Ülkü Ocakları'nın önceki genel başkanı Sinan Ateş'in Ankara'nın tam göbeğinde motosikletli saldırganlar tarafından öldürülmesinin üzerinden üç gün geçse de yetiştiği "ocak"tan hala kurumsal açıklamalar gelmedi ama onu Bursa'daki son yolculuğuna binerce kişi uğurladı. Cenazeyi "sahipsiz" bırakmamak için Bursa'ya gelenlerin attığı bir slogan vardı: Bozkurtlar burada, çakallar nerede?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Cinayetin ardından söz orucuna girenler sadece başkanlığını yaptığı Ülkü Ocakları ya da gönül verdiği Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) değildi.
Hocalık yaptığı Hacettepe Üniversitesi'nden kurumsal bir açıklama gelmedi ancak üniversitenin rektörü Mehmet Cahit Güran, kişisel Twitter hesabından bir taziye mesajı yayınladı.
Güran, Twitter mesajında "Üniversitemiz Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş menfur bir saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerim. Emniyet teşkilatımızın gerçekleştirilen cinayetin faillerini bir an önce açığa çıkarmasını temenni ederim" dedi.
Cinayetin ardındaki suskunluk, Sinan Ateş'i öldüren kurşunları sıkanların dışında bir de onu "sükût suikastına" uğratmak isteyenlerden bahsedilmesi gerektiğini mi gösteriyordu?
Çok kimse konuşmadığı için bu soruların net cevapları yok.
Ancak "ak saçlı" ülkücülerin bir kısmı suskunluk korosuna katılmadı.
Ülkü Ocakları'nın eski başkanlarından, eski Çorum Milletvekili Muharrem Şemsek, taziye dileklerinin ardından "Bu cinayet bütün yönleri ile araştırılmalı, aydınlatılmalı, karanlık, şüphe ve tartışmaya meydan verecek en ufak bir açık bırakılmamalı, ülkücü, milliyetçi camia tatmin edilmelidir. Bu süreçte herkes sabırlı, soğukkanlı, peşin hükümlerden uzak şekilde gelişmeleri beklemelidir. Sonuçta inşallah mahcup olmayız" dedi.
Ülkü Ocakları'nın eski İstanbul Başkanlarından Erdem Karakoç da hem Ateş'in cenazesine katıldı hem de fotoğraflar paylaştı.
"Bahçeli'nin suskunluğunun nedeni fitneyi ortadan kaldırmak"
MHP çizgisinde yayın yapan Ülkücü Medya'da, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "İslam dinimizin 'Fitne zamanı evinizden ayrılmayın, evinizde oturun, sabredin, dilinizi tutun, fitneye karışmayın' düsturu nedeniyle sessiz kaldığı öne sürülürken, "Liderinin suskun kalış nedenini anlayan Ülkücüler, Türk töresinin 'Bey susuyorsa sen de sus' düsturunun gereğini yaparak sessiz kaldı" denildi. Aynı kaynakta Küçükçekmece Ülkü Ocakları Başkanı Ömer Faruk Yıldırım'ın şu açıklamalarına yer verildi:
"MHP'yi bırakıp gitmiş, birden çok parti gezmiş, paylaşımlarıyla zillet ittifakına destek olmuş, MHP diye derdi kalmamış ama Ülkücüyüm diyerek itibar hassasiyeti göstermeye çalışacak kadar kurnaz davranmış, şimdi kalkmışlar vefadan, vefasızlıktan söz ederek dava arkadaşlarımızı Partisine ve Ocağına düşman etmeye çalışıyor alçaklar."
"Geçen temmuz ayında bana 'ölüm fermanımı çıkardılar' demişti"
Bu suskunluk sürerken Ateş'in Bursa'da beraber büyüdüğü arkadaşlarını, dostlarını, cinayetin ardından "Ülkücü yaşayıp, ülkücü ölmenin onuruna talibiz. Geride kalan ne varsa sizin olsun" notuyla MHP'den istifa eden önceki Ülkü Ocakları İl Başkanı Cahit Özdemir'i, kamu görevlilerini hatta gayrimeşru dünyayı iyi bilen kimi isimleri … birçok kişiyi aradım. Herkes aynı tonda konuşarak ama pek bir şey de söylemeyerek görüşmeyi sonlandırdı.
Bu zamanlarda olayların dehşeti içinde konuşanların dışında sakin kalabilen, soğukkanlı konuşabilenlere ihtiyacınız olur. O ismi de buldum. Sinan Ateş'le eski arkadaşlar. Muhatabım, siyaseten İYİ Parti'ye yakın. Bu tavrından dolayı Ateş'le arasına soğukluk girdiğini anlatıyor. Ta ki geçen temmuz ayına kadar:
"Ortak bir dostumuz bizi buluşturdu. Uludağ'a gittik, yemek yedik. Uzunca konuştuk. Orada 'Benim ölüm fermanımı çıkardılar' demişti. Vurulacağını biliyordu. Bununla ilgili önlemler de almıştı."
Yeraltı ne diyor?
Saldırganlar, bu tür eylemlerde taşeron olarak kullanılmaya müsait profillerden seçilmiş durumda. Olayı araştırdığımı öğrenen bir kaynağım gayrimeşru dünyada dönen bir dedikodudan bahsetti. Konuşulanlara göre "birileri" Ateş'i ayağından vurmaları için İstanbul Maltepe'den tetikçi getirtmişti. Ateş'i ayağından vurmak için görevlendirilenler onu "yanlışlıkla" öldürdü. Bu olayın ilk filizleri ise Ankara'ya 500 kilometre uzaklıktaki Mersin'de atıldı.
Mersin olayı nedir?
Sinan Ateş'in Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinden alınmasına karşı çıkan isimlerden biri olan Çağrı Ünal, 2022'nin mart ayında yine kendisi gibi MHP'li olan iki kişinin saldırısına uğramıştı. Ünal'a saldırmaya gelen iki kişi Adanalıydı. Silahını çıkaran Ünal kendisine saldıranları vurdu. Biri olay yerinde diğeri ise hastanede hayatını kaybetti. Ünal ise cezaevine girdi. Teşkilat içinde bir "kan davası" haline gelen bu olayda bir misilleme bekleniyordu.
Solcu Gedik'i vuranlar ülkücü Ateş'i de hayattan kopardı
Ateş'in katillerinin İstanbul Maltepe'ye bağlı Gülsuyu'ndan geldiği netleşti. Gülsuyu, bir dönem uyuşturucu kaçakçılarıyla yasadışı sol örgütler arasındaki çatışmalarla gündeme gelmişti. Bu çatışmalardan birinde, DHKP/C'ye yakın Hasan Ferit Gedik isimli bir genç öldürülmüştü. Gedik cinayeti davasında tutuklanan, bir süre sonra tahliye edilip tutuksuz yargılanan, 2018'de 35 yıl hapis cezası alan ancak daha sonra yakalanmayan D.Ç'nin ismi şimdi de Ateş suikastında dosyaya girdi. D.Ç ve diğer saldırganları yönlendiren isimlerden birinin ise hem MHP'de hem de Ülkü Ocakları'nda aktif görevde bulunan U.K olduğu iddia ediliyor. U.K gözaltına alınırken ismi "MHP İstanbul Yönetim Kurulu" listesinden çıkarıldı.
"Olay yeri inceleme geç geldi" iddiası
Cinayetin ardından olay yeri inceleme ekiplerinin olay yerine geç geldiği iddiası ile dosyanın alelacele asayiş ekiplerine devredilmesi de olayla ilgili soru işaretlerini akla getiriyor.
Ancak çok sayıda ülkücü, cinayetin azmettiricisi olarak Balgat'taki genel merkezdeki kimi isimleri işaret ediyor. Tepki olarak ise MHP'den istifa edenlerin sayısı artıyor.
Yıllarca Ülkü Ocakları'nda ve MHP'de görevler yapmış bir isim bu tepkiyi, 1995 yılında bir trafik kazasında hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Metin Tokdemir'in şu sözüyle açıklıyor: "Ülkücülük bazen evinin bir köşesine çekilip, onurlu ve lekesiz bir şekilde yaşamaktır."
© The Independentturkish