Irak'ta Muhammed Şiya Sudani hükümeti, üst üste attığı normalleşme adımlarıyla ülkeyi yeni bir rotaya soktu ve kaos imajının yıkılmasına dönük ciddi ilerlemeler kaydetti ancak parçalı ve karmaşık yapının bunun sonuca ulaşmasına izin vermeyeceği merak konusu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Irak'ta yeni hükümeti bekleyen fırsatlar
Ülkede 10 Ekim 2022'de yapılan seçimlerin üzerinden geçen yaklaşık 13 ayın ardından kurulan Sudani hükümeti, beklenenin aksine reformist, uzlaşmacı, mezhep taassubundan uzak ve batı ile de uyumlu bir profil çiziyor.
Şu ana kadar attığı adımlar da geçmişe takılıp kalarak ülkeyi ideolojik karanlıklara hapsetmek yerine geleceğe dönük projelerle vatandaşların huzur ve refahını önceleyen bir siyasi strateji izliyor.
Sudani, "Batılı" olarak nitelendirilen Mustafa el-Kazımi'nin ardından "İrancı" kanadın ısrarla teklif ettiği ve arkasında durduğu bir aday olarak öne çıktı.
Sudani isminin 2022 Eylül'ünde İran'a yakın Şii gruplar tarafından gündeme getirildiğinde Sadr'ın sert tepki verdiğine ve ölümlerle sonuçlanan çatışmaların yaşandığını unutmamak lazım.
Bu zaviyeden bakınca Sudani'nin "başarısızlık" gibi bir seçeneğinin olmadığını ve radikal Şiiler ile Tahran yönetiminin sessizliğinin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini eklememiz gerekiyor.
Sudani, göreve geldiği 27 Ekim 2022 tarihinden bu yana Erbil ile Bağdat arasındaki tartışmaları konuları masaya getirdi ve bu konuda önemli anlaşmalar imzalandı.
Sudani, Erbil yönetimine memur maaşları için her ay yaklaşık 400 milyon dinar gönderdi.
Irak Federal Yüksek Mahkemesi'nin gönderilen bu paranın "anayasaya aykırı olduğu" kararına rağmen Sudani hükümeti, bu parayı başka bir ad altında göndermeye devam etti.
Bütçe hükümete büyük bir avantaj sundu
Yeni hükümet, bütçe konusunda Sünniler ve Kürtler ile anlaşarak bir tasarı hazırladı ve Meclis'e sundu. Bu son yılların örnek konsensüslerinden bir tanesi olarak görülebilir.
Irak'ta uzun aranın ardından 12 Haziran'da Meclis'te tartışmalı bir şekilde onaylanan bütçe, ülkedeki parçalı ve karmaşık zemini göstermesi açısından oldukça önemli bir kriter.
Zira bu ülkede para, herkesin yumuşak karnı ve tüm tartışmaların üzerine bina edildiği bir olgu.
Irak'ta Meclis Maliye Komisyonu bütçeyle ilgili 60 toplantı yaptı ve hükümetle 180 defa görüşme gerçekleştirdi.
Bütçe, 12 Haziran'da 329 sandalyeli mecliste 229 vekilin hazır bulunmasıyla onaylandı.
Bütçedeki maddeler tüm siyasilerin uzlaşısı neticesinde yazıldı, hükümet oturup payları bölüştürmedi.
Irak bütçenin onaylanması ve yerel seçimlerin yıl sonunda yapılacak olmasıyla normalleşme yolunda büyük ilerlemeler kaydetti.
Irak'ın, kaos imajından kurtulabilmek için kendisinden beklenen bazı adımları atması gerekiyordu.
Seçimlerin zamanında yapılması, hükümetin gecikmeden kurulması, devlet otoritesinin tesis edilmesi, silahlı güçlerin siyasi otoriteye bağlı olması, ekonomi politikalarında ve dış siyasette vatandaşlarının çıkarını öncelemesi gibi politikalar olmazsa olmazlar arasında yer alıyordu.
Irak normalleşme sınavıyla karşı karşıya
Son dönemde hem iç hem de dış aktörlerin görece esneklik göstermesiyle Irak normalleşme yoluna girdi.
Kazımi ile varılamayan "Bağımsız Irak" hedefine Sudani ile ulaşılmak isteniyor.
Bu bağlamda "Irak Vatandaşlığı" bilinci de cazibeli hale getirilerek bunun Kürdistan Bölgesini de kapsaması amaçlanıyor.
En radikal Şiilerin dahi açık çek verdiği Sudani'nin Erbil yönetiminin taleplerine karşı son derece iyimser davranması, görüşmelerde olumlu bir tavır sergilemesi ve sorunlara çözüm odaklı yaklaşması Erbil'i de bu yeni denkleme yaklaştırmaktadır.
Bu noktada Maliki'nin ilk iki döneminde yani 2006 ile 2014 arasındaki yıllarda Erbil ile Bağdat arasında varılan konsensüsün bir benzerinin yeniden hayata geçme şansı var.
Zira bazı radikal Şii grupların zaman zaman uzlaşı ortamını baltalama girişimlerine ragmen Şiiler, Sünniler ve Kürtler gelinen noktadan geri adım atmak istemiyor.
Çünkü uzun müzakerelerin ardından varılan bu anlaşma bozulacak olursa her şey sil baştan olacaktır.
Mevcut uzlaşı bozulursa Sadr'ın tekrar sahalara döneceğini her zaman hatırda tutmak lazım.
Şiilerin de Sünniler ve Kürtler olmadan dünyaya birlik ve bütünlük mesajı veremeyeceğini ve uluslararası kamuoyunu bu noktada ikna edemeyeceğini de bilmemiz gerekiyor.
Irak, denge siyasetini nereye kadar muhafaza edebilir?
Sudani, İran, Batı, Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında bir denge siyaseti yürütüyor ve herhangi bir ideolojik siyasete angaje olmadığı mesajını vermeye çalışıyor.
Bu çerçevede Basra vilayetindeki Fav Limanı'nı Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlayacak büyük bir projeye start verdi.
Bunu ne kadar başarabilir bilinmez fakat buna cesaret etmesi bile dikkate alınması gereken bir gelişme.
Zira bu proje bir yerde İran'ın Kuze-Güney Koridoru'na da alternatif olabilecek potansiyele sahip.
Irak projeye 17 milyar dolar yatıracak ve Katar, Bahreyn, Suudi, Umman vs. ülkeleri buradan Avrupa'ya bağlayacak.
Irak bu amaçla Bağdat'ta bir konferans düzenledi ve Körfez ülkeleri ile komşu ülkelerden üst düzey katılımlar oldu.
Geçen ay Katar Emiri Al Sani de Bağdat'ı ziyaret etti. Katar Emiri demişken, Al Sani'nin Bağdat ziyareti esnasında Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani de hazır bulundu ve iki ülke arasında enerji anlaşmaları imzalandı.
Katar Irak'taki doğalgazın çıkarılması ve işletilmesi noktasında Bağdat yönetimine destek verecek.
Irak'ın enerjide ve lojistikte dışa bağımlılıktan kurtulması demek İran'ın buradaki etkisinin de zayıflaması anlamına geliyor.
Sudani'nin fırsatları değerlendirme potansiyeli
Yularıda saydığımız bir dizi nedenden dolayı İran, Sudani'nin politikalarına karşı olumsuz bir tavır sergilemiyor ancak nereye kadar izin vereceği de şu an muamma.
Bu arada bütçenin 1 yerine 3 yıl olması hükümetin yürüteceği politikalarda Sudani'nin elinin rahat olacağı anlamına geliyor.
Sudani, 3 yıl boyunca yürüteceği politikalarda Şii tarafların isteklerine mahkum olmayacak ve hayata geçireceği projeler için de parlamentodan icazet almakla uğraşmayacak.
Bir pürüz çıkması halinde de bir yasanın Meclis'ten geçirilmesi için yeniden konsensüs arayışına girmeyecek.
Bu anlamda bütçenin 3 yıl olması hükümetin elini oldukça rahatlatan bir faktör.
Sudani, İran'a yakın Şiilerin desteklediği bir isim olmasına ragmen ABD'nin ülkedeki askeri varlığına da karşı çıkmıyor ve ihtiyaçları olduğunu açıkça söylüyor.
Bu reel politiğin hamaset siyaseti ve ideolojik fantezilerden çok farklı olduğunu gösteriyor bize.
Sonuç olarak Irak'ın önünde normalleşmek için büyük bir fırsat var ve en önemlisi de başbakanlık koltuğunda oturan Sudani'nin bunun farkında olmasıdır.
Dengeler farklı gelişmez ve İran da Irak'ın normalleşmesini kendisi için bir tehdit görmezse bu ülkede bazı şeyler değişebilir.
Tabi krize dönüşme potansiyeli taşıyan ve her an patlamaya hazır bombalar gibi bekleyen birikmiş sorunların olduğunu da es geçmeyelim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish