Karanlık ülkeden karanlık manzaralar

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Independent Türkçe

Afganistan bugünlerde sözün tam anlamıyla karanlık bir dönemden geçiyor. Bu, hem mecâzi hem de gerçek anlamda bir karanlık. 

Gerçek karanlıktan neyi kastettiğimize gelince; Afganistan'ın başta başkent Kabil olmak üzere, büyük kentleri bugünlerde geceleri karanlığa bürünüyor.

Bunun da nedeni, Özbekistan, İran, Türkmenistan ve Tacikistan gibi komşu ülkelerin Afganistan'a yaptıkları elektrik ihracatını tamamen kesmesi veya büyük ölçüde kısması.

Bu yıl kış çetin geçtiğinden elektrik sarfiyatı aşırı artmış durumda, bu yüzden ihracatçı ülkeler kendi ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığı için dışarı yapılan elektrik ihracatını kısma kararı aldılar.

Afganistan, elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 70'ini bu üç ülkeden karşılıyor. 
 

Afganistan (1).jpeg
Yoksulluk, Afganların zor bir kış geçirmesine neden oluyor

 

Kabil'in birçok semtine her iki günde bir, bir saatlik elektrik verilirken birçok kimse odun ve kömür alacak parası olmadığı için zor günler geçiriyor.

Soğuktan en fazla etkilenen de yaşlılar, hastalar ve bebekler. Nitekim havanın her zaman soğuk olduğu Salang bölgesinde geçtiğimiz günlerde 170 kişinin soğuktan öldüğü açıklandı.

Ayrıca, diğer birçok ücra köyde soğuktan dolayı toplu ölümlerin yaşandığı ama bunların haberlere yansımadığı, herkesin bildiği bir gerçek. 
 

Afganistan (2).jpeg
Fotoğraf: Esedullah Oğuz

 

Afganistan, bilindiği gibi, büyük ölçüde altyapıdan yoksun bir ülke. Sadece birkaç büyük kentte ve ilçede elektrik ve su şebekesi bulunuyor, ülkenin geri kalanında ise altyapı adına bir şey yok.

Büyük kentlerin kenar mahallelerinde bile dışkılar sokağın ortasına kazınan küçük arklardan derelere dökülüyor.

Yazın buralara sinekler üşüştüğünden üstü açık kanalizyon arkları birer mikrop yuvasına dönüşüyor. 

20 yıllık cumhuriyet döneminde birçok kent ve kasabada altyapı tesislerinin yanı sıra yol, köprü, klinik, sağlık ocağı ve okul yapılmış, ama çoğu Taliban tarafından havaya uçurulduğu için uluslararası toplumun Afganistan'ı yeniden inşa çabaları da büyük ölçüde heba olmuştu. 
 

Aktepe Köprüsü (4).jpeg
Aktepe Köprüsü 

 

Taliban bir anlamda şimdi, geçmişte yaptığı tahribatın ceremesini çekiyor. Somut bir örnek vermek gerekirse, benim doğup büyüdüğüm Kuzey Afganistan'daki Türkmen kasabası Aktepe'de yabancı bir yardım kuruluşu tarafından ilçenin ortasından geçen ırmak üzerine bir köprü yapılmıştı.

Eskiden karşıya geçmek için kayıkları kullanan ve büyük zorluk yaşayan köylüler, köprü sayesinde rahatça iki taraf arasında gelip gitmeye başlamıştı.
 

Aktepe Köprüsü (1).jpg
Aktepe Köprüsü 

 

Hatta bu sayede Aktepe'nin kent merkezi ile ırmağın karşısında kalan Tarpuzgüer kasabası arasında alışveriş ve ticaret de canlanmıştı. 

2018 yılında Taliban'ın söz konusu köprüyü havaya uçurmasıyla yeniden eski düzene dönüldü.
 

 

Ve şimdi Aktepeli köylüler Tarpuzgüzer'e gidip gelmek için kayıkları kullanmak zorundalar.

Böylece eskinden 10 dakikada gidip gelebildikleri bir mesafe için şimdi iki saat harcıyorlar.

Demir köprünün parçalanan ve yarısı suya gömülen hurdaları ise, Taliban'ın medeniyete olan düşmanlığının bir sembolü olarak gelip geçenlere eski güzel günleri anımsatıyor. 
 

Esedullah Oğuz tahribat öncesi Aktepe Köprüsü üzerinde.jpg
Esedullah Oğuz, tahribat öncesi Aktepe Köprüsü üzerinde

 

Köylüler köprünün bir an önce tamir edilmesini istiyor elbette. Ama ülkeyi yöneten Taliban yönetiminde ne bu ve buna benzer binlerce köprüyü tamir edebilecek teknik beceri ve ekip, ne de maddi imkan var.

Bu da, kentlerde bomba patlatıp yurdu yakıp yıkmakta son derece mahir ve büyük bir deneyim sahibi olan Taliban'ın ülke yönetimden habersiz olduğunu gösteriyor.

Aslında, örgütün diğer uygulamalarında da bunun bolca izini görmek mümkün. 
 

Mecazi anlamdaki karanlığa gelince; Taliban, özgür dünyaya ait her şeye karşı savaş açmış durumda.

Örgütün baş düşmanları arasında, modern dünyanın sembolü sayılan kentli ve eğitimli kadınlar yer alıyor.

Zira, bir Taliban mollasının itiraf ettiği gibi, eğitimli kadınlar, Taliban'ın ilkel yönetimine itaat etmeyen eğitimli ve aydın bir nesil yetiştiriyor.

Oysa örgüte lazım olan, onun her dediğine harfiyyen itaat edecek cahil kuşaklar. 
 

Yüzleri kapatılan vitrin mankenleri (1).jpg
Taliban, kadın mankenlerin başlarının ve yüzlerinin örtülmesini emretti

 

Taliban kadınları eğitim, sağlık, medya, yönetim dahil hayatın her alanından tecrit ettikten sonra kendi kafa yapısını ele veren, bir o kadar da gülünç bir karara daha imza attı ve mağaza vitrinlerindeki cansız kadın mankenlerin başlarının ve yüzlerinin örtülmesini emretti. 

Vitrindeki cansız kadın mankenleri, Afganistan'da erkeklerin kadın hatlarını yakından görebildikleri tek nesneydi, bazı bekar gençler o mankenlere bakarak hayale dalar, müstakbel eşlerinin o cansız nesneler gibi ince hatlara sahip olmasını arzu ederdi.
 

Yüzleri kapatılan vitrin mankenleri (1).jpeg
Yüzleri kapatılan vitrin mankenleri

 

Afganistan'da müzik ve eğlence yasak olduğundan artık düğünler de cenazeden farksız. Geleneksel bir düğünde toplanan insanlara düğün yemeği verilir, akşam da çiftin nikahı kılınır.

Ve ertesi gün herkes eski hayatına devam eder. Böylece kimse düğün gibi mutlu bir anı bile gerektiği gibi yaşayamaz. 

Oysa eskiden düğün evinde günler öncesinden saz ve müzik başlanır, düğün gecesi ise ortalık tam bir panayıra dönerdi. Önce aşıklar dutar denilen sazlar eşliğinde atışarak ortalığı iyice kızıştırır, dinleyenler zevkten kendilerinden geçerler, sonra ise köy meydanında güreş müsabakası düzenlenirdi.

Bazı düğünler yıllarca unutulmaz, pehlivanların mahareti ve aşıkların atışmaları daha dün olmuş gibi anlatılırdı. 

Şimdi ise Afgan köylerinde duyulan tek ses, insanları namaza çağıran ezan sesleri. Onun dışında duyduğunuz sesler ise kent merkezlerini gümbürtüye boğan patlamalar veya kaleşnikof atışları.

Bomba ve silah sesleri, artık bu ülkenin klasikleri arasında yer alıyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yazının başında sözünü ettiğimiz gerçek ve mecazi karanlık, 40 milyonluk koca bir ülkeyi kemiriyor ve onu yavaş yavaş ölüme sürüklüyor.

Afganistan'ın şu anki durumu, ölümcül bir hastalığa yakalanmış yaşlı bir adamı andırıyor. Adamın kurtulması, mucizevi bir ilaca veya büyük bir umuda bağlı. 

İnsan bazen beklemediği bir sevinç yaşadığı zaman da aniden iyileşebiliyor. Babamın anlattığı bir anı hâlâ aklımda.

1990'lı yıllarda Afganistan iç savaşla çalkalanırken, Türkiye'den Afganistan'a giden babam, eski bir arkadaşını ziyaret etmişti. Her şeyden umudunu kesen adam aylardır yatakta yatıyordu ve sadece ölümü bekliyordu.

Ama, gençliğinde yiyip çtiği, birlikte çöllerde ve Amuderya kıyılarında at koşturduğu eski arkadaşını, can dostunu görünce gözlerinde sevinç gözyaşlarıyla torunlarına seslenmişti: beni yataktan kaldırın, yorgan döşeği de toplayın, artık iyileştim, hiçbir derdim kalmadı. 

Afganistan'a lazım olan, işte böyle bir umut. 

Kışın dondurucu soğukları, ekonimik sefaletin getirdiği fakirlik ve Taliban'ın akılalmaz baskıları, insanların umutlarını sönme noktasına getirdiyse de, umutlar henüz tükenmiş değil.

Afgan halkını tekrar ayağa kaldıracak olan, Taliban'ın gidişi olacaktır. O da, er veya geç olacaktır.

Zira hiçbir karanlık sonsuza dek sürmez. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU