Türkiye kadar gündemi renkli, medyaya bu kadar malzeme veren ikinci bir ülke dünyada zor bulunur.
Çok büyük bir deprem acısı yaşadık. Arkasından bu acının içinde bir seçim sürecine girdik. İşte ittifaklar, birleşmeler, ayrılmalar her gün onlarca haber…
Tam bu curcunanın içindeyken bir başka gündem geldi; kendini de ayırttı.
Biliyorsunuz, her televizyon kanalında birkaç tane dizi var. Ve bu dizilerin de milyonlarca izleyicisi var.
E ben de iyi bir dizi izleyicisiyim. Yani 1974'te Diyarbakır'a ilk kez TRT'nin televizyon yayınları başladı.
Aradan 49 yıl geçti. Ondan evvel de radyolarda, "arkası yarın" şeklinde radyo tiyatroları vardı, onları da takip ederdim.
Tabii birçok kimseyi yadırgayabilir. Etrafımda yadırgayan çok ciddi, oturaklı, böyle bilmiş abiler var.
"Yahu sen dizi mi izliyorsun? Bu kadar abuk subuk şeylerin peşinde mi koşuyorsun?" derler.
E vallahi biraz koşuyoruz, artık ayıpsa ayıp.
Neyse ne… İyi bir dizi izleyicisiyim. Hemen hemen her diziyi bir, iki, üç bölüm; mevzuyu anlayana kadar takip ederim.
Sonra da hoşuma giden; halk tabiriyle beni saran varsa devam ederim. Yoksa zaten bırakırım, izlemem.
Şimdi son dönemde en çok tartışılan dizilerden birisi de Show TV'deki Kızılcık Şerbeti.
Onu da ilk bölümünden beri takip ediyorum ve hala da bırakmadım. Yani enteresan ama biraz sardı.
Peki, Kızılcık Şerbeti ne anlatıyor?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Laik, hatta laikçi, -laiklikten öte biliyorsunuz, laikçilik bir ayrı terim-, seküler, ulusalcı, işte modern bir ailenin kızı; zengin, varlıklı, orta sınıfın çok üzerinde, ciddi bir serveti olan muhafazakar dindar diyebileceğimiz bir ailenin oğlunu seviyor.
Karşılıklı birbirlerini seviyorlar ve sonra da evleniyorlar.
Ve bu süreç içerisinde işte bunların ilişkileri, aileleri, düğünleri, nişanları istemeleri; kızgınlıkları, küsüp baba evine gitmeleri, tekrar gelmeleri, aile içinde başka aşklar başka ilişkiler… işleniyor.
Peki ne var bunda?
Burada işte kıyamet koptu.
Özellikle hükümete yakın, dindar, muhafazakar diyebileceğimiz medyanın önemli bir kısmı feryat figan etmeye başladı.
Vay efendim "Bu dizi, dini değerleri, dindarları aşağılıyor. Onları olduklarından farklı gösteriliyor. Toplum arasında uçuruma sebebiyet veriyor" deniliyor.
En sonda da dizinin zorla evlendirme sahnesinde, işte düğün gecesi, gerdek gecesi, gelinin işte kendini kurtarmak için cama gitmesi ve dindar ailenin oğlu olan damadın da onu camdan aşağıya atması bir büyük tartışmayı alevlendirdi.
Ve RTÜK hemen harekete geçti.
RTÜK, niye harekete geçiyorsun?
Ne oldu sana?
Bak öyle diziler var ki. Mesela Star TV'de bir "Yalı Çapkını" adlı bir dizi var.
Antepli bir ailenin hikayesini anlatıyor.
Bütün Antepliler niye hala ayağa kalkmamışlar; bilmiyorum.
O kadar çarpık ilişkiler, Antepli ailenin özelinde işleniyor ki yani bütün Antep'in feryat figan etmemesi mümkün değil.
Yani aile içindeki çarpık ilişkiler; dede, oğul, torun, gelinler…
Bütün Antep'in ayağa kalkması lazım. Böyle bir aile yok Antep'te.
Şimdi RTÜK'e ne oldu?
Efendim zengin dindarları yani fakir, zavallı işte muhafazakar bir ailede değil gecekonduda yaşayan, bunların çocuklarını, yaşantılarını işte yanlış anlatılıyormuş.
Ben tabii dizinin avukatı değilim. Ben "Dizi mükemmeldir, senaryosunda hiçbir yanlışlık yok" diyecek de değilim.
Benim üzerime vazife değil.
Tabii ki bir sürü eksiklikler, yanlışlıklar var ama arkadaş niye bu kadar zorunuza gidiyor?
Siz geçmişte dindar, muhafazakar ailelerinin oğullarının, kızlarının bugün neler yaptıklarını biliyor musunuz?
Benim 6 çocuğum var. Bunların hepsi de bu dini cemaat okullarında okudu, onlarca yüzlerce arkadaşlar var: Bakan çocukları var, genel müdür çocukları var, büyük iş adamlarının çocukları var…
Nelerin olup bittiğini gelin de bana sorun.
Tabii siz de biliyorsunuz, sormanıza gerek yok.
Niye zorunuza gitti bu kadar?
Onun için arkadaşlar bu dönemde sevgilisiyle basılan ve medyaya çıkan bakanlardan, en çarpık ilişkilere giren sözde dindar iş adamlarına kadar bir sürü şey oldu.
Bu dine hakaret değil.
Yani bu şekilde RTÜK'ün yaklaşımını asla doğru bulmuyorum.
Keşke bütün dizilere aynı gözle baksaydı.
Bir tanesini örnek verirdim.
Bu kadar işgüzar olmaya gerek yok.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish