Bir Arap başkentinde bindiğim Uber taksisinin şoförü, "Rus-Ukrayna savaşından korktuğunu" söyledi.
Adamın bu yorumu dikkatimi çekti, ben de ona sordum: Neden korkuyorsun?
Dedi ki: Büyük bir savaş çıkar ve tüm uydular düşürülürse, ailemi geçindirmek için güvendiğim Google'u nasıl kullanabilirim?
Taksici, bazılarına uzak görünen bu savaşın aslında bu bazılarının hayal ettiğinden daha yakın olduğu, bu basit adamın dahi ruh halini etkilediği gerçeğine isabetli bir şekilde işaret etmişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
O taksiciden etkili Foreign Affairs dergisine geçelim, Ocak-Şubat 2023 sayısında savaşı tartışmaya uzun bir inceleme (20 sayfadan fazla) ayırdı ve başlığı "Putin'in Son Pozisyonu", alt başlığı ise "Rusya'nın Yenilgisinin Riskleri!" idi.
İnceleme, Rusya-Ukrayna savaşı için üç olası senaryodan uzun uzadıya bahsediyor.
İlk senaryo "Rusya'nın yenilgisi" ve dergi bunun ihtimal dışı ve en düşük olası senaryo olduğunu düşünüyor.
İkincisi ise Ukrayna'nın yenilmesi ve Rusya Federasyonu tarafından ilhak edilmesi ki bu senaryo, Rusya'nın Ukrayna devletinin haftalar içinde hızla düşeceğine dair temel varsayımına dayanıyordu, ancak şimdi işler öyle görünmüyor.
Ukrayna'nın hızlı düşüşü bazı Batılı çevrelerde de bekleniyordu ama Ukraynalıların saflarında görülen direniş herkes için sürpriz oldu.
Dünya, Ukrayna'nın ulusal literatürünün tarihsel olarak "Rus tahakkümü" olarak adlandırdığı şeyden dolayı çok acı çekmiş bir ülke olduğunu unutmuştu.
Ukrayna bu nedenle direndi ve Batı, Ukraynalı direnişçileri destekleyerek Rusya Federasyonu'nu tüketmenin ve Sayın Putin'in defalarca deklare ettiği, Sovyet imparatorluğunun yeni kisvelerle dönüşü hırslarını durdurmanın mümkün olduğunu gördü.
Putin'in hırsları Kırım yarımadasını işgal etme, Suriye rejiminin hayatta kalmasına ve halkına baskı yapmasına yardım etme, hatta bazı Afrika ülkelerine uzanma noktasına vardı ve bu hırsların sonu yok gibi görünüyor, bu yüzden durdurulmaları gerekiyordu.
Putin'in, "zeki olanın bir hatasının etkisi bin kattır" sözündeki gibi bir hata yapması ile bu durdurma fırsatı da ele geçti.
Seçenek, Kiev'e yapılan yardımı yoğunlaştırmaktı, ancak bu yardım genişledi ve mühimmattan insani yardıma, zırhlı personel taşıyıcıları ve füzesavarlara ve son olarak ağır tanklara evrildi. Ayrıca modern uçaklar da talep ediliyor.
Öte yandan Ruslar, İran ve Kuzey Kore dahil olmak üzere bir dizi müttefikten yardım istediler, Çin'in desteğini aldılar, Hindistan ve Brezilya gibi büyük ülkelerin tarafsız pozisyonunu teminat altına aldılar.
Ancak bu senaryo Ukrayna'nın hem zaferini hem de yenilgisini dışlıyor, savaşın uzayarak katılan ülkelerin ekonomisini tahrip edeceğini ve hatta stratejik silah stoklarını zayıflatacağını öngörüyor.
Nitekim son zamanlarda Fransız ve onlardan daha çok İngiliz askeri yetkililerden, stratejik silah depolarının tükendiği ve bunların söz konusu ülkelerin gerileyen ekonomisi ışığında artık mevcut olmayan para nedeniyle telafi edilemeyeceği şikayetleri duyuluyor.
Savaşın uzaması aynı zamanda Rus ekonomisini de zayıflatacak ve askeri stokunu tüketecek.
Kesin olan şu ki, ABD liderliğinde Batı, Ukraynalıların vatanlarını savunmak için yaptıkları büyük fedakarlıklar karşısında yenilmelerine izin vermeyecek.
Foreign Affairs dergisinin incelemesi bu senaryoda, Rusya'nın baskı ve sıkıntı altında Ukrayna'nın bazı bölgelerinde taktik nükleer silahlar kullanmasını ihtimal dışı görmüyor.
Bununla ilgili Putin'in ABD'nin ulusal çıkarları gerektirdiğinde bu silahı Japonya'ya karşı kullandığını hatırlattığı eski bir konuşmasına atıfta bulunuyor.
Bu senaryo, taktik bir nükleer silahın kullanılması durumunda Batı'nın aynı şekilde karşılık vermeyeceğini, ancak buradaki riskin, Rusya'nın parya bir ülke haline gelmesi ve şu anda tarafsız olan ülkelerin Rusya'nın aleyhine dönmesinde yattığını varsayıyor.
Ukraynalıların içeride bazı Rus şehirlerine karşı kirli bombalar kullanabileceklerini de göz ardı etmiyor.
İncelemenin bahsettiği üçüncü ve belki de en tehlikeli senaryo, Rusya Federasyonu içindeki bir değişim.
Bu senaryo Rus halkının çocuklarını feda etme acısına daha fazla katlanamamasının bir sonucu olarak mevcut liderliğin değişeceğine ve belki de dulların, anne ve babaların savaşı kınamak için Moskova sokaklarında yürüyeceklerine bahse giriyor.
Ancak bu senaryo büyük riskler taşıyor, çünkü mevcut rejimin çöküşü, Sovyetler Birliği'nin çökmesi ve parçalarının dağılmasının ardından yaşanan kaostan ve ondan sonra verilen çeşitli savaşlardan daha fazla kaos, ancak Belarus, Gürcistan ve Moldova halkları için kurtuluşun kapısının açılması anlamına geliyor.
Bununla birlikte, bahsi geçen senaryonun gerçekleşmesi halinde endişe duyulan husus; Rus nükleer cephaneliğinin kimin eline geçeceği...
İnceleme, Rusya'da değişimle ilgili tasavvurunda, başarısız savaşlardan sonra gelen rejim değişikliklerine dair uzun tarihine dayanıyor; Rus-Japon Savaşı'ndan (1905) sonra bu yaşandı, Birinci Dünya Savaşı Rus Devrimi'ne yol açtı, Afganistan savaşından iki yıl sonra da Sovyetler Birliği dağıldı.
İnceleme son ihtimal üzerinde uzun uzadıya duruyor ama beklediğimin aksine sonunda savaşın tarafları için kabul edilebilir çözümlerle savaşı sona erdirmek gibi rasyonel çözümler sunmuyor.
Bu demektir ki, Batılı çevrelerin bugüne kadar "Savaşa girmek istemiyoruz" şeklindeki tüm açıklamalarına rağmen, tüm göstergeler, sadece savaş alanına yakın veya uzak çatışmanın tüm tarafları için değil, tüm dünya için uzun, acımasız ve maliyetli bir savaşa işaret ediyor.
Belki de farklı başkentlerdeki sadece birkaç düşünce odası, dünyanın geçmişte tanık olduğundan tamamen farklı bir dünya savaşı olasılığını göz önünde bulunduruyor.
Ayrıca incelemenin dillendirdiği, Rusya'da bir iç değişime güvenme senaryosu imkânsız demeyelim de gerçekleşmesi çok zor bir temenni.
Durum, ABD'nin o dönemde katliamlara tanık olan Amerikan evlerinin oturma odalarında kaybettiği Vietnam Savaşı'na benzemiyor...
Saha farklı ve varsayımlar birbirine uzak, zira Rusya kamuoyu halen savaşı kabulleniyor ve "planlandığı gibi gittiğine" inanıyor!
Yalnızca bindiğim Uber taksisinin şoförü o savaşın yansımalarından ve Google'ın ortadan kalkmasından endişe duyuyor.
Ama o, her gün ekranlarımızda gördüğümüz karşılıklı ölümcül acı sınırını test etmelerin bir sonucu olarak, hayatın alıştıkları birçok yönünün kaybolmasından korkan milyonlarca insanı temsil ediyor.
Bunun temelinde, odadan ayrılma korkusu yer alıyor. Yani ele geçirme, yıkıcı bir nükleer silahın gölgesinde diğerine karşı zafer kazanılabileceği yanılsaması odasından ayrılma korkusu var.
Herkes bir yanılsamalar odasında olduğu sürece dünya iyi olamaz.
Son söz; hepimiz kendi yanılsama odalarımızda yaşıyoruz, bu odalar rahat olabilirler ama yıkıcılar da!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia