Doğal afetler, salgınlar, kıtlık, savaşlar, toplumsal trajediler ve travmalarla süregelen bir süzgeçten geçmekteyiz.
Savaş olgusunun ilkel bir çıkış noktası olduğunu görüyor ve insanlık tarihiyle kendisini yenilediğine de ayrıca şahitlik ediyoruz.
Teknolojik gelişmeler, hümanist yaklaşımlar ne kadar ön planda olursa olsun, kitle imha silahları da teknolojiyle beraber daha da ölümcül hale gelmektedir.
Ölüm, temel ihtiyaçlardan yoksun kalma, öngörülemezlik, çaresizlik ve bunların sonucunda hayatta kalma çabası içinde göçlerin baş göstermesi savaşların can acıtan en önemli sonuçlarındandır.
Peki savaş, sanat için üretime açık bir tema mı, yoksa sanat savaşın yıkıcılığını ortaya çıkarmaya çalışan bir enstrüman mı?
Bu kadar eski ve ilkel komünal dönemin yöntemi olan savaş, modern toplumların bir tercih olduğu için de şaşırtıcı paradoks olarak görülmekte.
Savaşlar, büyük bir insani drama neden olmuşken, sanatçının içinde yaşadığı, sanatını icra ve temsil ettiği, ifade ve becerisini kullanarak farklı alanlarda toplumlarına ve dünyaya ses olma çabası içine girmiş olduklarını da görüyoruz.
Zira sanatçılar, duygularını ve yaşayış şekillerini eserlerine özgün buluşlarla yansıtabilme ayrıcalığına sahip karakterlerdir.
Tarihsel süreçlere bakıldığında dönemi tasvir eden savaşların, savaş sahnelerinin sanatın konusu haline gelmiş olduğunu ve ayrıca araçsallaşan bir yönü olduğunu da görmüş oluyoruz.
İlkel komünal dönemde savaş bir yönü ile sanatsal aktivite olarak da icra edilmiştir.
Savaşı konu alan sanatçılara baktığımızda Goya, sanatsal üretiminde savaş sahnesini çalışmış, Fransızların 1808'de Madrid'i işgali sırasında, Napolyon'un askerlerine direnen İspanyol halkının anılarını yaşatarak ölümsüz bir eser bırakmıştır.
Tablo savaşın korkunçluğunu, ürkütücülüğünü ve savaş kurbanlarını ön plana çıkarması konusuyla sanat tarihinde çığır açıyor ve Picasso'nun "Guernica" tablosuna da öncülük ediyor.
20'nci yüzyılın en büyük savaş karşıtı ve sanat bağlamında en çok ses getiren tablosu kuşkusuz Pablo Picasso'nun "Guernica" adlı çalışmasıdır.
1937 yılında İspanya'da Bask bölgesinin merkezi olan Guernica şehrine General Franco'nun yaptığı saldırı resmedilmiştir.
Bu eserle ilgili çok önemli bir anekdot vardır:
Picasso'nun bir sergisinde Alman askeri "BU ESERİ SİZ Mİ YAPTINIZ?" diye sorar.
Picasso'nun verdiği cevap ise tarihe geçer:
Hayır bu sizin eseriniz.
"Guernica", sadece İspanya İç Savaşı'nın değil, 20'nci yüzyılın en önemli savaş sahnelerinin anlatıldığı bir eser olma özelliğiyle de ön plana çıkmaktadır.
Çok uzun bir zaman "Guernica" tablosunun halı dokuması birleşmiş milletlerin salonunda asılı duran bir duvar halısı olarak yer almaktaydı.
Duvar halısının sahibi Nelson Rockefeller Jr, yıllar önce Rockefeller ailesi tarafından BM'ye verilen halıyı geri ister.
Böylelikle Picasso'nun savaşın vahşetini gözler önüne seren dünyaca ünlü eserinin duvar halısı versiyonu, barış ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu BM Güvenlik Konseyi'nin girişindeki asılı olduğu yerden indirildi.
Picasso'nun dünyaca ünlü olan eseri tarihteki en güçlü savaş karşıtı resim olarak kabul edilen "Guernica" resmi, Madrid'deki Museo Reina Sofia'da sergilenmeye devam etmektedir.
Savaşın yıkıcı ve toplumsal sonuçlar doğurduğuna değinmek gerekirse, özellikle düzensiz göçler ve göçlerin sonucunda mültecilerin tüm dünyanın demografisini etkilediğini, kültürel sosyal ve ekonomik temelleri de sarstığını görebiliyoruz.
Güncel sanat ve sanatçıların savaş temelli üretimlerine bakıldığında dünyadaki göçlere dikkat çeken sanatçı Banksy, gerçek adı ve kimliği doğrulanmayan ve spekülasyon konusu olan, Banksy ismi imza niteliği taşımaktadır.
İngiltere merkezli bir sokak sanatçısı, politik aktivist olan Banksy, sanat üretiminden kazandığı finansal geliri savaştan etkilenen mültecilere bağışlamaktadır.
Eserlerinde anti-savaş gibi düşünceleri görsel hale getirerek dünya üzerindeki savaşlara dikkat çekmektedir.
Başarılı sanatçı çalışmalarında savaş karşıtı, çevreci, hayvan hakları savunuculuğunu üstlenen ve tüketim çılgınlığını eleştiren mesajlar vermektedir.
Bilinen eserlerinin başında kırmızı balonlu kız resmi gelmektedir.
Filistin Batı Şeria'da 680 kilometrelik alanda örülen duvarın üzerinde savaş karşıtlığına dikkat çekerek 9 eser yapmıştır.
Eserlerde tatil enstantaneleri ismini verdiği savaşın iç yüzünü ironik bir şekilde yorumlamaya çalışmıştır.
Sanat ve savaşın, toplumsal etki alanında sanatla vücut bulduğuna rastlamak da mümkün.
Sadece resim alanında değil sinema, tiyatro, edebiyat alanlarında da savaşın eleştirel dilinin yanında, savaşı meşrulaştıran çalışmalarda yapıldığını görüyoruz.
Bunun yanı sıra tarih sahnelerinde, savaş meydanlarında savaşçıları motive etmek için çalınan enstrümanları varlığını da kabul etmek yerinde olacaktır.
Özetle sanatçının eseriyle, eserden etkilenen kitle arasında duygusal bağ vardır.
Sanatın dinamiklerine bakıldığında iyiye, güzele, doğruya yönelik bir perspektiften bakarken aynı zamanda özgürlük ve umudu bir potada birleştiren güç olmuştur.
Kimi zaman da kitleleri etkilemek için manipülasyon aracı olarak kullanılmıştır.
İnsanlığın doğuşuyla başlayan çatışma ve savaşlar sanatın da bir teması olmaya devam edeceği şüphesizdir.
Bir sanatçı duyarlılığı ile savaşların tarih sahnesinde son bulma umudunu taşıdığımı söylemek isterim.
Sanatla, sağlıkla kalın.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish