Deprem riski sonrası İstanbul'da en çok değerlenen ilçeler: Çatalca, Şile, Arnavutköy

Emlak piyasasının şirketi sahibinden.com, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) işbirliğiyle hazırladığı raporun yenisini yayımladı

6 Şubat Depremleri, Türkiye'nin 13 kentinde büyük yıkıma neden oldu, 50 binden fazla insan hayatını kaybetti. 

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'na göre söz konusu depremlerin ekonomiye maliyeti 103,6 milyar dolar civarında.

Deprem sonrasında yaşanan en temel konulardan birisi de barınma sorununun büyümesi, yaşanan iç göç sonrasında konut ve kira fiyatlarında anormal artışların yaşanması. 

Uzmanlar, depremin yarattığı yıkımın sadece fiziki olmadığını, ülke olarak ciddi bir toplumsal yıkımla da karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.

Bu endişe, gözlerin bir kez daha olası Marmara Depremi'ni bekleyen İstanbul'a çevrilmesine neden oldu.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) ve sahibinden.com'un yayımladığı "Kiralık ve Satılık Konut Piyasası Görünümü" raporunun sonuncusu mayıs ayında nisan ayına kıyasla satılık konut talebi endeksinin yüzde 3 düştüğünü söylüyor.
 


Satılan konutların satılık ilan sayısına oranı ise ülke geneli ve İstanbul'da artışta. 

Ankara ile İzmir'de ise düşüşe geçmiş durumda. 

Konut piyasasındaki hareketliliğin bir diğer ölçütü olarak kullanılan, satılık konut ilanlarının ne kadar süre yayında kaldıklarını gösteren “kapatılan satılık ilan yaşı” ise önceki aya kıyasla ülke geneli ve 3 büyükşehirde artmış görünüyor.

Çatalca ve Şile'de satılık konut fiyatları artışta

Rapor, İstanbul’da 6 Şubat depreminin etkisiyle depreme dayanıklı olduğu düşünülen ilçelerdeki satılık konut fiyatlarının daha hızlı arttığı vurgusu yapıyor.

Verilere göre Çatalca bu dönemde yüzde 33,3 artış oranıyla İstanbul'un depremden sonra konutun en hızlı değerlenen ilçesi. 
 


Şile yüzde 31,7, Arnavutköy yüzde 28,1, Sultanbeyli yüzde 24,4, Silivri yüzde 23,9 ve Sancaktepe yüzde 23,3 ile fiyatların en çok arttığı ilçeler.

Kiralık konut talebi de artışta

Nisan ayında uzun süren bayram tatili sebebiyle belirgin bir düşüş gösteren kiralık konut talebinde mayıs içinde önemli bir artış görüldü.

Tatilin etkisiyle Nisan’a kıyasla yüzde 14,6 arttı.  
 


Geçen yılın aynı ayına kıyasla da kiralık konut talebi yüzde 3,8 daha yüksek. 

Ancak raporda bu durum "ılımlı hareketlilik" olarak nitelendiriliyor.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Büyükşehirlerde kira artış hızları değişmeye başladı

Değişen arz talep dengesi doğal olarak kira fiyatlarına da yansıyor. 

Kira artış oranları incelendiğinde, Mayıs ayında yıllık ortalama kira artışı ülke genelinde yüzde 101 oldu. Büyükşehirlerdeki kira artış hızları farklılık gösterdi.
 


Mayıs verilerine göre Muğla dışındaki büyükşehirlerdeki yıllık kira fiyatı artış oranı yıllık TÜFE enflasyon oranından ortalama yüzde 39,6 daha yüksek olduğu ortaya çıktı. 

En yüksek fiyat artışı görülen il yıllık yüzde 288 ile Trabzon. 

En az artış yaşanan il yüzde 23,5 ile Muğla. 

Yüksek kira artış oranında Trabzon’u takip eden iller ise sırasıyla yüzde 261,4 ile Malatya, yüzde 213,2 ile Ordu, yüzde 192,7 ile Mardin ve yüzde 192,2 ile Ankara oldu.

Satış fiyatlarındaki artış İstanbul ve İzmir’de yavaşladı 

Satılık konut fiyatlarındaki yıllık artış oranı Türkiye genelinde değişmedi.
 


Ankara’da bir miktar arttı İstanbul ve İzmir'de ise azaldı.  

BETAM Direktörü Gürsel: İstanbul Depremi ekonomiye ne kadar zarar verecek?

Herkesin son dönemde sıklıkla dillendirdiği soruladan biri de bu.

Söz konusu konut araştırmasının düzenleyicilerinden BETAM'ın direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel'e göre tablo vahim.
 

gürsel.jpg
Prof. Dr. Seyfettin Gürsel / Fotoğraf: Bahçeşehir Üniversitesi


Profesör Gürsel, 6 Şubat Depremleri ile alakalı olarak sermaye ve konut stokundaki ciddi hasara dikkat çekiyor. 

Bölgede üretim ve istihdamın düşüşüne dikkat çeken Gürsel, sözü olası Marmara Depremi'ne getiriyor:

İstanbul’da Allah muhafaza 7’nin üzerinde bir Marmara’da deprem olduğu takdirde sanayi ne olacak?  Konutlar ne olacak? Kaç insan ölecek? Nasıl bir kaos ortaya çıkacak? Genelde ekonomiye ne kadar zarar verecek? Bunlar da çok önemli. 6 Şubat Depremleri’nin bize öğrettiği büyük bir iş göçü-nüfus göçü oldu. Ayakta kalan işleyebilir durumdaki tesisler, çalışan bulamadıkları için çalışanları şehirler yok ettiği için çalıştıramaz oldular. İstanbullu sanayiciler çok endişeliler İstanbul depremi için. Daha önce yok muydu bu risk? Elbette vardı. Kaç yıldır konuşuluyor “Ne zaman olacak?” diye. Her kafadan bir ses çıkıyor ama bu 6 Şubat Depremi ve sonuçları özellikle bu işgücü kaybı açısından belli ki alarm zillerini çaldırmış"

İstanbullu sanayici Anadolu'ya taşınmak istiyor

Profesör Gürsel'in yaptığı temaslardan edindiği ön izlenim depremin risklerini minimize indirmek için İstanbullu sanayicinin Anadolu'ya taşınmak istediği yönünde.

Zira Gürsel'e göre İstanbul'da birçok anlamda büyük bir tıkanmışlık kendini gösteriyor:

Sanayici büyük bir risk görüyor. İstanbul’da deprem olduğu takdirde tesislerinden bir kısmı ayakta kalabilir, bir kısmı zarar görebilir. Şu sıralarda tüm bunlara bakıyorlar, tespit ediyorlar. Evet, bir kısmını sağlamlaştırabilirsin ama sağlamlaştırmak için de üretimi durdurmak lazım. O da çok zor iş. Diyelim yapılar sağlam. Öyle olsa bile  'Biz çalışanlarımızı nasıl bulup getireceğiz?' sorusu hakim. Onların yaşadığı konutlarda ne kadarı Allah korusun sağ kalır, ne kadarı yaralanır, ne kadarı ailesinin kaygısına düşmüştür? Böyle sorular dolaşıyor"

Sanayicinin aklındaki soru: Beyaz yakalılar Anadolu'ya gelir mi?

BETAM'ın direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel akıllara takılan bir başka sorunun ise yukarıdaki olduğunu belirtiyor.

Gürsel, sanayicinin çalışacak insanı nereden bulunacağı hususunda kafa karışıklığı olduğunu ifade ediyor:

Sanayici büyüyecek, yani bir firma büyüyecek, yeni tesis kuracak, arsa lazım. Arsalar korkunç pahalı. Artı aradıkları elemanları bulamıyorlar. Çünkü asgari ücretten rekabet altında çalıştıkları için. Asgari ücret teklif ediyorlar ama İstanbul'da son 2 yılda hayat pahalılığı öyle uçmuş ki; asgari ücretten kimse çalışmak istemiyor. Bazı yabancı firmaların 'Deprem olursa sen bana ara mallarını göndermeye devam edebilecek misin, buna dair bir b planı hazırladın mı?' diye sorduğu iddia ediliyor. İstanbul'da, yani dediğim gibi çok sağlam bir fabrika kurdun. Hadi depremden de uzağa taşıdın.  Şehir göçtüyse sen ne yapacaksın? Yani onun için 6 Şubat Depremi, İstanbul için de belli ki büyük bir uyarı olmuş vaziyette. Ama maliyet çok yüksek, tamam mı? Anadolu'ya git de gidebilir misin? Bunun maliyeti var. Maliyetin hepsini kim karşılayacak? Devlet taşın altına elini koyacak mı? Mesela bir kısmı bu depremde büyük zarar gören büyük yıkım gören Hatay’dı, Maraş'tı vesaire. Belli ki oralarda artık bundan belki birkaç yüzyıl yıkıcı deprem olmayacak. Mesela oralara gitsek iyi olur. Mavi yakalılarda sorun yok. Sorun beyaz yakalıları nasıl götüreceğiz? Çocukları var, iyi kötü para kazanıyor, özel okula yolluyor. Alışkanlıkları var. Sen oraya gittin. Diyecek ki orada doğru dürüst okul var mı, o var mı, bu var mı, var mı? Konser var mı? Ama mavi yaka için ise şunu söylüyorlar. “Biz bugün desek ki kardeşim Anadolu'daki şu kente tesisi götürüyoruz. Birkaç ay içinde orada çalışmaya başlayınca sen de kalk gel”. Hepsi hazır diyorlar. Çünkü burada geçemiyorlar. Çok açık. Yarısı kadar ücretle Anadolu'da makul bir kentte daha refah içinde yaşayabilirsin. Bunu görüyor onlar da. Ama tabii onların beklentileri beyaz yakalılar gibi değil. Kültür, eğlence vesaire, sosyal beklentileri öyle yok"

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU