YÖK'ün yerine kurulacak kuruldan Müzeler Adası'na... Altılı Masa, hangi yeni birimleri hayata geçirmeyi planlıyor?

30 Ocak'ta açıklanan "Ortak Politikalar Mutabakat Metni"ne göre Altılı Masa'nın iktidara gelmesi durumunda hayata geçireceği pek çok proje var. Bunların arasında mevcut kurumların yerine oluşturulacak kurum ve kurullar dikkat çekiyor

Altılı masanın Ortak Politikalar Mutabakat Metni, 30 Ocak'ta Ankara Congressium'da gerçekleşen bir toplantı ile kamuoyuna tanıtıldı/ Fotoğraf: AA

Altı partinin lideri aynı masaya ilk kez 12 Şubat 2022'de oturmuştu. 

Aradan geçen bir yıllık süreçte, kamuoyunda artık şakalara konu olan cumhurbaşkanı adayı henüz açıklanmadı. 

Bunun yerine 11 basına kapalı toplantı gerçekleşti. 3 kez de geniş katılımlı basın toplantılarıyla deklarasyonlar yayınlandı. 

Bunlardan sonuncusu "Ortak Politikalar Mutabakat Metni" oldu. 

30 Ocak'ta duyurulan bu metin, 2 bin 300'den fazla maddesiyle Altılı Masa'nın iktidara gelmesi durumunda hangi konularda nasıl bir yol izleyeceklerini açıklıyor. 

Hukuk, ekonomi, kamu yönetimi, yolsuzlukla mücadele, bilim, sektörel politikalar (tarım, sanayi, enerji, madencilik, çevre vs.), eğitim, sosyal politikalar (kadın, gençlik, barınma, engelliler, yaşlılar, çalışma hayatı, aile ve çocuk) ve dış politika bu metni oluşturan dokuz başlık. 
 


Bu başlıklar altında önemli vaatler bulunuyor. Ancak bu vaatlerin ne kadarlık sürelerde gerçeğe dönüşeceği bilgisine bazı maddelerde rastlıyoruz.

Elektrikli araç şarj istasyonu ağının 2025'te tüm Türkiye'yi kapsayacak olması gibi. Ya da enflasyonun iki yıl içerisinde tek haneye ineceği sözünü veriyor liderler. 

Cumhurbaşkanlığı'nın Çankaya Köşkü'ne taşınacağı, eğitim sisteminin 1+5+4+3'e dönüşeceği, cumhurbaşkanının görevlerinin sınırlanacağı, madencilik gibi pek çok yasanın yeniden yazılacağı, 7 yeni bakanlığın kurulacağı gibi konular sosyal medyada da televizyonlarda da çok tartışıldı. 

Ancak medyada daha az yer bulan diğer başka vaatler de bulunuyor. 

Daha önce kapanan bazı yapıların yeniden kurulması ya da yeni kurum ve ofisler kurulması gibi. 

"Çaycıya, şoföre gizlettikleri her kuruşun peşine düşeceğim"

Bunlardan ilki Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi. 

Mutabakat metninde bu ofisle ilgili şöyle deniliyor:
 

Uluslararası Yolsuzluk Sözleşmesi başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmaları kullanarak yolsuzluktan elde edilen ve yurtdışına kaçırılan gelirleri ülkemize geri getirecek, bu çerçevede, Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları kapsamında da öngörülen 'Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi'ni kuracağız." 


Partisinin meclis grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu ofisle ilgili olarak "Yurtdışına kaçırdıkları, aile bireylerine transfer ettirdikleri, çaycıya, şoföre gizlettikleri her kuruşun ama her kuruşun peşine düşeceğim" dedi. 

Kılıçdaroğlu, gündeme oturan "Ben Kemal, geliyorum" ifadesini de bu toplantıda kullandı: Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz çok açık ve nettir. Vuracağız neşteri, alacağız devlet malını geriye. Seçimin ertesi gününde onların telefonu acı acı çalacak. Açtıkları telefonda bir ses duyacaklar, ben Kemal geliyorum. 

Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün ise Medyascope'tan Berfin Bayır'a verdiği röportajda kamu kaynaklarının yurtdışına kaçırıldığına dair ciddi bilgilerin olduğunu söyleyerek "Bunların tahsil edilmesi açısından içerisinde bankacılardan, hazinecilerden, maliyecilerden, hukukçulardan belki diplomatlardan oluşacak bir kurul olacak" ifadelerini kullandı.

Üstün'ün açıklamasına göre bu ofisin yanı sıra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) de bir araştırma ve soruşturma komisyonu kurulacak, savcılara gelen ihbarlar değerlendirilecek. 

Malta'ya ya da Hollanda'ya ya da dünyanın başka bir yerine aktarılan paranın izinin sürüleceğini ifade eden Üstün, şunları söyledi: 
 

Erdoğan hakkında Amerikan Kongresi'ne bir araştırma dosyası sunuldu. Hala o araştırma dosyası kongrenin raflarında duruyor. Şimdi Erdoğan'dan hiçbir açıklama ve tepki gelmedi. Burada açılacak komisyonlarda, soruşturmalarda elde edilecek bilgiler takip komisyonuna aktarılacak orada da başka bir uzman ekip olacak; bankacılardan, hazinecilerden, maliyecilerden, hukukçulardan belki diplomatlardan oluşacak." 


YÖK yerine kurulacak kurulun yapısı nasıl olacak?

Altılı Masa'nın temel politikalarını açıklayan metinde eğitim-öğretim için de ayrı başlık açıldı. 

Bu metnin "yükseköğretim" alt başlığının ilk maddesinde Yükseköğretim Kurulu'nun kaldırılacağı yer alıyor. 

Açıklamaya göre bunun yerine yüksek öğretim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeksizin yüksek öğretimin planlanması ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyonun sağlanması şeklinde sınırlı görevleri bulunan bir kurul kurulacak. 

Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, 30 Ocak'ta gerçekleşen tanıtımda, bu başlığı açıklayan isimdi. 

Söz konusu vaadi sorduğumuz Şahinalp, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada iki yapıdan bahsetti. 
 

Bülent Şahinalp AA
Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp/ Fotoğraf: AA


Bunlardan ilki yukarıda bahsedilen kurul. 

Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nde ana sistemin açıklandığını, günü geldiğinde bu kurulla ilgili bir kanun da oluşturulacağını söyleyen Şahinalp, kurulun üyelerinin nasıl belirleneceğinin daha sonra açıklanacağını ifade etti. 

Şahinalp'in açıklamasına göre bir şemsiye kurul olacak bu yapıyla "rektör seçimlerine karışma devri, cumhurbaşkanına rektör ismi önerme devri bitecek". 

YÖK yerine gelecek bu kurulun adının ise "Üniversitelerarası Kurul" olması muhtemel ancak yüzde 100 netlik kazanmış durumda değil. 

Bülent Şahinalp'in bahsettiği ikinci yapı ise üniversiteler içerisinde oluşacak bir üst kurul. 

Bu kurulla ilgili de mutabakat metninde "Üniversitelerin, senatolarınca önerilen ve akademisyenler tarafından oylanan; akademisyenler, mezunlar, öğrenciler, yerel yönetimler, iş dünyası, meslek örgütleri ve halktan temsilcilerden oluşan bir üst kurul tarafından çoğulcu, katılımcı ve sürdürülebilir bir vizyonla yönetilmesini sağlayacağız" deniliyor. 

Akademide mali ve bilimsel özerkliği hedeflediklerini söyleyen Şahinalp'in açıklamasına göre bu üst kurulda yukarıda belirtildiği gibi çoğulcu bir sistem olacak. Üyeler ise üniversitelerin hâlihazırda bulunan yönetim ve denetim kurulları tarafından belirlenecek. 

"Örneğin Boğaziçi'nin, ODTÜ'nün, Ankara Üniversitesi'nin kendi yönetim organizasyonu içinden seçilecek" diyen Bülent Şahinalp, rektörlerin de tepeden değil, bu kurulun oylamasıyla belirleneceğini söyledi. 

Devlet Planlama Teşkilatı 2.0 geliyor

Yeni bir Strateji ve Planlama Teşkilatı'nın kurulması, Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin "ekonomi" başlığı altında yer alıyor. 

İlgili maddede, "Başlangıçta cumhurbaşkanına, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçildiğinde ise başbakana doğrudan bağlı Strateji ve Planlama Teşkilatı'nı kuracağız" deniyor. 

Bugünkü sistemde Cumhurbaşkanlığı'na direkt bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı bulunuyor. 

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan'a göre yeni kurulacak teşkilat, Strateji ve Bütçe Başkanlığı'ndan farklı olacak. 
 

Serkan Özcan.jpg
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan/ Fotoğraf: Gelecek Partisi Basın Birimi


Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Eski Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) yeni hâli" diyen Özcan, eski DPT'nin güçlendirileceğini, görev alanının genişletileceğini ifade etti. 

1960 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı, 2011'de kapatılmış, yerine Kalkınma Bakanlığı kurulmuştu. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde geçilen 2018'de Kalkınma Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü birleştirilerek Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı oluşturulmuştu. 

2018 yılında hayatını kaybeden duayen ekonomist Güngör Uras, 12 yıl çalıştığı Devlet Planlama Teşkilatı'nın kapatıldığı 2011'de kaleme aldığı bir yazısında "DPT hükümete destek vermek için kurulmuş bir ihtisas birimi idi. Onun için de Başbakan'a bağlanmıştı" ifadelerine yer vermişti. 

Uras yazısında, DPT'nin 1960 yılı eylülünde kabul edilen 91 sayılı kanun ile kurulduğunu hatırlatarak "Kuruluş kanuna göre tüm kadrosu (Müsteşarından odacısına kadar, çalışanlarının hepsi) 82 kişiden oluşuyordu. Türk ekonomisinde kamu ve özel sektörde sanayileşmenin, büyümenin önünü açan kalkınma stratejisini, 5 yıllık kalkınma planlarını, yıllık programları işte bu kadro hazırladı" demiş ve şöyle devam etmişti: 
 

'Bize plan değil, pilav lazım' diyen politikacılarımız başından beri planlamayı içlerine sindirememişti. Ama kapatamadılar. DPT'nin kapısına kilit vurmak cesaretini Sn. Erdoğan gösterdi. Aslında bütün sorun başbakanlarımızın planlamanın ne olduğunu anlamamalarından kaynaklandı." 


Altılı Masa'nın dış ticaret politikası kapsamında kurulması planlanan diğer bir yapı da Yeni Nesil Özel Ekonomik Bölgeler. 

Serkan Özcan'ın açıklamasına göre bu sistemle, antrepo (gümrük vergisine konu olup da henüz vergi ve resimleri ödenmemiş malların korunduğu, gümrük binalarına yakın ticari depolar), gümrük işlemleri ve benzeri operasyonların aynı bölgede yapılmasını kurgulayan bir ekonomik bölge oluşturulacak. Temel amaç, verimli bir dış ticaret altyapısının oluşturulması. 

Müzeler Adası hangi ada?

Altılı Masanın sektörel politikalarında "kültür" başlığına altı sayfa ayrıldı. 

Bu başlık altında kurulacağı vadedilen iki yapıdan biri Müzeler Adası, diğeri ise Ulusal Sinema Enstitüsü. 

Müzeler Adası konusu, DEVA Partisi'nin 24 Ekim'de açıkladığı "Kültürel Atılım Eylem Planı"nda da yer almıştı. 

Bu planda "Resmi ve özel müzelerin kümelendiği bölgelerde bütünlüklü destinasyon çalışması yapılarak, müzeler arası kolay erişim sağlanması amaçlanmaktadır" deniyordu. 

İktidara gelmeleri durumunda 90 gün içerisinde hayata geçeceği vaadini veren DEVA Partisi, söz konusu uygulamanın Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda olacağını, yerel yönetimlerle işbirliği yapılacağını söylüyor. 

DEVA Partisi Kültür, Sanat ve Turizm Politikaları Başkanı Münevver Helün Fırat, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Müzeler Adası projesiyle var olan ve yeni yapılacak müzelerin bulundukları bölgeyi bir çekim haline dönüştürmek istediklerini söyledi. 
 

Helün Fırat
DEVA Partisi Kültür, Sanat ve Turizm Politikaları Başkanı Münevver Helün Fırat/ Fotoğraf: Twitter


Fırat'ın açıklamasına göre proje, hem devlet hem de özel müzeleri kapsayacak. 

Büyükşehirlerde var olan müzeler arası ulaşımın kolaylaştırılması, haritalandırma yapılması ve bu haritaların halka en kolay şekilde ulaştırılması projenin ana hedefi. 

Anadolu kentlerindeki müze sayısını artırmak istediklerini söyleyen Helün Fırat, yeni yapılacak müzelerin mümkün olduğu kadar aynı bölgede toplanmasının bir çekim alanı yaratacağını aktardı. 

Fırat, "Örneğin Ankara'da Pul Müzesi var, Cermodern var, İş Bankası Müzesi var. Ama bunlar arasında bağlantı yok. Şehre yeni gelen tüm bunları tek tek araştırmak zorunda. Müzeler Adası oluşumunda bunun bir haritalaması yapılabiliyor. Birbirileriyle bağlantıları, ringleri kuruluyor. Siz dışarı çıktığınızda hepsini arka arkaya görebiliyorsunuz" dedi. 

Bu uygulamanın her müzeyi tek bir yönetim altında toplamak olduğunu aktaran DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, "Yine Ankara örneği verirsek; Ankara'da sosyal hayatın içinde müze yok. AVM'lerde boş vaktimizi geçiriyoruz. Bunun nedeni, halka hazır bir paketin verilmiyor oluşu" ifadelerini kullandı. 

Sinema için bağımsız bir kurum: Ulusal Sinema Enstitüsü

Münevver Helün Fırat, Ulusal Sinema Enstitüsü kurulması planının da detaylarını paylaştı. 

Hâlihazırda mevcut olan Sinema Genel Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı. 
 

İş Bankası müzesi
Ankara İş Bankası Müzesi'nde yer alan 22 Ekim 1929 tarihinde, Atatürk'ün misafir edildiği, orijinaline uygun şekilde korunan "İdare Meclisi Salonu"/ Fotoğraf: Kültürportalı​​​​​​​


Altı partinin yönetim kadrosu, bağımsız bir sinema kurumu oluşturmak için Ulusal Sinema Enstitüsü'nü kurmak istiyor. 

Helün Fırat, "Bakanlık altında bazı kararların alınması zor olabiliyor. Sinema, Türkiye'nin önde giden alanlarından bir tanesi. Dolayısıyla bunun uluslararası anlamda hem tanıtımı hem desteklenmesi sadece bakanlık içinde olamaz. Sektörün ve akademinin de işin içinde olması gerek" dedi. 

Fırat'ın açıklamasına göre enstitü, sadece sinemayı kapsamayacak. Kısa ya da uzun video prodüksiyonlar da enstitü çatısı altında arşivlenecek. 

Bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Türkiye'nin en geniş film arşivine sahip. 

Bu arşivin akıbeti hakkında net bilginin olmadığını savunan Fırat, hafıza tutulması konusundaki eksikliğe vurgu yaptı. 

"Bizde bir arşiv bulunmadığı için Türkiye sineması ile ilgili yurtdışından toplu olarak ulaşabileceğiniz bir kaynak yok" diyen DEVA'lı siyasetçi, "Diyelim ki 1970'lerden bir film gösterimi yapmak istiyorum. Burada bilgilendirici bir toplu veriye ulaşmam lazım. Enstitünün en önemli özelliklerinden biri bu hafızayı tutacak olması" değerlendirmesini yaptı. 

Fırat'ın açıklamasına göre Ulusal Sinema Enstitüsü, eğitim kurumlarını da destekleyecek. Üstelik yalnızca üniversiteleri değil. 

İlköğretimden liseye ve meslek liselerine kadar ulaşan bir materyali barındıracak yapı, sektör-üniversite-devleti bir araya toplayacak. 

Dizi endüstrisinde de Türkiye'nin çok güçlü olduğunu ancak Kore'deki yapılanmaya ulaşılamadığını belirten Fırat, "Bizim dizi endüstrimiz de çok güçlü ancak biraz kaptansız gemi gibi. Halbuki Kore gibi ülkelerde bir üst politika üretilerek yapılıyor. Ciddi bir devlet politikası var ancak devletin sektörü yönlendirdiği bir politikadan bahsetmiyoruz. Sektörden devlete getirilen bir politika. Bu iş tam tersten gelmesi lazım" dedi. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU