Haydi! "Yaşayan İnsan Hakları Müzesi"ne…

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

78'liler Girişimi bünyesinden doğru Hakikat Komisyonu formatı altında kurulan Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun 12 Eylül 2007 tarihinden itibaren geliştirdiği Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçekleriyle Yüzleşme ve buna paralel yürütülen müze çalışmasında yeni bir aşamaya gelindi.

78'liler Girişimi ve Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu olarak "Diyarbakır Cezaevi İnsan Hakları Müzesi Olsun" amacıyla topladığımız 100 bin imzalı talebimizi değerlendirmek için toplanan TBMM Dilekçe Komisyonu, "Diyarbakır Cezaevi'nin müzeye dönüştürülmesinin yararlı olacağı, toplumsal barışa katkı sağlayacağı" kararına vardı.

Kararda, "12 Eylül 1980 askeri darbe rejimi tarafından Sıkıyönetim Özel Askeri Ceza ve Tutukevi olarak kullanılan Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde yaşanan insanlık dışı muamelelerin, insanlık hafızasında önemli izler bırakmış bir yapı olduğu kanısının toplum tarafından paylaşıldığına" vurgu yapıldı.

Ayrıca, "Bir daha bu tür acıların yaşanmaması açısından söz konusu cezaevinin sembolik anlamda da olsa Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde olduğu gibi müzeye dönüştürülmesinin yararlı olacağı, toplumsal barışa katkı sağlayacağı" değerlendirmesinde bulunuldu.

Talebimiz çerçevesinde, Adalet, Kültür, Turizm ile Milli Savunma Bakanlıklarının da görev alanlarıyla ilgili görüşlerini isteyen TBMM Dilekçe Komisyonu'nun kararında, bu kurumların genelde negatif olmayan görüşlerine de yer verildi.

 
Devlette süreklilik varsa

TBMM Dilekçe Komisyonu'nun tarihi bir öneme sahip olan bu kararının en önemli sonucu, Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'nin Müzeye dönüştürülmesinin önünün açılması oldu.

12 Eylül 2007 tarihinde Diyarbakır Cezaevi önünde startı verilerek o tarihten bu yana sabırla adeta ilmik ilmik örülen Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeği ile Yüzleşme süreci gelinen aşamada işkence suçlularının yargılanmasına paralel bir görevi daha önümüze koyuyor:

Diyarbakır Cezaevi'nin yapı olarak aynen korunarak, yaşanmışlıkların sergilenmesi, mağdurları/tanıkları onurlandıracak, toplumsal vicdanda farkındalık yaratacak, dolayısıyla toplumsal hafızanın olumlu ve yapıcı bir yönden yeniden kurulmasına katkıda bulunacak, barış ve kardeşlik sembolü bir İnsan Hakları Müzesi'ne dönüştürülmesi gibi kaçınılmaz bir tarihi görevdir bu!

 
Haydi!

Türkiye'nin aydınlık yüzleri, Diyarbakır demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, sendikalar, inisiyatifler, platformlar, siyasi partiler, kısacası tüm toplumsal dinamikler, bu onurlu tarihi görev sizi bekliyor...

Haydi!

Vicdan ve adalet nöbetçileri, yüz binden milyona imza kampanyası sizi bekliyor...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU