Lübnan… Devletin çarpışması

Lübnanlıların zamanlaması, şekli ve büyüklüğü hakkında tahminde bulunduğu çarpışma gerçek oldu. Ancak işin şok edici kısmı bunun herkese artık kaybedecek bir şeyleri olmadığıve kaderlerine boyun eğmeleri gerektiğini söyleyen yargıdan gelmesi

Fotoğraf: AFP

Lübnan yargısı, ağır bir suç karşısında adaleti arayanlar ile sanki Lübnanlıların kaderi bu suçla yaşamakmış gibi, bunun üstünü örtmek isteyenler arasında ikiye bölünmüş gibi.

Lübnan varlığı, devleti, kurumları ve partileri kaza ve kader arasında son nefesini veriyor.

Adalet otoritenin duvarlarıyla çarpıştıktan sonra devletin temellerinden geriye enkazdan başka bir şey kalmadı.

Toslanan duvar, mevcut her türlü fitne, dolandırıcılık, yolsuzluk, organize suç, suikast ve darbelerle -bunlardan en sonuncusu yargıyı bitiren ve Lübnan'ı da yerle bir edebilecek bir yargı darbesi- güçlendirilmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Beyrut Limanı patlaması davası soruşturmasını yüerüten Hakim Tarık el-Bitar tarafından siyasi sınıfın yüzünde patlatılan adli 'nitratlar', müesses nizamın 17 Ekim 2019 ayaklanması ve 4 Ağustos 2021 patlaması ile yaşamsal ve cezai baskılar altında geriye doğru büyük bir adım atmak zorunda kaldıktan sonra halk nezdindeki prestijinden ve devlet üzerindeki kontrolünden geriye kalanları muhafaza etmek için korumaya çalıştığı siyasi ve mezhepsel tabuları yıktı.

Bitar, yasalara ve hükümlere yönelik başka bir yaklaşımla yetkilerini geri kazanmayı başardı ve siyasi, emniyet ve yargı organlarıyla yerleşik düzeni soruşturmaya çağıran geniş çaplı bir yargı hücumuna liderlik etti.


Bitar'a karşılık henüz 24 saat bile geçmeden geldi. Ancak işin şaşırtıcı tarafı, bunun siyasi bir oluşumdan değil de Bitar'ın tüm etkilerini ortadan kaldırıp onu neredeyse bir sanık haline getiren kararlarla yargı organından gelmesiydi.

Bu, soruşturmayı boşa çıkarmak, içeriden baltalamak, adaleti siyaset ile bağlamak, siyaseti uzlaşma ile bağdaştırmak ve uzlaşmayı da dışarı ile pazarlık yapmakla, daha doğrusu mezhepçi ve partizan yerleşik düzenin  kanatlarını, yargı darbesinin şekillendirmeye başladığı yeni kurallara göre yeniden düzenleyen bir pazarlıkla, bağlamak için bir girizgâhtır.

Mişel Avn'ın Baabda Sarayı'ndan (Cumhurbaşkanlığı Sarayı) çıkışından bu yana Lübnan, yerleşik düzendeki güçler tarafından yönetilen planlı bir boşluk dönemine girdi.

Bu yerleşik düzen, 2016'da Mişel Avn'ın cumhurbaşkanı seçilmesini sağladığı ve 2018'de parlamento üzerinde mutlak kontrolünü sağlama alan bir seçim yasasına göre parlamento seçimlerini düzenlemeyi başardığında olduğu gibi otoriteyi yeniden şekillendirmede zorluk yaşıyor.

Bununla birlikte yerleşik düzen, devlet ve halk olarak Lübnan'ın karşı karşıya kaldığı ekonomik ve suç niteliğindeki felaketlere ve siyasi krizlere rağmen, 2022 seçimlerinde kaybettiği otoriteyi tamamen geri alma ve isteklerini içeride ve dışarıda yeniden dayatma emellerinden vazgeçmedi.

Bu nedenle hakim güçler ya da kurumları kontrol edenler, adli, siyasi ve ekonomik boyutların yanı sıra birçok yerel ve uluslararası faktörü de içeren şüpheli zamanlarda kendi çıkarlarına yöneldiler.

Yerel düzeyde, anayasal çoğunluğu -yani üyelerin yarısı artı bir- elde etmek için geleneksel olmayan araçları kullanması gerekebilecek karmaşık bir parlamento karşısında cumhurbaşkanlığı etkenlerini harekete geçirdiler.

Ancak cumhurbaşkanını seçme mekanizmasına kendi anayasa yorumlarını dayatsalar bile bazı blokları yeniden boyun eğdirme ve onları kendi lehlerine oy vermeye zorlama noktasında büyük zorluklarla karşılaşacaklar.

Aynı zamanda iktidar dışındaki muhalefet ve bir dizi bağımsız ve değişim yanlısı da yetki yolunu ellerinden alacak gerçek bir engel oluşturuyor.
 


Tüm bunlar arasında, ulusal para birimi adeta serbest düşüşü andıran bir çöküş dönemine girdi.

Tam bir vizyon eksikliği ve hatta vatandaşların üzerindeki yükü hafifletmenin yollarını düşünme olasılığının yokluğunda, artık doların ulusal para birimi karşısındaki yükselişini durduracak ya da enflasyon artışına ve yüksek fiyatlara dur diyecek bir fren yok.

Bu durum dikkatleri 17 Ekim 2019'dakinden farklı koşullarda her an patlayabilecek sokağa çekiyor. Böyle bir şeyin olması can ve maddi açıdan pahalıya patlayabilecek bir iç savaşa yol açabilir.

Hele de kişisel çıkarları doğrultusunda kendi insanlarını galeyana getirmeye çalışan taraflar varken. Ancak işin endişe verici tarafı, bu tarafların kitlelerini uzun süre kontrol altında tutamayacağı ve bunun söz konusu kitleler ile 'Ekimciler' arasında sürtüşmeler yaşanıp ayaklanmalara yol açabilecek olması.

Zira devletin geri kalan birimleri bunu kontrol altına almada zorluk yaşayabilir ve zaten kırılgan olan istikrarın sonu gelebilir.

Dolayısıyla Lübnanlıların zamanlaması, şekli ve büyüklüğü hakkında tahminde bulunduğu çarpışma gerçek oldu.

Ancak işin şok edici kısmı bunun herkese artık kaybedecek bir şeyleri olmadığıve kaderlerine boyun eğmeleri gerektiğini söyleyen yargıdan gelmesi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU