Erdoğan: Tek parti faşizmini yeniden hortlatmaya çalışan 28 Şubat zihniyeti, imam hatipler ve meslek liseleriyle birlikte ilahiyat fakültelerini de hedef almıştır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çalışmak, üretmek, hayallerinin peşinde koşmak, ülkemize ve milletimize hizmet etmek isteyen gençlerimiz için devletimizin imkanlarını seferber ediyoruz” ifadesini kullandı

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tek parti faşizmini yeniden hortlatmaya çalışan 28 Şubat zihniyetinin, imam hatipler ve meslek liseleriyle birlikte ilahiyat fakültelerini de hedef aldığını belirterek, "İmam hatipler ve meslek liselerinin önü katsayı engeliyle kesilirken, ilahiyat fakültelerinin kontenjanları düşürülmüş, mezunlarının öğretmen olma hakları çeşitli bahanelerle gasbedilmiştir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen 3. Uluslararası İlahiyat Gençlik Buluşması ve İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, siyasette de sivil toplumda da sosyal hayatta da zaferin parolasının uhuvvet ve vahdet olduğunu söyledi.

Meselenin asla sayı olmadığını, asıl gücün nitelikte, kalitede olduğunu, asıl etkinin mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürütmekle sağlanacağını anlatan Erdoğan, "Bunun için 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.', bu emri ilahinin bize işaret ettiği yoldan asla ayrılamayız. Vakıf ve derneklerimiz hayırda yarışırken kesinlikle tefrikaya düşmemeli, mutlaka dayanışma içinde hareket etmelidir. Bu bakımdan ilahiyatçı gençlerimizin bir araya gelmesini, müşterek bir zeminde güç birliği yapmasını çok kıymetli buluyorum" diye konuştu.

Bugün hasbihal etmenin, birbiriyle hasret gidermenin yanı sıra İlahiyat Yıldızları Ödülleri'ni de takdim edeceklerini aktaran Erdoğan, hüsn-i hattan siyer-i nebi öykü yazımına farklı alanlarda ödül alacak genç ilahiyatçıları kutlayarak, başarılarının daim olmasını diledi.

Salondaki her bir gencin başarısını, Türkiye Yüzyılı'nı inşa yolculuklarında önlerini aydınlatan bir meşale olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, bu anlayışla Türkiye'nin en büyük beşeri sermayesi olan genç nesillere değer katan, katkı sunan her türlü projeyi desteklemeyi görev bildiklerinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatana, millete, ümmete hayırlı fertler yetiştirme çabasında olan herkesin, tüm kurum ve gönüllü kuruluşlarımızın başımızın üstünde yeri vardır. Gençlerimize ufuk ve vizyon kazandıran çalışmalara sahip çıkmak bizim en öncelikli vazifemizdir. Bugüne kadar olduğu gibi inşallah gelecekte de sizlerle beraber ülkemizin tüm gençlerinin yanında olmayı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.

"İlahiyatlar da ülkenin belli dönemlerine ayna tutan müesseselerdir"

İlahiyat fakültelerinin tarihi, misyonu ve serencamı itibarıyla kesinlikle sıradan yükseköğretim kurumları olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, tıpkı imam hatipler gibi ilahiyatların da ülkenin belli dönemlerine ayna tutan müesseseler olduğunu söyledi.

Türkiye'de millet ile devleti yönetenlerin aynı yöne baktığı, benzer hassasiyetleri taşıdığı zaman dilimlerinde bu kurumların desteklendiğini, teşvik edildiğini anlatan Erdoğan, milletin inancının ve değerlerinin horlandığı dönemlerde ise ilahiyatların "üvey evlat" muamelesi gördüğünü ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilahiyat fakültelerinin 122 yıllık tarihinin bunun çarpıcı örnekleriyle dolu olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

Modern anlamıyla bir üniversite bünyesinde açılan ilk ilahiyat fakültesi, 1900 yılında Darülfünun'da kurulan Ulum-i Aliye-i Diniyye Şubesi'dir. Burada talebeler tefsir, hadis ve usulü, fıkıh ve usulü, kelam ile İslam tarihi derslerinde 4 yıl süreyle eğitim almışlardır. Zamanla bu şubenin hem ismi hem de müfredatı değişmiş, 1924 yılında kapatılmadan önce Süleymaniye Medresesi olarak hizmet vermiştir. 1925 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi adıyla yeniden açılan kurumun ömrü maalesef çok kısa sürmüştür. Fakülte, ortaöğretimde din derslerinin kaldırılması ve diyanet teşkilatında kadro yokluğu gibi sebeplerle bir müddet sonra tekrar kapatılmıştır.

Tek parti zihniyetinin Türkiye'nin üzerine karabasan gibi çöktüğü bu dönemin, milletin hafızasında çok derin yaralar açtığını belirten Erdoğan, "Üstat Necip Fazıl, tarihimizin bu safhasını 'Allah ve ahlak demenin yasaklandığı yıllar.' olarak tarif ediyor. Minarelerimizin 18 yıl boyunca Ezan-ı Muhammedi'ye hasret kaldığı... Camilerimizin bakımsızlıktan dolayı yıkıldığı, satıldığı, ahıra çevrildiği... Kur'an-ı Kerim eğitiminin ancak gizli saklı bir şekilde verilebildiği... Hakk'ı ve hakikati söyleyen alimlerimizin horlandığı, yargılandığı, asıldığı... Medeniyetimize ait ne varsa 'gerilik emaresi' denilerek aşağılandığı... İnsanımızın, bırakın camide namaz kıldıracak imamı, cenazesini dini usullere göre yıkayacak gassal bile bulamadığı.." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gassal bulunamamasıyla ilgili şahit olduğu bir anıyı şu sözlerle anlattı:

Bir zamanların Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu, Milli Türk Talebe Birliği Cağaloğlu'nda bir konferansında dinledim. Dediler ki 'Bize süratle bak cenazelerimiz yıkanamıyor, ortada kaldı, ölülerimizi yıkayacak, gassal yetiştirecek kurslar açın. Bize böyle talimat verdi.' İsmini vermeyeceğim, verenin kim olduğunu anlamanız lazım. Biz de diyor sadece gassal yetiştirmek üzere kurslar açtık. O zaman Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu. İmam hatiplerin mazisi aslında oraya dayanıyor. Gassal yetiştirmek üzere açılmış okullar. Yani bizim kökümüz oradan geliyor. Hasılı milletimize asli kimliğini hatırlatan tüm değerlerin silinmek istendiği bu korkunç yıllarda, diğer ilmi faaliyetler gibi ilahiyat eğitimi de verilemedi. Sadece gassal yetiştireceksin, oradan geliyoruz. Benim imam hatipteki İngilizce hocam, 'Siz ölü yıkamak için mi buraya geldiniz?' diye bize derste söylüyordu. Bizim nereye gideceğimizin, nereye varacağımızın farkında değildi. Elhamdülillah, nereden nereye...

"Şimdi artık hep ileri, durmak yok ileri''

İlahiyat fakültelerinin kapısındaki zincirlerin kırılmasının ancak Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçmesiyle mümkün olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Biz kızlarımızı imam hatip okulunun kapısında maalesef kaçırmak zorunda kaldık. Neden dolayı? Başörtüsünden dolayı. Ben kızımı İstanbul'dan Trabzon'a gönderdim. Oradaki imam hatibin müdürü de benim sınıf arkadaşımdı. 'Buraya gönder, ben burada okuturum.' dedi. Bu çileleri çeken burada nice aileler var. Bu sıkıntıları yaşayan nice aileler var ama elhamdülillah bunların hepsi mazi oldu. Şimdi artık hep ileri, durmak yok ileri" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonraki yıllarda özellikle vesayet süreçlerinde ilahiyat fakültelerinin de sıkıntılı günler yaşadığını, baskıya maruz kaldığını dile getirerek şunları kaydetti:

Tek parti faşizmini yeniden hortlatmaya çalışan 28 Şubat zihniyeti, imam hatipler ve meslek liseleriyle birlikte ilahiyat fakültelerini de hedef almıştır. İmam hatipler ve meslek liselerinin önü katsayı engeliyle kesilirken, ilahiyat fakültelerinin kontenjanları düşürülmüş, mezunlarının öğretmen olma hakları çeşitli bahanelerle gasbedilmiştir. Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı ilahiyat fakültelerine de teşmil edilmiş, dini eğitim veren kurumlara tesettürle girmek mümkün olmamıştır. Darbeciler, anti demokratik düzenlemeler yanında ülkemizin köklü ilahiyat fakültelerinin içlerini boşaltmak suretiyle de bu müesseselerle hesaplaşma yoluna gitmiştir. İslami ilimlerde uluslararası itibara sahip saygıdeğer hocalarımız baskıyla, tehditle, sürgünle görevden uzaklaştırılırken, yerlerine darbecilerin her yaptığına kılıf uyduran şakşakçı tipler getirilmiştir. 28 Şubat'ın canlı şahitleri o meşum günlerde yaşanan hukuksuzlukları, adaletsizlikleri ve hak gasplarını çok iyi hatırlıyor. Bizler de gerek siyasetçi gerek ebeveyn olarak milletimizin evlatlarına yapılan zulümleri yakinen biliyoruz. Rabb'im bir daha bu milleti tek parti faşizmi özentisi darbeci zihniyetin insafına bırakmasın diyoruz.

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU