Mişri'nin beklenmedik gidişinin ötesinde Libya...

Bu savaş ateşinin gizli belgelerin, bilinmeyen olayların ve kapalı kapılar ardında cereyan eden siyasi alım-satım anlaşmalarının deşifre edildiği bir medya sızdırma kampanyası şeklinde adım adım başlaması da kuvvetle muhtemel

Fotoğraf: AA

Geçen son 10 yıl Libya siyaset sahnesi değişmediğini, daha doğrusu (oyuncular yüzünden) değişmesinin mümkün olmadığını kanıtladı.

Ne kadar olay yaşanırsa yaşansın ve ne kadar değişim meydana gelirse gelsin bunlar temele inmeyip yüzeysel kaldı.

Geçen günlerde medyada sürpriz bir olayla karşılaştık. Bu, geçmiş yıllarda atılıp saldırdığı meydanın geniş bir cephesini işgal eden bir İhvan toteminin düşüşüyle ​​​​temsil edilen önemli bir değişikliğin habercisi gibiydi.

Halid el-Mişri'nin Devlet Yüksek Konseyi (DYK) başkanlığını yapılan iç seçimler sonucunda rakibi Dr. Muhammed Tekele'ye karşı kaybetmesinden bahsediyoruz.

Libya'daki İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) grubunun önde gelen liderlerinden DYK eski Başkanı Mişri, 5 yıldan fazla bir zamandır DYK başkanlığı koltuğunda bağdaş kurmuş oturuyordu.

Ön saflardan ani çıkışı ve yerine Dr. Tekele'nin geçmesi, bazılarına alışılmadık bir gelişme ve başka değişikliklere yol açabilecek bir değişim gibi göründü.

Gerçekçi ve pratik bir şekilde bakıldığında, gidişi İhvan grubu ve kişisel olarak kendisi için bir kayıp olabilir.

Ancak genel düzeyde gidişi, krize sebep olan ve mevcut durumun devam etmesinin en önemli faktörlerinden biri olarak çoğunluk tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak sadece bu kadar.

Aslında Libyalıların çoğu bu değişiklikle ilgilenmedi. Bunun sebebi, isimlerin değişmesinin durumları değiştirmeyeceğini düşünmeleri olabilir.

Mişri'nin Libya siyaset sahnesinde gökten düşercesine birden belirdiği gibi onun yerine geçen isim de Libyalıların bilmediği gökten düşen başka biri olarak ortaya çıktı.

Birçok kişiye göre bu isim seleflerinden farklı olmayacak. Bunun nedeni, Libya krizinin düğümlerinin, birçok kişinin hemfikir olduğu üzere, sadece uzak ve yakın bilinen kanallar aracılığıyla çözülebilecek olması.

Bu iyi tanınmış kanallarda krizin kilitleri ve anahtarları mevcuttur. Bu kanallar iki düzey şeklinde ortaya çıkar; uluslararası ve yerel.

Yerel olanlar ikincil bir rol oynar, çünkü vekil rolünde konumlanır. Bu kanalları gösteren tüm işaretler yolda mevcuttur.

Buna ilaveten Mişri'nin sahnenin önünden çekilmesi sahne arkasından da çekileceği anlamına gelmez.

Pek çok sahne arkası vardır ve burada loş ışıklar bulunur. Bunların altında birileri hayalet gibi hareket eder.

Ancak aslında seyirciler önünde sahnede somutlaştırılan metinleri hazırlayan ve vekil-oyunculara ders verenler onlardır.

Bazıları bu bakış açısını abartılı bulup bunu gerçeğe tek bir pencereden bakmak olarak görebilir.

Ancak gerçekle yüzleşmeleri onlar için umuda sarılmaktan vazgeçip kötümserliğe dayanmak anlamına gelmiyorsa böyle düşünmeleri yanlış.

Mevcut durumun durgun bataklığından ve hayatın her alanında yol açtığı kirlilik ve çürümeden kurtulma umudundan kimse vazgeçmeye cesaret edemiyor.
 


Yıllardır dönen oyunun temeli Libya halkını cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini düzenleme hakkından mahrum bırakma prensibine dayanmaktadır.

Bu seçimler mevcut durumdan çıkılmasını ve hegemonyasını kuran herkesten kurtulmayı sağlayacaktı. Ancak bu kişiler oyunun devam etmesinde ısrar ediyor.

Çünkü seçimlerin yapılması onlar için kaybederek sahneden inecekleri ve arkalarından kimsenin üzülmeyeceği anlamına geliyor.

DYK'deki son seçim oyunu ve sahne arkasında dönen şeyler sadece önceki perdelere eklenen başka bir perdeyi temsil ediyor.

Burada en büyük kazanan, başkanlığı üstlenen Dr. Muhammed Tekele'den ziyade Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ve Mareşal Halife Hafter olabilir.

Garip bir şekilde Mişri hezimet bıçağının ağzını yorum veya açıklama yapmadan yuttu. Bu, kendisini tanıyanlara göre ondan beklenmeyen bir durum.

Şu anki sessizliği, teslim bayrağını kaldırdığı anlamına gelmiyor, daha ziyade yeni bir savaşa hazırlanıyor olması ve ateşinin birçok kişiyi yakması mümkün.

Bu savaş ateşinin gizli belgelerin, bilinmeyen olayların ve kapalı kapılar ardında cereyan eden siyasi alım-satım anlaşmalarının deşifre edildiği bir medya sızdırma kampanyası şeklinde adım adım başlaması da kuvvetle muhtemel.

Uzun süre beklemeyeceğiz. Çünkü ne derler bilirsiniz; yarın bir gün uzaklıkta...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU