Arjantin'de yaşıyorsanız veya herhangi bir nedenle Arjantin'de ticaretle uğraşıyorsanız, şu an okuduğunuz yazı çok anlamlı bir değerlendirme olmayacaktır.
Vaktinizi Arjantin'de yaşanan sıradan bir gerçeklikle kaybetmeyin derim; ancak dünyanın farklı bir bölgesinde Arjantin'e hiç gitmemiş ve ülkeyi bilmeyenlere ilginç gelebilecek bir gözlemi aktarmak istiyorum.
Arjantin'e giden bir yabancı için kredi kartıyla ödeme yapıp-yapmamak arasında ciddi bir fark vardır. Örneğin Buenos Aires'te bir restoranda diyelim ki size 2 bin pesoluluk (170 TL) bir hesap geldi.
Eğer hesabı 'Mavi oran' üzerinden nakit olarak öderseniz 220 TL biraz altında; resmi döviz kuru üzerinden 350 TL civarında hesabı ödemiş olursunuz. (18 Mayıs itibarıyla) Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde yukarıda ifade ettiğimiz kur farkı çoktan değişmiş olacak.
Bu örnek kişisel bir ihtiyaç olarak değerlendirildiğinde küçük bir farka karşılık geliyor. Ancak ticari bir işlem veya yabancı bir yatırımcı olduğunuzu düşündüğünüzde yaşanan belirsizlik ve değersiz para rejimini de eklediğimizde oldukça dağınık ve karışık büyük bir ekonomik krizle karşı kaşıya kamışsınız demektir.
Mesela Arjantin'de aileniz veya arkadaşlarınız varsa, birçok Arjantin vatandaşı sizin için mavi ve resmi oranlar arasında dolar satın almaktan mutlu olabilir. Çünkü herkesin her ay resmi oran üzerinden sınırlı satın alabilecekleri dolar miktarı vardır.
Karaborsada takas yapmak mümkün. Bir hediyelik dükkanında alışveriş karşılığında dolarla ödeme yapmak isterseniz bile hemen dolarınızı alıp bozdururlar.
Çünkü günlük kurdan dolar karşılığında peso ile çok küçük karla bir satış yapsa bile; doları elinde tutmanın getireceği kârdan ötürü dolar-peso takasını hemen gerçekleştirirler.
Dünyada her ülkeyi etkileyen genel bir küresel enflasyon var; lakin bu durum Arjantin'de devalüasyon korkusuyla birleşiyor. Güney Amerika ülkesi Arjantin, yine ekonomiye bağlı bir siyasi krizin ortasında kaldı.
Arjantin halkının yaşam standartlarının tarihi bir şekilde çökmesi, Ekim ayında yapılacak genel seçimler öncesinde siyaset kurumuna olan saygınlığı da sarsıyor.
Universidad de San Andres tarafından bu ay yayınlanan bir ankete göre, her 10 Arjantinliden yalnızca biri ne Peronist Başkan Alberto Fernandez'in hükümetinden ne de Parlamentodan memnun.
Nitekim hem Cumhurbaşkanı Fernandez hem cumhurbaşkanı yardımcısı Cristina Kirchner ve hem de sağcı JxC koalisyonunun lideri Mauricio Macri yeniden seçilmek için aday olmayacağını açıkladı.
Arjantinliler ülkenin sağ-sol veya peronist önde gelen tüm partilerini, IMF ve Batılı finansal akbabalarla/tefecilerle anlaşmalar yaptığı için yıllardır ülkenin kanını kurutan, yaygın yoksulluk ve açlığa, ekonomik resesyona, üç haneli enflasyona, döviz rezervlerinin tükenmesine yol açmaktan sorumlu görülüyor.
Arjantin ekonomisi en son kaleme aldığımız analizden sonra daha da kötüleşti. Arjantin'in yıllık enflasyon oranı mart ayında yüzde 100'ü aştı. Arjantin istatistik kurumu 32 yıl önce yani 1991'deki hiperenflasyon döneminden bu yana ülkedeki enflasyon oranın ilk kez üç haneli rakamlara ulaştığını duyurdu.
Güney Amerika ülkesinde 12 aylık enflasyon yılın ikinci ayında yüzde 102,5'e ulaştı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık yüzde 6,6'lık ve yıllık yüzde 13,1'lik artışla beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Hatta yüksek enflasyon nedeniyle Arjantin'in en büyük banknotu olan 2 binlik kağıt pezo yeni tedavüle girdi.
Böylelikle enflasyon yüzünden bankaların kasa sıkıntısı çekmesi ve hem yerel halk hem de turistlerin ödeme yapmak için yanlarında çantalar dolusu nakit taşımasından kaynaklı sorunları kısmen hafifleyecektir. Ancak Arjantin para biriminin hızlı değer kaybetmesi nedeniyle resmi döviz kurunda 8,50 dolar ve piyasalarda 4 doların biraz üzerinde bir değere sahip olduğu için nakit para taşıma sıkıntısının devam etmesi bekleniyor.
Zira Arjantin merkez bankasının yıl sonu anketine göre enflasyonun yaklaşık yüzde 130'a ulaşabileceğini tahmin ediyor. Nitekim Arjantin halen dünyanın en yüksek enflasyon oranlarından biri olan yüzde 109'luk enflasyonla mücadele ediyor. Bu arada ülkedeki Faiz oranı yüzde 97'ye yükseltildi.
Ülkenin IMF ile Mart 2022'de vardığı 44 milyar dolarlık anlaşma, kuraklıktan kaynaklı sorunlar nedeniyle Arjantin'in GSYİH'sının ana bileşeni olan tarımsal üretimi ve ihracatı etkilemesi yüzünden askıya alındı. Bloomberg, Arjantin'in yaklaşık 34 milyar dolar civarındaki yabancı rezervlerinin çoğunun likit olmadığını bildirdi.
Bu olumsuz koşullar, Fernandez hükümetine pesonun düşüşünü durdurmak için daha az araç sağlıyor. Arjantin'in Brezilya ve Çin ile yaptığı çeşitli döviz takasları, Arjantin ekonomisinin işlerliğini sürdürmek için limitlerine kadar zorluyor.
Ancak yeterli değil. Çünkü Arjantin ekonomisinin önümüzdeki aylarda toparlanmaktansa çökmesi daha olası görünüyor ve bu da hükümetin seçim şansını zorlaştırıyor.
Arjantin, dolar açığını kapatmak için büyük bir devalüasyona ihtiyaç duyacak
Trump ile Bolsonaro'nun sıkı bir destekçisi olan Javier Milei, cumhurbaşkanlığı seçim anketlerinde iyi bir çıkış yakaladı. Arjantin'de siyasi bir ikon haline gelen sağcı cumhurbaşkanı adayı Javier Milen'ın, ülkede yaklaşık yüzde 110'a ulaşan enflasyonu durdurmak için ilginç bir öneri getirerek Arjantin'in değeri her geçen gün düşen Peso'nun tedavülden kaldırılmasını, onun yerine Amerikan dolarının kullanılması gibi radikal bir değişiklik önerisinden bulundu.
Arjantin'in 641 milyar dolarlık ekonomisi zaten dolarize edilmiş durumda, ancak pesoyu Amerikan dolarıyla değiştirmek, ödemeler dengesini bozacak ve yeniden dolar ihtiyacı doğacak.
Dolayısıyla Arjantin, dolar açığını kapatmak için büyük bir devalüasyona ihtiyaç duyulacak. Böylelikle dolarizasyon hem doların önceliği sorgulayacak hem de ülkeyi dolar değerindeki dalgalanmalara karşı savunmasız hale getirecektir.
Ayrıca Arjantinlilerin çoğu, birçok günlük işlem için Amerikan dolar kullanmalarına rağmen, doların ulusal para birimi olmasına karşı çıkıyor.
Yükselen fiyatlar, maaşları ve harcama gücünü etkiledi, yoksulluk yaklaşık yüzde 40'a çıktı ve genel seçimler yaklaşırken iktidardaki Peronist koalisyonun popülaritesini azalttı.
Önemli bir küresel tahıl ihracatçısı olan ülke, aynı zamanda soya, mısır ve buğday mahsullerini vuran, milyarlarca doları ihracat kaybından ve iç fiyatları körüklemekten ekonomiye zarar veren, tarihteki en kötü kuraklıklarından biriyle boğuşuyor.
Seçime altı ay kala yarışın durumu
Arjantin'deki başkanlık seçimlerinde, sadece altı ay kaldı. Ülkede seçimi kimin kaybedeceğini biliyoruz ama kimin kazanacağını bilmiyoruz.
Ekonomik ve siyasi durum, iktidardaki Peronist koalisyonun zaferini zorlaştırıyor. Sürekli yükselen enflasyon, düşen bir peso, uzun süreli kuraklık ve artan yoksulluk, Fernandez hükümetinde aşırı hayal kırıklığına neden oldu.
Genel seçim 22 Ekim'de yapılacak. İlk turda hiçbir aday oyların yüzde 45'inden fazlasını (veya ikinci sıradaki adaya yüzde 40 artı on puan farkla) alamazsa, ilk iki aday 22 Ekim'de yapılacak ikinci tur seçimde karşı karşıya gelecek.
Bir hatırlatma yapacak olursak, Arjantin'de temelde üç turlu bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ülkede 13 Ağustos'ta yapılması planlanan PASO ön seçimleri, seçmenlerin hangi yöne eğildiğini göstermek için yapılıyor. Aynı zamanda partiler için bir ön seçim olarak değerlendiriyor.
İktidardaki Frente de Todos koalisyonu, muhalefetteki Juntos por el Cambio koalisyonu ve Milei'nin Libertad Avanza partisinin seçimin ilk turunda sıkı bir yarış içerisinde olması bekleniyor.
İktidardaki peronist Frente de Todos(FdT), altı ay önce, enflasyon düşer ve ekonomi istikrara kavuşursa, Ekonomi Bakanı Sergio Massa'nın iktidar partisi için güçlü bir başkan adayı olacağı yönündeydi.
Ancak seçime sayılı günler kala Massa'nın görevinden ayrılacağına ve aday olma ümidi kalmadığına dair söylentiler var. FdT'nin ekonomiden bir geri dönüş beklemesi pek olası değil.
Enflasyon yüzde 100'ün üzerinde ve resmi olmayan 'mavi dolar' kuru, geçen hafta 1 doları 438 pezoyu ve bu hafta itibarıyla 480'e çıkardı ve halk mevcut durumdan açıkça memnun değil.
İktidar partisi, Kovid-19 salgınının kötü yönetimi, yolsuzluk skandalları ve yükselen enflasyon göz önüne alındığında, merkezdeki oyların bir kısmını kaybedecek.
Mart 2022'de IMF ile 44 milyar dolarlık bir anlaşma, Arjantin'in IMF ile müzakere etmemesi konusunda kararlı olan koalisyon tabanını kızdırdı.
Arjantin, görülmemiş seviyedeki kuraklık ve azalan rezervlerin etkileri nedeniyle ödeme hedeflerini yeniden müzakere etmek istediğinden, IMF ile devam eden görüşmelerinin seçimlere etkisi hâlâ belirsiz.
Mevcut Cumhurbaşkanı Alberto Fernández, geçen cuma günü yeniden seçilmek için aday olmayacağını duyurdu. Eski başkan ve şu anki başkan yardımcısı Cristina Fernández de Kirchner ise Vialidad yolsuzluk davasında ötürü kendisini yarış dışı bıraktı.
Aday olabilecek adaylar arasında İçişleri Bakanı Eduardo “Wado” de Pedro, Maximo Kirchner (Cristina'nın oğlu), Daniel Scioli ve Axel Kicillof yer alıyor.
Hepsinin geçmişinde aşırı ekonomik politika kararlarını savunduğu için Buenos Aires'in şu anki valisi olan Kicillof, ortalama seçmen tarafından muhtemelen en ılımlı ve kabul edilebilir olarak görülüyor.
Eski Cumhurbaşkanı Mauricio Macri, bir dönem daha görevde kalmayacağını açıkladı ve PRO parti lideri ve eski güvenlik bakanı Patricia Bullrich'e destek sözü verdi.
Buenos Aires Belediye Başkanı Horacio Rodriguez Larreta, JxC ön seçimleri için yarışan diğer önemli aday. Her iki aday da son haftalarda Javier Milei'nin artan popülaritesi ile mücadele etmek için sağ eğilimli konuşmalarını güçlendirdi.
Ancak analistler, Larreta'nın neredeyse her ikinci tur karşılaşmasında favori olarak görülmesine rağmen, genel seçimlerde yeterli desteği toplama yeteneğinden şüphe ediyor.
Koalisyonun, oylarının Libertad Avanza adayıyla bölünmemesini sağlamak amacıyla Milei'yi kampanyalarına ve hükümetlerine dahil etmeye çalışıp çalışmayacağına dair önemli iç tartışmalar oldu.
Milei koalisyona katılma tekliflerini reddetti. Muhalefetteki Juntos por el Cambio koalisyonu, 2021 ara sınavlarındaki güçlü performansının ardından genel seçimlere doğru çok daha güçlü bir konumda.
Aşırı sağcı aday Javier Milei, seçmenlerin, özellikle de gençlerin (16-29 yaş arası hem FdT hem de JxC'yi bir umut olarak görmemesi yüzünden popüler siyasi bir figür haline geldi.
Ekonomi kötüleşirken, Milei'nin “dolarlaştırma” önerisi ve kariyer politikacılar “kastını” ortadan kaldırma retoriği, onun artan popülaritesine katkıda bulunuyor.
Pek çok seçmen Milei'nin görüşlerini ciddi politik tartışmaların bir parçası olarak değil; dikkat çekmeye çalışan ütopik saçmalıklar olarak görmezden geliyor.
Ancak Milei kesinlikle ideolojik olarak en çok benzediği sağcı JxC koalisyonundan oy çekecektir. Milei sadece hükümete değil, aynı zamanda siyasi sisteme yönelik genel bir öfkeden yararlanıyor.
Milei, bireysel seçime vurgu yapan Avusturya ekonomi ekolünden etkileniyor ve Arjantin merkez bankasını "havaya uçuracağını" ve değişken ekonomiyi dolarlaştıracağını söylüyor.
Arjantin'de 2020'de suç olmaktan çıkan kürtaja karşı çıkıyor.Bireysel silahlanmayı destekliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump ve eski Brezilya Başkanı Jair Bolsonaro'dan hayranlıkla bahsetmesine rağmen dış ilişkiler hakkında çok az konuşuyor.
Önemli uluslararası medya tarafından dikkatle izlenen Milei, seçimi kazanmak için favori değil. Kongre'de nüfuz sahibi olmaya ve potansiyel olarak bir hükümet koalisyonunun parçası olmaya yetecek kadar oyların bir kısmını kazanabilir.
Ancak ikinci tur oylamasında toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilip edilmeyeceği net değil. İmkansız değil ama seçmenin şu anda bulunduğu yerde değil.
Sonuç olarak Arjantin sadece 5 yılda iki büyük kuraklık yaşadı ve ekonomiye milyarlarca dolar zarara neden oldu. Ancak Brezilya'dan Paraguay'a ve Meksika'ya bölgedeki çoğu ülke, enflasyon hedeflemesi, mali disiplin, akıllı borç yönetimi ve merkez bankasının yetkilileri için benzer politikalar uyguladı.
Bu politikalar hem sağ hem de sol hükümetler tarafından başarıyla benimsendi ve sürdürüldü. Ancak Arjantin'deki durumun ekonomiye bağlı sorunlardan ziyade siyasi nedenlerden kaynaklı istikrarsızlık ve yolsuzluk ekonomiyi de olumsuz etkiliyor.
Elbette Arjantin'deki ana sorun her zaman siyasi olmuştur. Ülkenin bir sonraki lideri kim olursa olsun, yalnızca doğru politikayı belirlemesi değil, aynı zamanda onu sürdürmek için yeterli siyasi sermayeyi biriktirmesi gerekecek.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish