Çalışanlar iş yerlerindeki risk değerlendirme raporuna bakabilir mi? Hocaoğulları: İsteyebilir; Çakır: Görmesine izin verilmez

Depremin ardından herkes evlerin depreme sağlamlığını düşünüyor. Peki günümüzün önemli bir kısmını geçirdiğimiz iş yerlerinin depreme dayanıklı olup olmadığını nasıl bileceğiz? Bu konudaki haklarımız neler? Hocaoğulları ve Çakır cevapladı

Büyük bir depremin gündüz saatlerinde olması halinde işyerleri de ciddi risk içeriyor

Gerek 17 Ağustos 1999 Gölcük gerekse 6 Şubat 2023 Pazarcık depreminin gece saatlerinde olması büyük depremlerin genellikle insanların evlerinde olduğu akşam ve gece saatlerinde olduğu yönünde yanlış bir algının da halk arasında yerleşmesine neden oldu.

Biraz da bu algının etkisiyle depremle ilgili yapılan yorumlar çoğunlukla evlerin bulunduğu binaların sağlamlığına yönelik oluyor.

Oysa birçok insan gündelik yaşamlarının ciddi bir kısmını iş yerlerinde geçiriyor.

Kimi iş yerlerinde bir binada yaşayan insandan daha fazla kişi saatlerce bir arada bulunuyor.

Dolayısıyla işyerlerinin bulunduğu yerlerin depreme dayanıklı olması da oldukça önem arz ediyor.

Buna karşın kolon kesimi gibi sorunların en çok yaşandığı yerler iş yerleri oluyor.

Örneğin İzmir depreminde yıkılan bir binanın, altındaki marketteki kolonun kesilmesinden dolayı çöktüğü anlaşılmıştı.

Deprem riski yüksek olan Zeytinburnu gibi semtlerdeki eski binalardaki tekstil atölyelerinde onlarca kişi bir arada çalışabiliyor.

Kimi zaman fabrikalarda, atölyelerde kullanılan makinelerin montajı ve taşınması, kolonlarla duvarlarda hasara neden olabiliyor. 

Aşırı ısı üreten makinelerin de betona zarar verdiği biliniyor.

Depremlerden sonra üretim yapılan fabrikalarda, atölyelerde patlamalar görülebiliyor.

Bu örnekleri çeşitlendirmek mümkün. Bütün bunlardan dolayı işyerlerinin de depreme güvenli olması önemli.
 

pınarhocaoğulları.jpg
Pınar Hocağulları / Fotoğraf: sendika.org.tr


İş yerlerindeki deprem güvenliğini hatırlattılar

Bir grup mühendis, mimar ve şehir plancısının bir araya gelerek oluşturduğu Politeknik'in da arasında olduğu bazı platformlar, geçtiğimiz günlerde "Deprem Güvenli İş yerleri İstiyoruz" başlıklı bir kampanya başlattı.

Konuya dair iletişime geçtiğimiz Politeknik Yönetim Kurulu Üyesi ve iş güvenliği uzmanı Pınar Hocaoğulları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işçilerin sağlığından ve can güvenliğinden sorumlu olduğunu ve bu konuda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın olduğunu hatırlatarak, "Bu yasa kapsamında her patronun risk değerlendirmesi yapması gerekiyor. Risk değerlendirmesi ne demek? İş yerindeki tehlikelerin analiz edildiği ve bunların sonuçlarının hangi risklere tekabül ettiğinin çıkarıldığı ve bu tehlikelerin iş yerinden uzaklaştırılması için bir plan program yapıldığı değerlendirme raporu demek" diye konuştu.
 

riskdeğerlendirme.jpg
İş yerlerinde hazırlanan risk değerlendirme raporlarına bir örnek

 

İş yerinin depreme dayanıklı olduğu risk değerlendirme raporunda yer almalı

6331 sayılı yasa kapsamında bile iş yerlerinin depreme karşı güvenli olmasının şart olduğunu kaydeden Hocaoğulları, şöyle konuştu:

Çünkü eğer iş yeri deprem tehlikesi içeren bir bölgedeyse, o iş yerinin hangi zeminine oturduğu ve o bina yapısının durumu risk analizinde yer almak zorundadır. Yani deprem tehlikesi olan bir yerde hem bölge zemininin hem de bina durumunun incelenmediği, analiz edilmediği bir risk analizi mümkün olamaz. Doğal olarak önce 6331 sayılı yasa kapsamında bile risk değerlendirmesi yenilenmeli. Deprem tehlikesini öngörmeyen risk değerlendirmeleri varsa hepsinin yenilenmesi gerekiyor. Yoksa o risk değerlendirmesi neredeyse geçersiz anlamına geliyor.

 

fabrika2.jpg
Depremde yıkılan bir fabrika


"Her işçi risk değerlendirme raporuna baksın, gerekirse yenilenmesini talep edebilir"

Peki çalışanların bu raporu görme veya talep etme hakkı var mı? Hocaoğulları, bu soruya şöyle cevap verdi:

Yani bu yasa kapsamında haklarımız var. Her işçi risk değerlendirmesini görebilir, hakkıdır. Çünkü risk değerlendirmesinin zaten işçilerin katıldığı bir süreçle raporlaştırılması gerekir. Çalışan temsilcilerinin olduğu ve işçilerin de olduğu bir süreçte bu değerlendirmeler ayrıntılı yapılır ve en son bir nihai rapor çıkar. Her işçi kendi  iş yerinde kendi çalıştığı mekanda risk değerlendirmesine öncelikle baksın, bakmalı. Eğer deprem tehlikesi göz önünde bulundurulmamışsa kesinlikle risk değerlendirmesinin yenilenmesini talep edebilir. Eğer depremle ilgili aslında bir bölüm açılmış, bu tehlike görülmüş ama bu tehlikenin uzaklaştırılması için hiçbir şey yapılmamışsa bunu da gündemlerine alabilirler. Kaldı ki aslında üst sorumluluk Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nındır ve patronların, işverenlerin bu hazırlıkları yapmasını sağlatacak olan da bakanlıktır.

 

isigmeclisi.jpg
Murat Çakır / Fotoğraf: İSİG

 

"Risk değerlendirmeleri kağıt üzerinde yapılıyor"

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi yani kısa adıyla İSİG Meclisi Sözcüsü Murat Çakır ise çalışanların çalıştıkları işyerlerindeki risk değerlendirme raporunu görme isteklerine verilecek cevaba dair Hocaoğulları kadar iyimser değil.

"Teorik olarak her iş yerinin risk değerlendirmesi yapılmalı, kağıt üzerinde yapılıyor" diyen Çakır, "Çalışan bunu görebilir mi?" sorusuna "Yok göremez. Hakkı var ama görmesine izin verilmez. Birçok risk değerlendirme raporu da copy-paste yapılır. Özellikle marketlerin olduğu binalar çok tehlikeli. Bırakın kolon kesilmesini duvarların yıkılması bile izne tabi ama aldırılmıyor. Buralardaki işçiler de yoğun bir sirkülasyon olduğu için bu tip konuları düşünemiyor bile" diye anlattı sahadaki durumu.
 

işhanları.jpg
Eminönü bölgesinde işhanlarıyla ünlü bir bölge 


"Eski İstanbul’da çok fazla eski ve çürük iş hanı var"

Çakır, son depremin gece olması nedeniyle ölümlerin çoğunlukla evlerde olmasına karşın İskenderun ve Hatay Devlet Hastanesi’ndeki yıkımlardan dolayı buradaki personelden de hayatını kaybedenler olduğunu anımsattı.

Gerek kamuya gerekse özel sektöre ait birçok binanın deprem güvenliği konusunda yetersizlikler içerdiğine dikkat çeken Çakır, "Eski İstanbul diye bilinen bölgede çok fazla iş hanı vs. var. O kadar eski ve çürük ki..." diyerek dikkatleri farklı bir yöne çekti.

Bir deprem anında bina tipi iş yerlerinde de sorunlar yaşanacağını, fabrikalarda ise patlamalara dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Çakır, "Belirli bir planla denetlenir elbette ama bunun için bir merkezi ve yerel idarenin iradesi gerekli. Yoksa biliyorsunuz Davutpaşa'da maytap atölyesi patlamıştı, bölgede hala benzer bir üretim biçimi hakim" diye konuştu.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU