2 ve 5 Temmuz 1993'te paralel gerçekleşen Madımak ve Başbağlar katliamlarının 30. yıl dönümündeyiz.
Ancak Madımak ve Başbağlar katliamları aydınlanmadı.
"Zaman aşımı" oyunu ile cezasızlık hükmü yürürlükten düşmedi.
Bazı toplumsal olaylar ve tarihler vardır ki gerçekleştikleri dönemin devleti yönetme politikalarının anlaşılması bakımından açıklayıcı olurlar.
Madımak katliamı ve bu katliamla paralel düşünülmesi gereken Başbağlar katliamı bu nitelikte katliamlardı.
1993 yılı da önemli bir yıldı.
Aradan 30 yıl geçti ama Madımak ve Başbağlar katliamlarının gerçek nedenleri ve yarattığı sonuçlar tartışılmadı, konuşulmadı…
Kamuyu bu konuda "kör" kaldı…
Mesele tarihsel Alevi-Sünni çelişkisi ve Aziz Nesin'in kışkırtıcı tutumu ile açıklandı.
Herkes de inandı, ne kadar basit değil mi?
Madımak ve Başbağlar katliamları... neden?
Evet... 1993 yılı çok önemli bir yıldı. Tarihin o döneminde PKK bölge sınırlarını aşmış Sivas sınırlarına dayanmış, özellikle Kürt Alevileri ciddi olarak etkilemeye başlamıştı.
Alevi-Kürt hareketi ilişkilerine ve geleceğine nasıl bir yön verileceğine ilişkin "derin" kararlar anlaşılan aynı yıl, yani 1993 yılında verilmişti.
Akabinde Sultan Abdal Derneği'nin gözden çıkarılmış, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel üzerinden Cem Vakfı'nın kuruluşu finanse edilmişti.
Türk Alevilerde de Barış ve Demokrasi Partisine (BDP) akışın belirginleştiği bir aşamada Kaset oyunu ile Sayın Baykal'ın tasfiye edilmesi, Alevi Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığa taşınması manidardı.
28 Şubat postmodern darbesine giden yolda darbecilerin Madımak ve Başbağlar katliamlarını tersinden manipüle etmesi, Alevi- Sünni çelişkisini canlı tutma politikaları bu bütünlük içinde anlaşılırdı.
Hatırlayalım, siyasetin dilbirliği-elbirliği, neden?
Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.
(Tansu Çiller,
Dönemin Başbakanı)
Otel de yakılanlar "halkımız"dan değiller!
Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.
(Süleyman Demirel,
önemin Cumhurbaşkanı)
35 canın yakılması "münferit", "ağır tahrik" cinayeti meşrulaştırıyor!
Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.
(Mehmet Gazioğlu,
Dönemin İçişleri bakanı)
Galeyana getirilen halkın 35 canı yakası mazur görülebilir(!) ... Sorumlu Aziz Nesin!
Olayda örgüt yok, tahrik var.
(Nusret Demiral,
Dönemin "ünlü" DGM Başsavcısı )
Desene apaçık... Yakma suçu da yok!
Aziz Nesin'e yönelik bir eylem olduğu, kastedilen Aziz Nesin olmasına rağmen hedefte sapma sonucu 37 masum insanın ölümü ile sonuçlanan bu olaylar…
(Gerekçeli karar)
Mahkemeye göre Aziz Nesin hedefte, 35 can "masum" yanlışlıkla yakılmış!
Yardım çağrılarına 'En kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını' diyen de, katliamın gerçekleşmesi üzerine 'Ne yapayım yetkim yoktu' diyen de aynı zat-ı muhterem.
(Erdal İnönü,
SHP Genel Başkanı-Başbakan yardımcısı)
Söz bitiyor!
Perinçek/ekibinin marifeti
Aziz Nesin Aydınlık'ın sahibi ve başyazarı ama gazeteyi Perinçek ekibi yönetiyor…
Ahmet Nesin gazetede Salman Rüştü'nün Şeytan Ayetleri kitabının bir bölümünün yayımlandığını görüyor.
Hiçbirinin haberi yok, kimseye sorulmamış, Aziz Nesin yapsa haberi olur ama her olasılığa karşın telefon açıp soruyor; "Hayır, benimle alakası yok, haberim de yoktu" diyor Aziz Nesin. 1
2 Temmuz katliamcıları halkın geri duygularını açığa çıkarıp yönlendirmek için Aziz Nesin'in siluetinde bir şeytan buluyorlar; taşlıyorlar, taşlatıyorlar.
Madımak katliamı başlıyor...
Katliamdan sonra Aziz Nesin TGRT'ye de "Aydınlık gazetesinde yayınlanan Şeytan Aletleri'ni kendisinin yayınlamadığını ve haberinin olmadığını" söylüyor; olan olmuş, onunki tarih önünde bir kayıt düşmek, gerçeğin ve adaletin önünü açmaktan öteye gitmiyor…
Ahmet Nesin'e gelince… Aradan 26 yıl geçmiş bulunuyor, "Doğu Perinçek'in o tarihi yayının kendinin yaptığını söylemesini" bekliyor hala. 2
Katliamlara bahane olan, Salman Rüştü kitabını kim/kimler yayınlamış ve o kritik ortamda neden yayımlamışlar; faş edilmeli...
Kültür bakanı yok, neden?
Şenlikten bir gün önce Sivas'ta olduğu iddia edilen Kültür Bakanı Fikri Sağlar ikinci gün, yani şenlik günü Sivas'ta yoktu.
Doğrudan ilgili olduğu bir etkinliği gerginliğin baş gösterdiği bir ortamda bırakıp gitmesi tuhaf!
Ülkücü Ahmet Yıldız'ın tanıklığından
(...) Kalabalık dağıtın uyarılarımıza rağmen saat 14.00'den 17.00'ye kadar dağıtılamadı. Emniyetin neden kalabalığı dağıtmadığını bilmiyorum…Velhasıl göz göre göre saat 14.00'den 17.00'ye kadar bu kalabalık seyredildi orada, bir şekilde dağıtılabilirdi. Burada emniyetin basiretsizliği var. Yangın da zaten 18.00-18.30 gibi oldu. O zamana kadar bu kalabalık dağıtılırdı. Ama maalesef bu provokatörler dağıtılmasına da müsaade etmedi. Maalesef Sivas'ımızda böyle elim bir olayın yaşanmasına sebep oldular.
Kalabalık arasında tabi Sivaslı olması hasebiyle tanıdığımız insanlar vardı ama tanımadığım insanlar da vardı. Biz bunlardan rahatsızız. Esası 'Tekbir' diye bağıran provokatörler. O görüntüleri yavaşlatarak da seyrettim. Tek tip elbiseliler bile vardı. Aynı elbiseleri giymiş insanlar ama Sivaslı değiller...
"İçinizde Asker, polis var mı?", bu sorular neden?...
Henüz otel yanmaya başlamamış, katliam mağdurları otelin lobisinde birbirine sığınır haldeler.
Önce bir polis yetkilisi içeri giriyor ve soruyor; "İçinizde polis var mı?", sonra bir asker yetkilisi içeri giriyor ve soruyor; "İçinizde asker var mı?".
"Yok" cevabını alınca her iki resmi görevli otelden ayrılıyor ve çok geçmiyor yangın ve yanmalar başlıyor…
Neresinden baksan çelişki…
Hele de yananlar bir yana, onlarca sağ kurtulanlar olmasına karşın bu diyaloğun kamuoyu tarafından bilinmemesi de tuhaf!
Alevi mahalleler halkı dayanışmaya gelemiyor, neden?
Madımakta güvenli yoktu ama Ali Baba gibi Alevi mahallelerin güvenlik güçleri tarafından kuşatılması sonucu, halkın dayanışmaya, gidememesi başka bir tuhaflık.
Şenlik Banaz'dan Sivas kent merkezine alınıyor, neden?
Şenlik Banaz'da öncesinde defalarca olmuş ama hiçbir olay olmamıştı. Yine Banaz'da olsaydı herhalde katliam olmayacaktı veya katliam denenseydi bile bu denli vahim sonuçlar muhtemelen doğmayacaktı…
Hangi akıl, kim şenliği Sivas şehir merkezine aldı?
Vali Görevden alınıyor, neden?
Birçok yerden yardım istedim. Yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı.
(Ahmet Karabilgin,
Dönemin Sivas Valisi)
Yaşananlar, tanıklıklar vb. Vali Ahmet Karabilgin'in kamu görevinin gereğini yerine getirmek özel bir için çaba içinde olduğunu gösteriyor.
Ama… Aması var işte…
"Kutsal devlet"in yüksek çıkarları gereği katliamın gerçek boyutlarıyla ortaya çıkması istenmedi ki Sivas katliamından bir hafta sonra vakit kaybedilmeden 9 Temmuz 1993'te görevinden alındı.
Vali Ahmet Karabilgin'i selamlıyoruz…
"Tamamlanmamış bir dava" ve "zaman aşımı" oyunu, neden?
(…) Bugün bu olayı yaratan örgütler bulunabilmiş değildir. Bu olayı yönlendirenler, tahrik edenler bulunmuş değildir. Bu nedenle tamamlanmamış bir dava ile karşı karşıyayız.
(Şanal Saruhan,
Müdahil avukat)
Bu tip her "derin" katliam sonrasında yapıldığı gibi mutad 'zamanaşımı' oyunu devreye konunca dava tamamlanmıyor, adalet tarihe havale ediliyor ama…
Toplum vicdanı da var…
Başbağlar katliamı… Failleri kim?
Madımak katliamının hemen ardından 5 Temmuz misilleme olarak Başbağlar köyünün seçilmesi manidardı.
Başbağlar köylüleri civarındaki Dersim köylüleriyle yoğun ilişki içinde, Alevi dostu bir köydü.
33 köylünün hayatını kaybettiği Başbağlar katliamının üzerinden de 30 yıl geçmesine rağmen, bu katliamında suçluları ve güçlüleri aydınlanmayacaktı.
Köye 25 kilometre ötede bulunan jandarmanın, olay yerine neden 14 saat sonra geldiği, yine olay yerinde bulunan 558 kovanın neden balistik inceleme sürecine tabi tutulmadığının cevapları yoktu.
1994 yılında Erzincan DGM'de başlayan Başbağlar katliamı duruşmaları, İzmir DGM'ye taşınacak, 1998 yılında dava takipsizlikle kapanırken, 2013 yılında üstelik çözüm ve barış sürecinde Başbağlar katliamı da 'zamanaşımı' oyunu ile bitirilecekti.
2013 yılında katliam mağduru ailelerin "meclis araştırma komisyonu kurulması" talebi reddedilecekti.
Başbağlar katliamı davası hâkimlerinden Şakir Kadıoğlu, yıllar sonra şöyle bir itirafta bulunacaktı:
Katliamdan dolayı tutuklananların olayla hiçbir ilgisi yoktu. 'Özel timci Ayhan Çarkın ise yaptığı açıklamalarda Başbağlar ve daha pek çok katliamda yer aldığını' itiraf etmiş olmasına rağmen katliamın aydınlatılması yönünde herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.
Mahkeme Hakimi diyor ki katliamdan dolayı tutuklanan PKK 'lilerin veya başkalarının da ilgileri yokmuş, nitekim salıverilmişler...
Özel Timci Ayhan Çarkın itiraf ediyor; 'Katliamda yer aldım"
Tutuklanmıyor.
Üstelik mutad "zaman aşımı" oyunu ile dava tarihe havale ediliyor.
Neden dersiniz?
Kafanız karışmıyor mu, benim karıştı!
İç barış ve adalet için
2 Temmuz 1993 Madımak katliamı PKK'nin önünü kesme bağlamında, "Sivas Özel Harp dairesi operasyonudur." (Av. Cüneyt Toraman)
Madımak ve Başbağlar katliamları aydınlanmalı! gerçek suçluları yargılanmalı!
1. Ahmet Nesin, Artı Gerçek'den özet bilgi (3 Temmuz 2019)
2. Ahmet Yıldız, Sivas Büyük Birlik Partisi (BBP)İl Başkan…Neslihan Özaydın'ın Söyleşisinden (02.07.2009)
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish