Brezilya nereye doğru gidiyor?

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Daha önce bu köşede yazdığım gibi, bir anka kuşu misali küllerinden doğan ve Brezilya'nın 'yeniden ve yeni lideri' seçilen Lula da Silva, 1 Ocak 2023'te resmen göreve başladı.

Devlet başkanlığı devir teslim törenine ise, görevi devreden Jair Bolsonaro katılmadı. Bolsonaro'nun bu tutumu, aslında ciddi bir politik reaksiyondu.

Neticede, Lula'nın göreve başlaması üzerinden bir hafta geçmişken Bolsonaro'nun destekçileri Kongre binasını ve yüksek mahkeme binasını bastı.

Bu alenen seçim sonuçlarını tanımıyoruz mesajı ve belli ölçüde militarist karakter taşıyan bir kalkışma.
 

Brezilya'da yüzlerce Bolsonaro destekçisi Kongre binasını bastı Reuters.jpg
Brezilya'da yüzlerce Bolsonaro destekçisi Kongre binasını bastı / Fotoğraf: Reuters

 

Tıpkı 6 Ocak 2021'deki meşhur ABD Kongre baskınını andıran ama belli ölçüde de Brezilya'nın ve Latin Amerika'nın karakteristik özelliklerini barındıran bir kalkışma.

Daha da önemlisi, ABD kongre baskınını Trump destekçileri gerçekleştirirken, Brezilya kongre binası baskınını gerçekleştirenler, koyu bir Trumpist ve Trump'ın yakın dostu olan Bolsonaro'nun aşırı sağ görüşlü taraftarları oldu.
 

afp.jpg
Fotoğraf: AFP

 

Lula'nın daha önceki dönemlerinden çok ciddi bir devlet yönetimi tecrübesi olduğu bu kalkışma esnasında da görüldü.

Lula, son derece soğukkanlı şekilde hem temsilciler meclisini hem senatoyu somut şekilde bilgilendirerek, hem federal yüksek mahkemeyle sürekli olarak iletişim sağlayarak, tüm idari yöneticileri, valileri, güvenlik güçlerinin yöneticilerini toplayarak hızlı bir eşgüdüm ve koordinasyon oluşturmaya gayret etti.

Üstelik bu süreç halen de devam ediyor. Lula'nın bu stratejisi aslında Brezilya'nın tüm kurumsal güçlerini birleştirerek kamuoyu desteğini artırmak olarak da yorumlanabilir.

Zira, bugünkü Brezilya devlet sistemi, federal bir cumhuriyet olarak; federal, eyalet, belediye yönetimi ve özerk federal bölge olmak üzere dört siyasi birim temelinde kuruldu.

Ancak bu sistemdeki handikap şu; siyasi oluşumlar arasında belirli bir güç hiyerarşisi bulunmuyor.

Dolayısıyla günümüz Brezilya'sında merkezi ve yerel demokrasinin ve Brezilya ulusu kavramı ile Latin Amerika halk olgularının belli ölçüde bir sentezi söz konusu.

Lula, 77 yaşında oldukça tecrübeli ve tabiri caizse "kurt bir politikacı" olarak Brezilya'nın gerçeklerinin farkında olduğundan ve Bolsonaro döneminin Brezilya'dan ne getirip ne götürdüğünün de kritiğini yapabildiği için şu anda yaşanılan zorlu ve riskli süreçte, doğru manevralar yaparak, sürecin kazananı olmak istiyor.
 

Protestocular, Ulusal Kongre'nin çatısına çıkmış, güvenlik güçleri daha sonra binayı boşaltmıştı AP.jpg
Protestocular, Ulusal Kongre'nin çatısına çıkmış, güvenlik güçleri daha sonra binayı boşaltmıştı / Fotoğraf: AP

 

Nihayetinde 31 Ocak 2023 tarihine kadar "federal bölgede federal müdahale" kararı alındı.

Dolayısıyla söz konusu bölgede bir diğer adıyla olağanüstü hal uygulaması yaşanıyor.

Şu an için, Brezilya askeri polisi ve Brezilya istihbarat teşkilatı ABIN (Agência Brasileira de Inteligencia) eşgüdümlü hareket ediyor görünüyor.

İstihbarat teşkilatının cumhurbaşkanlığına bağlı olması bu süreçte Lula da Silva için büyük bir avantaj.

Ayrıca hatırlamakta da fayda görüyorum; Lula geçmiş başkanlık görev dönemlerinde, önceki dönemlerde büyük ölçüde ordu ve oligarşi etkisinde olan istihbarat teşkilatı ABIN'ı büyük ölçüde sivilleştirmeyi ve millileştirmeyi de başarmıştı.

Zaten günümüzde ABIN'in temel misyonu Brezilya kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak, Brezilya halkını ve hükümeti gerçek ve olası tehditlere karşı korumak ve savunmak olarak deklare ediliyor. 
 

Güvenlik görevlileri, eylemcilere gözyaşartıcıyla müdahale etti Reuters.jpg
Güvenlik güçleri, eylemcilere karşı gözyaşartıcı kullandı / Fotoğraf: Reuters

 

Güvenlik güçleri, 1500 civarında göstericinin gözaltına alındığını açıklandı. Bu çok ciddi bir gözaltı rakamı.

Aslına bakılırsa, tüm bu sürecin artçı sarsıntısı olarak niteleyebileceğimiz süreç kasım ayında başlamıştı.

15 Kasım'da Bolsonaro yanlıları, başkent Brasilia, Sao Paulo, Rio de Janeiro, Recife ve Belen şehirlerinde orduyu Lula'ya karşı müdahale için askeri karargahların yakınında gösteriler düzenlemişti.

Dolayısıyla yaşanan bu geniş kitlelere dayalı sokak kalkışması Lula için de sürpriz sayılamaz.
 

Güvenlik güçleri, eylemcilere karşı gözyaşartıcı kullandı Reuters.jpg
Brezilya'daki protestolarda gözaltına alınan 599 kişinin serbest bırakıldığı bildirildi / Fotoğraf: Reuters

 

Bolsonaro'nun başkanlığı kaybetmesine rağmen, ülkenin güneyindeki eyaletlerde birinci parti çıkması olduk sıra dışı bir durum oldu.

Zira, Brezilya'nın kendini elit olarak gören ve lanse eden, ABD etkisi altındaki kesim güney eyaletlerinde yoğun olarak yaşıyorlar ve son seçimde de tercihlerini yine Bolsonaro'dan yana kullandılar.

Ayrıca, Brezilya nüfusunun yüzde 23'ünü oluşturan Protestan mezhebine mensup seçmenler de büyük ölçüde Bolsonaro'yu destekledi.

Dolayısıyla Lula'nın oldukça zorlu bir maratonu aştıktan sonra, oldukça riskli ve tehlikeler barındıran bir politik atmosferin içinde doğru çekildiğini de görmek gerekiyor.

Lula, muhtemelen politik yaşamının son evresinde, mevcut olan ve ilerleyen süreçte çıkması muhtemel krizlerin üstesinden gelmek zorunda.

Lula'nın bu yeni dönemin zorluklarını aşabilmesi ise yeni bir ekonomi politikasını doğru konfigüre edebilmesine bağlı.
 

lula da silva reuters.jpg
Lula da Silva / Fotoğraf: Reuters

 

Lula'ya güvenen Brezilya halkı, ülkede alım gücü azalan orta sınıfa ve yoksullukla savaşan kitlelere yeni bir düzen kurabilmesi için ona bir şans verdi.

Bu bağlamda en temel konuların başında ise BRICS geliyor. Zira BRICS, sadece bir ekonomik birliktelik değil, aynı zamanda ABD ve AB merkezli küresel ekonominin müesses nizamına karşı farklı bir duruş, farklı bir omurga anlamına da geliyor.

Ancak son dönemdeki Çin-Hindistan geriliminin BRICS'in imajını ciddi ölçüde sarstığını da unutmamak gerek.

Bu duruma ilaveten, Lula'nın 1 Ocak'taki göreve başlama merasiminde Çin ve Rusya'dan başkan yardımcıları, Güney Afrika'dan ise Dışişleri Bakanı katılırken, bir BRICS üyesi olarak fire veren ülke Hindistan oldu.

Son dönemde özellikle ABD-Hindistan ilişkilerinin olumlu seyrine bakıldığında, Hindistan'ın Lula'nın göreve başlama merasimindeki bu tutumu olağan dışı kabul ediliyor ve hem BRICS hem de Brezilya'nın yeni dönemdeki dengeleri açısından da endişe verici bir durum olarak değerlendiriliyor.  

Ayrıca Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin, Jair Bolsonaro ile olan yakın ilişkisi, BRICS ve dolayısıyla "Lula devrinin yeni Brezilya'sı" için zaten belli başına güvensizlik yaratan bir etken olarak görülüyor.
 

BRICS reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters

 

BRICS, belli çerçevede küresel veya enternasyonal bir oluşum olarak, siyasetin genel retoriği açısından merkezin solunda ya da Anthony Giddens'ın 1 deyimiyle 'üçüncü yol'u iki tercih edenler şeklinde değerlendirebileceğimiz bir organizasyon.

Son süreçte Türkiye'nin de BRICS üyesi olma ihtimali de oldukça kuvvetlenirken, Hindistan'ın BRICS'in bölgesel lideri olma vizyonu riske giriyor.

Böyle bir ortamda BRICS 'in bir diğer önemli üyesi olan Brezilya'da, Hindistan'ın Başbakanı Narendra Modi'nin yakın müttefiki olarak görülen Bolsonaro'nun iktidarı kaybetmesi hem Hindistan hem de ABD açısından ciddi bir irtifa kaybı oldu.

Dolayısıyla, Lula'nın seçimi kazanması sonrası gelişen yüksek yoğunluklu şiddet olaylarını bu bağlamda da ele almak gerekiyor.

Lula da Silva ise, mevcut durumu sorunsuz atlatabilmek için hem iç güvenlik hem de dış politika stratejilerini güncellemek zorunda.

Lula'nın bu yeni dönemin zorluklarını aşabilmesi ise yeni bir ekonomi politikasının yanı sıra yeni bir jeopolitik stratejiyi de doğru konfigüre edebilmesine bağlı.

Zira daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, Brezilya halkı, ülkenin iç ve dış sorunlarını çözmek için ona şans vermiş durumda. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU