Takvim yaprakları 31 Ekim 2010'u gösterdiğinde Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi girişinde bomba patladı.
Saldırganın Van doğumlu Vedat Acar olduğu kısa sürede tespit edildi. Bombacı Acar, olay yerinde can vermişti.
PKK saldırıyı düzenlenmedi ama örgüt medyasında, Acar'ın "Kürdistan Özgürlük Şahinleri" (TAK) üyesi olduğu açıklandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
TAK'ın üst düzey yöneticiliğini yapanlar ise PKK'lıydı. Sonrasında TAK'ın PKK tarafından kurulduğu anlaşıldı.
Bunun dışında İstanbul'un en hareketli lokasyonu olan İstiklal Caddesi'nde başka saldırılar da gerçekleşti.
19 Mart 2016'daki saldırıyı gerçekleştiren kişinin adı Mehmet Öztürk'tü.
Saat 10.55 sularında IŞİD üyesi Öztürk'ün İstiklal Caddesi üzerinde üstündeki patlayıcıyı aktif hale getirmesi sonucu, 3'ü Amerikan ve İsrail, 1 de İran vatandaşı olmak üzere 4 kişi hayatını kaybetti.
O tarihten düne (13 Kasım 2022) kadar İstiklal Caddesi'nde herhangi bir "bombalı" saldırı yaşanmamıştı.
6 yıl sonra gerçekleşen saldırıda fail kısa sürede yakalandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırıya ilişkin kamuoyuna bilgi verirken mesajı çok iyi okuduklarını söyledi.
Soylu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri tarafından gece gerçekleştirilen operasyonda yakalanan Suriye uyruklu Ahlam Albashir'in emniyette itirafta bulunduğunu kaydetti.
Kadın saldırganın ifadesinde PKK tarafından özel olarak istihbarat alanında yetiştirildiğini, Kobani'den Afrin'e geçtiğini, oradan da kaçak yollarla Türkiye'ye geldiğini itiraf ettiğini anlatan Soylu, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Ankara Büyükelçiliği'nin yayımladığı taziye mesajını da kabul etmeyip, reddettiklerini dile getirdi.
Bakan Soylu, şunları kaydetti:
Verilen mesajı biliyoruz. Mesajı aldık. Tekrar altını çizerek ifade ediyorum: Amerikan Büyükelçiliği'nin taziye dilemesini kabul etmiyor, reddediyoruz. Kobani'yi, terör bölgelerini besleyen ve oradan Türkiye'nin huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa, kendi senatolarından para gönderen bir devletle müttefikliğimiz elbette tartışılmalıdır. Aldığımız mesaja çok güçlü bir karşılık vereceğiz."
Süleyman Soylu'nun aldığını ifade ettiği mesajı uzmanlar, değerlendirdi.
"Terör örgütlerinin ahlaki değerleri yoktur"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji (ETÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Nihat Özcan'a göre açık bir şekilde korku ve endişe oluşturmak amacıyla siviller hedef alındı.
Terör uzmanı Özcan, "terör örgütlerinin" hedef belirlerken bunu birkaç temel motivasyon üzerine bina ettiklerini belirtti.
Birinci unsurunun terör örgütünün içinde bulunduğu durumla ilgili olduğunu ifade eden Özcan, "Buradaki hedefi propaganda yapmak, halkı korkutmak, güvensizlik yaratmaktır. Terör örgütleri ne kadar çok sivil öldürürse o kadar bahse konu olurlar. Ne kadar çok sivil öldürürlerse o kadar güvensizlik artar ve sisteme duyulan güven azalır" dedi.
"Terör örgütlerinin ahlaki normları yok" diyen Özcan, "İkincisi de ne yazık ki siviller kolay hedeftir. Devlet tarafından korunmaları zor olduğu için teröristler genelde sivil hedefleri seçer" ifadelerini kullandı.
Terör örgütlerinin hedef seçiminin farklılık gösterdiğini vurgulayan Özcan, "Örneğin PKK, sivil öldürerek propaganda yaptı. Toplumu, yanında olanlar ve olmayanlar olarak ayrıştırdı. Yaptığını dünya görünce tepki gördü. Sıkıştığında ise yaptığı saldırıları üstlenmedi. Mesela bazı bombalı eylemleri 'TAK yaptı' dedi" görüşünü paylaştı.
"Bir tek sebeple açıklanamaz"
"Seçim sürecine girildiğinde Türkiye'de saldırıların fazlalaşacağı, İstiklal Caddesi saldırısının bunun bir ilki olup olmadığına" yönelik soruya Doç. Dr. Özcan, şu cevabı verdi:
"Ortadoğu coğrafyasında bir tek sebeple bunları açıklayamayız. Türkiye'nin etrafında çok ciddi hadiseler yaşanıyor. Suriye'de bir kaotik bir durum var. Türkiye'nin politikalarından hoşnut olmayan güçler söz konusu. İran-Türkiye ilişkileri tarihte hiç olmadığı kadar çetrefilli bir hal aldı. Azerbaycan-İran ve İran-Kuzey Irak ilişkileri dikkat çekiyor. İçeride ve dışarıda farklı koşullar mevcut. Bunların hemen hemen tamamına terör denen olgu, ilgi gösterir. Suriye yönetimi, bu ülkedeki güçler, PKK ve DAEŞ ilgi gösterir."
"Herkesin kafasını kurcalayan sorular"
Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Pekin ise başka ülke istihbaratının yönlendirmesinin olup olmadığına bakılması gerektiğini söyledi.
Ortaya çıkan bilgilerin iyi analiz edilerek bir sonuca varılmasının şart olduğunu aktaran emekli korgeneral Pekin, Kobani ve Afrin, Suriyeli Kürtler için kritik önem arz ediyor. Kadın terörist emniyetteki ifadesinde Afrin'den Türkiye'ye geçtiğini söylüyor. Bu güzergah YPG ile tabii ki YPG de PKK ile irtibatlı. Bunu kim niye yaptı? Nasıl yaptı? Arkasında kimler var? Acaba Türkiye'yi kimlerle karşı karşıya getirecekler? Suriye, İran, Rusya veya ABD unsurlarıyla çatıştırmak mı istiyorlar?" diye sordu.
"'Ayağını denk al' mesajı verildi"
Pekin'e göre benzer sorular birçok insanın kafasını kurcalıyor. Herkes kendine göre mesajları okumaya gayret gösteriyor.
"Bu saldırıda Türkiye'ye çok açık bir mesaj verilmiştir" diyen Pekin, şunları söyledi:
Türkiye'ye 'İstediklerimizi yapmazsan bu tip olaylar artabilir. Kullanılacak adam da çok. Ayağını denk al' mesajı verilmek istendi. Buna bakmak lazım."
ABD'nin ana gövdesini PKK'nın Suriye kolu YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ne çok sayıda silah verdiğini hatırlatan Pekin, Suriyeli Kürtlerin kendileri açısında kritik önemde gördükleri Kobani ve Afrin'e yönelik amaçlarından vazgeçmediğini belirtti.
Geçen günlerde Suriye Milli Ordusu (SMO) ile İdlib'den Afrin'e kadar gelen bazı gruplar arasında çatışma yaşandığını anımsatan Pekin, "Son anda Türkiye devreye girdi, çatışma son buldu. Belki de birileri Türkiye'nin Kobani'ye girmesini istiyor. Açık bir şey var. Pek çok şeyi ABD yapıyor, yaptırıyor. Türkiye'ye karşı PKK, PYD, YPG'ye silah, teçhizat ve malzeme desteği veriyor. Onların unsurlarını eğitiyor. Oradan yapılan saldırılara karşılık verilmesini de engelliyor" diye konuştu.
"PKK, moral vermek ve yeni terörist bulmayı hedeflemiştir"
"PKK'nın da 'henüz ölmedim, buradayım' demeye ihtiyacı var" ifadelerini kullanan Pekin, şöyle devam etti:
"Örgüt, taraftarlarına moral vermek, daha fazla terörist bulmak için bunu yapmış olabilir. Fakat bu kendi başlarına yapmaları çok zor bir saldırı. İşin gerisinde bir devletin istihbarat teşkilatının olması lazım. Verilen mesajı net okumak, saldırının arkasındaki güçleri deşifre etmek yerine hemen dedikoduya başlıyoruz. Bu doğru değil. Tartışmayı buradan yürütmek Türkiye'yi kaosa götürür."
"Amerika artık yaptıklarını kamufle edemiyor"
Emekli kurmay albay, Stratejik Düşünce Enstitüsü Savunma ve Güvenlik Koordinatörü Mithat Işık'a göre ise "şapka düştü kel göründü."
PKK, PYD, YPG'nin arkasında ABD'nin olduğunuun Türkiye tarafından artık net bir şekilde bilindiğini ifade eden Işık "PKK'nın oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin destekleyen güç Amerika'dır. ABD, terör örgütünü desteklediğini artık kamufle edemez durumda. Yakalanan terörist de onlardan istihbarat eğitimi aldığını itiraf etmiştir" şeklinde konuştu.
Patlatılan TNT tahrip maddesinin kimlerce temin edildiğinin Türkiye tarafından bilindiğini söyleyen Işık, "Artık öyle bir duruma geldi ki Türkiye, bunu artık açık ve net adres göstererek söylemek durumunda kaldı. Bunun yanı sıra silah, cephane, mühimmat ve her türlü lojistik desteğin, ABD tarafından sağlandığını Mısır'daki sağır sultan bile duydu" yorumunu yaptı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun elde edilen bilgileri toplumla açık şekilde paylaşarak yasadışı örgüte destek veren ülkeleri açık ettiğini vurgulayan Işık, "Her şey ayan beyan ortada. Şapka düştü kel göründü. Bakan çok doğru söyledi. ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nin taziye mesajı yayımlamasına gerek yoktu. Hatta bence Bakan Soylu şöyle demeliydi: Buyurun gelin teröristinizi birlikte sorgulayalım. Terörist kadını dinleyin ve görün marifetlerinizi" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu olayın sorumlusu ABD'dir"
ABD'nin, Türkiye'nin bağımsız politikalarından rahatsız olduğunu, bunun için de "ayağını denk al" mesajı vermek için terör unsurları yönlendirip sivillerin öldürülmesine neden olduğunu savunan Işık, sözlerini şöyle tamamladı:
Washington yönetimi her dediğinin olmasını istiyor. Oysa artık farklı bir dünya var. Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Uzak Doğu, Çin ve Hindistan'da farklı güçler dikkat çekiyor. Farklı devletlerin değişik istekleri var. Bu olayın sorumlusu Amerika Birleşik Devletleri'dir. Ya bizimle adam gibi müttefik olacak ya da terörle iş birliği yapmaya devam edecek. Ama buna devam ederse günün birinde kendisi de ağır neticelere katlanmak zorunda kalacak."
© The Independentturkish