Sinema sanatçısı İlyas Salman, kökeniyle ilgili paylaşımlara tepki gösterdi

İlyas Salman'ın adı kullanılarak sosyal medyada birtakım paylaşımlar yapıldı. Kimi desteklerken, kimileri de tepki gösterdi. Salman, paylaşımların gerçeği yansıtmadığını söyledi

İlyas Salman / Fotoğraf: AA

Sinema sanatçısı İlyas Salman ile ilgili sosyal medyada bir paylaşım gündem oldu. 

Paylaşımda "40 yıldır Kürt olarak yaşadım, Kürtlük için kavga ettim. Kırk yıl sonra Türkmen olduğumu öğrendim. Aslımın Karakeçili Türkmenlerinden olduğunu öğrendim" ifadeleri yer aldı.

İlyas Salman'ın adının kullanıldığı bu paylaşıma birçok tepki geldi. 

 

İlyas Salman'a atfedilen sözler
İlyas Salman'a atfedilen sözler

 

Kimisi Salman'ı eleştirirken kimisi de Karakeçililerin Türk olmadığını ifade etti.

"Karakeçililer Türk değil"

Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Kıran, Karakeçili aşiretinin Türk kökenli olmadığını savundu.

Konunun ilk defa Ziya Gökalp tarafından iddia edildiğini değinen Kıran, "Osmanlı arşivlerinde Kürt milli aşiret federasyonunun bir kolu olarak kaydedilen ve ana dilleri Kürtçe olan Karageçililerin Türk olduğunu ilk defa Ziya Gökalp iddia etti. Vallahi bizim aşiret, Badikanlılar ne kadar Türkmen ise Karageçiler de o kadar Türk ve Türkmen'dir!" paylaşımında bulundu.

 

 

Prof. Dr. Abdullah Kıran ve daha birçok kişinin retweet'leyerek yorum yaptığı paylaşım daha sonra silindi.

Devrim Salman: Babamın böyle bir ifadesi yok

Salman gibi çıkışlarıyla dikkati çeken sanatçıların kökenleri kimi zaman gündeme getiriliyor.

Sanatçı İlyas Salman'ın kökenine ilişkin bu paylaşım daha önce de sosyal medyada yer almıştı.

İlyas Salman'ın kızı Devrim Salman, "Babamın böyle bir beyanı yok! Memleket yanıyor, bazıları hala köken, soy sop derdinde" diyerek tepki göstermişti.

 

 

Konuyla ilgili görüştüğümüz sinema sanatçısı İlyas Salman ise Karakeçili olmadığını, Malatyalı Alevi bir ailenin evladı olduğunu söyledi.

"Ben Türkmen kökenli bir Alevi çocuğuyum"

Paylaşımların gerçeği yansıtmadığını kaydeden Salman, "Bunlar yalan, yanlış paylaşımlar. Ben Türkmen kökenli bir Alevi çocuğuyum" dedi.

Doğduğundan itibaren Türkmen kökenli bir Alevi aileye mensup olduğunu söylediğini aktaran Salman, "Karakeçili değilim. Ben Malatya Arguvan ilçesi Asar Köyü'ndenim ve orada dünyaya gelmişim" diye konuştu.

"Dili, kültürü ve tarihi inkar edilmiş bir halkı savunmak için insan olmak yetiyor"

Sinema sanatçısı İlyas Salman, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ama bu arada Kürt halkının bazı haklarını savunuyorsam da bu benim insanlık görevim. Dili, kültürü ve tarihi inkar edilmiş bir halkı savunmak benim o halktan olmamı gerektirmiyor, insan olmam yetiyor."

 

İlyas Salman
İlyas Salman / Fotoğraf: AA

 

Doğrusu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sosyal medyada bilgi kirliliği, yanıltıcı bilgilere rastlamak mümkün.

Kimi insanlar daha fazla beğeni almak için bunu yaparken, kimileri de algı operasyonları için bunu yapıyor.

Peki sosyal medyada bilgi kirliliğinin önüne nasıl geçilir?

Sosyal medya uzmanı Prof. Dr. Levent Eraslan, konuya ilişkin önemli uyarılarda bulundu.

"Doğruluğundan emin olunmayan bilgileri paylaşmamak gerekir"

Sosyal medya denilen iletişim aracının dünya nüfusunun 2/3'si tarafından kullanılan bir araç haline geldiğini dile getiren Prof. Dr. Eraslan, "O kadar çok paylaşım, mesaj, resim ve görüntü paylaşılıyor ki bunlarla baş etmek oldukça zor" dedi.

Ne yapılmalı? sorusuna yanıt veren Eraslan, "Bir kere sanal ortamdaki her bilgi doğru değil. Mutlaka bunun farkına varmamız lazım. İkincisi, teyit kültürü çok değerli. İnsanlar önüne gelen her bilgiyi retweet edip paylaşarak aslında iyi bir şey yapmıyorlar. Takipçilerine belki yanlış, provokatif ve dezenformatif bilgi veriyor olabilirler. Dolayısıyla doğruluğundan emin olunmayan bilgileri paylaşmamak gerekir" şeklinde konuştu. 

Eraslan'a göre, sosyal medyada özellikle çok hızlı yayılan bilgilere çok dikkat etmek ve mutlaka doğru bilgiye ulaşabilecek kaynakların araştırılması gerek.

"Bilgi kirliliğini yaratmak ortadan kaldırmaktan daha kolay"

İlyas Salman örneğinde olduğu gibi insanlar hakkında farklı bilgilerin dolaşıma sokulduğunu oysa gerçek kaynaklara ulaşarak bunun ortaya konulması gerektiğine değinen Eraslan, "Burada en önemlisi etik vurgusudur. Bu da insanlarda sosyal medya kültürünün gelişmesiyle olacaktır. Ülkemizde sosyal medya seven toplumların başında geliyor. Günde ortalama 3 saat 5 dakika zaman geçiriyoruz. Özellikle pandemide bu daha da arttı" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:

Bu işin bir etiği var. İnsanların özellerine, mahremiyetine, ortaya koydukları yapı ve kavramlara dönük bir şey paylaşamayız. Bunu öğrenmemiz lazım. Bilgi kirliliği yaratmak kirliliği ortadan kaldırmaktan daha kolay. Bir mesajla dünyanın öbür ucuna çok kısa sürede ulaşıp sonuç alabiliyorsunuz. Dolayısıyla verimli ve kuvvetli sosyal medya dediğimiz alanın düzgün kullanılmasına dönük bireylerde bilinç sağlanarak eğitmek gerekir. Yani bilmediğimiz, tanımadığımız, kaynağı belli olmayan bilgi, belge, haber ve görüntüleri dolaşıma sokarak bizi takip edenleri etkilememek gerekir. Bu aynı zamanda bir sorumluluktur."
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU