İran’da başlayan rejim karşıtı protesto gösterileri 59 gündür devam ederken ülkenin birçok şehrinde gösteriler gerçekleşti. İranlı yetkililere protestolar sırasında gözaltına alınanların serbest bırakılması için yapılan baskılar artarken sivil itaatsizlik çağrıları yapıldı.
Dün İran’da 2019 yılının Kasım ayı ortalarında düzenlenen protestoların yıldönümünde yeni gösteriler için çağrılar yapıldı. Üniversitelerdeki kız öğrenciler salı gününden itibaren üç gün boyunca protesto gösterilerinin düzenlenmesi için ‘ulusal çağrı’ yaptılar.
Çok sayıda üniversite öğrencisi, iki aydır devam eden protesto hareketini sürdürüyor. Şerif Teknoloji Üniversitesi’nde gözaltına alınan ve geçici olarak sınır dışı edilmek istenen çok sayıda üniversite öğrencisinin haklarında alınan kararın kaldırılması için protesto gösterisi düzenlendi. Tahran Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencileri, baskılara dikkati çekmek için protesto gösterilerine devam ettiler. Üniversiteler, Kürt genç kadın Mahsa Amini'nin ölümünden bu yana ülkeyi sarsan protestoların ana itici gücü haline gelirken eylemciler, protesto gösterileri için alternatif taktiklere başvurdular. İranlı yetkililerin protesto gösterilerine yönelik uyguladıkları baskı, aralarında onlarca çocuğunda olduğu yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlandı.
Başkent Tahran'daki ez-Zehra Üniversitesi’nin kız öğrencileri, siyasi tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulunulan broşürler dağıttılar. Son dönemde binalara ve dersliklere kırmızı boya püskürtülmeye başlanırken Ez-Zehra Üniversitesi’nde de tekrarlandığı görüldü. Bir videoda, üniversite binalarından birinde merdivenlere kırmızı boya püskürtüldüğü görüldü. İran'ın kuzeybatısındaki Tebriz Üniversitesi'nin kapısında güvenlik görevlileri, öğrenimleri askıya alınan öğrencilerin girişini engellediler.
Öğrenci Birlikleri Koordinasyon Komitesi tarafından yayınlanan bir videoda ise, Evin Cezaevi'nde sağlık durumu kötüleşen ve kardeşinin aktardığına göre Tahran’daki Dey Hastanesi’ne sevk edilen insan hakları aktivisti Hüseyin Runagi için Kazvin Üniversitesi önünde yürüyüş yapıldı.
Paylaşılan videolarda pazar günü geç saatlerde Runagi’nin kardeşinin, güvenlik güçlerinin Runagi’yi yeniden cezaevine götürmelerini engellemek için İranlıları hastane önünde toplanmaya çağırması üzerine polisin göz yaşartıcı gaz kullandığı görüldü.
Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı habere göre, İran Yargı Erkine bağlı Mizan Haber Ajansı’ndan aktardığına göre İran Yargı Erki, pazartesi günü tutuklanan ve açlık grevinde olan Runagi'nin hastaneye kaldırıldığını ve sağlık durumunun ‘stabil’ olduğunu duyurdu.
Yargı Erki tarafından yapılan açıklamada, ‘Runagi’nin genel sağlık durumunun stabil olduğu ve yakında hastaneden taburcu edileceği’ belirtildi. Açıklamada, Runagi’nin hastaneye ‘yaralandığı’ ya da ‘kalp krizi geçirdiği’ için kaldırıldığına dair haberler yalanlandı. Runagi’nin hastaneye sevk edilmesi kararının ‘sağlık durumunun daha da kötüleşmemesi ve ek tedavi görmesi için’ alındığı belirtti.
Mizan Haber Ajansı’nın Müdürü daha sonra Hüseyin Runagi ile annesinin Dey Hastanesi’ndeki görüşmelerinden bir fotoğraf yayınladı. İran basınında yer alan haberlerde, yetkililerin, Runagi'nin anne ve babasına, oğullarının sağlık durumunu görmeleri için hastaneye girmelerine izin verdikleri bildirildi.
Runagi’nin ailesinin daha önce aktardığına göre Runagi 24 Eylül'de tutuklanarak Tahran'ın kuzeyindeki Evin Cezaevi’ne gönderildi. Ailesi, Runagi’nin özellikle böbreklerindeki bir rahatsızlık nedeniyle hayatından endişe ettiğini vurguladı.
Ailesi ayrıca Runagi’nin hapishanedeyken bacaklarının kırıldığını açıkladı.
Hüseyin Runagi’nin kardeşi Hasan'a göre açlık grevinde olan Runagi (37), yetkililerin tedavisi için serbest bırakmayı reddetmelerini protesto etmek amacıyla cumartesi gününden bu yana su içmiyor. İranlı insan hakları aktivisti, daha önce başta ABD merkezli Wall Street Journal (WSJ) gazetesi olmak üzere çeşitli gazetelerde İran'daki insan hakları durumunu eleştiren makaleler yayınlamıştı.
Merkezi Oslo'da bulunan İran İnsan Hakları Örgütü (IHR), Runagi'nin sağlık durumunun kötüleştiğine dair haberlerden duyduğu endişeyi dile getirdi. IHR Direktörü Mahmud Emiri Mukaddem, “Hüseyin Runagi’nin hayatı büyük tehlikede” dedi. Mukaddem, İranlı yetkililerin, özellikle de İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in ‘tutukluların güvenliğinden sorumlu olduğunu’ vurguladı.
Elburz Eyaleti Başsavcılığı,3 Kasım'da Kerec şehrinde bir protesto gösterisi sırasında bir göstericinin polis tarafından vurularak öldürüldüğünü belgeleyen bir videonun paylaşılmasından bir gün sonra, öldürülen Mehdi Hazreti'nin alnından isabet eden kurşunla öldürüldüğünü belirterek, olayı ‘şüpheli’ olarak nitelendirdi. Başsavcı, ‘olay sırasında orada bulunan güvenlik güçlerinin ateşli silah taşımadıklarının’ altını çizdi.
Videoda düşmeden önce güvenlik güçlerine yaklaşan bir gencin, birkaç metre öteden polise taş atmaya çalıştığı görüldü. Bu olayın yaşandığı gün, İranlı genç kadın Hadis Necefi’nin öldürülmesinin 40. gününde düzenlenen törende polisin etrafını sardığı bir kamyonetin arkasında bir ceset olduğunu görülen bir resim paylaşıldı.
Öte yandan Horasan Eyaleti’nden bir yetkili, yaklaşık bir ay önce bir Besic Gücü mensubunun vurularak öldürüldüğünü açıkladı. AFP’nin aktardığına göre yetkili, Besic Gücü mensubunun 14 Ekim'de Meşhed şehrinde ‘kimlik kontrolü yaptığı sırada isyancılar tarafından’ vurularak öldürüldüğünü söyledi.
Protesto gösterilerine öncülük eden kadınlar, başörtülerini çıkarıp yakarken, rejim karşıtı sloganlar attılar. Protestolara karşı onlarca kişinin ölümüne yol açan baskılara rağmen kadınlar sokakta güvenlik güçleriyle karşı karşıya geldiler.
İranlı yetkililer, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nden bu yana rejime karşı en büyük meydan okuma haline gelen protestoları bastırmak için çeşitli taktikler uyguladılar.
Güvenlik güçleri göstericileri dağıtmak için gerçek mermi, boyalı top ve göz yaşartıcı gaz kullandı.
İranlı yetkililer, protestoları, Tahran'a insan hakları ihlalleri nedeniyle yaptırımlar uygulayan İngiltere, Kanada, Avrupa Birliği (AB) ve ABD gibi ‘Batılı düşmanlar’ tarafından kurulan bir komplo olarak göstermeye çalıştı.
İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı (HRANA), pazar günü geç saatlerde yayınladığı günlük verilerde, yetkililerin göstericilere karşı başlattığı baskıda 39 güvenlik görevlisinin öldüğünü bildirdi.
HRANA, güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonucunda 52’si çocuk 341 kişinin hayatını kaybettiğini aktardı. HRANA’nın istatistiklerine göre güvenlik güçleri tarafından ülkenin 140 şehrinde 15 bin 820 protestocu gözaltına alındı. Tahminlere göre ülke genelinde 138 üniversitede protesto gösterileri düzenlendi.
Diğer taraftan İran Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi, grevlerin ve sivil itaatsizliğin artırılması çağrısında bulunarak, halkın su, elektrik ve gaz faturalarını ödememelerini istedi.
Konsey, ‘iktidar grupları ve çeteleri’ tarafından dayatılan 43 yıllık ‘kendi kendini cezalandırmayı’ eleştirirken söz konusu tarafların ‘yapay enflasyondan’ sorumlu olduklarını vurguladı. Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi tarafından yapılan açıklamada, ‘İran halkının yüzde 70’inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı’ belirtildi.
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Halk ve gençler, belirsiz geleceklerinde parlak bir ufuk görmemekte, hayatlarını boşa geçmiş olarak görmekteler. Protesto hakkını tanıyan yasal ve sivil haklara dayanarak sokağa çıktıklarında cop, mermi ve göz yaşartıcı gazdan başka karşılık alamadılar.”
Sanatçıların, muhaliflerin, gazetecilerin ve avukatların tutuklanmasıyla sonuçlanan kanlı baskılara ve toplu gözaltılara rağmen Amini'nin ölümü üzerine başlayan protestolar hız kesecek gibi görünmüyor.
Öte yandan İran Şura Meclisi’nde, protestoculara ‘misilleme yapılması’ istenen bir bildiriye 227 milletvekilinin imza atması tartışmaları devam ediyor. Paylaşılan bir video kaydında, Hürremabad Milletvekili Murtaza Mahmudvend’in, meclisteki sandalyesinden yaptığı konuşmada bildiriyi eleştirdiği görüldü.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat