"Acaba ben de o listede yer alıyor muyum?"
"Ya ben de o kara listedeysem…"
"Türkiye'ye girişi engellenenler arasında ya ben de varsam?"
Bu cümleleri bir süredir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) vatandaşlar kurmak zorunda kalıyor.
Sebebi de kimi Kıbrıslı Türklerin, Türkiye'ye girişte deport edilmesi.
Geçen yıldan bu yana, Ada'da tanınan bilinen 8 KKTC vatandaşının Türkiye'ye girişine izin verilmedi.
Sadece bunlar değil, bu duyguyu yaşayan birçok Kıbrıslı Türk olduğu ifade ediliyor.
Daha önce sıklıkla Türkiye'ye gelip gidenlere, "Ne zaman Türkiye'ye geliyorsun" diye sorulduğunda artık çoğunlukla "Gelmekten korkuyorum" yanıtı alınıyor.
Bu durum Türkiye'de pek konuşulmuyor ama halihazırda KKTC kamuoyunda tartışılıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
5 kişi G-82 koduyla engellendi, 3'ü de N-82 ile geri gönderildi
Şu ana dek 8 KKTC vatandaşı, Türkiye'ye giriş yapmak istediğinde henüz havaalanındayken engellenerek, geri gönderildi.
Bu süreç, Temmuz 2021'de, eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın iletişim koordinatörü Ali Bizden'in G-82 (milli güvenlik aleyhine faaliyet) kodu gerekçesiyle Türkiye'ye girişinin engellenmesiyle başladı.
Bizden'in ardından 5 KKTC vatandaşının daha aynı kod (G-82) gerekçe gösterilerek Türkiye'ye girişi engellendi.
Ali Bizden ile birlikte araştırmacı yazar Ahmet Cavit An, eski milletvekillerinden Okan Dağlı, Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir ve Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan'ın Türkiye'ye girişine engel olarak G-82 kodu gerekçesi bildirildi.
Fakat daha sonra bu kodun, "ülkeye girişi 'ön izin' koşuluna bağlanan yabancılara verilen" N-82 olarak değiştiği görüldü.
Bayrak Radyo Televizyon Kurumu eski müdürlerinden, gazeteci Aysu Basri Akter, Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu ve Havadis Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün, N-82 tahdit kodu gerekçesiyle, seyahatleri sırasında girişleri engellenerek ülkelerine geri gönderildi.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin diplomatik pasaportunu taşırken giriş yasağına maruz kalmak korkunç bir şey"
Ali Bizden yaşadıklarını Independent Türkçe'ye anlattı. Öncesinde herhangi bir bilgilendirme yapılmadan 'milli güvenlik' için tehdit teşkil ettiği iddiasıyla Türkiye'ye giriş yasağına maruz kaldığını söyleyen Bizden, "Yaklaşık 12 saat 'sınır dışı edilecek yabancılar bekleme odasında' tutulduktan sonra bir sonraki uçakla Kıbrıs'a gönderildim" dedi.
Bu durumu "korkunç bir şey" diye niteleyen Bizden, "KKTC Cumhurbaşkanlığı, en üst anayasal makamlarından birinin resmi sözleşmeli bir kamu görevlisi olduğum için Türkiye Cumhuriyeti Devleti bana diplomatik pasaport verdi. Ve bu pasaportun süresi devam ederken, Türkiye Cumhuriyeti beni bir diplomatı gibi görürken, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden birkaç ay önce giriş yasağının uygulanması bu meselenin en korkunç tarafı. KKTC'yi resmen tanıyan bir devletin verdiği bir desteğin inkarıdır bu. Hem diplomatik pasaport taşıyacaksınız hem de size Türkiye Cumhuriyeti'ne giriş yasağı uygulanacak. Bu korkunç dehşet ve akıl almaz bir olay" diye konuştu.
Ali Bizden'e göre bunun nedeni gayet açık ve net.
Bizden, "son derece sarih" dediği durumu şu gerekçeye dayandırdı:
2020 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile değil, şu anda cumhurbaşkanı makamında bulunan Ersin Tatar'la çalışmam yönünde baskı ve tehditlerin ardından bu engelleme ile karşılaştım.
"'Yavru vatan' dediğiniz ülkenin bireylerine terörist muamelesi yapmak akıl ve izan dışı"
KKTC ile Türkiye'nin iki kardeş ülke olarak görüldüğünü hatırlatan Bizden, "'Yavru vatan' dediğiniz, vatan parçası gördüğünüz ülkenin sizden farklı düşünen, hür iradesi sizden farklı tecelli eden hür bireylerine terörist muamelesi yaparak, bir 'milli güvenlik tehdidi' gibi çok ciddi bir ithamda bulunmanız ve herhangi bir izahat, açıklama yapmamanız, bence Türkiye Cumhuriyeti gibi dünyanın önemli devletlerinden olan 100 yaşına gelmiş bir cumhuriyetin karakterine uygun bir davranış değil. Son derece üzücü" yorumunda bulundu.
Yaşanılanları kendisiyle ilgili bir mesele olarak görmediğini dile getiren Ali Bizden, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
Kıbrıslı Türkler de bu hak gaspına maruz bırakılıyor. Başıma gelen, maruz kaldığım bu hukuk dışı, adalet dışı, insanlık dışı uygulamadan son derece üzgünüm. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, Türk ulusuna zerre kadar bir kırgınlığım yok. Özetle şunu söylemek isterim: Bu da gelir, bu da geçer.
Tedirginliğin yanında bir şaşkınlık havası hâkim
Esasında tüm bu yaşananlar Kıbrıs'ın kuzeyinde tedirginliğin yanında bir şaşkınlığı da beraberinde getirmiş durumda.
Çünkü, N-82 koduna rastlanana dek, kamuoyunda "kara listeye girenler" olarak tanımlananlar hakkındaki genel algı, bu isimlerin "Mustafa Akıncı'yı destekleyen kişiler" olduğu yönündeydi.
Zira G-82 koduyla engellenen ilk 5 Kıbrıslı Türk'ün ortak özelliği, 2020 yılındaki KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mustafa Akıncı'nın adaylığını desteklemiş olmalarıydı.
Fakat Aysu Basri Akter'in Türkiye'ye girişinin N-82 nedeniyle engellenmesiyle bu durum değişti.
Çocukları, "pasaportunu evde unuttuğu için" geri döndüğünü sanıyor
İki çocuğu ve eşiyle birlikte geçen temmuzda tatil için Antalya'ya gelen Akter, ülkeye sokulmadı.
Akter ailesinin yaşadıkları, o dönem basında geniş yer aldı. Zira ailesiyle beraber uzun saatler boyunca havaalanında polis gözetimde tutulan Akter, mecburi olarak Kuzey Kıbrıs'a dönüş yaptı. Fakat eşi ve çocukları Antalya'da kaldı.
Çocukları onun, "pasaportunu evde unuttuğu için Kıbrıs'a dönmek zorunda olduğunu" sanıyordu. Oysa, Aysu Hanım ve eşi, çocuklar tüm bu yaşananlardan etkilenmesin diye böyle bir "hikaye" anlattı.
Yaşadığı bu mağduriyet ile ilgili yasal yollara başvuran Akter, halihazırda devam eden davanın seyrini etkilememek adına suskun kalmaktan yana.
Independent Türkçe için konuştuğumuz Akter, Antalya Havalimanı'nda kendisine, "ülkeye girişin vize şartına bağlandığı" ve bu konuda "ülkesindeki Lefkoşa Büyükelçiliği'ne başvurması gerektiğinin" iletildiğini anlattı.
Lefkoşa Büyükelçisi ile görüştüğündeyse, önce "bilgim yok" yanıtını aldığını ifade eden Akter, sonrasındaysa kendisine "vize vermesinin mümkün olmadığının" söylendiğini ifade etti.
"Bizi Türkiye sevgimizle cezalandırmaya kalkıyorlar"
Son olarak, ülkeye girişi engellenen Kıbrıslı Türk, Havadis Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün oldu.
İş seyahati amaçlı geçen hafta İstanbul'a gelen gazeteci Başaran Düzgün, N-82 kodu gerekçe gösterilerek KKTC'ye geri gönderildi.
Bunun bir cezalandırma yöntemine dönüştürüldüğünü söyleyen Düzgün, "Bu kodlarla, kendileri gibi olmayan veya kendilerini eleştiren kişileri cezalandırıyorlar. Çünkü evet, ben eleştiren bir gazeteciyim. Yapılan yanlış uygulamaları eleştirme hakkımı kullanıyorum" ifadelerini kullandı.
Bu eleştirilerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ya da AK Parti hükümetine yönelik olmadığını söyleyen Düzgün, şunları kaydetti:
Onların burada yaptıklarını çok eleştirdim. 'Bu yaptığınız doğru değil' dedim. 'İki ülkenin, iki kardeş halkın arasını bozuyorsunuz' diye hem söyledim hem yazdım. Çünkü bizim buradaki seçimlere müdahale ediyorlar. Herkes cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşuyor ama milletvekili seçimlerine de karışıyorlar… Onu da geçtik, iktidardaki Ulusal Birlik Partisi'nin kurultayını yaptırmadılar, aday geri çektirdiler. Üç tane başbakan değiştirdiler. Bunlar hep burada bizim yaşadığımız kaostur, gerginliktir. Ve 'bu yaptığınız doğru değil' diye eleştirdim. Şimdi bundan dolayı Türkiye'ye girişime izin verilmiyorsa ki öyle görünüyor, yani diyecek bir şeyim yok... Bizi Türkiye sevgimizle cezalandırmaya kalkıyorlar.
"Milli güvenliğe tehdit değilim"
Türkiye'ye giriş yasağını öğrendiğinde İstanbul'a geliş sebebinin sosyal medyayla ilgili büyük bir şirketle iş birliği dolayısıyla toplantıya katılmak olduğunu anlatan Başaran Düzgün, "Bunu gerçekleştiremedim. İşlerim aksadı. Beni çok ciddi şekilde mağdur edecek bir uygulama bu. Yani, ben milli güvenliği tehdit eden biri değilim. Türkiye'yi şu anda yönetenler dahi olsa hiç kimsenin benimle ilgili böyle bir kayıt düşmeye hakkı yok" dedi.
"Türkiye bizim canımız! Benim aşık olup, evlendiğim yer"
Ayrıca, psikolojik olarak da ciddi bir mağduriyet yaşadığını dile getiren Düzgün, "Türkiye bizim canımız ya!.. Türkiye, benim kimliğimin, kişiliğimin oluşmasında da büyük katkısı olan yer… Benim aşık olduğum, evlendiğim yer... Halen daha oradaki hocalarımla, okul arkadaşlarımla ilişkilerim sürüyor. Yani her şey bir tarafa, psikolojik olarak da benim için ciddi bir mağduriyet olacak bu" şeklinde konuştu.
G-82 ve N-82 kodlarının kapsamı nedir?
Türkiye'ye girişi engelleyen G-82 ve N-82 tahdit kodlarının anlam ve kapsamları birbirinden farklı.
Avukat Uğur Yıldırım'ın verdiği bilgiye göre, tahdit kodları, yabancılara ilişkin bazı durumlarda bilgi verme amaçlı, bazı durumlardaysa ülkeye giriş yasağı veya deport sebebi olarak farklı şekillerde uygulanabiliyor.
Yıldırım, "G-82, 'milli güvenlik aleyhine' faaliyette bulunan veya bulunduğu şüphesi olan yabancılara konulan koddur. İstihbari bilgiye dayalı olarak kamu düzeni ve güvenliği aleyhine faaliyette bulunduğu düşünülen kişilere bu giriş yasağı konulabilir. İşleyişte FETÖ / PDY bağlantılı kişilere ilişkin tesis ediliyor" dedi.
KKTC vatandaşı da olsa mavi kartlı da olsa tüm "yabancılar" için konulabilen G-82, Türkiye vatandaşı olanlar haricindekileri kapsıyor.
G-82'nin yalnızca ülkeye girişlerde verilmediğini belirten Yıldırım, "Türkiye içinde de dışında da olsalar bu kod verilebiliyor" bilgisini paylaştı.
FETÖ, PKK, PYD üyeleri ile ülkeyi karalayan yayınlar yapanlara bu kodlar uygulanabiliyor
N-82'nin ise "teknik olarak" ülkeye giriş yasağı değil, ''ön izin'' niteliğindeki bir tahdit kaydı olduğunu ifade eden Avukat Yıldırım, "Hakkında bu kod tesis edilen yabancı ülkeye giriş yapmadan önce izin almak zorunda" dedi.
"N-82 de yine ülke çıkarlarının aleyhine faaliyette bulunan veya genel güvenlik kapsamı içerisinde değerlendirilen kişilerle ilgili konulabiliyor" diyen Yıldırım, özellikle bu kod konulan kişilerin Türkiye'ye girişlerinin bakanlığa sorularak teyit edilmesi ve ondan sonra işlemin yapılması noktasında uygulanan bir kod olduğunu aktardı.
G-82 ve N-82 tahdit kodlarının, kimlere, hangi durum ve gerekçeyle uygulanabildiği hakkında da bilgi veren Avukat Uğur Yıldırım, FETÖ, PKK, PYD üyelerine bu kodların verilebildiğini söyledi.
Ayrıca, "ülkenin menfaatine aykırı", "ülkeyi karalayan" yayınlar yapılması, bunların desteklenmesi gibi durumlarda da bu kodların uygulanabildiğini belirten Yıldırım, "Bu gibi durumlar, içerikte biraz daha belli oluyor" dedi.
"Elçilikten vize alsalar bile ülkeye giremezler"
N-82 ile vize şartına bağlanarak Türkiye'ye girişi engellenen Kıbrıslı Türklere, bilgi ve itiraz için "ülkelerindeki elçiliğe başvurmaları gerektiği" söylenmişti.
Aysu Basri Akter, Lefkoşa Büyükelçiliği'ne başvurduğundaysa, talebi reddedilerek, kendisine "vize verilemeyeceği" iletilmişti.
Peki, gerek N-82 gerek G-82 kodu ile ülkeye girişi yasaklananlar ne yapmalı? İtiraz hakları nasıl ve hangi merciiler tarafından değerlendiriliyor?
Yıldırım, Türkiye'ye girişi engellenen kişilere elçiliğe başvurmaları gerektiği söylense ve elçilikten vize alsalar bile Türkiye'ye girişlerinin söz konusu olmadığını söyledi.
"Kodu koyan kurum ve kuruluşların değerlendirmesiyle de engel kaldırılabilir"
Yıldırım, "Bununla ilgili yapılması gereken şey; bu tahditlerin kaldırılmasıyla ilgili İdare Mahkemesi'nde kodun iptali davası açılması. İptal davalarının süresi normalde 60 gün fakat, bahsettiğimiz durumda kendilerine kodun uygulanmasına dair yazılı bir evrak verilmediği için, İdare Mahkemesi'ne başvuru yapılıp, önce bu kodun neden konulduğunu öğrenilip, ardından bu kodun gerekçeleri ya da dayanaklarının hukuki olmadığından bahisle iptal davası açılabilir. Kodun ancak İdare Mahkemesi tarafından kaldırılması durumunda tekrardan yurda girişleri sağlanır" bilgisini verdi.
Bunun dışında, tahdit kodlarını koyan kurum ve kuruluşların değerlendirmesiyle de bu kodların kaldırılabileceğini belirten Avukat Yıldırım, bu durumda da ülkeye giriş sağlanabileceğini kaydetti.
Kodların geçerliliği 15 yıla kadar uzayabiliyor
Peki bu kodların bir süresi var mı? Bu kod verilen kişilerin ülkeye girişi ne kadar süre için engelleniyor?
5 yıl için bu kodların uygulanabildiğini kaydeden Yıldırım, bazı durumlardaysa bu sürecin 15 yıla kadar uzatılabildiğini anlattı:
6458 sayılı Kanun uyarınca Türkiye'ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır. Ancak, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması halinde bu süre Genel Müdürlükçe en fazla on yıl daha artırılabilir. Hakkında giriş yasağı tesis edilen kişiler bakımından bu durum söz konusu. Yani teknik olarak 15 yıllık bir süreyle bu kodlar konulabiliyor.
Şu ana dek sekiz KKTC vatandaşına konulan bu tahdit kodlarının başka Kıbrıslı Türklere verilip verilmediği bilinmiyor.
Zira Lefkoşa Büyükelçiliği'ne danışan KKTC'liler, "Böyle bir birimimiz yok" yanıtını alıyor.
Bu konuda yasal yollara başvurarak, itiraz hakkını kullananların ise hukuki süreci devam ediyor.
© The Independentturkish