Kahramanmaraş merkezli çifte büyük depremlerin üzerinden 10 gün geçti.
Bir taraftan enkaz altından canlı çıkarma diğer taraftansa kağıt gibi yerle bir olan binalardan geriye kalan yığınları kaldırma faaliyeti sürüyor.
Aynı zamanda enkaz altında yaşamını yitiren tüm insanların da çıkarılarak yakınlarına teslim edilip defnedilmeleri de süregelen çalışmaların ana hedefleri arasında.
Rus arama kurtarma ekibi bulduğu 150 bin doları polise teslim etti
Depremde kaçıp canını kurtarabilenlerin kayıplarının haddi hesabı da yok.
Sevenlerini kara toprağa verenlerin arasında pek çok kıymetli eşyasını enkaz altında bırakan da oldu.
"Canın yongası" olarak ifade edilen değerli varlıkları enkaz altında kalanlar, her ne kadar bunun bulunup kendilerine teslim edilmesini şimdi önemsemiyorsa gelecek günlerde buna çok ihtiyaçları olacak.
Onun için enkaz altında çıkan, para ve altın başta olmak üzere maddi değeri olabilecek eşyaların depremzedelere verilmesi önemli.
Örneğin Rus arama-kurtarma ekibi, enkaz çalışmalarında bulduğu 150 bin doları polise teslim etti.
Bu olay akıllara ilerleyen günlerde enkaz kaldırma süreçlerinde bulunacak kişilere ait değerli eşyaların ne olacağı sorusunu getiriyor.
Sonuçta Anadolu'da "yastık altı" olarak adlandırılan evde altın ve para bulundurmak yaygın. O paralar belki bir hayat boyu çalışarak toplanıyor.
Bundan dolayı ilk şoku atlattıktan sonra pek çok insan evinde sakladığı para veya ziynet eşyasını da bulmak isteyebilir.
Kentsel dönüşümde yıkılan binalardaki kimi malzemeler hafriyatçılara kalıyor
Kentsel dönüşüm aşamasında yıkılan binalar sakinlerince boşaltıldıktan sonra binada kalan demir, bakır, kablo gibi malzemeler ayıklanıp dönüşüme gönderilerek buradan elde edilen gelir hafriyatı yapan şirkete kalıyor.
Ancak depremde binalar boşaltılmış değildi.
Bu durumda burada olan kişilere ait değerli eşyaların da kontrolü yapılacak mı?
Böylesine bir afette enkazlarda titiz bir aramanın yapılması pek kolay olmasa da 17 Ağustos 1999 depreminde nasıl bir süreç izlendi?
Bundan sonraki süreçte ne yapılmalı?
"Enkazdan çıkan değerli ve özel eşyaların adli emanete alınması lazım"
17 Ağustos depreminin ardından yürütülen soruşturmada görev alan eski savcı ve milletvekili Ali Özgündüz, enkazdan çıkartılan para, ziynet ve özel eşyaların adli emanete alınması gerektiğini söyledi.
Özgündüz'e göre öncelikli enkazdan çıkan bütün değerli hatta özel eşyaların tümünün toparlanması, adli emanete alınarak, savcılığa intikal ettirilmesi ileride savcılık tarafından sahipleri çıkarsa onlara verilmesi lazım. Eğer sahipleri öldüyse mirasçıları varsa bu tespit edilebiliyorsa tereke hakimliği vasıtasıyla mirasçılarına verilmesi gerekiyor.
Normal prosedürün bu olduğuna dikkati çeken Özgündüz, "Şimdi de bu prosedür izlenmeli" dedi.
"İleride bu sorun ortaya çıkacaktır”
Özgündüz, bu aşamada önceliğin insanların hayatını kurtarmak olduğu için değerli eşyalarla ilgili olarak bir arama yapılmadığını belirtti.
Ancak enkaz kaldırma aşamasında vatandaşın biri gelip 'benim üçüncü kattaki evimde kasa içinde bu kadar param vardı' demesi halinde yapılacak hususun ne olduğunu Özgündüz şöyle anlattı:
Kasa bulunup çıkarıldığında adli merciler huzurunda sahiplerine teslim edilmesi lazım. Şu anda enkaz kaldırma çalışması yapılmıyor. Yapılan sadece arama-kurtarma çalışması sırasında bulunan eşyaların teslimi. Ama ileride bu sorun ortaya çıkacaktır. Hatta eğer çok daha değerli ya da yüklü miktarda eşya var ise enkaz kaldırma sırasında bunlar bulunamamışsa enkazdaki büyük parçalar dışında küçük parçalarının elekten geçirilerek değerli eşyaların elde edilerek sahiplerine teslim edilmesi için bütün bu aşamaların adli merciler kontrolünde yapılması lazım."
"Bir ev sahibi izinle enkazı eleme yöntemiyle inceledi"
Özgündüz, 1999 Marmara depreminde enkaz aramalarının daha çok asker gözetiminde yapıldığını hatırlattı.
"Daha çok asker sahaya egemen olduğu için dolayısıyla bu tür aramalarda bulunan eşyalar işçilerce askere teslim ediliyor, askerler kanalıyla adliyeye savcılıklara gönderiliyordu" diyen Özgündüz, "Biz de yaşamını yitiren şahıslara ait önemli eşyaları tereke hakimliğine gönderiyorduk. Daha sonra işte sahipleri çıkıp geldiği ve o malın kendilerine ait olduğunu ispatlamaları halinde onlara teslim ediliyordu. Mirasçılara yoksa da hazineye gider kaydediliyordu. Dolayısıyla o prosedür işledi" ifadelerini kullandı.
Özgündüz, 1999'da bir ev sahibinin yıkılan evindeki değerli eşyasını bulmak için izin alarak kendi imkanları ile eleme yöntemini uygulattığını da (Büyük parçalar kalktıktan sonra küçük parçaları elekten geçirme) ifade etti.
"Enkazlar güvenlik güçlerinin denetiminde kaldırılmalı"
Günümüzde enkaz kaldırma faaliyetlerinin kim tarafından yürütüleceğinin önemli olduğuna işaret eden Özgündüz, "Belediyeler mi yürütecek? Bunu kamu idaresi, ihale yöntemiyle mi verecek? O firmalar bu enkazları kaldırırken mutlaka üzerinde adli mercilerin kontrolünde jandarma, polis ekiplerinin gözetiminde yapılması lazım ki değerli eşyalar bulunursa bunlar teslim alınsın. Aksi takdirde ileride eşyasının çalındığını iddia eden, bulunmasını isteyenler olabilir" uyarısında bulundu.
"Enkaz kaldırılırken dikkat edilmeli"
17 Ağustos 1999 depreminde İçişleri Bakanı olarak görev yapan Yurt Partisi Genel Başkanı Saadettin Tantan da o dönemde enkaz sahalarına askerlerin hakim olduğunu belirtti.
Tantan, günümüzde de yıkılan binalarda yaşayanlara dair bilgilerin arşivlenerek enkazın kaldırılırken dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Tantan, bu yolla evi yıkılan vatandaşlara ait bulunan para ve altının enkaza karışmamasının sağlanarak hak sahiplerine tesliminin gerektiğini kaydetti.
"Sahibi olduğunu söyleyen ispatlamak zorunda"
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aziz Ergen de 1999 depremindeki çalışmalara tanıklık eden askerlerden biri.
Emekli jandarma kurmay albay Ergen, son olarak parti çalışmaları sırasında Hatay'dayken buradaki depreme tanıklık etti.
Ergen'e göre de enkaz yığınlarının güvenlik güçlerinin gözetiminde kaldırılması gerekiyor.
"Bulunan değerli eşyalar savcılıklara iletilmeli" diyen Ergen, şunları söyledi:
"O dönemde gelen kişiler ciddi bir sorgudan geçirildikten söylediği eşyanın kendisine ait olduğu netleştikten sonra veriliyordu. Örneğin 'mavi çantamda 10 bin dolarım vardı' gibi net bilgiler vermesi lazım. Yoksa kendisine ait olmayan eşyaları talep edenler olabilir."
© The Independentturkish