Lübnanlılar ve İsrail: Herkes ortak

Bizi ilgilendiren, özellikle İsrail ile Lübnan'daki Şiiler arasındaki kesişmelerin yakın tarihine ışık tutmaktır

Fotoğraf: AFP

Çöken ekonomi, çözünen devlet, âtıl bırakılan siyasi sistem mekanizmaları gölgesinde, Lübnanlıların kendi dini gruplarının bir arada yaşamlarını organize etme tartışmalarında, 'federalizm ya da federal özelliklerle kamufle edilmiş bölünme' bir çözüm önerisi olarak öne çıkıyor.

Önerilenlerin çoğuna, bilhassa Hizbullah milis grubu gibi ağır silahlı ve ideolojik, yabancı projelere ve bölgesel savaşlara derinden kök salmış olan diğeri ile bir arada yaşamadan kesilen umudun sonucu olan bir acelecilik ve reaksiyon damga vuruyor.

Reaksiyon karşı reaksiyonu doğurduğundan -ki birincisi de bir karşı reaksiyondur- Lübnan'daki tartışmalar karşılıklı suçlama, ihanet ve karalama diliyle döşenmiş bir tepkisel histeri içine giriyor.

Bu sözlü savaş, sanki bugüne kadar kaçınılan iç savaşın bir alternatifi gibi. Reaksiyonların ortasında, Lübnan deneyimini sadece ikinci dereceden kanıtların deposu olarak ele alan seçici bir hafızayla tarih hatırlatılıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu tartışmalar ışığında hatırlatılanlar arasında belki de en öne çıkanı, Lübnan cumhurbaşkanlığı görevini selefi merhum Cumhurbaşkanı Elias Sarkis'ten devralmadan önce Eylül 1982'de suikasta kurban giden merhum Lübnan Cumhurbaşkanı Beşir Cemayel'in çarpıtılmış biyografisidir.

Hem destekçilerinin hem de muhaliflerinin gözünde suikastı, olağanüstü bir Lübnan projesinin trajik sonu oldu. Siyasi kızgınlık ve karalama tartışmaları, Beşir Cemayel'in projesini, bir İsrail projesi olarak özetliyor.

Nedeni de İsrail'in 1982'de Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) kökünden söküp atmak için Lübnan'ı işgal etmesi sırasında Cemayel'in İsrail ile ittifak yapması.

FKÖ ise yerel müttefikleriyle birlikte Lübnan'ı Doğu'nun İsviçre'sinden Fetihland'e dönüştürmüş ve Ortadoğu'nun en güzel başkentinin başına, Lübnanlıların hâlâ ceremesini çektikleri büyük bir yıkım ve ölüm getirmişti.

Kuşkusuz, Lübnan ve dini grupları ile İsrail arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlü ve Beşir ile en açık ittifak derecesine ulaşan Maruni Hristiyan tutumuyla özetlenemez.

Bu pozisyon hâlâ, çoğalmaya devam eden siyasi krizlerin her kavşağında, Hristiyanların vatanseverliğini karalamak için kullanılıyor.

Daha sonra Büyük Lübnan'ı oluşturacak grupların İsrail Devleti kurulmadan önce Yahudilerle olan ilişkilerine gelince, bu karmaşık ve uzun ilişkinin başka bir hikayesidir.

Ancak burada bizi ilgilendiren, özellikle İsrail ile Lübnan'daki Şiiler arasındaki kesişmelerin yakın tarihine ışık tutmaktır.

Çünkü Şiiler arasında hakim taraflar olan Hizbullah milis grubu, (Şii) Emel Hareketi ve Esedçi çizgide Arap ırkçısı Suriye Nasyonal Sosyalist Partisi başta olmak üzere uzantıları, bugün Lübnanlıların bir arada yaşama sorunlarına dair her türlü tartışmada en çok parazit çıkaran sesi oluşturuyorlar.

Bu sorunları dile getirenleri ve çözüm arayanları "İsrail projesinin" aktif ajanlarından ibaret görüyorlar.

Buna karşılık Emel, Lübnan ordusunun o dönemde kendisinden ayrılan tugaylarından biri ve Suriye'ye sadık bazı Filistinli gruplar ile Burc el- Beracne, el-Reşidiyye, Sabra, Şatilla ve diğer Filistin mülteci kampları arasındaki "Kamplar Savaşı" dönemini hatırlatmak yeterli.

Bu savaş 1985 ile 1988 yılları arasında devam etti ve Filistinli sivillere yönelik korkunç katliam, kuşatma, sistematik açlık ve yeniden katliam döngülerine tanık oldu.

O dönemde "İsrail projesi" adı verilen şeyin sözde düşmanlarının beslendiği Hafız Esed Suriyesi'nin, İsrail işgalinden yaklaşık 3 yıl sonra, kamplara karşı yürütülen bu savaşı desteklemede ön saflarda yer alması dikkat çekicidir.

Zira bu savaş, sanki İsrail işgalinin bir uzantısı ve FKÖ ile Yaser Arafat'ın tasfiyesi gibi deklare ettiği hedeflerin tamamlayıcısıydı.

Bu durumda, o dönem Emel Hareketi lideri olarak bu savaşı yöneten mevcut Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ile Beşir Cemayel arasındaki nesnel fark nedir?

Dahası ikisi, İsrail işgali döneminde, işgal ve onun siyasi sonuçlarıyla başa çıkma yöntemlerini koordine etmek için dönemin cumhurbaşkanı Sarkis başkanlığında toplanan ve "Kurtarma Komitesi" olarak adlandırılan oluşumun üyeliğinde de ortaktı.

İran'a gelince, Kamplar Savaşı sırasında Hizbullah aracılığıyla neredeyse tarafsız kaldı, çünkü o sırada Irak ile savaşı zirvedeydi ve Humeyni, İran ordusunun sahip olduğu Amerikan teçhizatı için yedek parça temin etmek üzere İsrail ile müzakereler yürütüyordu.

Bu olaya daha sonra İran-Kontra skandalı adı verildi. Ardından, kısa bir süre sonra, Yaser Arafat'tan direniş kartını kimin devralacağı ile ilgili mücadele bağlamında Emel ve Hizbullah arasındaki "kardeşler savaşı" yoluyla İran, Suriye ile doğrudan bir askeri çatışmaya girdi.
 


Bu, İsrail ile Lübnan'daki Şiiler arasındaki ilk kesişme değildi. Musa es-Sadr fenomeninin yükselişi ve onun Emel Hareketi'nin doğduğu rahim olan "Mahrumlar Hareketi"ni kurması sırasında iki taraf arasında önemli kesişimler yaşandı.

İsrail'in, Filistinli savaşçıları Lübnan sınırlarından uzaklaştırma çıkarlarıyla, Sadr'ın Güney Lübnan'ın güvenliğini Filistinli savaşçıların saldırılarından koruma çıkarları kesişiyordu.

Keza Sadr, liderliğini, Lübnan siyasi yaşamı ve ötesindeki rolünü inşa edeceği kentsel ve sivil zeminin kendisini yerle bir edecek bir İsrail işgaline sürüklenmemesi konusunda da kararlıydı.

1975 yılı ile Mart 1987'deki İsrail'in Güney Lübnan'ı işgali arasındaki dönem, Güney'in güvenliğini savunmak için FKÖ savaşçıları ile Sadr'ın destekçileri arasında yaşanan amansız çatışmalarla öne çıktı.

Dahası Sadr, Lübnan ile FKÖ arasında imzalanan ve Filistinlilerin Lübnan'dan İsrail'e karşı silahlı eylemlerde bulunmalarına izin veren 1969 Kahire Anlaşmasını hükümsüz kılmak için Arap ülkeleri düzeyinde aktif bir diplomasi yürütüyordu.

Bütün bunlar, İsrail'in Güney'i işgalinden birkaç ay sonra, 1978 yazında Sadr'ın Libya'da ortadan kaybolmasına yol açan nedenlerin arka planında yer alıyor.

Arafat ile Sadr'a karşı olan ve devrilen Şah'tan sonra İran'ın geleceğini belirlemek konusunda onunla rekabet eden devrimin liderleri arasındaki İranlı müttefiklerinin o dönemde oynamış olabilecekleri role aydınlatıcı bir ışık tutuyor.

1983-2000 yılları arasında İsrail'in Lübnan'ı işgal faaliyetlerini koordine eden deneyimli İsrailli siyasetçi ve subay Uri Lubrani, ülkesinin hükümetine İsrail istihbaratının 1975'te kansere yakalandığını doğruladığı Şah'ın olası varisi olarak Sadr ile ilişkileri güçlendirmesini tavsiye ettiğini belirtiyor.

Lubrani o sırada İsrail'in Tahran'daki diplomatik misyonunun başındaydı!

İsrail ile Lübnanlı gruplar ve onlarla bölgesel aktörler arasındaki ilişkinin karmaşık tarihinden bu bölümler, Lübnan tartışmalarının, hiçbir Lübnanlının ilişki kurmaktan ve kendisiyle ortak bir noktada kesişmekten kaçınmadığı İsrail "öcü"sünden uzakta yeniden tesis edilmesi için yeterlidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU