sektörüne yeterli yatırım yapılmaması durumunda ortaya çıkabilecek ciddi sonuçlar konusunda uyarıyor.

Örgütün araştırmaları, bazılarının talep ettiği gibi petrol arama ve çıkarma sektöründeki yatırımların durdurulması durumunda önümüzdeki 5 yıl içinde günlük petrol arzında yaklaşık 16 milyon varillik kısıtlamanın yaşanmasının kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor.

Petrol sektörü milyonlarca insanın yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli bir rol oynuyor.

Eğer bu sektörün bahsi geçen asil rolü oynamaya devam etmesini istiyorsak, dünya ciddi bir şekilde enerji geçişlerinde düzenli bir yaklaşım benimsemeyi arzuluyorsa, gelecekteki enerji talebini karşılamayı ve herkes için enerji güvenliğini sağlamayı talep ediyorsak, sektördeki bu akut ve kronik yatırım sıkıntısının bir an önce giderilmesi gerekiyor.

Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28), Paris İklim Anlaşması'nın uygulanmasındaki ilerlemeyi değerlendirmek için önemli bir fırsat sunacak.

Konferansın başkanı olarak atanan Dr. Sultan Ahmed el-Caber dünyanın mümkün olan maksimum enerjiye ve minimum emisyona ihtiyacı olduğunu söyledi.

Bu hedefe ulaşmak ve özellikle mevcut ve gelecekteki küresel enerji talebini karşılamak için her türlü enerjiye duyulan ihtiyaç ışığında, daha fazla gerçekçiliğe ihtiyacımız var.

Sonuç olarak, hiçbir kişinin, sektörün veya ülkenin gereksinimlerinin göz ardı edilemeyeceğine ve COP28 Konferansı'nın ev sahipliği yapacağı tartışma ve diyalogların da bu yapıcı yaklaşımı benimseyeceğine inanıyoruz.

Tarih, karar alıcıların enerji sektörünün iç içe geçmiş düğümlerini kavramada başarısız olmaları durumunda neler olacağına dair yeterli bir uyarı niteliğindeki çalkantılarla ilgili örneklerle doludur.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU