Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nden oluşan altılı masanın, bir süredir üzerinde çalıştığı "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Teklifi"nin detayları, bugün Ankara Bilkent Otel'de gerçekleşen bir basın toplantısıyla kamuoyuna tanıtıldı.
Mutabakat metni altı partinin liderleri tarafından 28 Şubat 2022'de bir törenle imzalanan teklife basının ilgisi de oldukça yoğundu. Törende "iktidar yanlısı" olarak kabul edilen medya kuruluşlarının da temsilcileri hazır bulundu.
Sunum başlamadan önce "28 Şubat'tan açıklanandan farklı olarak neyi göreceğiz?" tartışmalarının yanıtını detayları açıklayan parti genel başkan yardımcıları verdi.
Toplam 156 sayfadan oluşan taslak metni, mevcut 1982 Anayasası'nın 84. maddesini ve 9 başlığının değiştirileceğini öngörüyordu.
Her partinin genel başkan yardımcısı, kürsüye gelerek farklı bir başlığı açıkladı. Bu başlıklar ise yasama, yürütme, yargı, temel hak ve özgürlükler ile kamu yönetimiydi.
Her parti temsilcisinin üzerinde durduğu konu ise aynıydı: Cumhurbaşkanlığı rejimi değişecek. Yeni bir yönetim şekli ortaya konacak ve farklılıkların zenginlik kabul edildiği, bir arada özgürce yaşama ortamının oluşturulacağı demokratik hukuk devleti tesis edilecek.
Yeni anayasa seçimden hemen sonra TBMM'de
"Tüm vatandaşların insan onuruna yaraşır hayat sürmesini güvence altına almak, çoğulcu demokratik bir Türkiye inşa etmek için tarihi bir adım" dedi CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ilk sözü alırken.
Erkek'in açıklamasına göre "bir toplumsal sözleşme taslağı" diyerek niteledikleri taslak, seçimlerin hemen ardından iktidara gelmeleri durumunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulacak.
Erkek, "Ekonomiden adalete eğitimden sağlığa özgürlükten güvenliğe her alandan yaşanan kriz halinin en önemli sebebi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altındaki keyfilik, kural tanımazlık, liyakatsizlik ve yozlaşmadır" ifadelerini kullandı.
"Bu ucube sistem…"
Muharrem Erkek'in konuşmasında en çarpıcı ifade cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini "ucube sistem" olarak nitelendirmesiydi.
"Bu ucube sistemde Merkez Bankası'nın, yargının bağımsız, üniversitelerin özgür olamayacağını" ifadelerini kullandı Erkek.
Bir önceki parlamenter sistemden farkı ne olacak?
Türkiye anayasalarının hangi dönemlerden sonra nasıl yazıldığı hepimizin malumu.
Belki başta bazı özgürlükler getirmiştir bu anayasalar. Ama daha sonra her müdahalenin ardından o özgürlük maddelerinin başına bir "ama" gelmiş.
Özgürsününüz ama,
Hakkınız var ama,
Halkın iradesi her şeyin üzerinde ama…
Şimdi ise ama yok.
Bu kez en geniş uzlaşmayla yazılacak, tüm amaları ortadan kaldıracak, halkın çoğunun onayını alacak demokratik bir anayasa yapma imkanı.
Bu sözler programın sunuculuğunu yapan gazeteci Duygu Demirdağ'a ait.
Demirdağ gibi sivil anayasa vurgusu yapan Muharrem Erkek ise şu ifadeleri kullandı:
Geçmişin dar kalıplarını da reddediyoruz. 12 Eylül darbe hukukunun yarattığı güçsüz parlamenter sistemi değil, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem öneriyoruz. Mevcut tek adam sistemini sona erdirmeyi, kuvvetler ayrılığını esasına dayanan yeni bir sisteme taahhüt ediyoruz.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem, bağımsız ve tarafsız yargının, ifade ve basın özgürlüğünün, can ve mal güvenliğinin önündeki tüm engellerin kaldırılması demektir.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem, kimsenin ötekileştirilmediği, başta gençler olmak üzere bu ülkeye dair sözü olan herkesin özgürce konuşabildiği, özgürce eleştirebildiği bir dönemin başlangıcıdır.
Seçim barajı yüzde 3'e düşürülecek
Vadedilen anayasanın yol haritasını ve yasama ayağındaki değişiklerin detaylarını açıklayan isim ise DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu'ydu.
Yeneroğlu'nun açıklamalarında "veto etme hakkının cumhurbaşkanın elinden alınması", "azınlıkların mecliste temsili", "bir hükümet kurulmadan eskisinin düşürülemeyeceği" gibi radikal adımlar mevcuttu.
Ancak DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı'nın konuşmasına gelen eleştirilerden biri de bazı açıklamaların "fazla teknik" olduğu, kamuoyunda "herkesin anlayacağı bir dilin" kullanılmadığı yönündeydi.
Yeneroğlu'nun sunumdan yasamadaki değişiklik önerilerinin beş başlıkta toplandığı ifade edildi. Bu başlıklar ve detayları kısaca şu şekilde:
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) giden yollar demokratikleşecek
- Şubatta mutabakat metni imzalanırken de belirtildiği gibi seçim barajı yüzde 3'e düşürülecek.
- 6 milyonu aşan diasporanın doğrudan mecliste temsil edilmesini sağlanacak.
- Anayasa'nın 76'ncı maddesi değiştirilecek. Değişiklikle, affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kadına yönelik kasten yaralama ve bunun ötesinde edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilmeleri engellenecek.
Mevcut durumda 76'ncı madde "18 yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir" diyor ve şu şartlar üzerinde duruluyor:
En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, askerlikle ilişiği olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.
2. Yasama bağışıklığı güçlendirilecek
- Dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tam sayısının salt çoğunluğunu gerekli kılınacak
- Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme nedeniyle düşmesini, bireysel başvuru yoluna gidilmesi halinde anayasa mahkemesini bu konudaki kararına kadar bekletileceği hükmü açıkça anayasada düzenlenecek.
3. Kanun yapım süreçlerini demokratikleşecek
- Yeneroğlu'nun "Anayasada milletlerarası anlaşmalardan geri çekilmenin meclisin asli yetkisi olduğunu güvence altına alacağız" sözlerinden sonra asıl alkış alan ifadesi şu oldu: Böylece cumhurbaşkanı, milletlerarası bir sözleşmeden gece yarısı tek başına çıkma kararı veremeyecek.
- Bakanlıkların, kamu idareleri ve kamu tüzel kişilerinin kanun hükmünde kararname ile kurulması ve kaldırılması uygulamalarına son verilecek.
- Cumhurbaşkanlığının veto etme yetkisine son verilecek ve geri gönderme yetkisi ile sınırlandırılacak. Geri gönderilen kanunlar, meclis tarafından basit çoğunlukla aynen kabul edilebilecek
4. meclisin denetim yetkisini güçlendirilecek
- Yeneroğlu'nun vurgu yaptığı konulardan biri "hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçların artırılacağı" idi.
- Hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında gensoru verme yetkisi tesis edilecek. Bakanlar kurulu aleyhine verilen güvensizlik önergelerine, yeni başbakanın isminin eklenmesini zorunlu kılınacak. Böylece meclis, istikrarın gereği olarak ancak yeni hükümeti kurmakta birleşebilirse mevcut hükümeti düşürülebilecek.
5. Bütçe hakkının devredilmezliği ilkesi tesis edilecek.
- Vatandaşlardan toplanan vergilerin, nasıl harcandığının etkili şekilde denetlenebilmesi için meclisin bütçe hakkı tesis edilecek.
- Meclis bünyesinde kesin hesap komisyonu kurulacak. Komisyon başkanı ana muhalefet partisinden olacak.
"Cumhurbaşkanı tek patron, bakanlar ve kurumlar patronun çalışanları"
Anayasa değişikliği teklifinin yürütme ayağını açıklayan isim ise Demokrat Parti Genel Sekreteri Doç. Dr. Serhan Yücel'di.
Yücel'in ifadeleriyle "mevcut anayasanın en problemli, tüm sistemi enfekte eden kısmı, tek adam rejimi üzerine kurulan yürütme".
"Anayasanın tek derdi, tek kişiye dikensiz gül bahçesi hazırlamak olmuştur" diyen Yücel, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, cumhurbaşkanı tek patron, yürütmenin diğer aktörleri bakanlar ve kurumlar, patronun çalışanları, yasama ve yargı bağlı iştirakler haline getirilmiştir" açıklamasını yaptı.
Muharrem Erkek gibi "ucube sistem" tanımlamasını kullanan Yücel, "Bakanlıklar ve kamu kurumları, görev yetki ve sorumluluklarını ihmal ederken Anayasa ve kanunlara bakmak yerine tek bir kişinin iki dudağının arasına bakmak zorundadır" diyen alkış alan, halk nezdinde daha çok kişiye ulaştığına inanılan örneklemelerinin bazıları şunlardı:
Mesela bu sistemde Balıklı Rum Hastanesi'nde çıkan yangına cumhurbaşkanının talimatıyla müdahale edilebildiğini bizzat Cumhurbaşkanı'nın sözcüsü açıklamıştı.
Mesela depremde kurtarma çalışmalarının başlaması ve orman yangınlarına müdahale için de yine cumhurbaşkanının talimatı gerekir.
Mesela okul, hastane, köprü, ağaçlandırma, ihtiyaç olduğu için değil, talimat geldiği için yapılır.
Çiftçinin desteklerinin ödenmesi, esnafa kredi o talimat gelmeden ödenmez.
Serhan Yücel, en fazla alkış alan iki açıklamasından ilki "Dört senedir duyduğumuz, cumhurbaşkanımızın talimatıyla klişesini artık duymayacağız" cümlesiydi.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifası ile gündeme gelen "görevden affımı istiyorum" kalıbını da eleştiren Yücel, şu ifadeleri kullandı:
Meclis denetimine tâbi olmayan, siyasi sorumluluk taşımayan ve hiçbir şekilde hesap vermeyen usulsüzlük, yolsuzluk ve beceriksizlik gibi sebeplerle sorumluluklarını "affımı istiyorum, affımı istiyorum" sözleriyle yerine getiren, usulsüzlük, yolsuzluk iddiaları karşısında yüce divanda yargılanma hakkı olmayıp külliyeden uzaklaştırma cezası ile sorumluluklarından kurtulan bir cumhurbaşkanlığı kabinesi yerine meclise karşı siyasi sorumluluğu ve yüce divanda aklanma hakkı olan başbakanlık ve bakanlar kurulunu güçlendirilmiş parlamenter sistem anayasa değişikliği ile yeniden kuruyoruz.
Yücel'in açıklamasına göre mevcut sistemle, Millet İttifakı'nın önerdiği anayasal değişiklik arasındaki en önemli fark, cumhurbaşkanlarının görev süresinin, bir dönem ve yedi yıl ile sınırlandırılması ve seçilen cumhurbaşkanının varsa partisi ile ilişiğinin kesilmesi.
Cumhurbaşkanı adayını hâlen açıklamayan altılı masanın adayının kim olacağı konusunda en fazla CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener'in ismi geçmiş, "partisiz cumhurbaşkanı adayı seçilmeli" tartışmaları da uzun süre gündemde kalmıştı.
OHAL KHK'sı çıkmayacak
Altılı masanın Anayasa teklifinde "Yürütme yetkisi ve görevi, cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir" ifadesi de değişiyor.
"Yürütme sadece bir görev olarak tanımlanacak" diyen Yücel, "Cumhurbaşkanı en çok milletvekiline sahip olan partiye hükümeti kurma görevini verecek. Bakanlar, başbakan tarafından, TBMM üyeleri arasından veya ihtiyaç halinde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından belirlenecek" ifadelerini kullandı.
Bunun yanı sıra, olağanüstü haller için öngörülen süre kısaltılacak, "OHAL rejimin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak için" olağanüstü hâl kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine son verilecek.
Hakimler ve Savcılar Kurulu ayrılıyor
Yeni anayasa taslağının yargı ayağını Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, anayasa hukuku profesörü Serap Yazıcı açıkladı.
Yazıcı'nın açıklamasına göre yargı ayağında yapılan değişiklikler iki odakta toplanıyor: Yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarını ve yargı kuruluşlarının kurumsal bağımsızlıklarını tesis etmek.
Altılı masanın anayasa teklifinde yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarını güçlendirmek amacıyla 139'uncu maddeye hakimler ve savcılar için coğrafi teminat unsuru ekleniyor.
"Coğrafi teminat", altılı masanın taslağı ile gündeme gelen bir konu değil.
AK Parti hükümeti, Mayıs 2019'da duyurduğu Yargı Reformu Paketi'nde ve Nisan 2021'de açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'nda binlerce hakim ve savcıyı ilgilendiren "coğrafi teminat" sözünü vermişti.
Henüz hayata geçmeyen bu uygulama ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Coğrafi teminat hakim ve savcıların isteği olmaksızın başka yere tayin edilememesi anlamına geliyor" demişti.
Hakimler ve Savcılar Kurulu'nu kapatacaklarını söyleyen altılı masa, bu yapıyı Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ikiye ayıracak.
"Hakimler Kurulu, hakimlerin özlük hakları konusunda; Savcılar Kurulu, savcıların özlük hakları konusunda karar verecek" diyen Prof. Dr. Serap Yazıcı, her iki kurulun da bazı üyelerini seçme yetkisinin TBMM'ye tanındığını belirtti.
Yazıcı, "Hazırladığımız öneri, anayasa tarihinde ilk defa savunma makamını anayasal statüye kavuşturmuştur. Böylece yargılama sürecinde savcılık makamı ile savunma makamı eşit statüye kavuşacağından hukuk devleti ilkesinin en önemli ilkesi adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır" dedi.
Yazıcının açıklamasına göre "avukatlık mesleğine hak ettiği itibar kazandırmak" için Türkiye Barolar Birliği'ne özerklik sağlanacak.
Anayasa teklifinin Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunu, yapısını, üye kompozisyonunu, seçimlerinde izlenen yöntemi, çalışma usullerini ve yetkilerini yeniden düzenlediğini aktaran Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, şöyle devam etti:
Bugün 15 üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi'nin ağır iş yükü dikkate alınarak 22 üyeden oluşması sağlanmıştır.
Halen Anayasa Mahkemesi iki daire ve bir genel kurul halinde çalışmaktadır. Bu yapı, ağır iş yükünü karşılayamamaktadır. Önerimiz, dört daire ve bir genel kuruldan oluşmasını sağlamaktır.
Uluslararası antlaşmaların üstünlüğü...
Yazıcı'nın açıklamasına göre Anayasa Mahkemesi'ne yetkilerine yenileri eklenecek.
Yazıcı'nın konuşmasında bahsettiği, anayasanın 90'ıncı maddesi ve bu maddeye 2004'te eklenen değişiklik şu ifadelere yer veriyor:
Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
Prof. Dr. Serap Yazıcı, sundukları teklifte bu değişikliğin yaptırıma kavuşacağını söyledi.
İnsan onurunun dokunulmazlığı...
Temel hak ve hürriyetlerin nasıl korunacağı konusunu detaylandıran isim ise İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz oldu.
Mayıs ayında yaptığı açıklamada "360 milletvekili ve daha fazlasını çıkarırsak, Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılamasa bile 45 gün içinde ülke referanduma götürülür ve yetkileri alınmış cumhurbaşkanı kalır" ifadelerini kullanan hukukçu Uğur Poyraz, söze anayasanın 12'nci maddesine yaptıkları eklemeyi açıklayarak başladı:
Mevcut yasa maddesi şöyle diyor:
Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.
Millet İttifakı'nın yapacağı eklemede yer alan ifade ise şu şekilde: İnsan onurunun dokunulmazlığını, devletin buna saygı gösterme ve bunu koruma yükümlülüğü vardır. Temel hak ve hürriyetlerin bütünlüğü, yasama, yürütme ve yargıyı bağlayıcıdır.
"Hürriyet esas, sınırlama istisnadır"
Uğur Poyraz'ın bahsettiği bir diğer önemli madde değişikliği ise 13'üncü madde ile ilgili.
Mevcutta "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz" ifadeleri yer alırken, değişiklikte şu ifade ekleniyor:
Hürriyet esas, sınırlama istisnadır. Tereddüt halinde yorumu, hürriyet lehine yapılır.
"Hiç kimsenin düşüncelerinden dolayı ayrımcılığa uğramayacağını Anayasal ilke olarak benimsiyoruz" diyen Poyraz, medyada çoğulculuğun sağlanmasını devlete bir "ödev" olarak yükleyeceklerini ve basın hürriyetinin tesis edileceğini belirtti.
Siyasi partilerin kapatılması için TBMM izni
Hiç kimsenin sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamayacağını hükme bağlayacaklarını aktaran Poyraz, çevre hakkının, doğal hayatın, hayvan haklarını savunmanın devletin görevi olarak Anayasa'da yer alacağını ifade etti. Bu teklif yürürlüğe girerse hayvan haklarının korunması ilk defa Anayasa'ya girmiş olacak.
İYİ Parti Genel Sekreteri'nin açıklamasına göre seçim barajının yüzde 3'e indirilmesi vaadi dışında önemli bir değişiklik daha var.
O da milletvekili seçimlerinde geçerli oyların yüzde 1'ini alan partilere devletin mali yardımda bulunması, bu yardımın dörtte birinin partiler arasında eşit olarak dağıtılması, geri kalan tutarın ise partilerin oy oranına göre paylaştırılması.
Taslak metne göre ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın siyasi partiler hakkında kapatma davası açabilmesi, TBMM'nin iznine bağlanıyor.
YÖK gidiyor, koordinasyon kurulu geliyor
Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya'nın detaylarını açıkladığı beşinci ve son başlık ise kamu yönetimi ve siyasi etik.
Toplantıda en kısa süre konuşan Kaya, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılacağı bilgisiyle başladı söze.
Kaya'nın açıklamasına göre merkezi yönetimlerin, yerel yönetimler üzerindeki yönetiminin sınırları açıkça belirlenecek ve vesayet uygulamasına son verilecek.
Anayasanın 127'nci maddesinde değişiklik öngördüklerini söyleyen Bülent Kaya, "Göreviyle ilgili suç nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılan mahalli idare organlarının ve bu organ üyelerinin İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılmasına son veriyoruz. Bu durumda geçici görevden uzaklaştırmaya ilişkin tedbir kararlarının kamu yararı bulunması şartıyla İçişleri Bakanı talebi üzerine Danıştay tarafından bir ay süreyle bekletileceğini, kararın ayda bir Danıştay tarafından gözden geçirileceğini, kararın nihai olarak 6 ay değişmemesini öngörüyoruz" dedi.
Üniversitelerin idari ve mali özelliklerini anayasal güvence altına alacaklarını aktaran Kaya'nın açıklamasına göre Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) kaldırılacak. Yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerin demokratik şekilde seçildiği, üniversiteler arası bir kurul tesis edilecek.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) ise üye yapısında çoğulculuk sağlanacak. RTÜK üyeleri, basın mensupları ile iletişim ve hukuk fakültesi öğretim üyeleri arasından seçilecek.
Tüm anayasayı kapsamıyor
Yaklaşık bir saat süren toplantı boyunca herhangi bir konuşma yapmayan altı siyasi partinin lideri, program sonunda "Anayasa Değişiklik Önerisi" ile poz verdi.
Program sonrası ise liderler, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ın ev sahipliğinde dokuzuncu kez ortak çalışma grubu adı altında bir araya geldi ve sonrasında bir yazılı açıklama yapıldı.
Yazılı açıklama, Anayasa Değişikliği Önerisi'nin gelişebileceği yönünde işaretler veriyor.
Henüz tüm anayasayı kapsamayan bu taslak için STK'larla, akademisyenlerle ve hukukçularla görüşmeler devam edecek. Parti temsilcileri farklı illerde sivil toplum buluşmaları düzenleyecek.
"Cumhurbaşkanını halk seçer" ibaresi değişmedi
Bir sonraki adımda ise güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişte yol haritası ile eğitimden ekonomiye dış politikadan sağlığa kadar pek çok alanda altı partinin ortak söyleminin ne olacağının kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor. Hatta bunun, seçim beyannamesi olacağı öngörülüyor. Yine kulislerde konuşulan, cumhurbaşkanı adayının şubattan önce açıklanmayacağı.
Toplantının başlangıcında yayınlanan tanıtım filminde "Devlet ayrı, iktidar ayrıdır", "Biz hep biriz ama asla bir kişi değiliz" mesajları veren taslak metin, cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlamaktan insan onurunu devlet garantisi altına almaya kadar pek çok önemli maddeye sahip.
Ancak kamuoyunda eleştiri alan iki konudan ilki söz konusu taslak metinde ekonomiye yeteri kadar yer verilmemesi.
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik dar boğazdan nasıl çıkılacağını merak edenlerin bir süre daha "ortak söylem açıklamaları" için beklemeleri gerekiyor.
Diğer bir eleştiri ise mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde de altılı masanın önerisinde de yer alan, "Cumhurbaşkanı, doğrudan halk tarafından seçilir" ibaresi. Eleştirenler, halkın oyuyla seçilen cumhurbaşkanı ve meclis arasında çatışma yaşanabileceğine inanıyor.
Altılı masanın sunduğu Anayasa Değişikliği Önerisine vatandaşlar, www.altilimasa.biz internet adresinden ulaşabiliyor.
© The Independentturkish