Dersim İsyanı'na karşılaştırmalı bir bakış

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

Şüphe yok ki her devletin tarihi gelişim sürecinde karşılaştığı toplumsal ayaklanmalar ve isyanlar mevcuttur.  

İsyanların sebepleri ekonomik ya da siyasi olarak değişmekle beraber, her devlet ülkeyi tehdit eden isyanları toplum huzuru için bastırmakla mükelleftir.

Bu noktadan bakıldığında devlet düzenini veya toplum huzurunu tehlikeye atan örgütsel hareketler dünyanın heryerinde terör eylemi olarak addedilir.


Türk tarihinde isyanlar  

Türk tarihinde büyük isyanlar devri denince akla ilk Yavuz Sultan Selim döneminde Celali İsyanları gelir.

IV. Mehmet dönemine kadar uzanan bu isyanların dönemin İran Şah'ı tarafından provoke edildiği ve genelde yanlış olarak Şii-Alevi ekseninde mezhepsel bir hesaplaşma gibi gösterildiği vakidir. 1

Bu manada bir isyana etnik ya da dini bir kimlik kazandırıldığında nasıl anarşi eyleminden çıkıp ideolojik bir hale büründüğünü bu isyanlarda görmek mümkündür.

Öte yandan Anadolu'da meydana gelen diğer isyanlarda durumun farklı olduğu ve devlete karşı bir direnişin görülmemesi ise bu iddiamıza delil teşkil eder.

Öyle ki, bunlardan 1832 yılında Rize havalisinde meydana gelen Tuzcuoğlu isyanında, Tuzcuoğlu Memiş Ağa öldürülmüş ve aile efradının önde gelenleri Rize'den Erzurum'a sürülmüştü.

Faş kalesi muhafızlığı dahi yapmış olan Tuzcuoğlu Memiş Ağa'nın ailesi, bu isyan hareketinde mevki ve itibar kaybetmelerine rağmen devlete karşı kin gütmemiş, konuyu kapatmışlardı. 2

Doğu Karadeniz'de yine Şeyh Eşref İsyanı diye bilinen isyan hareketinde Şeyh Eşref ve müritleri 1920 yılında Bayburt'taki evinde öldürülmüştü.

Haksızlığı veya haklılığı bahis konusu bile olmadan mesele kapanmış ve tarihi bir hadise olarak kaydedilmişti. 3

Rize de 1925 yılında şapka kanununa isyan eden bazı aile liderleri ölümle cezalandırılmış fakat isyandan sonra mesele kapanmıştı.

Dolayısıyla 1925 yılında Rize'de şapka kanununa muhalefet edenler bu olayı bir isyan haline getirmemiştir. 4

Benzer şekilde Ege bölgesinde Afro Türkler içerisinde de eşkiyalıktan öldürülen önemli efeler vardır.

Türküsü hatta zeybeği dahi olan Afrika kökenli Türklerden olan Koca Arap, eşkiyalık suçuyla devlet tarafından öldürülmüştü.

Fakat bugün Aydınlı Koca Arap'ın torunları kalkıp da bunu bir etnik hesaplaşma gibi asılsız bir iddiaya dönüştürmemiş, aileden kimse devleti etnik bir ithamla yargılamamıştır. 5

Peki, hal böyle iken Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki Dersim ya da Şeyh Sait isyanlarının bir etnik hesaplaşma olarak lanse edilmesiyle amaçlanan nedir?

İşte isyanların bir ideolojiye bürünmesinde temel sebep, isyanın gayesinin Dersim isyanı gibi basit bir anarşinin ötesinde, siyasi bir gayeye hizmet ediyor olmasından ileri gelmektedir.

Şeyh Sait ve Dersim isyanlarına bakıldığında görülen ilk nokta burasıdır.


Şeyh Sait ve Dersim isyanlarının anatomisi 

Bilindiği üzere 1925 yılında "din elden gidiyor" bahanesiyle ayaklanan Şeyh Sait ve adamları, bu isyan hareketinde birçok masum halkı kandırarak yanına toplamış ve Türk askerine kurşun sıkmıştır.

Şeyh Sait isyanında hilafet yanlısı olduğu görülse de esas maksadın Kürt Devleti kurma düşüncesine hizmet ettiği anlaşılmaktadır.

Özelikle Şeyh Sait isyanına katılan Ermeni anarşistlerin fiili çabaları ve İngiltere tarafından desteklenmesi bu isyanın temel gayesini ortaya koyar.

İsyanın hemen ardından Türkiye'nin Musul'u kaybetmesi ise Şeyh Said isyanının hangi gayeye hizmet oldunu bize göstermiştir. 6

1.jpg
Şeyh Said isyanına katılan bir Ermeni vatandaşın Dersim havalisinden Çorum'a sürülmesi hususundaki belge, 1937

 

Kürt isyanlarının menşeine bakıldığında Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde devlet kurmak amacıyla isyan hareketlerine giriştikleri görülmektedir.

1889 yılında Erzincan'da Emin Ali Bedirhan'ın isyanının arkasında İngiltere'nin Musul bölgesinde Kürdistan projesi bu isyanların nedenlerinin başında gelir.

Afrika gazetelerine dahi yansıyan o döneme ait haberler bu hakikati ortaya koymaktadır. 
 

2.jpg
Afrika'daki İngiliz sömürgelerinde dahi "Kurdistan" ve Kürt isyanları üzerine haberlerin yoğunluğu dikkat çekicidir

 

Gerek Kürt Tealî Cemiyeti'nin üyeleri, gerek İngiliz gizli servisinin görevlileri, yöre aşiretleri arasında propaganda ve örgütlenme çalışması yürütüyor, ayrılıkçı bir ayaklanmanın hazırlıklarını yapıyorlardı.

Koçgiri aşireti reisi Haydar Bey, Mondros Mütarekesi sırasında Kürt Tealî Cemiyeti'ne girmiş, İmranlı da bu cemiyetin teşkilatını kurmuştu.

Haydar Bey diğer aşiret reislerini de bu derneğe üye kaydetip Jepin adlı gazeteleriyle Kürt bağımsızlığı hakkında yazılar yayımlıyorlardı.

Derneğin sekreterliğini ise Alişir yapıyordu. Sivas ve civarında Fransız subay ve ajanlarının da bulunması bölgedeki aşiretleri hareketli bir hale getirmişti. 7

 
Yine, I. Dünya Savaşı'nda Bitlis'te Molla Selim ve Şeyh Şehabettin isyanı gibi, 1919 yılında Simko isyanı aynı gayeye hizmet eden Kürtçü ideolojisine dayanan isyanlardır.

1921 yılında Sivas'ta Koçgiri, 1924 yılında Nasturi ve 1925 yılında Şeyh Said isyanı, Türk ordusunu işgal döneminde dahi uğraştıran dış güçlerin desteklediği isyanlardandır. 8


Dersim isyanı

Dersim isyanı, Dersim'de 1937 ve 1938 yılları arasında dönemin Türk hükûmetiyle bazı Kürt aşiretleri arasında bölgenin hakimiyeti ile ilgili çıkan anlaşmazlıklar sonucu yaşanan olaylar olarak bilinmektedir.

Millî Mücadele yıllarındaki Koçgiri isyanı, 1925'teki Şeyh Said isyanı ve 1930'lu yıllarda patlak veren bazı isyanlar güvenliği sağlamak için yeni bir vilâyetin kurulmasını gündeme getirdi.
 

5.jpg
Genelkurmay Başkanlığı yazışmalarında Dersim İsyanı hakkındaki bir rapor, 1933

 

25 Aralık 1935'te Tunceli vilâyeti kuruluş kanunu kabul edildiğinde bölgeye korgeneral rütbesinde bir askerî vali tayin edilmişti. 

Dersim isyanını basit bir isyan hareketi olarak adlandırmak haddinden fazla iyi niyetli bir yaklaşım olacaktır.

Sadece Afrika gazetelerinde 1890'larda çıkan Kürt isyancılarla ilgili haberler bile konunun İngiltere tarafından nasıl takip edildiğini ortaya koyuyor.

1910 yılında İngiltere'nin nakliye gemisine "Kurdistan" adını vermesi baştan beri Kürt aşiretler üzerine oynanan planlarının bir parçasıydı. 9
 

6.JPG
İngiltere donanmasında "Kurdistan" adlı gemi ile ilgili İngiliz gazetelerinde bir haber, 1910

 

Seyid Rıza'nın İngiltere'ye yazdığı mektubu, başlattığı isyanın belgesi mahiyetindedir;

İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na,

Sayın Bakan,

Üç aydan beri ülkemde tüyler ürpertici bir savaş sürüyor. 

Savaş olanaklarının eşitsizliğine, yangın bombalarının, boğucu gazların kullanılmasına rağmen, ben
ve yurttaşlarım Türkiye ordusunu başarısızlığa uğrattık. 

Sayın Bakan en derin saygılarımın kabulünü rica ederim.

Dersim Generali
Seyid Rıza


Karakolun basılarak 34 askerin öldürülmesi isyana devlet müdahelesini zaruri kılıyordu.

Aynı günlerde Horen isimli bir Ermeni, bölge halkını isyana teşvik ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştı.

Mayıs 1937 tarihinde isyan daha çok büyümeden Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ilk tepkisini göstermiş ve Türk Hava Kuvvetleri uçakları aşiret reislerinin toplantıda olduğu Keçikesen Köyü'nü bombalamışlardır.

Bu bombalamaya ilk kadın savaş uçağı pilotu Sabiha Gökçen de katılmıştı.
 

 

Seyid Rıza'dan başka isyanın elebaşlarından Alişer'in yazdığı şiirde, 'Kürdistan'ın orduları, Kahrettiler barbarları' sözleriyle 'barbar' diye hitap ederek Türk askerine karşı isyan hareketi alenen dile getirilmişti.

Alişer, Dersim İsyanı'ndan önce Koçgiri Ayaklanması'nı örgütlemiş ve bizzat elinde silahla yönetmiş bir Kürt bir siyasetçiydi.

Hatta isyan bastırılınca, kurulan sıkıyönetim mahkemesince eşi Zarife ve Nuri Dersimi ile birlikte idam cezası almışlardı, ancak kendisi Dersim'e kaçarak idamdan kurtuldu.

9 Temmuz 1937'de Dersim İsyanı devam ederken çatışmada öldürüldü.

Esasında Dersim İsyanı'nı İngiliz emperyalizmi başlatmış Cumhuriyet Hükümeti bastırmıştır.  10


Dersim İsyanı'nın siyasallaşması

Dersim İsyanı'nı "devlet terörü" olarak göstermek anarşiyi meşruşlatırmanın bir başka yoludur.

İsyanlar bu manada belgelere dayalı olduğu kadar, vicdani bir bakış açısıyla değerlendirilmelidir.

Devleti katil göstermek ya da bir terör olayını etnik bir çekişme gibi lanse etmek o isyanın yapısını değiştirmeyeceği gibi, örgütü de meşrulaştıramaz.

Kaldı ki, yeni kurulma aşamasında bir devleti bu gibi isyanlarla yıpratmaya çalışmak esasında Allah indinde küfre girmektedir.

Dolayısıyla devlete isyan ederek düşmanların ekmeğine yağ sürmek, İslam hukukunda da fitne olarak addedildiği için cezası siyaseten katl, yani ölümdür.

Bugün PKK ne kadar terör örgütü ise, geçmişte devletin askerine kurşun sıkan her kişi aynı gaflete düşmüştür.

Devlete isyan eden, Mehmetçik'e kurşun sıkanlara karşı yapılan operasyon "katliam" olarak tanımlanıyorsa, bu 50-60 yıl sonra PKK'ya karşı yapılan operasyonları da "katliam" olarak tanıyacağız anlamına gelir. 

Bastırılan Tuzcuoğlu, Koca Arap ya da Şeyh Eşref isyanlarında herhangi bir devlet düşmanlığının görülmemiş olması, Dersim ve Şeyh Sait gibi isyanlarla karşılaştırıldığında bize gereken cevabı vermiş olacaktır.

Doğu Karadeniz'deki meşhur ailelerden Tuzcuoğullları ya da meşhur Afro-Türk zeybeklerden Koca Arap ve ailesi, isyanın bedelini canlarıyla ödeyerek tarihten silinmişlerdir.

Fakat arkalarında ölümlerini kaşıyacak, isyana teşvik edecek dış güçler olmadığı için isyanları zamanla unutulmuştur.

Merhum Koloğlu'nun tespitiyle; Şeyh Sait İsyanı'nın İngilizler tarafından desteklendiği kesindir.

Dolayısıyla bugün devleti tehdit eden isyanlara etnik bir hesaplaşma havası vermek o terör olayını meşru kılmaz.

Dersim İsyanı'nın bir propaganda olarak kullanılıp devlet düşmanlığına alet edilmesi ideolojik bir hesaplaşmanın ürünüdür.

Bunu devam ettirmek daha büyük bir gaflet, hatta o ülkeye ihanet olur. 11

Seyit Rıza ve adamlarının sebep oldukları isyanın terör olduğu belgelerde sabitken, bu terör eylemini siyasi bir araç olarak dönemin hükümetine karşı kullanmak büyük bir hata olduğu gibi, bu, terörü meşru kılmayacaktır.

Bilakis mezkur isyanın günümüze kadar yankılarının sürmesi, onun arkasında çirkin hesapların olduğunu ortaya koyar. 
 

3.jpg
Şeyh Said isyanında şehit edilen Kaymakam Filibeli Hüseyin'in geride kalan ailesine maaş bağlanmasına dair belge

 

4.jpg
Şeyh Said isyanında şehit edilen Üsteğmen Erzurumlu Mehmet Seyfettin'in geride kalan ailesine maaş bağlanmasına dair belge

 

 

Notlar:

1.  Akdağ, Mustafa. 2009. Türk halkının dirlik ve düzenlik kavgası: celali isyanları. İstanbul: Cem Yayınevi.
2.  Münir Aktepe. 2011. "Tuzcu-oğulları İsyanı". Turkish Journal of History / Tarih Dergisi. 5-6 (3): 21-52.
3.  Alaattin Uca, and Aytunç Ülker. 2016. "Bayburt’ta Şeyh Eşref İsyanı". Gazi Akademik Bakış. 10 (19): 79-105.
4.  Eğdirici, Nazmi. 2002. Atatürk'ün kılık kıyafet-şapka devrimi ve İnebolu. Ankara: N. Eğdirici.
5.  Akdoğu, Onur. 2004. Bir başkaldırı öyküsü: Zeybekler : tarihi, ezgileri, dansları. İzmir: Nisan. http://books.google.com/books?id=yISfAAAAMAAJ.
6.  Örgeevren, Ahmet Süreyya, and Osman Selim Kocahanoğlu. 2002. Şeyh Sait isyanı ve şark istiklâl mahkemesi: vesikalar, olaylar, hatıralar. İstanbul: Temel Yayınları.
7.  Akgül, Suat. 1993. "Cumhuri̇yet Dönemi̇ne Kadar Dersi̇m Sorunu". Otam(Ankara.
8.  Aydoğan, Mehmet. 2007. İç isyanlar ve Şeyh Said isyanı. İstanbul: Noktakitap.
9.  Tuğba DOĞAN. 2012. Arşiv Belgelerine Göre 1937-1938 Dersim İsyani/// According to Archival Documents Dersim Rebellion in 1937-1938. History Studies: International Journal of History. http://www.historystudies.net/Makaleler/1495650815_8-Tu%C4%9Fba%20Do%C4%9Fan.pdf.
10.  Esra Sarıkoyuncu Değerli. 2015. "Amerikan Basınında Doğu İsyanları 1925-1938". Gazi Akademik Bakış. 6 (3): 97-121.
11.  Yunus Nadi. 1955. Birinci Büyük Millet Meclisinin açılışi ve isyanlar. İstanbul: Sel Yayınları.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU