Avrupalı bazı bilgi kaynakları, bu ayın 20'sinde Moskova'da düzenlenen Rusya-Çin zirvesinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bakanlardan oluşan bir heyetin başında Pekin'e yapacağı ve ekonomik faaliyetleri de kapsayacak bir ziyaret sırasında yapılmasının planlandığını söylüyorlar.
Bu kaynaklara göre, Ukrayna savaşına dayandırılan mevcut koşullardan ötürü Rus bakan ve yetkililerinin merkezlerine yakın durma ihtiyacından kaynaklandığı söylenen nedenlerle program değiştirildi, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Moskova'yı ziyaret ederek, zirve orada gerçekleştirildi.
Ancak aynı kaynaklar, meydana gelen değişikliğin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in özel isteği üzerine yapıldığını da söylediler.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Cinping Putin'i arayarak kendisinin Rusya'yı ziyaret etmesinin NATO'ya ülkesinin Rusya'ya verdiği desteğin boyutu konusunda açık bir mesaj vereceğini, etkisinin de Rusya Devlet Başkanı'nın Pekin'e yapacağı ve kesinlikle bir yardım talebi olarak yorumlanacak olan ziyaretinden çok daha güçlü olacağını iletmiş.
Cinping, ticaretten sanayiye, finanstan savunmaya, enerjiden inşaata ve ulaştırmaya kadar devletin tüm faaliyetlerini temsil eden 250 kişilik bir heyete başkanlık etti.
Çin Devlet Başkanının refakatçilerinin sayısı diplomatlar, çevirmenler, medya uzmanları ve güvenlik görevlileriyle birlikte bin kişiyi aştı.
Beş gün süren ziyarette, ev sahibi iki ülke arasındaki ilişkinin derinliğini vurgulamaya ve iki cumhurbaşkanı arasındaki kişisel sevgiyi göstermeye önem verdi.
Çin heyeti, sergilenen törensel sahneler dışında, çeşitli alanlarda sözleşmeler imzalamaya çalıştı ve bunların belki de en önemlileri 190 milyar dolarlık ticari sözleşmelerdi.
Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov tüm sözleşmelerde şu anda Rusya'nın döviz sepetinin yüzde 48'ini oluşturan Çin para birimi yuanın kullanıldığını açıkladı.
Ayrıca, her yıl 50 milyar metreküp Rus gazını Çin'e taşıması beklenen Sibirya-2 boru hattının inşaatının hızlandırılması konusunda da anlaşmaya varıldı. Bu hat, Avrupa'ya gaz ihracatındaki duraklamayı telafi edecek.
Çin'in NATO'ya ve onun ülkelerin içişlerine müdahalesine yönelik eleştirisi dikkate değerdi.
Bugün Rusya'nın ekonomik, siyasi ve hatta açıklanmamış da olsa askeri açıdan temel olarak Çin'e bağlı olduğu açık ve net.
Çin, her yönden yaptırımlara tabi olan Rus ayısı için güvenli bir liman ve gaz, petrol, maden ve tarım ürünlerinin en büyük hatta tek ithalatçısı.
Zira başka ülkeler yaptırımlardan etkilenmemek için Rus ürünlerini ithal etmeye cesaret edemiyorlar.
Ancak öte yandan Çin'in nihai hedefi, ekonomisi İtalya'dan küçük olan Rusya'yı desteklemekten ziyade Rusya'nın Sovyetler Birliği'nden devraldığı mirastır.
Asya devi, Rusya'nın kararını etkileme gücü sayesinde Avrupa'da ve uluslararası alanda tanınması gereken bir güç haline geldi.
Eski ABD dışişleri bakanı, Çin-Amerikan ilişkilerinin mimarı ve Çin meselelerinde en önemli uzman olan Henry Kissinger, geçen temmuz ayında New York'taki Wilson Enstitüsü'nün yıllık konferansına katılımı sırasında, Çin'in, uluslararası alanda ve özellikle de ABD tarafından iki kutuplu bir dünyada bir süper güç olduğunun tanınmasını istediğini söyledi.
Kissinger, Çin'in yayılma sürecinin durdurulamayacağını ve ülkesinin bununla başa çıkma yönteminin yanlış ve yararsız olduğunu ekledi. Sözlerini şöyle sürdürdü:
Ardı ardına gelen yönetimler keşke bu konuda bana danışsaydı, o zaman onlara buna karşı durmamalarını, geçen yüzyılın yetmişli yıllarında Çin duvarında gedik açtığım, Çin lideri Mao Zedong ve dışişleri bakanı Zhou Enlai ile köprüler kurduğum, böylece Vietnam ve Güneydoğu Asya'da ABD için maliyetli olan çatışmaya son verdiğim günlerde olduğu gibi Çin ile iş birliği yapmalarını tavsiye ederdim.
Havalimanındaki sıcak karşılamanın ardından Rus devlet televizyonu kameraları, Şi Cinping'e odaklandı ve o arada Çin Devlet Başkanı'nın Putin'e gelecek yıl yeniden seçilmesini beklediğini söylediği duyuldu.
Ziyaretten önce Rus devlet medyasında Şi'nin iki ülke ilişkisini "dostluk, iş birliği ve barış" ilişkisi olarak tanımlayan açık mektup şeklindeki "makalesi" yayımlandı.
Mektup, Çin ile Rusya arasında ekonomik ve halklar arası alışverişin artması çağrısında bulunurken, aynı zamanda savaşla ilgili iki paragraf da içeriyordu.
Şi, Pekin'in daha önce yaptığı diğer geniş açıklamaları yinelerken, "tüm ülkelerin meşru güvenlik kaygılarına" saygı duymanın önemini vurguladı.
Batı'nın temkinli tavrı kısmen Pekin'in Moskova'ya görünürdeki yakınlığından kaynaklanıyor. Tarafsızlık iddialarına rağmen Çin, Rusya'ya desteğini enerji alımları ve BM'de diplomatik koruma şeklinde sürdürdü.
Çin'in Rusya'ya tahrip edici olmayan askeri teçhizat sağladığına dair haberler var ve ABD, Çin'i silah tedarikine devam etmemesi konusunda uyardı.
Savaşın patlak vermesinden bu yana iki ülke arasında ticaret yüzde 36 arttı. İki ülke, Hint Okyanusu ve Umman Denizi gibi yerlerde ortak askeri tatbikatlarına devam etti.
Bütün bu nedenlerle Çin, Batı'nın gözünde Ukrayna'daki savaş söz konusu olduğunda objektif bir arabulucu değil. Ancak bu, olası herhangi bir müzakerede temel bir rol oynamayacağı anlamına gelmez.
Kiev, şüpheci olsa da, bazı kısımlarıyla ilgili açık fikirli olduğunu söylediği Çin'in 12 maddelik planına, ABD'den daha açıktı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, planı Şi ile görüşmek istediğini söyledi.
Her halükarda Putin'in Şi'ye onun kendisine ihtiyaç duyduğundan daha fazla ihtiyacı var. Savaşın başlamasından bu yana, Rusya siyasi ve ekonomik olarak giderek daha fazla yalnızlaştı ve Çin sürekli olarak onun imdadına yetişti. Bu süreç Rusya'yı, ikili ilişkilerde küçük ortak ve yardım isteyen taraf haline getirdi.
Üstelik Pekin, Moskova'yı aralarındaki derin tarihsel bağlar veya ortak değerler için desteklemiyor, tam tersine iki lider arasındaki "yüzeysel" dostluk, iki ülke arasındaki tarihi rekabeti gölgeliyor. İlişkileri, ortak bir düşmanı paylaşmaya dayalı ve o düşman da ABD.
Ukrayna'nın işgali, Rus işgalinden sadece haftalar önce ilişkilerini tanımladıkları gibi, "sınırsız Çin ve Rusya dostluğunun" aslında sınırları olduğunu gösterdi. Pekin, hangi yolu seçerse seçsin potansiyel siyasi ve ekonomik sonuçlar nedeniyle kendisini diplomatik bir köşeye sıkışmış durumda buldu.
Batı'yı zayıflatmaya yönelik uzun vadeli karşılıklı hedeflerinde ilerlemek için Moskova'nın yanında yer almak, "sıfır vaka" politikasından vazgeçen Çin için bir öncelik ve nihai hedef olan Avrupa ile ekonomik bağları derinleştirmekle bağdaşmayacaktır.
Avrupa'da bazıları, savaşın Çin'in tutumu üzerindeki etkisinin, sonunda Şi'nin Putin ile ortaklığının faydalarından daha ağır basacağını umuyor.
Pek çokları ise temkinli ve bu eşit olmayan dostluğun Ukrayna için bir barış şeklinde ifade bulacağı konusunda daha şüpheci. Bu bakış açısına göre Çin nüfuzunu kullanabilir ama barışı sağlamak için değil. Bunun yerine, Pekin'in önceliği Çin'in jeopolitik ve ekonomik çıkarları olacaktır.
Bir kez daha bu, barış görüşmelerinde Pekin'e yer olmadığı anlamına gelmiyor. Ukrayna'da barış gün gelir Pekin'in acil çıkarlarıyla örtüşebilir.
Ancak şimdilik, Şi'nin ziyaretinin somut sonucu, Çin ile yaptırım altında olan Rusya arasında daha güçlü ekonomik bağlar ve Rusya'nın esasen tanımadığı bir mahkeme tarafından resmi olarak suçlanan bir kişiyi meşrulaştırmaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia