Savaşlar kafalarda başlar ve tarihin, ideolojinin, kolektif ve bireysel hırsların yüküyle ekilen tohumları vardır.
Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı ikinci yılına yaklaşıyor ve her geçen gün daha karmaşık hale gelerek tüm dünyanın ilgisini, kaygısını ve korkusunu artırıyor.
Rusya her türlü silahla saldırısını sürdürüyor ve NATO ülkeleri Ukrayna'ya silah ve para pompalıyor.
Bu savaşın ne zaman sona ereceğini ve küresel bir savaşa dönüşen çatışmada taraflarca hangi çözümlerin kabul edileceğini kestirmek zor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ukrayna'ya saldırı emrini veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kendisi. Bu savaşın etkenleri hakkında çok şey söylendi ve yazıldı.
Her savaşı başlatan bir baş vardır. Peki, Ukrayna söz konusu olduğunda, Rusya Devlet Başkanı Putin'i savaşa girme direktifini vermeye iten sebep neydi?
Putin, tüm ölçütlerde lider bir kişiliğe sahip ve Rus halkının çoğunluğunun aradığı ve etrafında toplandığı bir şahsiyet.
Rusya, siyasi bir varlık olarak kurulduğundan bu yana, çarlık döneminden Bolşevik Devrimi'nin lideri Lenin'e ve ondan sonra gelen Rus hafızasında hâlâ büyük bir yeri olan kan dökücü ve korkunç lider Joseph Stalin'e kadar, yalnızca katı ve inatçı tek lider yönetimine tanık oldu.
Milyonları öldürmesine ve sürgüne göndermesine rağmen Rus halkı Stalin'i, halkını Nazi saldırısını püskürtmeye ve yenmeye yönlendiren katı ve yiğit lider olarak görüyor.
Rusya'nın Batı'dan ve Doğu'dan, Napolyon Bonapart'tan Adolf Hitler'e kadar kendisine karşı yürütülen savaşları unutmayan bir hafızası var.
Rusya, her türlü tarım ve maden kaynakları bakımından zengin, uçsuz bucaksız bir ülke, ancak iki büyük sorunu var.
Birincisi, düz coğrafi yapısı; etrafını koruyan yüksek dağları yok.
İkinci sorunu da az nüfusu; 17 milyon metrekareden daha fazla olan yüzölçümü ile dünyanın en büyük ülkesi olmasına rağmen, nüfusu 140 milyonu geçmiyor.
Ötekinden korku saplantısı Rusları terk etmiyor, Napolyon ve Nazi savaşlarının yaraları Rus hafızasının katmanlarında asla iyileşmiyor.
Vladimir Putin, bir efsaneye daha yakın garip paradoksların birleştiği bir laboratuvarda şekillendi.
Hayat ölümün rahminden, zafer ise yenilginin oyuklarından doğdu. Heybet ve azamet parçalandı ama yeniden ağır bir çekiç oldu ve İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme gücünü dayattı.
İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında, Alman Nazi güçleri Leningrad- St. Petersburg şehrini sıkıştırıp 900 gün boyunca kuşattığı sırada, bir toplu mezara taşınıp gömülmek üzere düzinelerce ceset bir kamyona doldurulmuştu.
Kamyon hareket etmeden önce aniden bir asker geldi ve kamyonun önünde durdu, cesetlerin arasında yatan bir kadının ayağındaki ayakkabı dikkatini çekti.
Karısına aldığı ayakkabıların aynısıydı. Kadın onun karısıydı. Onu sadece kendine ait bir mezara gömerek onurlandırmak için omuzlarına alıp taşımaya karar verdi.
O anda ceset hareket etti ve nefes aldı. Tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Savaşın bitiminden sonra "Vladimir Putin" adını verdiği bir çocuk doğurdu.
Annesi gibi Vladimir'in babasının da mucizevi bir kurtuluş hatırası var. Babası, bir grup Rus askeriyle birlikte Leningrad Cephesinde savaşçıydı.
Bir Alman kuvveti onlara saldırarak gruptaki askerlerin çoğunu öldürdü ve sadece dördü hayatta kaldı, geri çekildiler ve bir ormana saklandılar.
Alman kuvvetleri onları takip etti ve üçünü öldürdü, sadece biri ağaçlarla çevrili küçük bir gölde saklanmayı başardı.
Almanlar köpekleriyle göle yaklaştılar ama o suya daldı ve hayatta kalmayı başardı, bu kişi Vladimir Putin'in babası Spiridonoviç Putin'di.
Paradoksların ve tuhaflıkların rahminden doğan oğul Vladimir, Sovyet istihbaratı "KGB"nin ofisinde çalışmak üzere Sovyetler Birliği'ne bağlı komünist Doğu Almanya devletine intikal etti.
Berlin'in Doğu Almanya kısmında, annesi bir ayakkabı sayesinde toplu mezara gömülmekten kurtulan ve Leningrad'ın evladı olan Rus genci, annesini ve babasını öldürerek neredeyse onun dünyaya gelmesini engelleyecek olan Almanların topraklarında emirleri veren kişi oldu.
Doğu Almanya, Sovyet istihbaratının operasyon odasıydı ve Doğu Alman istihbaratı -Stasi- Rus KGB'sinin en önemli araçlarından biriydi.
Putin'in bu görevi, komünist kamp ile kapitalist kamp arasındaki sessiz küresel güvenlik savaşının yakından yaşandığı o yerdeydi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra pek çok şey ortadan kalktı ve yeni şeyler yaratıldı.
Vladimir Putin farklı işler yaptı ve maddi sıkıntılar nedeniyle taksi şoförü olarak çalışmaya başladı.
Daha sonra Rusya'nın yeni cumhurbaşkanı Yeltsin'in ofisinde orta düzey bir memur olarak işe başladı ve onu halefi olarak atayana kadar Yeltsin'e yaklaştı.
Vladimir Putin içinde kan, zaferler ve başarısızlıklar da dahil olmak üzere hayat dolu dönemler taşıyor. Başında hırslardan oluşan bir ordu ve kararlılıkla Kremlin Sarayı'na girdi.
Bunlardan biri de bir zamanlar Sovyetler Birliği tarafından temsil edilen Rusya'nın gücünü ve heybetini geri kazanmak ve dünya üzerindeki Batı egemenliğine direnmekti.
Uluslararası karar alma süreçleri üzerindeki Amerikan hegemonyasını reddettiğini duyurdu ve bunu 2007'de Almanya'nın Münih kentinde yapılan Güvenlik Konseyi toplantısında deklare etti.
5 Amerikan başkanıyla çalıştı ama onlarla onun arasında sular hiç durulmadı. Amerikan başkanlarıyla yaptığı tüm görüşmelerde, demokrasiden eşcinselliğe kadar onların talep ettiği şeylere karşı olduğunu gizlemedi.
Başkan Barack Obama, Putin ile gerilimi tırmandırıcı bir politika izlemek istemezken, başkan yardımcısı Biden, Putin'in politikaları konusunda katı bir tutum izliyordu. Bu nedenle Obama, Rusya ile ilişkiler dosyasında ona yetki verdi.
Eski başkan Donald Trump ise Putin'in politikalarını onayladı, Rusya'nın Kırım'ı ilhakına desteğini açıkladı. Kırım'ın Rus toprağı olduğunu ve Ukrayna'nın bir ülke olmadığını söyledi.
Trump'ın NATO'yu küçümsemesi Putin'i memnun etti. Putin'in kendisini başkanlığa ulaştıran seçimlerde Trump'a yardım ettiği hakkında çok şey söylendi.
Başkan Vladimir Putin, uluslararası siyasi sahneyi değiştirmeyi amaçlayan marjinal politikasında, Sovyet varlığını yeniden kurma ve gelişmiş bir askeri güç inşa etme amacında, nükleer silah kullanma tehdidinde ne kadar ileri gidecek?
Bugün dünya, Ukrayna topraklarında dönen küresel bir savaş içinde yaşıyor ve NATO, Rusya'ya komşu Baltık devletlerinin kendisine katılımıyla Rusya sınırlarını kuşatıyor.
Çin, Rusya'yı dostu görüyor ve aynı zamanda dev küresel ekonomik projesi İpek Yolu'nu inşa etmek, vurucu bir askeri güç oluşturmak için canla başla çalışıyor.
Silahlı gözünü Tayvan'a dikmiş bekliyor. Kuzey Kore hızla füze ve nükleer silah kapasitesini artırıyor. ABD ve Avrupa istihbarat servisleri hâlâ Putin'in kişiliğini analiz ediyor, vücut dilini okuyor ve tüm hareketlerine ışık tutuyor.
Çünkü o kökleri efsanevi tuhaflıklara uzanan emelleri olan zorlu ve katı, korkunç silahlara sahip bir lider. Savaşının sınırları neresi olacak ve tarih ile emellerin biriktirdiği uzantılarının ufku nerede olacak?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu