Bundan önce TÜRKONFED'in Maraş depremleriyle ilgili yapmış olduğu ön fizibilite raporunu değerlendirmiş ve Maraş depremi zararlarının üçlü bir mekanizmayla nasıl giderilebileceğini, karşılanabileceğini ifade etmiştim.
Yakın zamanda iki gün önce Türkiye Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) tarafından bir Maraş depremleri değerlendirme raporu yayımlandı.
Daha önceki rapor ve bu raporla ilgili ikisini birden kapsayıcı birkaç cümle kurmak istiyorum.
Öncelikle hatırlarsanız TÜRKONFED'in yapmış olduğu çalışmada Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yani milli gelir kaybının 10,4 milyar dolar olabileceğini; iş gücü kaybının 2,9 milyar dolar olabileceğini, konutlardaki hasarın da 70,7 milyar dolar olabileceğini ifade etmişler ve 85 milyar dolarlık bir zarardan bahsetmişlerdi.
Şimdi SBB'nin yapmış olduğu hasar tespit çalışması, yani Maraş depremleri değerlendirme çalışmasının, e tabii veriler geldikçe daha hem nitelikli ve daha detaylı olduğunu görüyoruz.
Ancak TÜRKONFED'in yapmış olduğu ön fizibilite çalışmasının da yabana atılacak bir çalışma olmadığını görüyoruz.
Yani her ikisi de isabetli ve güzel çalışmalar; yapanları takdir ediyor, kendilerine teşekkür ediyoruz.
Bölgeden bizlere bilgileri verdikleri için, biz de elimizden geldiği kadar bunları sizleri yorumlamaya çalışacağız.
Şimdi SBB'nin yapmış olduğu çalışmaya baktığımızda, sistematik öneriler yapacağını da söylüyor.
SBB, çok detaylı olarak internet sitelerine koymuşlar bunları okuyabilirsiniz, konuyla ilgilenen şahsen okuması lazım.
Öncelikle veriler geldikçe tabii hasar fotoğrafı daha da netleşiyor ve hasarı daha da arttığını görüyoruz.
Nedir mesela?
Kamu kesimi, altyapı ve tesislerinin hasarları, konut hasarları, acil harcamalar, ev içi eşyalar, özel sektörün hasarları, otomobil gibi hasarlar, araç hasarları ve hafriyat maliyetini de hesaba kattığımızda, bu hasarın 94 milyar dolara vali olduğunu görüyoruz.
Bununla ilgili TÜRKONFED'in ön raporu yaklaşık 70 milyar dolardı. 94 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Ki her ikisi de el sabitlidir.
Yani SBB'nin yapmış olduğu çalışmalar daha da netleştiriyor tabloyu.
Buna ek olarak işte sigortalar, milli gelir kaybı, milli gelirden alınan kayıplar ve esnafın gelir kaybını da kattığımızda SBB; 103,6 milyar dolarlık bir hasardan bahsediyor.
Yani daha önce 85 milyar dolar olarak öngörülen 1999 depremine kıyasla yapılan benzetişim çalışmasıyla 85 milyar dolar olarak öngörülmüştü.
Şu anda onun 103,6 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Ki bu tablonun biraz daha artacağını söyleyebiliriz.
Çünkü gittikçe bunların başka etkileri de çalışılması gerekiyor.
SBB'nin çalışması nispeten nitelikli bir çalışma ancak yeterli bir çalışma değil. Etki analizlerinin de yapılması gerekiyor.
Bazı mesela diyelim ki ihracat kalemlerinde ya da bazı hasarların ne tür gelir kayıplarına sebep olacağını da araştırmak gerekiyor.
Bu bölge milli gelirin yaklaşık yüzde 9,8, yüzde 10'unu ifade eden, yaklaşık 80 milyar dolarlık milli geliri olan bir bölge.
Bu milli gelir bir daha üretilmeyecek. Yani bunun yerine yenisi konuncaya kadar, her yıl azalan bir oranda ama bir daha üretilmeyecek oranda da kayıplar var.
Bunları ardışık olarak; mesela 5 yıl filan koyduğunuzda bu rakamların kabaca 80 milyar dolarlık bir milli gelirin gittikçe tekrar 80 milyar dolara gelebilmesi için şöyle bir 5, 6 yıl geçeceğini düşünürsek, bu kadar gelir kaybının da hesap edilmesi gerekir.
Yani bunun yan etkilerinin de iyi hesap edilmesi gerekir. Bunun artacağını söyleyebiliriz.
Şimdi aynı zamanda bunun çok dile getirilmesi gerekiyor.
Çünkü burada var olan kayıplar bir duran varlıklar kayboldu, artı dönen varlıklar da eksilme, kayıp oldu diyelim.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, siz, normal sistemin içerisinde kalarak bu çözümlemeyi, bu telafiyi yapamazsınız.
Bunun için yeni modeller kurgulamak gerekir.
Bunu imar, iskan politikasıyla birleştirerek hatta bölgede ciddi bir tarımsal üretim vardı; inşaat bir müddet başat sektörü olarak devam edecek ama aynı zamanda tarımı başat sektörü haline getirebilecek şekilde yeni planlamalar ortaya koymak gerekiyor.
Yoksa mevcut yapı içerisinde, bölgede devridaim yaptırarak var olan parayı çevirerek bu hasarların karşılanması mümkün değil.
Bunu bir şekilde halletmeniz gerekiyor.
Burada işte imar iskan politikasından tutun da Türkiye'nin imar iskan sistematiğine kadar bir değişiklik yapılması gerekiyor.
Çok basit bir mesele. Hemen size takdim edeyim. Ben de medyadan okuduğumda görüyorum.
Vatandaşın evi yıkılmış ama vatandaş evini iki ay önce krediyle almış. Kredi borcu duruyor.
Daha yani yeni aldı iki ay önce, üç ay önce aldığı ev şu anda yıkıldı, yok.
Kendi imkanları da gitti; eşyası gitti, evi gitti ama kredi borcu devam ediyor.
Şimdi bu borç kimin borcu?
Bunun tanısının konulması lazım.
Belki bunun gibi yığınla örnek vardır.
Bunların bir sistematik yapı içerisinde çözümlenmesi lazım.
Diyebilirsiniz ki "Müteahhittin ödemesi gerekir" ama herkes de biliyor ki müteahhitti bulamazsınız.
Bulsanız bile bunları ödetemezsiniz.
E ne olacak?
Burada bir sistem kurgulayacaksınız.
Yeni bir şey koyacaksınız ki ortaya, bu hem mevcut sorunları çözecek hem bundan sonra imar iskan politikaları çerçevesinde yeni bir sistemin yerleşmesine vesile olacak.
Sistem dediğimiz bu şekilde olur.
SBB'nin raporunda sistematik öneriler olmuş ama mevcut sistem içerisinde onlar önerme değil, mevcut sistemi onarmaya yönelik teklifler.
Ama burada zaten mevcut sistem sorunlu.
Mevcut sistemle siz zaten büyük sorunlar yaşıyorsunuz, o sistemi onarsanız ne olur?
Oturup yeni baştan kısa zamanda yepyeni, ülkemize, milletimize, bölgemize has imar iskan sistematiği oluşturmanız, konut politikası, yerleştirme politikaları oluşturmanız; ona göre yapılaşmayı yapmanız gerekiyor.
Öyle alelacele eski sistemde işte "Şunlar yıkıldı, onların yerine yenisini koyacağız. Yenisini koymak için şöyle şöyle çalışmalar yapılması gerekir" dediğiniz zaman, bu eski bozuk sistemin onarımıdır.
Bozuk sistemi ne kadar onarırsanız onarın, o sistem bozuk olduğu için yarın başka yerden sorun çıkar.
O halde bunu yepyeni bir sistem kurgulamanın fırsatı olarak değerlendirip yepyeni bir sistem kurgulamak gerçekten gerekiyor.
Cenabı Allah bir daha böyle acılar göstermesin.
Ekonomik tablo gittikçe artıyor. Biraz daha artacağa benziyor.
Bütün bunların çözümü için yepyeni bir sistem kurgulamak gerekiyor.
Bunun için de daha önceki videomda üçlü mekanizmayı önerdim. Hala onun arkasındayım.
Umarım yetkililer yepyeni bir sistem kurgulama konusunda gerekli adımları geç olmadan ve çok büyük fırsatları kaçırmadan atarlar.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish