Türkiye'de mobbingin en yaygın olarak görüldüğü sektörlerden biri, bankacılık.
Psikolojik baskı insanların verimini düşürüyor ya da başarısız olmalarına neden olan bir ortam hazırlıyor.
Kurumun değerleriyle şahsi değerleri arasında sıkışıp kalan insanlar ya bulunduğu mevkiden ya da hayatından vazgeçiyor.
Çalışanların işini kaybetme korkusundan, geçimini sağlamaya çalışmasından sonuna kadar faydalanan yöneticiler "eğer bu işler zor geliyorsa, dışarıda sıraya girmiş bekleyen çok kişi var" diyenler şiddet mağduru ya da mobbingzedeler oluşturuyor.
Ekonomik istikrarın yapı taşı olan banka çalışanları gerekli değeri ve önemi görmüyor.
Şirketlerin verimliliğini etkileyecek en önemli unsur insan iken şirketlerde stres faktörlerinin etkili olması; çalışanların performansının düşmesine, verimsizliğe, ruhsal ve fiziksel sağlığında bozulmaya, işten ayrılmalara ve intiharlara neden oluyor.
Bankacıların yıpranma payı talebi
Bankacılık mesleği, insanlarla yüz yüze çalışılan stresli mesleklerden biri. Mesleki mali riskler taşıması sebebiyle çalışanların tükenmişlik yaşadığı, iş ve özel hayatlarının olumsuz etkilendiği bir iş dalı.
Özellikle, ülkemizdeki banka çalışanlarının çalışma koşulları dikkate alındığında, maruz kaldıkları mobbingin, tükenmişliğin, bedensel ve ruhsal sağlıklarını ne kadar etkilediği bankacılık sektörü tarafından pek dikkate alınmıyor.
Bu sebeple sektör çalışanları, politika yapıcılardan her 4 yıla 1 yıl olacak şekilde yıpranma payı hakkı tanınmasını istiyor.
Banka çalışanları ağır hedef baskısı altında
Bazı bankalarda insan kaynakları, çalışanların motivasyonuna yönelik birtakım çalışmalar yapsa da bu çalışmalar temelde çalışanları daha yoğun tempoda sorunsuz çalıştırmaya yönelik olmuyor.
Banka çalışanları, sürekli olarak hedef baskısı altında çalışıyor, hedeflerin tutmaması performanslarının kötü olması anlamına geliyor.
Bu da başka şubelere tayin edilmelerine, pasif işlere çekilmelerine ve sürekli işsizlik baskısını hissetmelerine neden oluyor.
Çalışanın iş yükünün artmasını önemsemeyen, iş yükünün bir bölümünü gereksiz olarak gören, uzun mesai saatlerine izin veren bankalar, çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları için riskli ortamlar oluşturuyor.
Ayrıca bankalar 40 yaş üstü personel çalıştırmak istemiyor. Onları işten çıkartıp, yerine yeni mezun gençleri alıyor. Çünkü 40 yaşına gelen bir bankacı gerçekten yıpranmış oluyor.
Sektörün bu zorlu koşullarına katlanamayan bazı çalışanlar, bir daha dönmemek üzere bankacılığı terk ediyor.
Bankacılıkta mobbing kendini nasıl gösteriyor?
- Uzun çalışma saatlerine maruz kalmak
- İş yaşam dengesini kısıtlamak
- Satış baskısı oluşturmak (yeni müşteri bulabilmek, kredi satabilmek, vb.)
- Değişik birimlere ve şubelere yüksek hedefler vermek, bu hedefi tutturabilmek için orta ve alt düzey yöneticiler eliyle mevcut hedefleri astlara daha da yükselterek dağıtmak
- Gerçekleştirmesi zor hedefler koymak
- Çalışanları sürekli yarıştırmak, kıyaslamak
- Hedefine ulaşamayan personeli aşağılamak, hakarete, psikolojik tacize maruz bırakmak
- Performansa dayalı prim sistemi kurmak
- Fazla çalışma için ücret ödememek
- Değersiz hissettirmek
- Sözlü ya da yazılı tehdit etmek
- İş performansının dışında işler vermek
- Kaba ve kötü sözlerle rencide etmek
- Duygusal çöküntüye neden olmak
- Çalışanlara işten atılabilecekleri yönünde ağır psikolojik baskı uygulamak
Psikolojik tacizin maliyetleri
- Stres
- Duygusal rahatsızlıklar
- Fiziksel rahatsızlıklar
- Kazalar
- Sakatlıklar
- Tecrit edilme
- Ayrılık acıları
- Mesleki kimlik kaybı
- Arkadaşlıkların kaybı
- İntihar\Cinayet
Ne yapmalı?
Uzun çalışma süresi ile verimlilik artmıyor, artan çalışma süresi, azalan saat başına verim oluyor. Bu nedenle çalışma saatlerinden çok verimliliğin önemsenmesi gerekiyor.
"Çok çalışan" değil "çok verimli" bir toplumda şirketler de, ekonomiler de büyüyor. İş ve özel yaşam dengesini kurabilen mutlu çalışanın verimli olduğu, işi ile özel hayatı iç içe geçmiş çalışanın performans kaybıyla verimsizleştiği göz ardı ediliyor.
Mobbing, hepimizin, varlığını açığa çıkarmak ve tekrarlamasını önlemek üzere stratejiler geliştirmekle, bu stratejileri hayata geçirmekle sorumlu olduğumuz bir konu…
"Rekabetçi bankacılık" anlayışı ile her dönem karını artıran bankacılık sektöründe gittikçe açığa çıkan mobbing için banka içi incelemelerin, denetimlerin artırılması, kontrol altına alınması gerekiyor.
Bankalarda psikolojik tacizin önlenmesi için psikolojik taciz vakalarının yönetim kurulu bünyesinde oluşturulacak etik komiteler tarafından ele alınması öneriliyor.
Bankalarda psikolojik taciz üst seviyede konumlandırılmış bir komite tarafından ele alınmazsa çalışanlar psikolojik tacize maruz kalmaya devam edecek, bankalar psikolojik taciz davaları nedeniyle finansal kayıplarla, yaptırımlarla ve dolayısıyla itibar riski ile karşı karşıya kalabilecek.
Yöneticilerin denetlenmesi, zorbalık yapan yöneticilere işletme içinde alan açılmaması, çalışanların güdüleyici etkinliklerle nefes almasının sağlanması adeta meditasyon yaparak zihnini yatıştırmasını, bir pasiflik durumu yaratmasını sağlamak gerekiyor.
Ayrıca son zamanlarda çeşitli sektörlerle ilgili olmasına karşın bankacılık sektöründe psikolojik tacizle ilgili basına yansıyan vakalarda artış görülüyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankacılık sektörünün kamuoyu önünde itibar kaybetmemesi, sektördeki birçok bankanın çalışanlarına yapılan psikolojik tacizin durdurulması için acil önlem almalı.
Ne yazık ki bazı durumlarda şirketler profesyonelce mobbing yapıyor, örneğin tazminat ödemek istemediği için bu yola başvuruyor. Bunların engellenmesi ve cezalandırılması şart.
Mobbingi önlemenin tek yolu dava açmak, tazminat almak değil. Mobbingi sosyolojik boyutuyla çözmemiz gerekiyor. Çalışanları bilinçlendirerek, eğiterek, hangi davranışların mobbing sayıldığını, haklarını nasıl arayacaklarını öğreterek mobbingin çözümünde daha etkili olabiliriz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish