Avrupa'yı bekleyen ikinci tehlike: Belarus

Gülru Gezer, Independent Türkçe için yazdı

Lukaşenko ve Putin çeşitli vesilelerle bir araya geliyor / Fotoğraf: AA 

Belarus, Ukrayna krizinin başından bu yana Rusya için önemli bir rol oynuyor.

24 Şubat öncesinde Rusya ve Belarus'un ortak askeri tatbikat yapmaları nedeniyle Ukrayna'ya karşı başlatılacak bir savaşın kuzey ve doğudan olmak üzere iki cepheden yürütüleceği ve Ukrayna'yla 1084 kilometre sınırı olan Belarus'un da savaşa dahil olacağı yönünde bazı görüşler bulunuyordu.

Belarus cephesi şu ana kadar açılmadı, ancak Lukaşenko yönetimi Rusya'yı desteklediği gerekçesiyle ciddi yaptırımlara maruz kaldı.

Peki Belarus-Rusya arasındaki ilişkiler SSCB'nin dağılması sonrasında nasıl gelişti?

Belarus iç siyasetinde neler yaşandı? Dışişleri Bakanı'nın ani ölümü nasıl yankılandı?

Belarus'u neler bekliyor?

 

Putin-Lukaşenko-1.jpg
Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko (solda) Rusya lideri Putin (sağda) / Fotoğraf: AA



Belarus-Rusya ilişkileri

Belarus da 1991 yılında diğer Sovyet Cumhuriyetleri gibi bağımsızlığını ilan etti ve ilk yıllarda Rusya'ya mesafeli yaklaşarak Batı'yla entegrasyonun yollarını aradı.

Rusya için Belarus Batı'yla arasında bir tampon bölge gibiydi. Bu nedenle Rusya, Belarus'un Batı'yla entegrasyonuna sıcak bakmıyordu. 1994'te Aleksander Lukaşenko'nun, devlet başkanı seçilmesiyle Rusya, Belarus'u yeniden yanına çekmek için aradığı fırsatı bulmuş oldu.

1995 yılında iki ülke arasında "Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Anlaşması" imzalandı.

1999da ise Rusya ile Belarus arasında "Birlik Devleti" kuruldu.

Bu anlaşmayla iki ülke arasındaki entegrasyonu sağlayacak hukuki altyapı tesis edildi; tarafların ortak pazar oluşturmaları, savunma ve dış politika alanlarında ortak politikalar belirlemeleri, güvenliği sağlamak ve suçla mücadele gibi konularda birlikte hareket etmeleri yönünde mutabakata varıldı.

Vladimir Putin'in devlet başkanı seçilmesiyle Belarus'la entegrasyon bir ileri seviyeye taşınmak istendi, ancak Lukaşenko bu öneriye karşı çıktı.

 Belarus, Rusya'nın halihazırda en "güvenilir" ortağı olsa da dönem dönem Lukaşenko'nun da kendine has kişiliği ve Rusya'nın Belarus üzerinde baskı kurması ve içişlerine doğrudan müdahil olmaya çalışması nedeniyle ilişkiler inişli çıkışlı bir seyir izledi.

Batı ile Rusya arasında bir denge yaratmaya çalışan ve ülkenin bağımsız kalmasını savunan Lukaşenko, dönem dönem Belarus'un Rusya'dan farklı olduğunu, iki ülkenin ortak tarihi ve kültürel bağları olsa da Belarus ve Rusların iki ayrı millet olduklarını, Rusya'nın Belarus'u Batı'ya karşı bir canlı kalkan olarak kullanmak istediğini belirten ve iki ülke arasında ilişkilerin gerilmesine neden olan açıklamalar yaptı. Buna karşılık Rusya'nın ekonomik yardım ve enerji kartlarını kullanması üzerine Lukaşenko çeşitli vesilelerle Belarus'un Rusya'yla birleşebileceği yönünde beyanatlarda da bulundu.

İki ülke arasında dalgalı seyreden ilişkilere rağmen taraflar arasındaki askeri işbirliği yıllar içerisinde arttı.

Tarafların oluşturduğu Ortak Bölgesel Askeri Güç geçmişten bu yana düzenli tatbikatlar gerçekleştiriyor, iki ülke hava savunma sistemlerini koordine ediyor ve ortak eğitimler düzenliyor.

Belarus Dışişleri Bakanlığı istatistiklerine göre 2021'de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 40,1 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Rusya, Belarus'un dış ticaretinin yüzde 49'un teşkil ediyor. Belarus'un Rusya'ya olan ekonomik bağımlılığı dış politikadaki hareket alanını kısıtlayan ve denge politikasını etkileyen unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.
 

Lukaşenko-silahlı.jpg
Ülkesindeki protestoları tepki gösteren Lukaşenko, birçok defa elinde silahla görüntülenmişti / Fotoğraf: AFP



2020 seçimlerinde ne oldu?

Lukaşenko ülkenin yönetimini devraldıktan sonra gücü tekeline almak için muhalif sesleri bastırmaya başladı. AB Belarus'taki insan haklarının durumu nedeniyle Minsk Yönetimi'ne 2004 yılından itibaren çeşitli yaptırımlar uygulamaya başladı. Belarus "Avrupa'daki son diktatörlük" olarak anılmaya başlandı.

1994'ten bu yana girdiği her seçimi çoğunluk oylarıyla kazanan Lukaşenko, 9 Ağustos 2020 tarihinde düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerini de resmi sonuçlara göre halkın oyunun yüzde 80'ini alarak kazandı.

Halk nezdinde geniş desteğe sahip genç muhalif lider Svetlana Tikanuskaya'nın ise oyların sadece yüzde 10'unu aldığı belirtildi.

Tikanuskaya'nın eşinin seçimler öncesinde hapse atılması nedeniyle adı geçen adaylığını açıkladı ve halkın desteğini kazandı.

Tikanuskaya ve taraftarlarına göre kendisi seçimlerin ilk turunda oyların yüzde 60'ını alarak devlet başkanı olmaya hak kazanmıştı.

Resmi sonuçların açıklanmasını takiben tüm muhalif adaylar Merkezi Seçim Komisyonu'na itiraz başvurusunda bulundu, ancak bir sonuç alınamadı.

Geçmiş seçimlerde olduğu gibi 2020 seçimlerine de hile karıştırdığını iddia eden muhalefet ve Lukaşenko karşıtları bu defa geniş çaplı sokak gösterilerine başladı.

Tikanuskaya bilahare Litvanya'ya kaçtı. AB Lukaşenko ve Belaruslu bazı yetkililere yönelik yaptırım kararı aldı.

Devlet göstericilere yönelik orantısız güç uygulamaya devam ettikçe Birleşik Krallık, Kanada ve ABD de Lukaşenko yönetimine yaptırım uyguladı. Protesto gösterileri aylarca devam etti.

Tikanuskaya Lukaşenko'yu Belarus'u Kuzey Kore'ye çevirmekle itham etti.

Belarus Dışişleri Bakanı Vladimir Makei ülkede bir darbe teşebbüssünde bulunulduğu, bu nedenle bazı önlemlerin alınmasının elzem olduğu yönünde açıklama yaptı. Bu süreçte ülke genelinde 500'den fazla gazeteci tutuklandı ve özgür basın susturuldu.

Sözkonusu seçimler Belarus ile Rusya arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden oldu.

Putin'in birleşme yönünde Lukaşenko'ya uyguladığı baskılar nedeniyle Minsk seçimler öncesinde Batı'ya yönelik bazı açılımlarda bulunmaya çalıştı.

Bu çerçevede dönemin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Şubat 2020'de Minsk'i ziyaret etti. ABD bu doğrultuda yıllar sonra Minsk Büyükelçiliği'ne bir Büyükelçi atamaya karar verdi.

Temmuz ayında ise, seçimler öncesinde ülkeyi istikrarsızlaştırmak amacıyla Belarus'a gelen 33 Rus vatandaşının Minsk yakınlarında tutuklandığı, bu kişilerin paralı Rus askerleri olan Wagner için çalıştıkları öne sürüldü. Lukaşenko Rusya'yı içişlerine karışmak ve seçimlere müdahale etmekle suçladı.

Lukaşenko'nun denge politikası seçimler sonrasında yaşanan sürece Batı'nın verdiği tepki nedeniyle başarısızlığa uğradı. Belarus tutukladığı 33 kişiden 32'sini bir ay sonra Rusya'ya iade etti. Sokak gösterileri için Lukaşenko bu sefer Batı'yı suçlamaya başladı. 
 

Savaş-1.jpeg
Rusya-Ukrayna Savaşı aylardır devam ediyor / Fotoğraf: AFP



Ukrayna krizi ve Belarus'un durumu

Batı tarafından izole edilen Lukaşenko 2020 seçimlerinden itibaren kendi koltuğunu koruyabilmek için artan oranda Rusya'nın güdümüne girdi. Ukrayna krizinin patlak vermesiyle Belarus kendisini sorunun merkezinde buldu.

Daha önceleri Rusya ile Batı arasında enerji ve taşımacılık gibi alanlarda transit ülke olma durumundan istifade eden Belarus'un ekonomisi savaşla birlikte büyük darbe aldı.

Belarus'un iki büyük petrol rafinerisi Novopolotsk ve Mozir ülkenin bütçe gelirlerinin yüzde 30'unu teşkil ederken, yaptırımların etkisiyle şu anda Belarus'un AB'ye ihraç ettiği petrol Haziran ayında bir önceki yıla kıyasla yüzde 99 oranında azalırken, Ukrayna'ya ihraç edilen petrol de ocak ayında 249 milyon ABD doları iken mayıs ayında bu rakam 19 milyon ABD dolarına kadar geriledi.

Belarus bütçesinin yüzde 10'u teşkil eden gübre yapımında kullanılan potasyumun ihracatı da yaptırımlar nedeniyle neredeyse durma noktasına geldi. 

Halbuki, dünya gübre pazarının yüzde 15'ine sahip olan Belaruskali şirketine dünyanın farklı bölgelerinden talep var ancak Litvanya ve Ukrayna güzergahlarının kapalı olması nedeniyle ulaşım sorunu yaşanıyor. Savaşın olumsuz etkilediği bir diğer sektör ise ulaştırma. Rusya ile Batı arasında ulaştırma hizmeti veren Belarus şirketleri ülke ekonomisine yıllık olarak yaklaşık 4 ile 5 milyar ABD doları gelir getiriyordu.

Belarus'un içinde bulunduğu bu durum Lukaşenko'nun Putin'in baskısına rağmen yıllardır bir bağımsız ülke olarak var olma çabalarını zorlaştırıyor.

Batı pazarına erişimi olmayan Belarus doğal kaynaklarını satmak için yüzünü Rusya'ya dönmüş vaziyette.

Ülke içerisinde Rusya'yla birleşmek isteyenlerin sayısı azımsanmayacak düzeyde. 2020 sonrasında ülke içinde popülerliği azalan Lukaşenko'nun yakın çevresi bile liderlerini bypass ederek Rusya'yla temaslar yürütüyor ve daha fazla entegrasyonu savunuyor.
 

Dışişleri Bakanı.jpg
Belarus Dışişleri Bakanı Vladimir Makei (solda) Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu (sağda) / Fotoğraf: AA



Makei, Rus istihbaratı tarafından mı zehirlendi?

İki hafta önce Dışişleri Bakanı Vladimir Makei'nin ani ölümü birçok spekülasyona neden oldu.

Makei'nin kalp krizi nedeniyle öldüğü açıklandı. Ancak bazı haberlerde, Batı'yla diyaloğu savunan ve Lukaşenko'nun Batıyla bağları onarması için görevlendirdiği öne sürülen Makei'nin Rus istihbaratı tarafından zehirlenmiş olabileceği, ülkenin bağımsızlığını korumaya ve Belarus'un savaşa dahil olmaması için çabalayan Lukaşenko'nun sıranın kendisine gelebileceğinden endişe ettiği yönünde iddialara yer verildi. Lukaşenko ise, yaptığı açıklamada, suçu Batı'ya yüklercesine Belarus'un Ukrayna ve NATO'dan gelecek tehditler karşısında müteyakkız olması gerektiğini ifade etti.

Hem Batı hem de Rusya'dan yoğun baskı altında bulunan Lukaşenko'nun mevcut pozisyonunu ne kadar koruyabileceği belli değil. Tüm bu hususlar çerçevesinde, Batı Ukrayna'nın bağımsızlığı için mücadele ederken, Belarus'un bağımsızlığını giderek kaybediyor olmasının Avrupa'nın güvenliği açısından nasıl sonuçlar doğuracağını hesaplaması gerekir.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU