Mısır, Katar, 15 Temmuz sonrası ‘finansör’ suçlamaları ve Sedat Peker gerginliklerinin ardından “normalleşme” sürecine giren Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerinde dün önemli bir kapıdan daha geçildi.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), bölgede yaklaşık 80 yıl süren İngiltere hakimiyetinin sona erip 1971’de bağımsızlığını ilan etmesinin 51’inci yılı Ankara Büyükelçiliği tarafından kalabalık bir davetli listesiyle kutlandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Doğu ve Batı ülkelerinin elçilerini, siyasileri ve ordu mensuplarını bir araya getiren etkinlikte Türkiye’yi en yüksek seviyede temsil eden isim, 29 Kasım’da da bir BAE ziyareti gerçekleştiren Süleyman Soylu’ydu.
Konuşmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da kutlama mesajını ileten Soylu, “51 yıl önce güçlü bir hikaye başladı. Bu hikaye sadece bir ekonomik kalkınmanın ve gelişmişliğin hikayesi değil aynı zamanda bir ülkenin 51 yılda nasıl bir siyasal, teknolojik güç olduğunun, nasıl dünya aktörlerinden birisi haline geldiğinin önemli bir hikayesidir" diyerek söze başladı.
29 Kasım’daki ziyaretinde iki ülke bakanlıkları arasında, "ortak stratejik güvenlik diyaloğu"nun kurulmasını kararlaştırdıklarını anlatan Soylu, iki ülke arasında ticaret, sanayi, teknoloji, tarım ve turizm alanında birçok ortak adım attıklarını ve birçok başarılı girişim olduğunu vurguladı.
Soylu, "İnşallah doğunun yükselişini hep beraber bütün dünyaya göstereceğiz. Bizim yükselişimiz, kardeşlik, dostluk adına olacak. İslamiyet'in bize emirlerinin bütün dünyaya anlatılması adına olacak" mesajını verdi.
Karşılıklı konuşmalarda dostluk mesajlarının verildiği, BAE ulusal dans performansının Türk dansçılar tarafından gerçekleştiği gecede Soylu, ve BAE Ankara Büyükelçisi Saeed Thani Hareb Al Dhaheri birlikte pasta kesti.
Merkez Bankası Başkanı da resepsiyondaydı
Bu tipteki benzer resepsiyonlarda çok da alışık olmadığımız bir yüz daha BAE’nin 51’inci yıl dönümü kutlamalarındaydı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı (TCMB) Şahap Kavcıoğlu’ndan bahsediyoruz.
TCMB ile Birleşik Arap Emirlikleri Merkez Bankası arasında 25 Kasım 2021’de, “merkez bankacılığı konularında iş birliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi” amacıyla bir mutabakat zaptı imzalanmıştı.
19 Ocak 2022’de gelen sonraki imza ise bir swap anlaşmasıydı. BAE dirhemi (AED) ve Türk lirası (TRY) para birimleri için gerçekleşen ikili para takasının o dönem nominal büyüklüğü karşılıklı olarak 18 milyar dirhem ve 64 milyar Türk lirasıydı ki bu da 5 milyar dolara tekabül ediyordu.
BAE’nin ulusal gününde Independent Türkçe’nin sorularını yanıtlayan TCMB Başkanı Kavcıoğlu, “İki ülke arasında yeni bir anlaşma olacak mı?” sorusuna “Olduğunda duyarsınız” yanıtını verdi.
“Ben çok fazla resepsiyonlara katılmıyorum” diyen Kavcıoğlu, Büyükelçi Al Dhaheri ile daha önceden tanışıklıkları olduğunu, kendisinin makamını ziyaret ettiğini söyledi.
Büyükelçi’nin davetiyle geceye katıldığını belirten Kavcıoğlu, BAE Merkez Bankası Başkanı Khaled Mohammed Balama’nın geceye katılmadığını hatırlatarak “Onunla da aramız iyidir. Daha önce pek çok kez bir araya geldik” açıklamasını yaptı.
Ne olmuştu?
Yakın döneme kadar Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye ilişkileri arasında soğukluk hakimdi.
Bu durumun nedenlerinden ilki 2011’de başlayan Arap Baharı’na kadar uzanıyor.
BAE ve Suudi Arabistan, Temmuz 2013’te Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesiyle başa gelen Abdulfettah es-Sisi’ye en büyük desteği veren iki ülke konumundaydı.
Sisi’nin seçimi kazanmasının ardından Mısır’a uluslararası mali yardım sağlanması için bir konferans düzenlenmesini isteyen Suudi Arabistan’a ilk destek de Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelmişti.
Türkiye’nin yönetim kademesindekiler ise bu durumun tam aksine Mursi’yi desteklediklerini defalarca dile getirmişti.
Ancak daha önce Sisi için “darbeci, zalim, ‘böyle bir kişiyle asla görüşmem’” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Katar'daki 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında verilen resepsiyonda Sisi ile tokalaşırken görüntü vermesi hâlâ eleştirilerin odağında.
15 Temmuz suçlamaları
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası iktidara yakın bazı basın-yayın organlarında Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu darbe girişimini desteklediği yer almıştı.
2017’de bir makale kaleme alan Yenişafak yazarı Mehmet Acet, BAE'nin darbe girişimi için 3 milyar dolar aktardığını yazmış, bu iddiasına kaynak olarak da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu göstermişti.
Middle East Eye Genel Yayın Yönetmeni David Hearst, 15 Temmuz darbe girişiminde Prens Nahyan'ın önde gelen danışmanlarından Muhammed Dahlan’ın Fetullah Gülen ile Abu Dabi yönetimi arasında aracılık ettiğini yazmıştı.
Türkiye 2020'de Muhammed Dahlan için kırmızı bülten talebinde bulunmuştu.
Üç yıl süren Katar ambargosu
BAE-Türkiye arasındaki bir başka gerilim ise Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere pek çok Körfez ülkesinin “silahlı örgütlere destek veriyor” gerekçesiyle Katar’a Haziran 2017’de başlattığı ambargoydu.
O dönem Türkiye ve İran, bu ambargo karşısında Katar’a tam destek veren ülkelerdi. Türkiye-Katar arası dış ticaret hacmi 900 milyon dolar seviyelerindeyken, 2021’de 1,8 milyar dolara kadar çıktı.
Katar'a uygulanan ambargo, Ocak 2021’de Suudi Arabistan'ın kara, deniz ve hava sınırlarını açmasıyla son buldu.
"BAE'nin bu riyakar davranışı…”
Bunun yanısıra, Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’nda olduğu 2020’de, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında, "ilişkilerin normalleştirilmesini” öngören "Abraham Accords (İbrahim Anlaşması)" anlaşması Beyaz Saray'da imzalanmıştı.
O dönem bir açıklama yapan Türkiye Dışişleri Bakanlığı, BAE’yi Filistin'in iradesini de yok saymakla suçlamış, "BAE'nin bu riyakar davranışını tarih de bölge halklarının vicdanı da unutmayacak ve asla affetmeyecektir” ifadesi kullanılmıştı.
Ziyaret, Sedat Peker için miydi?
BAE-Türkiye arası ilişkilerin gerilmesinde son dönemin en çok konuşulan sebebi ise organize suç örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan Sedat Peker’di.
Daha önce Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Ukrayna gibi ülkelerde bulunduğu basına yansıyan Peker’in son adresi ise Birleşik Arap Emirlikleri.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik pek çok suçlamanın da yer aldığı videolar yayınlayan Sedat Peker hakkında Şubat 2022'de kırmızı bülten çıkarılmıştı.
Adalet Bakanlığı, Peker’in iadesini talep etmiş, Peker ise BAE yetkilileri tarafından uyarıldığını belirterek yayınlarını durdurmuştu.
Sedat Peker konusu, Süleyman Soylu’nun 29 Kasım’daki BAE ziyareti sonrasında da medyanın gündemindeydi.
Soylu’nun Birleşik Arap Emirlikleri Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Saif bin Zayed Al Nahyan ile görüştüğü ziyarete Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Türkiye'nin Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu da eşlik etti.
DW Türkçe’nin ulaştığı kaynaklar, Sedat Peker'in yakın çevresinde "Süleyman Soylu, benim iade edilmem için özel olarak geldi" yorumunda bulunduğu söylüyordu.
Kaynaklar’a göre Peker, Soylu'nun heyetinde bulunan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu'nun geçmişte kendisi hakkındaki soruşturmaların başındaki isim olmasına işaret etmişti.
Soylu: Sınır aşan suçlarla mücadele
Türkiye'nin Abu Dabi Büyükelçiliği'nde açıklama yapan Soylu, iki ülkenin güvenlik alanında yapabileceği ortak çalışmaların değerlendirildiğini söyledi.
Kurulması kararlaştırılan mekanizmanın "sınır aşan suçlarla" mücadeleyi de güçlendireceğini söyleyen Soylu, "Kaçakçılık, organize suçlar gibi birçok alanda hem bugüne kadar elde ettiğimiz tecrübeleri hem de iki ülkenin alacağı tedbirlerde birbirine gösterebilecekleri örnekleri paylaşabileceğimiz bir anlayış geliştirmeye çalıştık. Zaten şu anda yürüyen bir güvenlik işbirliği anlaşması sürecimiz var. İnşallah onu da en yakın zamanda bir vesileyle tamamlamış, bitirmiş olacağız" dedi.
Normalleşmenin başlangıcı
İki ülke arasında gerginliği azaltmaya yönelik ilk adımlar, Ağustos 2021’de atılmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun bin Zayed Al Nahyan'yı Ankara'da kabul etmiş ve BAE ile Türkiye'nin bağlarını geliştirmek anlamında ilerleme kaydettiğini, bunun neticesinde de Türkiye'ye yatırım yapılabileceğini söylemişti.
15 Kasım 2021’de iki Türk yetkilinin Reuters’a yaptığı “iki ülke arasındaki yıpranmış bağları onarmaya çalışıyoruz” açıklamasının ardından ise 24 Kasım 2021’de BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan, Ankara’ya resmi ziyarette bulunmuştu.
Heyetler arası görüşmeler sonrası Türkiye ile BAE arasında, 10 alanda Türkiye'ye doğrudan yatırımları içeren anlaşmalar imzalanmıştı.
Bunlar arsında Birleşik Arap Emirlikleri'nden Türkiye'deki teknoloji firmalarına yatırım yapmak üzere teknoloji odaklı bir girişim fonunun kurulması ile Abu Dabi Liman Şirketi ve Abu Dabi Kalkınma Holdingi (ADQ) arasında imzalanan mutabakat muhtıraları da var.
Erdoğan’dan dokuz yıl sonra ilk ziyaret
Erdoğan'ın 2013'ten bu yana BAE’ye gerçekleştirdiği ilk ziyaretin tarihi ise 14 Şubat 2022.
İki günlük ziyarette tarımsal işbirliğinden meteorolojiye, kara ve deniz taşımacılığından sağlığa kadar pek çok alanda 13 anlaşma imzalandı.
Cumhurbaşkanı, Mayıs 2022’de de eski Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan'ın vefatı nedeniyle BAE’ye taziye ziyaretinde bulundu.
Şeyh Halife bin Zayid El Nahyan, BAE'nin 1971'deki ilk devlet başkanı babası Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan'ın 2004’teki ölümünden bu yana yönetimdeydi.
2013'te 10,3 milyar dolar olan BAE-Türkiye arası ticaret hacmi, 2015'te 6,7 milyar dolara kadar gerilemiş, 2017'de yeniden 14 milyar 850 milyon dolar seviyesine çıkmıştı.
Ülke hâlihazırda, 8 milyar dolarlık ikili ticaret hacmi ile Türkiye'nin Körfez bölgesindeki en büyük ticaret ortağı konumunda.
Petrol, altın, kıymetli taşlar/mücevherat, elektrik ve elektronik ürünler, ticarete konu olan en önemli ürünler.
© The Independentturkish